- 884 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Yozgat Sevdasıyla Yozgat'a selam
Yozgat Sevdası ile Yozgat’a selam
Şebinkarahisarlı dostumuz Araştırmacı-Gazeteci, Şair Yazar Hikmet Okuyar’ın Yozgatla ilgili bir yazısını sizlerle paylaşıyoruz.
“Kınık-Bozok bağlamında Şebinkarahisar’da şekillendirdiğim çocukluğumdan beri de ilgi alanımda bulunan Yozgat Sevdası nihayet dudaklarımdan dökülüp Yozgatlı dostların ilgi alanına akmaya başlayacakken 10.Uluslararası Yozgat Sürmeli Şiir Şöleni düştü önüme.Yazmadan olmaz diyerek yazdım düşüncelerimi ve sonunda işi Şebingülü ile Yozgat Sevdası diye ilham kaynaklarımdan dökülen dizelere bağladım.
Yeri geldikçe yazdığım ve çok önemsediğim; iyi veya kötü, gizli veya açıktan yankıları da bir yıl süren şiir etkinliklerinden birisi Yozgat’ta gerçekleştirilen Uluslararası Yozgat Sürmeli Şiir Şöleni.
Yüzlerce binlerce yıl ötesinden gelen bir geleneğin bilinçli olarak canlandırılarak yeniden meydanlara, meydanlardan gönüllere, oradan da gelecek nesillere taşınması arzulanan bir etkinlik bir organizasyon bir şiir şöleni..
10.Uluslararası Yozgat Sürmeli Şiir Şölenine katılmak istiyorum hazırlanan listelere adımın yazılmasını istiyorum şeklindeki müracaat örneği çok isabetli olmuş.
’’Çok ısrar ettiler de çok yalvardılar da gittim, bana çok özel davetiye gönderdiler de gitmeyi kabul ettim’’ gibi iddialarda bulunmayı düşünenler hemen bu düşüncelerinden vazgeçsinler
10.Uluslararası Yozgat Sürmeli Şiir Şöleni isimli bu etkinlik,neresinde bulunursam bulunayım Yozgat Sürmeli Festivali kapsamında magazin kültür sanat zenginliği olarak düşünülüp gerçekleştirirken; Yozgatlı aşık, ozan, şair, şiir yorumcusu şiir dostları ile davet edilen can dostlara; her bakımdan festivale davet edilen popçulardan, rapçılardan, şarkıcılardan, türkücülerden, saz sanatçılarından ya da komedyenlerden daha alt sıralarda yer verilmemeli fon olarak ya da başka türlü görülüp değerlendirilmemeli etkinliğe de birkaç tane Yozgatlı dernek erbabı şiir dostlarının da gönlü olsun kabilinden bakılmamalı.
Aşıkların ozanların şairlerin şiir yorumcularının asıl etkinlik yerleri Yozgat meydanı, Cumhuriyet meydanı, Atatürk meydanı olduğu asla unutulmamalı..10.Uluslararası Yozgat Sürmeli Şiir Şöleni içinde sahne alan aşık, ozan, şair, şiir yorumcularının deyişleri belediye hoparlörleri vasıtasıyla ulaştırılabilecek en ücra yerlere kadar ulaştırılmalı,şiir seven sanat seven tüm Yozgatlılara duyurulmalı..
10.Uluslararası Yozgat Sürmeli Şiir Şöleni..
9.Uluslararası Yozgat Sürmeli Festivali kapsamında gerçekleştirilen 9.Uluslararası Yozgat Sürmeli Şiir Şöleni ile ilgili olarak belediyeden ve valilikten hafta sonu münasebetiyle yeteri kadar eleman afiş ilan duyuru araç desteği olmamasına rağmen proğram çok güzel bir biçimde uygulandı.
Kaynaşma konuşma tanışma yıl boyu sürdü.Yeni yeni dostluklar kuruldu. 9.Uluslararası Yozgat Sürmeli Şiir Şöleni sayesinde.
Eleştirilerimizi dilek ve temenniye dönüştürdük.İleriki yıllarda daha iyisi yapılsın günlerce sürsün diye..
Bu sene daha güzel olsun derken yine üstüne basa basa isimlendirdiğimiz 10. Uluslararası Yozgat Sürmeli Şiir Şöleni belki tam arzulanan şekilde Gerçekleştirilemeyecek gibi görünse de geçen senekinden daha güzel olacak..Yine cumartesi pazar günlerine denk geldi diye üzülmeyeceğiz.
Tatil de önemli bir fırsat. Etkinliğe katılan tüm şiir dostları kedisini Yozgatlı gibi göreceğinden aksaklık olmayacak. Görev bölümü sayesinde Valilik, Belediye, Ahmet Sargın ve arkadaşlarının yükü epey hafifletilmiş olacak.
Genç Sargınlar, Gülbahçeler, Serdengeçtiler görev alacak organizasyonlarda.
Geçen seneden programın akışı hakkında fikir sahibi olanlar bu seneki konuklara daha çok yardımcı olacaklar.
Geçen sene medya mensuplarıyla tanışma arzulanan şekilde gerçekleşmedi.
......................................................
Yozgatlı medya mensupları, (özellikle ajans temsilcileri, yazı işleri müdürleri, kültür sanat editörleri, şiir programları ile ilgili tv mensupları) kahvaltı ve yemeklerde mutlaka bulunsun hazırlanan listelerin en başına ilgili medya mensupları ile ajans temsilcileri yazılsın istiyoruz bu sene.
Program ile ilgili saat saat kayıt düşmek istemiyorum. Bilinenlerin en hızlı bir biçimde uygulanmaya konulması, ziyaretlerin düzenli olarak gerçekleştirilmesi ile her şey halledilmiş olacak.
Şölene katılacak aşık, ozan, şair ve şiir yorumcusu şiir dostlarının okuyacakları şiirleri tanıtım yapacakları eserlerinin tanıtım metinlerini özgeçmişleri ile istedikleri miktarda çoğaltırmış olarak getirip uygun yerlerde meraklılara ve ilgililere vermelerinin çok isabetli olacağı tecrübelerle sabittir.
Şiir dinletileri sırasında akıl verme, nutuk atma denemelerine girişilmemeli konuklar adına bir uzmanın konuşması yeterli bulunmalı yorumlanacak şiirler kesinlikle en fazla 5 kıta olmalı.Bir de otobüste yazdım az önce karaladım ifadeleri ile yorumlanacak şiirler bir dahaki seneye bırakılmalı, şiir seven dinleyicilere azami saygı gösterilmeli.Şiire Sevgi, Şaire Saygı önce kendi ekseni etrafında önemsenmeli ki sonuçları beklenen gibi olsun.
Yozgat Bir Bahar Akşamı Şiir Dinletisi’nin ilk şiiri Türkiye genelinde tertiplenen 12.Hikmet Okuyar Ödüllü Şiir Yarışması’nda Türkiye Birincilik Ödülü kazanan Yozgatlı Şair Salim Gülbahçe imzalı YOZGAT GÜZELLEMESİ olmalı.
Sesi şiir yorumlamaya uygun olmayanların şiirleri şiir yorumcusu öğrenciler ya da Yasemin Doğru gibi ustalar tarafından yorumlanmalı.
Tarihi konaktakurulacak NİDA TÜFEKÇİ ŞİİR ATÖLYESİ çok daha cazip bir konunun işlemesine mekan olmalı. ’’AŞIKLIK OZANLIK ŞAİRLİK ŞİİR YORUMCULUĞU; ÖZEL YETENEK BİLGİ BECERİ VE YOĞUN EMEK İSTEYEN CİDDİ VE SAYGIN BİR MESLEKTİR.Hikmet Okuyar Şüsiyad Başkanı’’ ifadeleriyle ustalara arz ettiğimiz tez belirlenen zaman dilimi içinde tartışılmalı; kabul edenler reddedenler açısından sonuca bağlanmalı.
Şiir Şöleni öncesinde ve sonrasında medya kuruluşları esnaflar sivil toplum kuruluşları seyyar satıcılar topluca ziyaret edilmeli ziyaretler kısa tutulmalı.Çarşı pazar ziyaretlerinde bol bol alışveriş yapılmalı.
Atatürk’ün ve Nida Tüfekçinin anıtına gül bırakılmalı, Mehmet Gül Şükrü Ünalan başta olmak üzere ebedi aleme göç etmiş şiir dostları ile aşık, ozan, şair, şiir yorumcusu dostların ceddine Fatihalar gönderilmeli.
Uygun bulvarlara parklara ve Yozgat Saat Kulesinin uygun yerine Şebingülü Fidanı dikilmeli, turistik Yozgat mekanlarında topluca hatıra fotoğrafları çektirilmeli.
Toplantılar sırasında yeniden belirlenen yeni listelere medya mail adresleri de eklenerek tüm davetlilere verilmeli.
10.Uluslararası Yozgat Sürmeli Şiir Şöleni ile ilgili ŞEREF DEFTERİ açılmalı duygu düşünce ve dilekler sıcağı sıcağına kayda alınmalı.Müsait ortamlarda aşık ozan şair ve şiir yorumcusu şiir dostları ile söyleşi yapılmalı valilik ve belediye medya görevlileri tarafından kayda alınmalı daha sonra bu kayıtların cd leri hazırlanarak Yozgat ve ilçeleri tanıtımı için kullanılmalı.
Netice itibariyle 10.Uluslararası Yozgat Sürmeli Şiir Şöleni öncekilerden daha güzel olacak derken Yozgat ilçelerinde yaşayan ve aşıklık ozanlık şairlik şiir yorumculuğu ve şiir tahlilciliği mesleği ile tanıtım turizm kültür sanat etkinliklerimize katkı sağlayan şiir dostlarımıza ve Tüm Yozgatlı sanatsever canlarımıza şiir yüklü duygularla, Şebingülü sunumlarımızla pirimiz Abdi Beğ aşkına selamlarımızı, saygılarımızı gönderiyoruz. YOZGAT SEVDASI ile..
Hikmet Okuyar/ Şebinkarahisar
YORUMLAR
ÇELEBİ ÖZTÜRK (11.05.2008 21:02) Cevap yaz
AHMET SARGIN'A AİT DOST DİYE DİYE ŞİİRİNİN TAHLİLİ
ÇelebiÖZTÜRK [email protected]
AHMET SARGIN: 1954 yılında Yozgat Merkez Kırım Köyünde doğdu. İlkokulu kendi köyünde, ortaokul ve liseyi Yozgat'ta okudu. Yozgat İmam-Hatip Okulu ve Yozgat Lisesi Mezunudur. 1975 yılında Konya Selçuk Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümünden 1978 yılında mezun oldu ve Türkçe öğretmeni olarak göreve başladı. Çeşitli illerde görev yaptıktan sonra l989 yılında bu görevinden istifa ederek Yozgat Yerköy MTSK Müdürü olarak göreve başladı. Bu görevinde bulunduğu sırada Yozgat Bayrak TV'de program yapımcılığı ve İleri Gazetesinde köşe yazarlığı yaptı.
Yozgat Bayrak TV'de 'Bozok Şiir Akşamları' programını hazırlayıp sunan şair, 'Gündem ' programları ile de izleyicisinin karşısına çıktı. 1995 yılında Yerköy Delice TV. Müdürü olarak görev yaptı. Yerköy televizyonunda da çeşitli programları hazırlayıp sundu.'Yerköy'ün Sorunları ve Çözüm Yolları' konulu bir dizi toplantılar düzenledi! . Aynı yıllar(1996) Matbaacı Yusuf Kayaalp' le birlikte 'Gelişen Yerköy Dergisini' çıkardı. Bu derginin Genel Yayın yönetmenliğini ve Yerköy Gazetesinin Yazı işleri müdürlüğünü yaptı.
1987 yılında yeniden öğretmenlik görevine döndü. Aynı dönemde Yozgat Gazetesi ve İleri Gazetesi köşe yazarlığını sürdürdü. 'Bozok Gündemi ' başlıklı yazıları ile Yozgat Kamuoyunun ilgisini toplamaya çalıştı. 2004 Eylül ayında kendi isteği ile emekli oldu. Halen Yozgat İleri Gazetesinde Köşe yazarlığı yapmaktadır...
TV. Program yapımcısı, Gazeteci, şair ve yazar Ahmet Sargın İlkyazı çalışmalarına öğretmen vekilliği yaptığı Haydanbeyli'de başladı. Öğrencilik yılları sıkıntı ve çilelerle geçen yazar Isparta Özgül Yayınları Yayım kurulunda yer aldı. İlimiz Gaziantep, İlimiz Şanlıurfa, Türkiye Haritası Katalogu gibi eserlerin hazırlanmasında görev aldı. Bu yayınevi tarafında 8 adet masal kitabı yayınlandı. Yazı ve şiirleriyle çeşitli gazete ve dergilerde kendini gösterdi. Yazı ve şiirlerinde: Ahmet Taşkın, Abdullah Ecevit, Mehmet Emin, Alperen Selçuk, Ahmedi, gibi mahlasları da kullanan Sargın'ın yayımlanmış hikâye ve araştırmaları da bulunmaktadır...
Halen Yozgat'ta ikamet etmektedir. Yozgat Şairler Ve Yazarlar Birliğinin Başkanlığını yapmaktadır. Sorgun Ozanlar Derneği ve Yerköy Halk Âşıklar Derneğinin Kurucuları arasında yer almış olup, bu derneklerin Yönetim kurulu üyesidir. 10’un üzerinde antoloji’de yer almıştır.
DOST DİYE DİYE ŞİİRİNİN TAHLİLİ
Dost Diye Diye!
Ateşte yandı bu gönül
Çağırdı dost diye diye
İnan ki yanıp kül oldu
Savruldu dost diye diye.
Onun ataşiyle düştü
Alev ortamında pişti
Acılar gönülü seçti
Yalvardı dost diye diye.
El vurup yâre karıştı
Can cananıyla kavuştu
O sevdiğiyle görüştü
Ağlaştı dost diye diye.
Dolaşıp dağları aştım
Ozanlar peşinden koştum
Sevincimden inan uçtum
Seslendim dost diye diye.
Sargın dosta olur âşık
Balın içindeki kaşık
Gönül bunlara alışık
Buluştu dost diye diye.
AHMET SARGIN
A-DİL: Dost Diye Diye şiirinin en belirgin özelliği sade ve anlaşılır bir Türkçe ile yazılmış olmasıdır. Şairin Türkçe öğretmeni olması yazılarında hissedilmektedir: Şiirlerindeki dil, sadelik, anlatış tarzı, öğretmen olarak diline derin sevgi ve saygı beslediğini göstermektedir. Şair, sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanmakla aslında gelenekçi bir yönünüde ortaya koymaktadır. Geleneklerine bağlı olmayan bir şairin şiirleri ancak kopya olabilir! Şair, Türk dilinin özelliklerini iyi bildiğinden eserlerinde başarıyla kullanmıştır. Bu özelliği ile evrensel şair olmak arzusunu göstermektedir. Şunu söyleyebiliriz ki, şairin herkese hitap etmek istediği anlaşılmaktadır.
B-ZAMAN: Şairin zaman karşısında takındığı tavrı 3. kıtada net olarak görebiliyoruz.
El vurup yâre karıştı
Can cananıyla kavuştu
O sevdiğiyle görüştü
Ağlaştı dost diye diye.
Birinci ve ikinci kıtada dostun aşk ateşiyle kavrulan şair, üçüncü kıtada dostu görmenin heyecanı içerisindedir. Şiirdeki tasavvufi söyleyiş açıkça görülmektedir. Sevgiliyi görüp o’na kavuşan şair, bu heyecan içerisinde sevinçten ağlamaktadır. Bu bir aşk ağlayışıdır. Şair, sevgiliye kavuşmanın halati ruhaniyesi içindedir. Zamanı bu duygularla aşmaktadır.
Şiirde mistik bir hava mevcuttur. Teşbih sanatı kullanılmış ve gizli ifadeler vardır. “El vurup yâre karıştı/Can cananıyla kavuştu” mısralarında yâr ve ikinci mısradaki canan, Tanrı’nın veya Peygamber efendimizin kendisi olabilir. Can olarak ifade edilen varlıkta şairin “Ben”lik duygusunun öne çıktığını görüyoruz. Burada ifade edilen can, yani benlik, ruhun kendisidir. Şairin mâna bakımından çok derin ve gizli ifade kullanması şiiri güçlü kılmıştır. Bilindiği gibi divan şiirlerinde bu tip gizli ifadeler çok sık kullanılmakta ve teşbih sanatları daima ön plana çıkmaktadır. şair, mevcut zamandan (içinde yaşanılan) söz etmektedir. Yâr ve canan olarak ifade edilen varlığın Tanrı olarak algılanması yanlış olmayacaktır. Bu mısradalarda Tanrı’ya ulaşılan zamanın varlığı söz konusudur.
Üçüncü kıtanın bütünü içinde derinlemesine yaptığımız inceleme, bizi, öteki aleme geçişteki zamandan da söz ediliyor düşüncesine sevketmektedir. Öteki alemde sevgiliye kavuşmak, o’nunla görüşmek vardır. Bu da “El vurup yâre karıştı / Can cananıyla kavuştu /O sevdiğiyle görüştü” mısralarında kuvvetli olarak görülmektedir. Bu düşünceye göre, şair, hem içinde bulunduğu zamandan söz etmektedir ki, içinde bulunduğu zamanı sevgiliyi görerek ve o’na kavuşmak suretiyle aşmıştır. İkinci olarak öteki aleme geçişe ait zamandan bahsedilmesi söz konusudur. Bunu da yine, sevgiliye kavuşmak ifadesinden anlıyoruz. Ancak burada öteki aleme geçiş kâlp ile mümkün olmaktadır.
C-MEKÂN: Dost Diye Diye şiirinde, ilahi anlamda sevgili için yanmak, sevgiliye duyulan özlem ve o’na kavuşmak ifade edilmektedir. Şairin, sevgidiğiyle görüşüp o’na kavuşmasından sonra mekânı aştığını görüyoruz. Buradaki mekânın ahiret olmadığını, kâlp ile kavuşmak olduğunu anlamamız gerekiyor. O halde mekân şairin kalbidir. Dolayısı ile şair, madde aleminden mânâ alemine geçmiştir. “El vurup yâre karıştı / Can cananıyla kavuştu/ O sevdiğiyle görüştü” mısralarında kâlp ile mekânı aştığını görüyoruz.
D-İNSAN: Beşinci kıtanın birinci mısrasından şiirdeki insanın şairin kendisi olduğunu anlıyoruz. “Sargın dosta olur âşık” mısrasından da anlaşılacağı gibi şairin kendisi olduğu kuvvetli bir şekilde vurgulanıyor. Burada Ben’lik duygusunun öne çıktığı görülüyor ki, bu da şiire bir lirizm katıyor. Birinci kıtanın birinci mısrasında “Ateşte yandı bu gönül” ve dördüncü kıtanın “Dolaşıp dağları aştım” mısralarında “Ben”’lik duyguları öne çıkmakta ve şiirdeki insanın şairin kendisi olduğu açıkça görülmektedir.
Şair, üçüncü kıtada insan-ı kâmil olarak karşımıza çıkmaktadır. Burada şairin mutlak ve tek olan hakikate ulaştığını görüyoruz. Bu da şiirdeki insanın hakikate, yani Tanrı’ya ulaştığını göstermektedir. Tasavvufta “Ben”lik rûh olarak ifade edilmektedir. Bu halde şiirdeki insanın yana yana benliğinin, yani ruhunun olgunlaştığını ve Tanrı’ya ulaşacak kâmil’e erdiğini anlıyoruz. Şiirde “Ben”lik duygusu aşırı derecede öne çıkmaktadır.
E-DUYGU VE DÜŞÜNCE: Bir şiirdeki gizli mâna ve kuvvetli tasvirleri bulup ortaya çıkarmak için şiirin çok iyi incelenmesi gerekir. Bu mâna da, bu şiiri beşeri bir aşk şiiri olarak değerlendirenler büyük bir yanılgıya düşerler.
Dost Diye Diye şiirinde öne çıkan ana tema, sevgiliye olan büyük aşk ve o’na kavuşmaktır. Bunun neticesinde duyulan aşırı sevinç ve heyecan vardır.
Şairdeki duyuş farklı bir dil ile anlatılmakta ve sevgilinin Tanrı olduğunu düşünmemize sevketmektedir.
Şiirin dört bölümden oluştuğunu görüyoruz. Birinci ve ikinci kıta şiirin birinci bölümünü, üçüncü kıta şiirin ikinci bölümünü, dördüncü kıta şiirin üçüncü bölümünü ve beşinci kıta şiirin dördüncü bölümünü meydana getirmektedir.
Şiirin birinci bölümünü oluşturan 2. ve 3. kıtalarda şairin ”Ben” lik duygusunun öne çıktığı bölümdür.
Ateşte yandı bu gönül
Çağırdı dost diye diye
İnan ki yanıp kül oldu
Savruldu dost diye diye.
Bu bölümde, şiirdeki insanın ruhunun sevgilinin aşkıyla yandığını görmekteyiz. Birinci mısrada gördüğümüz “Ateşte yandı bu gönül” seslenişi, büyük bir aşk ve özlem seslenişidir. Buradaki ateşte kelimesinden kasıt bildiğimiz ateş değildir. Kâlpteki yangındır! Şair, gönül ateşiyle yanmaktadır. Aşk ateşiyle çıktığı bu yolculukta okuyucuyu da beraberinde sürüklemektedir. “Gönül” kelimesi şiirdeki anlamı ile şairin içinde bulunduğu psikolojik durumunu ifade etmektedir. “Çağırdı dost diye diye” mısrasındaki “çağırma”, normal bir sesleniş değildir. Yani herhangi bir kişiyi çağırmak gibi algılanmamalıdır. Buradaki çağırma tasavvufi anlamda bir sesleniş olup, İslâm dininin gereklerini yerine getirdikten sonra, gece ve gündüz tespihatlarla Tanrı’nın anılmasıdır. “Dost” diye seslenilen varlık Tanrı’nın kendisidir. Şiirde öne çıkan insanın benliği dost diye öyle bir yanmıştır ki, ondan başka bir varlık düşünmemekte ve dost olarak benimsediği ve duyumsadığı bu varlığa seslenmektedir. Dostunu arayan ve o’nun için adeta yanıp küle dönen ruh, artık kendinden geçmekte ve sağa sola savrulmaktadır ki, buradaki savrulma yaprak gibi bir yere savrulmak değildir. Buradaki savrulmayı, dostun aşkıyla yanan ve ondan başka bir varlık düşünemez hale gelen benliğin, sürekli Tanrı’nın adını zikrederek sağa sola sallanmasıdır. Tarikatta buna zikir çekme denir. Tanrı aşkıyla yanan şairin gönlü ondan başka dost aramamaktadır. Ancak Tanrı’dan uzak olması da acı vermektedir. İçindeki aşkı, ateşi ve bu acıyı dindirecek tek ve mutlak varlık Tanrı’nın kendisidir.
İkinci kıtanın “Onun ataşiyle düştü / Alev ortamında pişti” mısralarında görüldüğü gibi, cananın aşkıyla yanan ben’lik nihayet olgunluk devresine girmiştir. Pişmek kelimesi, insan ruhunun olgunlaştığını ifade etmektedir. Tasavvufta da buna olgunlaşma denir.
Onun ataşiyle düştü
Alev ortamında pişti
Acılar gönülü seçti
Yalvardı dost diye diye
İkinci kıtada görülen acı, ruhun acı çekmesidir. Yani şiirdeki insanın kalbinin, benliğinin Tanrı için yanması ve şaire acı vermesidir. Şair bu acı ile kendine dost seçtiği Tanrı’ya yalvarmaktadır. Bu yalvarış tek değil, geniş anlamda bir yalvarmadır. Şair, madde âlemine ait herhangi bir talepte bulunmamaktadır. Bunun özellikle bilinmesi gerekmektedir. Şair, Tanrı için çekilen acıdan da zevk almaktadır. Bu da insan-ı Kâmil olmanın özelliklerinden biridir.
Şairin, birinci bölümdeki dosta olan seslenişi, bize, Tanrı’ya ulaşmak için hiç bir şeyi gözü görmeyen Yunus’un “bana seni gerek seni” seslenişini hatırlatmıştır.
Şiirdeki dil herkesin anlayabileceği tabii bir dil olmakla kalmıyor, aynı zamanda şiire psikolojik ve felsefi bir yaklaşım getiriyor. Her türlü dünyevi istek ve arzudan sıyrılan şair, yalnız dostunu, yani tek olan Tanrı’yı istemektedir. Şairdeki duyuş, ifade edilebilecek özelliklerin yardımıyla şiire biçim vermektedir.
İkinci bölümü oluşturan üçüncü kıtadaki temel düşünce, sevgiliyle buluşmayı anlatmaktadır.
Birinci mısrada “el vurup” söz grubundan anlaşılması gereken görmektir. “ El vurup yâre karıştı / Can cananıyla kavuştu” mısralarında şair, sevgiliyi kâlp gözü ile görerek, benliğinde yani ruhunda o’nu hissetmiştir. Ve ikinci mısrada da ifade edildiği gibi sevgiliye kavuşmuştur. “O sevdiğiyle görüştü /Ağlaştı dost diye diye.” Mısralarında da görüldüğü gibi, sevgiliye kavuşan şairin heyecan fırtınasına kapıldığını ve o aşk ile gözyaşına boğulduğunu anlayabiliyoruz.
Bu bölümde Ozan’ın telvin halindeki psikolojik durumunu görebiliyoruz. Tasavvufta telvin makamına giren dervişlerin halden hale girdikleri bilinir. Abdülbaki Gölpınarlı telvin makamını şu şekilde açıklıyor:”Sofilerce telvin makamı, kulun hâlden hâle girmesidir. Birçok sofi, bu makamı tam Olgunluk makamı bilmez, bu makamda kulun bazı kere gerçeğe ulaşacağını, bazı kere tabiat perdesiyle örtü altına girmiş bulunacağını, bazı kere sevince, bazı zaman kedere düşeceğini, korkuya ümide kapılacağını söyler.”
Şiirin üçüncü bölümünü oluşturan dördüncü kıtadaki temel düşünce, şairin dosta kavuştuktan sonraki ruh halini yansıtmaktadır. Ben’lik duygusu net olarak anlaşılmaktadır.
Dolaşıp dağları aştım
Ozanlar peşinden koştum
Sevincimden inan uçtum
Seslendim dost diye diye.
Mısralarında dost ile buluşan şair, tasavvufi anlamda bir sarhoşluk içindedir. Büyük bir sevinç ve heyecan yaşamaktadır. Bu sevinç o’nu meczuba döndürmüş, dağ dağ gezdirmekte, sözü Tanrı olan ozanların peşinde koşmakta ve kendini kuş gibi hissetmektedir. İslâm felsefesine göre, şair, dost diye tanımladığı Tanrı’yı görüp, o’na kavuştuktan sonra sonra meczuba dönmüş ve kendini kaybetmiştir. Adeta sarhoşa dönmüş ve bu sarhoşlukla dağ, bayır gezmekte ve dost dost diye inlemektedir. Buradaki inleyişin Tanrı’nın adıyla yapılan coşkulu bir inleyiş olduğunu görüyoruz.
Şiirin son kıtası olan dördüncü bölümdeki temel düşüncede, ilâhi aşkın ifadesi söz konusudur.
“Sargın dosta olur âşık/Balın içindeki kaşık” mısralarında kendi benliğini öne çıkaran şair, dost olarak seslendiği Tanrı’dan başkasına aşık olamayacağını ifade etmekte ve o’nun için madde aleminin hiçbir öneminin kalmadığını anlamaktayız. Bu aşk o’nun için “Bal” anlamındadır. Kendisini bu baldaki kaşık gibi görmektedir. Bal bildiğimiz gibi tatlı olan ve cennetteki yiyeceklerden biridir. Cennet yiyeceğini yemek ve balın içinde kaşık olabilmek için insan-ı Kâmil olmak gerekir ki, şair, Tanrı için gözyaşı dökerek ve yanarak bu kâmil’e ermiştir. Olgunlaşan ruhu artık mânâ alemine ait her şeye alışmıştır.
F-KENDİNİ AŞMA: Bir şairi ve eserlerini yakından tanımadan, o’nun sanatsal kişiliği hakkında bilgi sahibi olmadan, sadece bir şiirine göre değerlendirebilmek oldukça güçtür. Ancak, şairi yakından tanımış ve dost olarak yakın münasebetlerde bulunmuş bir kişi olarak, diğer şiirlerinde kullandığı dili, duygu ve düşünceleri, bunların ifade ediliş tarzı, şiirlerinde kullandığı sanatlar ve edebi kişiliği hakkında yakından bilgi sahibi olmam nedeniyle zorlanmıyorum. Bu bakımdan kendimi şanslı hissediyorum.
El vurup yâre karıştı
Can cananıyla kavuştu
O sevdiğiyle görüştü
Mısralarında sevgiliyi kalp gözü ile gören şairin o’na kavuşmasıyla kendini aştığını görüyoruz. Buradaki duyuş farklı bir tarzda ifade edilmiştir. Şair, sevgiliyi ruhunda hissederek madde âleminden mânâ âlemine geçmiştir. Bu geçiş şairde ciddi ruhi reaksiyonların meydana gelmesine de vesile olmuştur. Nitekim “Dolaşıp dağları aştım/Ozanlar peşinden koştum/Sevincimden inan uçtum /Seslendim dost diye diye.” mısralarında daha açık görülmektedir. Şairin Tanrı aşkı ile kendini aştığını görüyoruz.
Aynı zamanda, şairdeki Tanrı sevgisi ve iman kuvveti kendini göstermektedir.
G-ANLATIŞ TARZI: Tekke Edebiyatının nazım türlerinden ilahi tarzında yazılan Dost Diye Diye şiiri, 8’lik hece ölçüsü kalıbıyla yazılmıştır. Aşık Edebiyatının koşma nazım türüne benzemektedir. Birinci kıta 3+5=8 duraklı/ hece kalıbıyla yazılmıştır. İkinci kıtanın 3. ve 4. mısralar 3+5=8 kalıbına göre yazılmıştır. Diğer mısralarda duraklar bozuktur.
Birinci kıtanın 1. mısrasında yinelenen t-n-e-a sesleri, 2. mısrada d-y-e-i sesleri, 3. mısrada n-l-k-a sesleri, 4. mısrada s-d-y-e-u sesleri, ikinci kıtanın 1. mısrasında n-ş-ü-a sesleri, 2. mısrada t-a sesleri, 3. mısrada a-ü-l sesleri, 4. mısrada d-y-e-a sesleri, üçüncü kıtanın 1. mısrasında r-u-ı sesleri, 2. mısrada c-n-a-u sesleri, 3. mısrada i-ü-e ve birbirine yakın s-ş sesleri, 4. mısrada a-t-d-y-e-i, dördüncü kıtanın 1. mısrasında d-ş-l-a sesleri, 2. mısrada n-e-o-a, 3. mısrada n-m-i-e-u, sesleri, 4. mısrada s-d-y-e-i sesleri, beşinci kıtanın 1. mısrasında r-a-o-s-ı sesleri, 2. mısrada n-k-i-ı-a sesleri, 3. mısrada ı-n-a-l sesleri ve 4. mısrada d-y-e-u-i seslerinin ses uyumu sağlayarak şiiri zenginleştirdiği görülmektedir.
Birinci kıtanın 2. mısrasında ve her dörtlük sonunda tekrarlanan dost diye diye söz grubu hem şiirde ses uyumu ve kafiyeyi zenginleştirmiş, hem de ritimi kuvvetlendirmiştir.
Birinci kıtanın 2. ve 4. mısralarında yinelenen diye zengin kafiye, ikinci kıtanın 2. mısra sonunda pişti, 3. mısra sonunda seçti tam kafiye, dördüncü kıtanın 2. mısra sonunda koştum, 3. mısra sonunda uçtum zengin kafiye, beşinci kıtanın 1. mısra sonunda aşık, 2. mısra sonunda kaşık, 3. mısra sonunda alışık zengin kafiyedir.
Birinci kıtanın 2. mısrası; Çağırdı dost diye diye, 4. mısrası; Savruldu dost diye diye, ikinci kıtanın 2. mısrası; Alev ortamında pişti, 3. mısrası; Acılar gönülü seçti, Dördüncü kıtanın 2. mısrası; Ozanlar peşinden koştum, 3. mısrası; sevincimden inan uçtum, Beşinci kıtanın 1. mısrası; Sargın dosta olur aşık, 2. mısrası; Balın içindeki kaşık, 3. mısrası Gönül bunlara alışık birer rediftir.
Şiirde yer alan kelimelerden ateşte, yandı, çağırdı, kül oldu, pişti, acılar, yâre karıştı, canıyla kavuştu, sevdiğiyle görüştü, dağları aştım, uçtum, bal söz grupları kelime anlamları dışında şiirin içinde öyle derin mânâlar yükleniyorlar ki, bu da şiirin dilini, biçimini ve ifade tarzını etkileyen önemli unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır.
Şiirin genelinde mısraların kendi içinde ve sonunda kullanılan harflerin ses uyumunu güçlendirdiği, bunun da şiire zenginlik kattığı görülmektedir. Şiirde görülen aliterasyon ve asonans ritimi güçlendirmektedir. Mısraların kendi aralarında ve çapraz olarak ses uyumu hem sık sık yinelenen harflerle, hem de kelimelerle sağlanmış ve şiirdeki duyuşun daha kuvvetli seslenişini sağlamıştır. Harf ve kelime yinelenmeleri ile sağlanan ses zenginliği şiir dilini de güçlendirmiş, şiire musiki havası vermiştir. Ses zenginliği, aliterasyon, asonans, kafiye ve redifle bir bütünlük ve zenginlik içindedir.
Şiirdeki dil, şairin duyuşuna göre şekillenmiştir.
Şair, kelimelerle adeta top gibi oynamaktadır. Böylece anlatmak istediği duygu ve düşünce kalıbına zemin hazırlayarak hiç zorlanmadan ustaca dile getirdiğini görüyoruz.
Şiiri zenginleştiren unsurlar şiirdeki sadelik, ahenk ve duygu yoğunluğudur.
Şiirin teknik unsurlarını meydana getiren özellikleri bilerek ve anlayarak okunması halinde daha bir zevk alınacağı muhakkaktır.
Şiirdeki konu anlatımı ve kurgusu başarılıdır.
Şair, noktalama işaretlerinden hiçbirine başvurmamıştır. Şiirin genel yapısı itibariyle noktalama işaretlerine ihtiyaç duyulmamış olması, şairin duygu ve düşüncelerini ifade ediş tarzındaki kuvveti ve gücü göstermektedir. Şiirdeki bu genel yapı okuyucunun edebi duygularına hitap etmektedir.
ilk bakışta anlatım ve kurgu zayıf gibi görünebilir. Ancak şiirin tahlil kusmında açıklamaya çalıştığımız unsurlar dikkate alındığında, şiirin hiçte zayıf olmadığını, aksine herkesin anlayamayacağı gizli ve çok derin mânâlar ifade eden kuvvetli tasvirler kullanıldığı anlaşılacaktır. Şiir, güçlü bir poetikanın ürünüdür. Nitekim şiirde kullanılan aliterasyon, mısraların kendi içinde ve çapraz ses uyumu, tekrarlanan kelime, ses ve kafiye ile bütünleştirilmiş mısralar şiirin ne kadar zengin, güçlü ve ne kadar musiki havası yansıttığı hakkında fikir verecektir.
Dost Diye Diye şiiri çok güçlü ve lirik türde yazılmış bir şiirdir.
Günümüzde Yunus’tan etkilenmeyen şair yoktur. Ahmet Sargın’da bunlardan biridir. Dost Diye Diye şiirinde Yunus’un etkisi görülür. Ten çürüye toprak ola tozam hey dost deyi deyi mısrasında dost, Tanrı’dır. Görüldüğü gibi Sargın’ın bu şiirinde Yunus’un seslenişi vardır.
TAHLİL ÇELEBİ ÖZTÜRK
ALİ GÜNDÜZ Gündüz Yayınevi (01.05.2008 00:31) Cevap yaz
HAFTANIN ŞAİRİ: Ahmet SARGIN - YOZGAT, Şairimizi kutlayalım. Yozgat Şairler ve Yazarlar Birliği Başkanı. Dünya Şairler Birliği Grubuna kutlama için bekliyorum, tüm dostları. Haftanın şairi seçilen şairin şiirlerini okuyarak, yorum yaparak, listemize alarak ve puan vererek destek olalım. Haftanın şairinin bir şiiri, bu pazar ANAYURT GAZETESİ EDEBİYAT DÜNYASI köşesinde yayınlanacaktır.
www.anayurtgazetesi.com.tr - Anayurt gazetesi, tüm yurtta büyük bayilerde ve gar-terminal bayilerinde bulunmaktadır. 10 krş. Her pazar almayı unutmayın. Gazeteye telefon edip veya e-mail atıp istediğiniz kadar gazete getittirebilirsiniz.
DÜNYA ŞAİRLER BİRLİĞİ grubu ve ANAYURT GAZETESİ tarafından HAFTANIN ŞAİRİ seçilmiştir. Şairimizi yürekten kutluyorum. Nice başarılara.
ALİ GÜNDÜZ,
Anayurt Gazetesi yazarı - Gündüz yayınevi editörü. www.gunduzkitabevi.com.tr
AHMET SARGIN'IN HAYATI:
HAYATI
1954 yılında Yozgat Merkez Kırım Köyünde doğdu. İlkokulu kendi köyünde, ortaokul ve liseyi Yozgat'ta okudu. Yozgat İmam-Hatip okulu ve Yozgat Lisesi Mezunudur. 1975 yılında Konya Selçuk Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümüne kayıt yaptırdı. 1978 yılında bu okuldan mezun oldu ve Türkçe öğretmeni olarak göreve başladı. İlk görev yeri Sivas ili Gemerek ilçesi Karagöl Ortaokuludur. Siiyasi olaylar sebebiyle can güvenliğinden tayin isteyerek 1980 Şubat'ında Yozgat Merkez Ortaokuluna tayin oldu. 1985 yılında Rotasyon uygulaması nedeniyle Isparta Büyükgökçeli Kasabasına atandı. l989 yılında bu görevinden istifa ederek Yozgat Yerköy MTSK Müdürü olarak göreve başladı. Bu görevinde bulunduğu sırada Yozgat Bayrak TV'de proğram yapımcılığı ve İleri Gazetesinde köşe yazarlığı yaptı.
Yozgat Bayrak TV'de 'Bozok Şiir Akşamları' proğramını hazırlayıp sunan şair, 'Gündem ' proğramları ile de izleyicisinin karşısına çıktı. 1995 yılında Yerköy Delice TV. Müdürü olarak göreve başladı ancak görevi kısa sürdü. Kendi isteği ile görevinden ayrıldı. Yerköy televizyonunda da çeşitli proğramları hazırlayıp sundu.'Yerköy'ün Sorunları ve Çözüm Yolları' konulu bir dizi toplantılar düzenledi! . Aynı yıllar(1996) Matbaacı Yusuf Kayaalp' le birlikte 'Gelişen Yerköy Dergisini' çıkardı. Bu derginin Genel Yayın yönetmenliğini ve Yerköy Gazetesinin Yazı işleri müdürlüğünü yaptı.
1987 yılında yeniden müracaatla öğretmenlik görevine döndü. Yozgat Sakarya İlköğretim okulu Türkçe öğretmeni olarak atandı. Bu okulda 2002- 2003 Döneminde Türkiye genelnde açtığı 'Kitap Bağışı' kampanyası ile 7 bini aşkın kitap toplayarak kendi okuluna bir kütüphane kurdu. Kitap Toplama kampanyası ile diğer okullara da öncülük etti. Aynı dönemde Yozgat Gazetesi ve İleri Gazetesi köşe yazarlığını sürdürdü. 'Bozok Gündemi ' başlıklı yazıları ile Yozgat Kamouyunun ilgisini toplamaya çalıştı. 2004 Eylül ayında kendi isteği ile emekli oldu. Halen Yozgat İleri Gazetesinde Köşe yazarlığı yapmaktadır...
TV. proğram yapımcısı, Gazeteci, şair ve yazar Ahmet Sargın İlk yazı çalışmalarına öğretmen vekilliği yaptığı Haydanbeyli'de başladı. Öğrencilik yılları sıkıntı ve çilelerle geçen yazar Isparta Özgül Yayınları Yayım kurulunda yer aldı. İlimiz Gaziantep, İlimiz Şanlıurfa, Türkiye Haritası Kataloğu gibi eserlerin hazırlanmasında görev aldı. Bu yayınevi tarafında 8 adet masal kitabı yayınlandı. Yazı ve şiirleriyle çeşitli gazete ve dergilerde kendini gösterdi. Yazı ve şiirlerinde: Ahmet Taşkın, Abdullah Ecevit, Mehmet Emin, Alperen Selçuk, Ahmedi, gibi mahlasları da kullanan Sargın'ın yayımlanmış hikaye ve araştırmaları da bulunmaktadır...
(Yer aldığı Gazete ve dergiler: Konya Postası, Bizim Anadolu Gazetesi, Yerköy'ün Sesi Gazetesi Yazı işleri müdürlüğü, Gelişen Yerköy Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği, Yerköy 2000 Dergisi Konuk yazar, Yozgat Gazetesi, Yozgat İleri Gazetesi Köşe yazarlığı, Kürsü Dergisi, Olay Gazetesi, Adana Ozan Dergisi, Salihli Sevgi Yolu Dergisi, Bozok Dergisi, Çınar Dergisi ve Sorgun Sıla Dergisi...)
Sorgun Şair- Yazar Ozanlar Derneği kurucuları arasında yer alan şair, Araştırma, şiir, hikaye çalışmalarının yanı sıra günlük yazılarıyla da Yozgat kamuoyunun gündemini takip etmektedir. Sorgun Ozanlar Derneği Başkanı Araştırmacı, şair,yazar Durali Doğan ile birlikte 1997, 1998 ve 2000 yıllarında Sorgun, Yerköy ve Çiğdemli'de Şiir Şölenlerinde Yozgatlı şair ve yazarları buluşturarak şairlerin bir araya gelmesini sağlamışlardır.
Şair, evli ve üç çocok babasıdır. Halen Yozgat'ta ikamet etmektedir.Yayımlanmaya hazır araştırma ve eserleri olup bunun dizgileri le uğruşmaktadır. Şair kendisini 'Yozgat'ın Fahri Kültür Elçisi' olarak tanıtmakta olup, ülke genelinden pek çok şair ve yazarla görüşmelerini sürdürmektedir.Araştırmacı, yazar Ihsan Işık tarafından çıkarılan üç ciltlik 'Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi'nde de yer almıştır.
Halen: Yozgat Şairler Ve Yazarlar Birliğinin Başkanlığını yapmaktadır. Sorgun Ozanlar Derneği ve Yerköy Halk Aşıklar Derneğinin Kurucuları arasında yer almış olup, bu derneklerin Yönetim kurulu üyesidir..
ESERLERİ
YER ALDIĞI ANTOLOJİLER
1- Ozan Dergisi - Adana- Sayı 6 Haziran -Temmuz - 1997
2- Ozanlar Duygu Seli- Mustafa Yılmaz- Adana- 1998
3- Şairler Derneği Şiir Antolojisi-İstanbul- 1999
4- Güldestenin Gülleri 'Mustafa Yılmaz-Adana-1999
5- Yozgat Şiirleri Antolojisi E. Kapusuzoğlu- Ankara-2000
6- Sevgi Yolu Şairleri Antolojisi- Gündüz Aydın- Salihli-2001
7- Ozanlar Güldeste- Mustafa Yılmaz Adana-2000
8- Sevgi Yolu Şairleri Antolojisi -Gündüz Aydın-Salihli-2002
AHMET SARGIN'DAN BİR ŞİİR ALALIM:
Ben Bir Garip Ozanım
Duydum ki, metheylemişsin beni
İnan ki, ben bir garip ozanım!
Dilden dile ün eylemişsin teni
İnan ki, ben bir garip ozanım!
Yıllar yılı ağladım gezdim
Hem de canımdan bezdim
Dolaştım dağı, taşı tezdim
İnan ki, ben bir garip ozanım!
Memduh Şenol dost dediler
Ardıma düşüp geldiler
Seninle olduğumu bildiler
İnan ki, ben bir garip ozanım!
Kimileri sattılar bir pula
Değer vermediler bu garip kula
Bir gün gel de Yozgat'ta ver mola
İnan ki, ben bir garip ozanım!
Okudukça okuyup duygulandım
Dost diye sana dayandım
Haberin almayınca kaygılandım
İnan ki, ben bir garip ozanım!
Sahip çıkmışsın zelil dosta
Gönüldür pek garip hasta
Günlerdir bilir misin yasta
İnan ki, ben bir garip ozanım!
Kırıktır kanadım bak kolum
Hakka aşık basit bir kulum
Pek şişirmişsin yırtık tulum
İnan ki, ben bir garip ozanım!
Cümle aleme yaymışsın beni
Alır başımda taşırım seni
Ateşe yaksınlar bu bedeni
İnan ki, ben bir garip ozanım!
Yazmışsın uzun uzun
Çırpındım çıkmadı tozum
Neylersin ki geçmez bir kozum
İnan ki ben bir garip ozanım!
Amacım vatana edeyim hizmet
Ömür ya olur inşallah kısmet
Biraz da yoksulluktan söz et
İnan ki ben bir garip ozanım!
Uzat elini haydi barışalım
Oturup dostca konuşalım
Sözden söze karışalım
İnan ki ben bir garip ozanım!
Ahmediyem seni andı
Uçup gül dalına kondu
Her gördüğünü dost sandı
İnan ki, ben bir garip ozanım!
Ahmet Sargın- Yozgat