Kızsal muhabbetler(29)(r).................
’Erzurumda geçit vermez kaşlarının ardında
Derindir ıssızdır gözleri’
Leyla:Böyle miydi?
Leyla Cemal Süreya’nın dizelerini anımsamaya çalıştı.Kuzeniyle Cumhuriyet Caddesinde yürüyor şuan.Tarihi Erzurum evlerine gidecekler ,birazdan süzgeç kullanılmadan gelen çayı içecekler, gelirken değil de giderken HOŞGELDİNİZ denilecek.Leyla ilk duyduğunda ne çok şaşırdığını hatırladı, oysa adamın şaşırdığını yanlışlıkla hoşgeldiniz dediğini sanmıştı.
-Buralarda böyle giderken denilir hoşgeldiniz.
Eskiden Erzurumda yaşlı amcalar nöbet bekleyen erlere sırtlarındaki montları çıkarıp verirler:
-Alll oğul ambunu gey ,ısınasan, kurban oluram vatan bekliyesiz dermiş
Şimdilerde bu insanlar tarihe karıştı, artık aynı caddede, o dedelerin torunları kızlara:
-Oğlim motor aha bu üniversiteli gızlar alıp yatacan, bu soğuhta eyi ısıtırlar haaa, diyolar
Her şeye rağmen Leyla memleketinin insanlarına hep inanır.Havası soğuk ,kendi sıcak insanlardır.Dadaş dedin mi akla dürüstlüğüyle,mertliğiyle yiğitliğiyle meşhur insanlar gelir.
Leyla dağları seyrediyor,kuzeniyse onu.
-Leyla nolmuş sana böyle ,ne neşeli kızdın hayırdır ya?
Leyla kuzeninin şive konuşmamaya gösterdiği özeni garipsedi.Şiveli konuşmak ne güzeldir oysa.Herşeyin aynılaştığı, aynı markalar ,aynı mağazalar, aynı kıyafetler arasında farklılık,özgünlük değil midir şive?
Çocuğunu seven bir babaanne:
Yerum ağzunun içinu dese
ya da;
Yerem avu ağzunun içini dese
...................
Bu saatlerde Vedat işte ama aklı fikri Leyla da.
-Bitanem napıyosun acaba şimdi?Sensizlik, sensizlikte ben yok.Sadece sen var, ben kayboldum, içimdeki boşluk dolmuyor sensiz.Çünkü içimde sadece sen varsın ,sen de olmayınca hiçbişeyim yok.
Vedat kendine inanamıyordu.Zamanla tanıyormuş insan kendini ,o da kendi duygusallığıyla tanışıyordu işte.
DEVRİM.........
Devrim işten izin aldı, grip olmuştu, ağrımayan tek bir kemiği yok gibiydi.Sevgilisiyle konuşuyor şimdi.
-Gülümmmm napıyor bakayım?Hatunum gel gir şu yatağa, bişeyim kalmaz valla.
-Bİtanem ahhhhhh keşke ,sevişmek gribe iyi gelir mi ki?
-Gelsen görürdün iyi gelir mi?Ulan dakkasında dirilirim be,zaten ufak Devrim seni görünce şahlanır .
-Canım ya Vedatı soracaktım sana.Konuştun mu?
-Aradı, hali fena.Ne yapıyo bu Leyla, ne bu kızın derdi, ne yapsın çocuk, İncifer miymiş neymiş kız akrabaları gitmiyosa onun suçu ne?
-İyi de hayatım kız sarılmış Vedata.
Tam bu sırada Devrimin annesi girdi içeri
-Oğul ıhlamur gaynattım kapat telefonu da iç şunu.
Oysa DEVRİMİN annesi bal gibi biliyordu oğlunun sevgilisiyle konuştuğunu.
-Çıyan kız her dakka da gonuşmasalar olmuyo.Yezidin dölü oğluma kancayı dahdı.
Devrim annesinin içinden kurduğu cümleyi duysa ne kadar üzülürdü kim bilir?
SEDA...........
Necip Fazıl okumakta:
’Yön yön sarılmışım ne yana baksam
Sarılan olurda saran olmaz mı?
Kim bu yüzü çizen sanatkar ressam
Geçipte aynaya soran olmaz mı?’
Seda ezberden okudu bu mısraları.İçindeki din dalgası ,hayatına vuruyordu ve bunu seyreden annesi hiç de memnun görünmüyordu.
Sevim hanım bir agnostik.Bunu açıkça söylemişti kızına.Seda bu kelimeyi ilk duyduğunda hemen netten bakmıştı anlamına.
Agnostisizm ya da bilinmezcilik, tanrının ya da tanrıların varlığının ya da yokluğunun bilinemeyeceğini öngören felsefe akımı.Bu akımı savunanlar da aknostik
Sevim hanım:Allah var da olabilir, yok da. Bu benim sorunum değil, benim vicdanım temiz.Kimsenin hakkını yemiyorum ,yiyenler düşünsün derdi.
Seda annesini düşündü keşke inansa annesi keşke.
-Anne Allah varrrrrrrr.
Seda tasavvufa dair okumaya başladı şimdi.
’Kendini hiçlikle bilen,Rabbini varlıkla bilir’
’Kimse kimseyi koruyamaz tek koruyan Allah’tır’
’TASAVVUF:Her hal ve vakitte edebtir.’
Tam bu sırada Sevim hanım içeri girdi,kızının okuduklarını görmemezlikten geldi ,odadan bişey aldı ve çıktı.Oysa aldığı şeye ihtiyacı yoktu, tek amacı kızının ne yaptığını kontrol etmekti.
Seda:Niye bütün anneler ikiyüzlü, niye?Sanki kontrol için geldiğini anlamadım!
ŞEBNEM.........
Müstakbel demeyi istemediği, sadece cadaloz dediği kaynanasını düşünen Şebnem ,kitap okumaya karar verdi.Zihni şu satırlarda asılı kaldı:
’Hele şu yaşamın değiştirilebileceği sözü çıldırtıyor beni!Ne kadar da iddialı bir söz.Oysa yaşamı zerre kadar anlamamış olan bir insan ancak böyle bir laf edebilir.Bunlar yaşamın nasıl sürdüğünü ,kalbinin nasıl çarptığını hissemeyenlerdir.Onlar yaşamı kendileri tarafından istedikleri şekilde işlenebilecek bir madde olarak görüyorlar.Düşünemiyorlar ki yaşam hiçbir zaman bir hammadde olmamıştır ve olamaz.Bana göre yaşam bizim dışımızda kendini sürekli yenileyen,değiştiren ve bunun içinde bize hiç gereksinimi olmayan bir şeydir’
Hasılı kelam
VESSELAM
YORUMLAR
Devrim işten izin aldı, grip olmuştu, ağrımayan tek bir kemiği yok gibiydi.Sevgilisiyle konuşuyor şimdi.
-Gülümmmm napıyor bakayım?Hatunum gel gir şu yatağa, bişeyim kalmaz valla.
-Bİtanem ahhhhhh keşke ,sevişmek gribe iyi gelir mi ki?
-Gelsen görürdün iyi gelir mi?Ulan dakkasında dirilirim be,zaten ufak Devrim seni görünce şahlanır .
-Canım ya Vedatı soracaktım sana.Konuştun mu?
-Aradı, hali fena.Ne yapıyo bu Leyla, ne bu kızın derdi, ne yapsın çocuk, İncifer miymiş neymiş kız akrabaları gitmiyosa onun suçu ne?
-İyi de hayatım kız sarılmış Vedata.
Tam bu sırada Vedatın annesi girdi içeri
-Oğul ıhlamur gaynattım kapat telefonu da iç şunu.
Oysa Vedatın annesi bal gibi biliyordu oğlunun sevgilisiyle konuştuğunu.
-Çıyan kız her dakka da gonuşmasalar olmuyo.Yezidin dölü oğluma kancayı dahdı.
Vedat annesinin içinden kurduğu cümleyi duysa ne kadar üzülürdü kim bilir?
BU TEL. LE KONUŞAN DEVRİM VE SEVGİLİSİ DEĞİLMİ YA VEDAT HAKKINDA KONUŞMUYOLARMIYDI VEDATIN ANNESİ İÇERİ GİRDİ TEL.İ KAPAT DEDİ
BENİM BURDA KAFAM KARIŞTI AYDINLATIRSANIZ ÇOK SEVİNİRİM YAZINIZI ROMAN SAYFALARI GİBİ HİÇ ATLAMADAN OKUYORUM TEBRİKLER...
sevgili Şükran öncelikle çok geç kaldığım için lütfen kusuruma bakma..affola...
dün sabaha doğru diğer okumakta geç kaldıklarımda dahil olmak üzere bu bölümüde okudum...
hikaye tırmanışında tüm hızıyla...
her bölüm çokça güzeldi...
merek ettiğim kodlaman bittiğinde yazındamı bitecek...
bitmez umarım...
kutlarım her bir bölümü...
sevgimle,,