- 855 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
KİTAP = HAYAT
Yani hayatın başlangıcı üzerinden 1,5 senden fazla bir zaman geçti. Arkamda bıraktığım eskileri toparlamam gerektiğinde gördüm ki; yanıma aldığımdan çok daha fazlasını bırakmışım. Eskilerin içinden çıkacaklar incitecek diye mi düşündüm acaba? Bilemiyorum. Her ne ise o zamanlar düşündüğüm yanılmışım. Kolaymış, ardında bıraktığını toplamak. Gerçekten ardında bırakan için. Benim için.
Her şeyi kolilere tıktım ayıklama işini taşıdıktan sonraya bıraktım
Ve evime taşındılar.
Evime bakıyorum. Her yer darmadağınık. Çeşitli boyuttaki kolilerin istilasına uğramış gibiyiz, kızım ve ben. Adı geçen istilacılarla hemen hemen 1 haftadır birlikte yaşıyoruz. Sen de amma tembelmişsin demeyin. Her kolinin başında neredeyse 1 gün harcıyoruz.
Kızım kendisine ait olanları ben de kendime ait olanları açıp eliyoruz.
Ne çok anı biriktirmişim meğer. En değerlileri çocuklarımın bana yazdığı mektuplardı. Yan yana ya da uzakta olduğumuz zamanlarda yazdıkları. Gülümsetti, ağlattı. Kimi yüreğimin ucunu titretti. Kimi “canım” dedirtti.
Ayıklarken bir ömür yaşandı tekrar ve tekrar. Yaş 17, yaş 50. Kolay değil 33 senesi yaşamımın.
Tam hadi bakalım ciddi ciddi iş yapalım derken birimizin eline bir kağıt, bir mektup ya da resim geçiyor. Aaa bak buradan ne çıktı, hatırladın mı bunu? Demeye kalmadan sigaralar yakılıyor, kahveler pişiyor ve uzun bir anı yolculuğuna çıkılıyor.
Hoş, komik, hüzünlü. Değişiyor.
Bu sabah çok erken ve kararlı kalktım. Geçmişin ayartmasına izin vermeyecek en sağlam işi seçtim kendime: kitaplarım.
Önce 2 boş koli hazırladım. Birisi kütüphaneye gönderilecekler diğeri de görme engelliler için okunup kayda alınacaklar için.
Ben aldığım tüm kitapların, koparılamayacak bir sayfasına, adımı, soyadımı ve aldığım tarihi yazarım. Eğer siz de böyle yapıyorsanız vaktiniz olduğunda kitaplığınızın karşısına geçin, rast gele bir kitap seçin. Sonra bir kitap daha seçin. Bir tane daha. Tarihlerine bakın. Bir anı defteri ile karşılaşacaksınız. Ciddiyim. Sene sene kendinizi bulacaksınız. İç dünyanızın hangi yollarda yürüdüğünü göreceksiniz. Nasıl büyüdüğünüzü. Kültürel gelişiminizi. Sosyolojik yapınızın nasıl değişime uğradığını.
Örneğin ben, bir zaman macera romanlarına merak salmışım. Ajanlar, komplolar, kurmaca entrikalar. Robert Ladlum, Jack Higgins, Ken Follet gibi. DURAĞAN DÖNEMİM.
Sonra nazi dönemi ve yaptıkları soykırımın nedenlerini merakım başlamış. Leon Uris, Andrea Lucas gibi. KIPIRDANMA DÖNEMİM.
Vazgeçmişim, Wilbur Smith ile Afrika turuna çıkmışım. Cortney ve Balantayns ailelerinin anlatıldığı 10’ar kitaplık bir dizi.
Sidney Sheldon, Daniela Steel, Mehmet Coşkundeniz, Tuna Kiremitçi, Duygu Asena girmiş hayatıma. Demek ki bazı eksiklerin farkına varmaya başlamışım ki, kitaplarla avunmaya çalışmışım. Yoksa beyaz dizi benzeri bu kitapları okumuş olmamın başka açıklaması olamaz, bence. DUYGUSAL DÖNEMİM.
Bu dönemin vereceği zararı hissetmiş olmalıyım ki, hemen ters bir u dönüşü yapmışım ve Osmanlı tarihine merak sarmışım. Akabinde de Cumhuriyet tarihine geçmişim. Emre Kongar, Emin Çölaşan, Uğur Mumcu gibi yazarlarla EĞİTİM DÖNEMİM’ i başlatmışım.
Bu dönemim oldukça uzun sürmüş. Siyaset ve politikacılar üzerine baya bir arşivim oluşmuş. İhtilalleri incelemişim. Siyasi parti dönemlerini, o dönemde yaşanan sosyal ve ekonomik olayları okumuşum. Yani uzun bir süre kendimi bastırmışım. Duygusal hapis cezası vermişim kendime. Görme, duyma, konuşma.
Ama olmuyorsa olmaz derler ya. Olmamış, olamamış. 3 maymun ama nereye kadar?
Hayatıma 2 yazar girinceye kadar. Susanna Tamaro, Paulo Coelho.
Hiç tanımadığım 2 yazar mı beni yönlendirdi?
Tabi ki hayır.
Onlar, sadece, çoktan belirlenmiş ama hasıraltı edilmiş kararların üstüne, iğne başı kadar bile olsa, gün ışığı sızdırdılar. Eylem için ihtiyaç duyulan manevi destek diyelim. Onay sözcükleri gibi.
Susanna Tamaro, Yüreğinin Götürdüğü Yere Git . Roman, 80 yaşındaki bir kadının büyüyüp yetiştirdiği, fakat ABD’de yaşamaya ve eğitim görmeye giden torununa yazılan ve gönderilmeyen mektuplar ile başlar. Bu mektuplar hem bir iç çöküş hem de vasiyet ve itiraf niteliği taşımaktadır. Yaşlı kadın, iç hesaplaşmalarını yansıtan mektuplarda, kendi gençliğinde yapmayı göze alamadığı şeyleri torununa öğütlemektedir. Büyükanne son mektubunda ise torununa bazı öğütler verir.. Torununa bıraktığı en önemli öğüt ise: Yapılacak ilk devrim, insanın kendi içinde yapacağı devrimdir. Eğer hayatında bir yol seçmek zorunda kalırsan ve kararsızsan önce sessizce dur ve yüreğinin sesini dinle. Seninle konuştuğu zaman kalk ve ‘’YÜREĞİNİN GÖTÜRDÜĞÜ YERE GİT’’.
Ve
Paulo Coelho. Roman yazmaya başlamadan önce, oyun yazarı, tiyatro yönetmeni ve şarkı sözü yazarı olan Coelho. İlk romanı HAC. Sıra dışının sıradan insanların yolu üstünde olduğunu anlattığı muhteşem kitabı. Ardından gelen SİMYACI. İspanya’dan kalkıp Mısır Piramitleri’nin eteklerinde hazine aramaya giden Endülüslü çoban Santiago’nun masalsı yaşamının felsefi öyküsü. Sanki bir nasihatname: ’Yazgına nasıl egemen olacaksın, mutluluğu nasıl kuracaksın?’ sorularına yanıt arayan bir hayat ve ahlak kılavuzu.
Bir eleştirmen bu kitap için “Simyacı’yı okumak, herkes daha uykudayken, güneşin doğuşunu seyretmek için şafak vakti uyanmaya benziyor.” Demiş.
............./...............
Bir şafak vakti uyandım, herkes uykudayken.
Hayatımı seyrettim.
Uyandıklarında artık ben yoktum hayatlarında.
Bana ne mi oldu?
Yüreğimin götürdüğü yerde yaşıyorum.
Ve kitap almaya, okumaya devam ediyorum.
Eser Aslanlı
İzmir
YORUMLAR
alkışımla kutluyorum sizi güzel kalem.
bu gece yazılara girdiğimde güzel yazılar buldum.
ve bu yazı benim için çok önemli zira gerçekten artık öyle bir zamandayız ki yeni kuşak hiç okumaz oldu.
varsa yoksa sanal dünya.
Bende bir kitap kurdu olarak yazınızdan büyük zevk aldım.
güzel dünyanızda kitaplarınızla güzel günler diliyorum.
selam ile.
Bir şafak vakti uyandım, herkes uykudayken.
Hayatımı seyrettim.
Uyandıklarında artık ben yoktum hayatlarında.
Bana ne mi oldu?
Yüreğimin götürdüğü yerde yaşıyorum.
Ve kitap almaya, okumaya devam ediyorum.
kutlarım seni arkadaşım ne güzel yüreğinin sesini dinlemişsin yeni hayatında mutluluklar diliyorum sevgilerimle..