- 630 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
192 - ZEYTİNLİK
Onur BİLGE
Kahvaltıdan sonra kalemimi kâğıdımı alıp, dışarıya çıktım. Etrafı gezmeye, eskisi gibi... Yol boyu yürüdüm, göl kenarında dolaştım, patikaları adımladım, kayadan kayaya atladım, ağaçlara çıkıp indim. Sonra dağa tırmandım ve her yere hâkim konumdaki büyük bir kayaya oturup, yazmaya başladım:
Şehrin otuz kilometre kadar kuzeyinde, göl kenarında, yemyeşil küçücük bir dağ... Zeytin ağaçları, çalılar, yabani otlar, çiçeklerle kaplı; yer yer sert kayalar, irili ufaklı, çamurlu çamursuz taşlar... Bakımsızlıktan, karmakarışık bir ormana dönmüş olan bu zeytinliği ne kadar özlemişim!
Gölle dağ arasındaki yarımay şeklinde, yol boyunca uzanan şerit halindeki az engebeli alandan kayalıklara tırmanan ağaçlar, doruğa ulaşma, kayalardan seke seke inme isteği
1001 GECE ÖYKÜLERİ - 7
TIRNAK - LİMAN YAYINLARI
KİTAP TEMİN ADRESİ: M. Şerikan KARA : 0 536 275 90 15
YORUMLAR
Her ânımı, farkına vararak yaşamalıyım. Yeniden keşfetmeliyim eşyayı; hayatın değerini vermeliyim. Dünya nimetlerini fark etmeli, sunulanları almasını, karşılığında şükretmesini bilmeli, ahret nimetlerini hak etmeye çalışmalıyım. Hayatı, bitmeyecekmiş gibi çılgınca yaşarken, bitimsiz hayatı aklımdan çıkarmamayı becerebilmeliyim.
evet bencede.cok güzeldi yine.
cok sevdim bu yaziyi.
yüregine saglik.sevgim saygim sonsuz.
Sevgi sevgi dolaşabilmeliyim, kelebek gibi tüm dünyayı gezercesine… Aşka demir atmalıyım, tek evi ikametgâh seçercesine… Bütün sokaklar O’na çıkmalı! Işığı, İlliyyın’ı bulmalı! O nuru gören tüm melekler; halka halka inip, muhteşem bir nur avize halinde durmalı, odamın tavanında. Havai fişekler gibi yükselmeli, ibadetimi taşımaktan yorgun düşmeli, melekler.
Hiçbir güç bitirememeli, Rabbimle olduğum geceleri. Ya hiç aydınlanmamalı, nurdan başkasıyla yer ya da hızla geçmeliyim, çürük, ahşap köprülerce harap ve korkunç, sıradan gündüzleri. Gecelerim, ışık ışık nur... Günlerim, pırıl pırıl güneş... Ömrüm, arzuma göre oluşturduğum bir sanal cennet... İçimde bayram sevinci... Gönlüm, çiçek çiçek bahar... Hayat, en güzel hayallerden güzel... Zaman, zaman ötesi, özel mi özel…
Yaşamak, bu olmalı... Böyle olmalı, hayat. Başkalarına bağlı olmamalıyım. Birini veya birilerini omuzlayıp taşırken; sürüklememeliyim, hayatı. Yaşarken de yaşadığımı hissetmeliyim, kurak yaz günlerinde buz gibi zemzemi yudum yudum içercesine.
Çarka takılmamalıyım, aptalca. Kabrin kapısına kadar olan şeyler için heba etmemeliyim zamanı, çarçur etmemeliyim ömrü. Rasyonel kullanmalıyım, takviyesi olmayan sınırlı sermayemi. En iyi yatırımları yapıp, azami kârla kapatmalıyım defteri, zamanın sonunda.
Toprak, ezeli ve edebi aşkım… Yaratılışımda ve çocukluğumda can ciğerdik onunla, yine de öyle olmalıyız, yolun sonunda. Annemin sarmadığı kadar sarmalı beni, babamın sevemediği kadar sevmeli!.. Hücre hücre kaynaşmalı, benimle; ‘sarmak’ hafif kalır! O bende, ben onda erimeliyiz.
sevgili ONUR BİLGE,
Yazınızı okudum çok keyifle.sizinle bende koştum ,oturdum,düşündüm ama bu satırlara gelince ben sizden çok adım geride kaldım.maneviyatım bu kadar kuvvetli değildi.belkide siz kadar derin hissedemiycemi düşündüm.yüreğinize sağlık.bu yazınızla da benim yüreğimde maneviyatımda harikalar yaşatınız.varolun.allah size uzun ömür versin.sevgilerimle,saygılar.