- 469 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
EY AŞK NEREDESİN? -11
Tarık, Canan’ ı kucağına alarak, arabaya taşımayı düşündü. Sonra vazgeçti. Aklına,yüz on iki acil servisini aramak geldi. Telefona yaklaştı acele bir şekilde. Tuşları çevirdi ve açılmasını beklemeye başladı. Uzun bir çalmadan sonra bir bayan görevli çıktı karşısına.
“ Lütfen ! Bir ambulans istiyorum. Karım, bebeğimizi kaybedecek. Çok fazla kan kaybediyor. Lütfen! Yardım edin.”
“Beyefendi telaşlanmayın lütfen ! Aracınız var mı ? Arabanıza bindirin ve öyle getirin. Nöbetçi doktor uyuyor. Uyandıramam şimdi. Kızar bana. Dediğim gibi. “
Dedikten sonra telefonu patt ! diye yüzüne kapattı. O telaş arasında çok sinirlenmişti. Tekrar arayarak, sinirini ve öfkesini haykırmak istiyordu yüzüne. Canan ise Tarık’ ın telefonla konuşmak için oturttuğu yerde ağrılar içinde kıvranıyordu. O acil servisi, yanlış bir hareket yaparım, o da hastaya zarar verir düşüncesi ile çağırmak istemişti.
Hiç vakit kaybetmeden ve Canan’ ı sarsmadan kucağına aldı. Aracının yanına indi ve arkaya yatırdıktan sonra son sürat yola çıktı. Arada bir arka koltukta yatan karısına bakıyor ve daha fazla gaza basıyordu. Önüne çıkan araçları sollayarak en nihayetinde özel bir hastanenin acil kapısına ulaştı. Hemen koşarak ,acildeki görevlilere haber verdi ve geriye döndü. Arkasından sedye ilen gelen görevliler, hastayı müşahede odasına aldılar.
Dakikalar, saat gibi olmuştu sanki. İçeriye almamışlardı Tarık’ı. Kapıda merak ve üzüntüyle bekliyor, içeriden çıkacak görevlilerden bilgi almak istiyordu. Uzun bir beklemeden sonra, tekerlekli yatağın üzerinde solgun yüzü ile Canan’ ı çıkardı görevliler. Yanına gitti ve elini tuttu.
O sırada, kapıda ona bakan Hemşire,
“ Beyefendi ! Doktor bey sizi istiyor. Gelir misiniz ?
İçeriye girdiğinde, Doktor ona düşünceli bir şekilde baktı ve
“ Canan hanımın eşisiniz sanırım. Eşiniz iki aylık hamileymiş. Neyse ki zamanında getirdiniz ve bebeği kurtardık. Ağır hareketler yapmayacak, stresten ve üzüntüden uzak kalacak. Her konuda bebek doğana kadar anlayışlı olacaksınız. Şimdi bir iki gün yatması gerekiyor. Durumu düzelince çıkaracağız. Geçmiş olsun. “
Yatırıldığı odaya gitti. Yatakta, serumlar bağlanmış bir şekilde yatıyordu. Güzel yüzü hazan yaprağı gibi solgundu. Onu görünce, hafifçe gülümsedi. Yanına gelen Tarık’ a,
“ Allah, bize bağışladı bebeğimizi Tarık “
“ Evet canım, gerçekten öyle oldu. Seni bir daha üzmeyeceğim. Bu bebeği çok istiyorum. Belki de beni sınava tabi tuttu Allah. Kendine çok dikkat etmen gerekiyor bundan sonra. Çok korktum. Sana ve bebeğimize bir şey olacak diye. Şükür Yarabbime. Sizleri bana bağışladı. “
Karısının elini avuçlarına aldı ve öptü. Serumun içine konulan ilaçların etkisiyle uyudu kaldı Canan. Uzun süre onu izledi Tarık. Mantık evliliği yapmıştı Canan ile. Ama mutluydu. İçindeki annesine olan öfke ve kin bu bebek sayesinde sönecekti. Bunu zamana bırakmak
en iyisiydi belki de.
Üç günün sonunda, hastaneden çıktı Canan. Tarık, eve bir yardımcı tutmuştu. Yatılı kalıyor, Canan’ ın ihtiyaçlarını karşılıyordu. Annesi de geliyordu. Huzur yeniden gelmişti evlerine.
Doğum sancıları başlamıştı. Valiz hazırlanmıştı aylar öncesinden. Bir kız bekleniyordu artık. Doğumhanenin kapısında bir o yana bir bu yana volta atmaya başladı. İçini hem korku, hem de heyecan kaplamıştı. Zaman geçmiyordu sanki. Sonra içeriden çok güçlü bir bebek sesi yankılandı. O ses o kadar güçlüydü ki, dünyaya “ Ben geldim, ben de varım artık “ Der gibi çıkıyordu. Aradan kısa bir süre sonra, minik bebek ebelerin kucağında dışarı çıktı. Arkasından da Canan. Anne olmuştu. Çektiği acıların sonunda, dünyanın en kutsal mesleği armağan edilmişti.
Doğumda çekilen acılar belki de daha değerli kılıyordu çocukları. Odaya geçtiklerinde ise ilk tanışmaları gerçekleşecekti.
Hemşire, bebeği annesinin kucağına verdi. Canan, minik bedeni tutmaya kıyamıyordu. O, dünyanın en değerli hazinesiydi çünkü. Korkarak kucağına aldı. Sonra memesinin ucunu kızının gül dudaklarına değdirdi. İlahi bir güçle, minik dudaklar sarılıvermişti. İlk tanışmalarıydı. Kokusunu da alıyordu bu sayede bebekler. Canan, doğumdan önce çok kitap okumuştu bu konuda. Bebekler annesinin kokusundan tanıyordu.
Üç ayını doldurmuştu Melike. Tarık eve işini bitirir bitirmez geliyordu. Kızı ile çok zaman geçiriyordu. Onunla sohbet ediyordu. Çok değişmişti. Bu değişikliğe en çok Canan seviniyordu. Tarık da farkındaydı kendisindeki bu değişikliği.
DEVAM EDECEK
YORUMLAR
benimde yüreğim ağzıma geldi doğrusu...melike doğdu yoksa cananamı birşey oldu deyi korktum doğrusu..neyse ki sağ sağlim kurtuldular...birde kızıyla ilgilenen tarık..bilmiyorum bu bölümü okurken çok donuktum..biraz daha devam etseydi ağlayabilirdim....babalarıyla kızları arasında hiç kimsenin çözemediği ilahi bir aşk vardır her daim...babacığım (babişkom)seni seviyorum..iyiki benim babamsın..:=))))))....sevgilerimi bırakıyorum...senin kadar güzel sayfana...saygım daim...
NERMİN HANIMCIĞIM
Yazıyı okudum ama kalp atışlarım had safhada.çok heyecanlandım.bende 2 aylıkken düşük tehlikesiyle hastanede yattım.ama ben onun kadar eş yönünden şanslı değildim.bebğimiz melike dünyay geldi.rabbim huzurları hiç bozmasın.bu yazıdaki olaylar her nerede kimin yuvasında yaşanıyor ise.sizinde yüreğiniz dert görmesin.yazınızın devamında görüşmek dileğiyle.sevgilerimle.
Nihayet Melike bebek kazasız belasız doğdu. Bundan sonra hep birlikte mutlu yaşarlar.
Bu arada canan ilk hastaneye götürüldüğü anı okurken babam aklıma geldi ve o günleri bir daha yaşadım. Ameliyathane kapısında içeriden gelecek her hangi bir ses, bir işaret. Beklemek gibi kötü bir şey yok.
Yazı yine başka alemlere götürdü, kaybolmadan çıkmam lazım....
Sevgilerimi bırakarak...
Nihayet Melike bebek dünyaya geldi ve gelişi ile birlikte anne ve babasına da mutlulukları getirdi.
Umarım hep mutlu bir bebek olur Melike ve umarım hep annesini ve babasını mutlu olmasını sağlar yaşam boyu.
Sevgiler yüreğinize. Bebeği kaybettirmediğiniz için teşekkürler Nermin hanım.