13
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
5182
Okunma
’’ Bakma bana öyle
Hüzünlü gözlerle
Dayanamıyorum
Gözündeki hüzne ’’....dedin ve gittin...
Anlamalıydım! dedim kapıda beklerken..Anlamalıydım!..Bu şiir gibi konuşmanın ardında bir şey var diye..
Anlayamadım.
O son hallerin gözümün önünden gitmiyor. Seni böyle görmek istemezdim de üstelik.
Oysa biliyordum gideceğini. Hazırlamıştım kendimi. Teselli makamına iltica etmiştim.
Hiç düşündüğüm gibi olmadı gidişin. Oysa bu hazırlık sen hastalandığın günde başlamıştı.Yavaş yavaş gidiyordun gözlerimin önünde.Hem umutlanıyor hem de hazırlanıyordum. İşte böyle karmaşık bir duygu bu. Ümidimi hiç yitirmeden son an’a kadar ümitlendim ve aynı zamanda da hazırlandım gidiceğine.
Bakamadım gözlerinin ta derinlerine ya ona yanarım. Güle güle deyip ardımdan el sallayışını dönüp bakmasam görmeyecektim. İyi ki dönmüşüm. O halsiz, takatsiz haline rağmen bana el salladığını gördüm ya, içim az da olsa rahat.
Seni uğurladık üç bacın bir de abin, çocukların, eşin ve damadın. Bilmem farkın da oldun mu ama, eski mahalleden komuşumuz Serengül abla da geldi hastaneye, o son dakikaların da hepimiz yanındaydık.
Pamukla su damlattım kuruyan dudaklarına, ellerini öptüm okşadım ağlamadım, hüznümü dökmedim yanağına ablacım..
Acıların bitti, ağlamadım.
Anneme babama özlemin bitti ağlamadım.
Hüznümü dökmedim mezarın başında ablacım.
Sevdiğin çiçeklerden birer dal alıp diktim üzerine. Sen onlarla konuşurdun tıpkı bir insanla konuşur gibi. Gülerdim seni çiçeklerle konuşur gördüğümde. Bu defa gülmeyeceğim söz, yine konuş onlarla ablacım.
Gittiğin yer nur olsun.
Kabrin gülistan olsun.
Allah yar ve yardımcın olsun.
Muhammet (s.a.v) şefaatçin olsun.
İnşallah ...