- 816 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
BEKÂRLIK / SULTANLIK
Altmış yaşlarındaydı adam. Emekliye ayrılalı birkaç yıl olmuştu. Son yıllarını yatalak olarak geçiren karısı henüz vefat etmişti. Yıllarca kadınlık edememişti ona.Karısının ölümünü, kendisi için bir kurtuluş olarak görmüştü. Üç çocukları da çoktan evlenmiş ve kendi
yuvalarını kurmuştu. Şimdi tek başınaydı bu evde. Fakat yalnızlığı bir özgürlük, bekârlığı sultanlık olarak görmeye başlamıştı. Oldukça yüklü bir birikimi vardı. Yüksek dereceli memurluktan emekli idi. Üstelik kirasını aldığı iki de dükkânı vardı. Kapsamlı bir tadilâta girişti önce evinde. Sonra yeni eşyalar aldı. Sultanlığının sarayını inşa eder gibiydi.
Karısı son yıllarını yatalak geçirdiği için, ev işlerine ve hatta yemek yapmaya bile alışıktı. Akşamları içki içmeye başladı. Televizyon kanallarında daha önce karısından dolayı seyredemediği kanalları seyretmeye başladı. Hatta porno kanallar ve porno filmlere alıştı. Öyle ki geceleri uyumayıp, sabaha kadar porno seyrediyor ve müstehcen hayaller kuruyordu.
Hayalleri onu, evine bir hizmetçi çağırmaya götürdü. Gazetede gördüğü bir ilândan aldığı numaraya telefon açtı :
- Bana şöyle eli yüzü düzgün bir hizmetçi bayan gönderin. Yalnız öyle kaprisli biri olmasın. Onu yapmam, bunu yapmam falan demesin. Her işi yapsın, ücret sorun değil. Hatta mümkünse yabancı olsun. Onlar daha anlayışlı oluyorlar.
- Derhal efendim. Adresi rica edeyim..
Adresi verip telefonu kapatınca heyecanla beklemeye başladı. Porno filmlerle kurduğu hayallerine devam etti. Evin içinde şuursuzca dolaşmaya başladı. Bir yatak odasına, bir banyoya koştu. Arada bir de boy aynasına bakıyordu. Kapı çaldığında heyecanı doruk noktasına ulaşmıştı. Soru bile sormadan açtı kapıyı.
- Beni temizlik şirketinden gönderdiler efendim. Çok genç değildi kadın. Yabancı da değildi. Otuzbeş- kırk yaşlarında, başı kapalı fakat çok güzel biriydi. Yeşili andıran gözleri, beyaz teni ile büyüleyici bir hali vardı. Konuşması da düzgündü. Üstü başı, giyimi de hiç fena değildi..
- Lütfen buyurunuz hanımefendi.. Bütün kibarlığını ortaya koyup kadını içeriye buyur etti. Kadın alışıktı, her çeşit insanla karşılaşymaya. Kaba olanına da rastlamıştı,böylesine kibar olanına da.
- Lütfen üzerinizdekini çıkarır mısınız ? Deyip, yardımcı oldu ve alıp askıya astı. Tüm bunlara kadın hiç şaşırmıyordu.
- Aç mısınız, önce bir yemek yiyelim mi ?
- Ne yalan söyleyeyim, pek tok değilim ama ayıp olmaz mı ? Önce temizliğe bir başlasam !
- Ne ayıbı canım. Ben şimdi hazırlarım sofrayı, deyip mutfağa koştu.
- Lütfen size yardım etmeme izin verin, deyip peşinden gitti kadın. Yeni evlenecek
gençler kadar heyecanlıydı adam. Tüm hareketleri aceleyle ve adeta koşarak yapıyordu. Sık sık da kadına gidiyordu gözleri. Onun ne kadar becerikli olduğunu görüyor, hayran kalıyordu. ‘’ Ne olurdu, şöyle bir karım olsaydı ‘’ diye de içinden geçirmeden edemiyordu. Sofra hemen hemen hazır olmuştu bile. Kadın yerine oturmuş, başlamak için adamın da gelmesini bekliyordu.
- Ben kendime bir bira alacağım. Siz de ister misiniz ? diye sordu kadına oturmadan. Kadın ,
- Neden olmasın, diye cevap verince, çok mutlu oldu. Hayâllerine biraz daha yaklaştığını hissedip, ellerini ovuşturmaya başladı. İki şişe bira ile döndü. Hemen yerine oturup , bardaklara boşalttı onları. Zaten kahvaltı türünde bir şeyler hazırlamışlardı. Bir taraftan yiyip, bir taraftan da içiyorlardı. Sohbet zamanının geldiğine inanmıştı artık. Nereden söze başlaması gerektiğini düşündü.
- Evli misiniz , diye başladı.
- Evet , dedi kadın. Tam on sekiz yıllık. Üç de çocuğum var. İkisi erkek, biri kız. Ya siz, tek başına mısınız ?
- Biraz duraksadı adam. Hayâllerine göre, dul olmalıydı kadın. Bir erkek özlemi duymalıydı. O zaman, hayâllerini gerçekleştirmesi daha kolay olacaktı.. Yüzünde değişik bir ifade oluştu. Fakat o ifade, az sonra söyleyeceklerini destekler şekilde olmuştu.
- Sormayın hanımefendi. Yıllar süren yatalak halinden sonra, yakında rahmetli oldu eşim. Ben aslında yıllardır yalnız sayılırım. Çocuklarım da çoktan evlenip, uzaklaştılar benden. Bayram- seyran ancak gelirler. Bira kadehini uzatıp tokuşturmaya davet etti kadın onu. Hüznünün dağılmasını, efkârının azalmasını istedi. Tokuşturdular,içtiler bir miktar.
- Yalnızlık çok zor olmalı beyefendi..İnsan, iyi ya da kötü birilerini arar mutlaka yanında. Bizim ev akşamları kahve gibi olur. Bazen şikâyetçi bile olurum kalabalıktan ama, Allah, hiç birinin eksikliğini göstermesin yine de.
- Âmin, deyip yeniden sarıldı adam bira kadehine. Şimdi hâyallerine dönme zamanıydı.
- Ah be hanımefendi.. Şimdi şöyle senin gibi bir eşim olsa, şu ağrıyan sırtıma bir masaj
yapsa, ne kadar güzel olurdu. Ama maalesef hayallerde kaldı işte.
- Üzülmeyin beyefendi. Ben size masaj yaparım, dediğinde kadın, uçar gibi oldu adam.
- Sahi mi ? Gerçekten yapar mısınız ?
- Tabii yaparım. Fakat onun için de ayrı ücret alırım yalnız. Kusura bakmayın, geçim derdi bizimkisi. Heyecanlanmıştı adam. Sofrada olduğunu falan unutmuştu. Hemen başlamasını istiyordu masajın.
- Tabii hanımefendi, tabii. Ben senin hakkını veririm. Ben hemen odaya gidip hazırlanayım, deyip yerinden kalkarak hızla yatak odasına koştu adam. Kadın, önce sofrayı kaldırdı. Sonra lavaboya gitti.
- Hanımefendi, ben hazırım ! Diye yatak odasından seslendi adam.
- Geliyorum beyefendi, diye cevap verdi kadın. Yatak odasının kapısını çaldığında,
- Gel, gel diyordu adam. Kadın içeriye girdiğinde , yatağın üzerinde , yüz üstü, soyunuk bir vaziyette yatıyordu. Belden aşağısını ufak bir havlu ile örtmüştü sadece. Kadın, böyle şeylere de alışık olduğundan, pek şaşırmadı. Gayet sakin bir şekilde,
-Beyefendi, evde krem var mıydı acaba ? diye sordu.
-Şuradaki çekmecenin içinde olacak , diye cevap verdi adam. Kadın, tarif edilen yerden kremi alıp, kapağını açtı ve adamın sırtına sürdü. Daha sonra ovalamaya başladı. Adam, hâyalleri gereği, okşandığını hissediyor, bundan da büyük bir zevk alıyordu. Kadın, onun bu halini fark etmişti fakat aldırmadan işine devam etti. Adam, iniltiye benzer sesler çıkartıyordu.
-Şimdi lütfen yüzünüzü döner misiniz ? Diye sorduğunda,
- Döneyim canım , deyiverdi adam. Kadın yine aldırmadı. Havluyu tutarak, adam dönerken, bir şeylerinin meydana çıkmasına engel oldu. Yine işine devam etti. Adam, adeta sırıtıyordu.
- Bayağı rahatladınız galiba, dedi kadın.
- Rahatlamaz olur muyum , hafifledim hem de, dedi adam sırıtarak. Kadın, adamın örtülü havlunun altında dikildiğini fark ettiği aletine bile aldırmadan, işine devam etti. Bitirdiği zaman, adam ter içinde kalmıştı.
-Ben banyoyu hazırlayayım da bir duş alın. Oldukça terlediniz. Adam hâyallerindeki filmin bir ara koptuğunu fark etti. Hâyallerine göre, masaj olayı böyle bitmemeliydi. Fakat şimdi sırada banyo vardı. Belki de film, kaldığı yerden, banyoda devam edebilirdi.
- İyi olur hanımefendi. Gerçekten çok terledim.
Biraz sonra kadın banyonun hazır olduğunu söyleyip, adamı çağırdı. Kendisi de , o, banyo yaparken ev işlerine başlayacaktı. Adam , banyonun kapısına yaklaştığında kadına doğru dönüp,
- Ah be hanımefendi ! Şu anda senin gibi bir eşim olsaydı da, şu banyoda sırtımı bir güzel ovsaydı ! Ne kadar güzel olurdu. Ellerim bir türlü yetişmiyor, sırtımı ovamıyorum. Kirler de orada mesken tuttu. Keçe gibi oldular. Biraz duraksadı kadın. Sonra ,yine sakin bir şekilde ,
- Peki be beyefendi. Sırtınızı da ovayım, deyince adam yeniden uçmaya başladı.
- Ben senin hakkını yine veririm, tamam mı ? Hay yaşayın be hanımefendi, deyip hızla koştu banyoya. Eteğindeki havluyu da çıkarıp küvete yattı.
- Ben hazırım hanımefendi, haydi gel, diye, şımarık bir çocuk gibi seslendi kadına. Kadın, sakin bir şekilde, sabırla içeriye girip, bulduğu kese ile önce sırtını ovmaya başladı adamın. Adam yine, hâyallerinin etkisiyle, okşanıyormuşcasına, iniltiye benzer sesler çıkarmaya başladı. Hatta arada elini apışarasına atmaya bile başladı. Kadın hiç birine aldırmadan, sabırla adamı ovmaya, temizlemeye devam etti. Adam bir ara, iniltilerine ara verip , kadına döndü.
-Hanımefendi, bana ne büyük bir iyilik ettiğinizi, size anlatamam. Fakat bana iyilik yapmak isterken, size bir zarar gelmesinden korkarım. Kadın , o an biraz şaşırdı.
Adamın konuşmasının ne şekilde devam edeceğini merak etmeye başladı. Yine de sabırla dinlemeye karar verdi. Adam devam etti.
- Beni yıkarken, üzeriniz ıslanacak. Eve gidene kadar da kurumayabilir. Eşiniz merak edip sorar da, sin de anlatmak zorunda kalırsanız, yanlış anlayıp, size tepki gösterebilir. Kadının merakı iyice artmaya başladı. Fakat yine de sabırla, adamın sözünün sonunu dinlemeye karar verdi.
-Bence üstündekileri çıkarsanız da ıslanmasalar. İsterseniz ben gözlerimi bile yumarım.. Kadın biraz duraksadı. Bir süre düşündü ve sakin bir şekilde cevap verdi.
- Haklısınız beyefendi. İzninizle içeride soyunup, öyle geleyim, deyip çıktı kadın banyo
dan. Adam, neşesinden ellerini ovuşturmaya başladı. Hâyallerinin filmi koptuğu yerden devam etmeye başlamıştı. Hem de tam istediği gibi..
- --
Birkaç gün sonra, gazetelerin üçüncü sayfalarında, altmışlı yaşlarda bir adamın, banyoda, küvet içinde ölmüş olarak bulunduğu, her hangi bir darp izine ve evde
hırsızlık belirtisine rastlanmadığı yazıyordu……Tahminler, adamın, eşinin hasretine dayanamayıp, banyoda, intihar ettiği şeklindeydi..
Fikret TEZAL 11 EKİM 2009
YORUMLAR
Tamamen hayA3l ürünü olarak yazdığım bu öyküye, bence üç çeşit final düşünülebilir .
1- Kadın soyunmak için çıktığı banyoya döndüğünde, adamı, üzerinde her hangi bir darp izi bırakmaksızın boğar. Etrafı da iyice temizleyip gider.
2 - Adam, kadını beklerken, küvette uyuyakalıp boğulur.
3- Adamın tüm gördükleri hayâldir. Bu hayâller ile küvette uyuyakalıp boğulur.
Sevgili Emine sanırım bu adamın hayai idi, O eve ne temizlikçi kadın geldi. ne de adama bu duygular yaşattı. O çok fazla kendini TV'YE kaptırdığı için hayalini gerçek sanıp banyoda o duguları yaşıyormuşcasına kaptırıp kendinden geçtiğinde bir kaşık suda boğuldu.
Yani bana o hissi verdi bu adamın durumu.
Bekarlık sultanlık mı diye sormuştuk dedeme. Dedem " bekarlık sultanlık değil,, rezil olmakmış kızım onu anladım " demişti. Galiba erkekler için sultanlık değil rezillik oluyor parası olsa da.
Güzel bir yazı. Saygılar yüreğinize