Kızsal muhabbetler(23)..........
’’Aşk bitti elimden minik bir balık kayıp gitti’’
Leyla ’’Aşk bitti’’şarkısını söylemekte.
Ama en çok şu kısmı seviyor:
’’Aşk hiç biter mi?
Hiçbişey olmamış gibi boşlukta kayıp gider mi?’’
Leyla:Ah ne güzel bir şarkı di mi kızlar?
Seda:İçinde aşk geçsin ve sen ona kötü de, mümkün mü bu?
Şebnem:Anlatsana ne yaptın Vedatla.
Leyla:Çocuk yaptım.Ne yapacağım, konuştuk işte.
Şebnem:Tüm gıcıklığın üzerinde gene ne konuştunuz onu soruyoruz.
Leyla:Bana aşık olduğunu söyledi.Kızlar ya ben umutsuz vakayım ,kimseye güvenemiyorum.Güven karaborsaya çıkmış kalbimde.
Seda:İyi ama Leylacım sen cesursundur hem güvenmeden nasıl yaşanır?
Leyla:Güven öğretiliyor mu bize?’’Babana bile güvenmeyeceksin sözü’’ başka hangi dilde var?
Seda:Haklısın ama o öğretilmeyen şeyi kendimiz öğrenmek zorundayız unutma!
Kızların sohbetlerinin ana teması olduğunu bilmeyen Vedat,Skeaspeare nın Atinalı Timona söylediklerini okuyor:
’’Ne o altın mı?Sapsarı,pırıl pırıl değerli altın mı?Karayı ak,çirkini güzel,haksızı haklı,alçağı soylu,yaşlıyı genç,korkağı yiğit yapmaya yeter mi bunun bu kadarı?’’
Anlamını yitirmemiş bir cümle ,zamana meydan okuyan bu soru ,şimdi sorulsa ne der insanoğlu diye düşündü Vedat.Para her kapıyı açar mantığı sürüp gitmiyor mu?O açılan kapılar,nice alçağı soylu yapmıyor mu?
Vedatın zihnine ışın hızıyla Leyla geldi ama geldiği hızla gitmedi kaldı. Zihninden kalbine yol var da ondan.
-Ahhhh Leyla, ya kabul etmezsen beni ne yapacağım sensiz? Kadınlar olmasa hayat daha mı güzel olur ne?
NO WOMAN NO CRY
Vedat sayfaya bu cümleyi yazdı çeviri ’’ağlama kadın ağlama ’’olacak gibi ama ’’kadın yok,gözyaşı yok’’ diye çevrilmiş.
Gözyaşı olsa da kadın gerekli hele ki Leyla.Ah Leyla.
Her aşk cinsel dürtüyü getirmez ama Vedatın aşkında bu da var.Leyla diyince cinsel organına bir haller oluyor.Bu da hem iyi hem kötüydü.
-Leyla ile sevişmek,o hırçın kızla,parçalar beni be.
Şebnem:İçinden ne geçti Leyla onun yanında söyle hadi itiraf et!
-Onu parçalamak geçti ne geçsin.
Kızlar bir yandan sohbet edip, bir yandan üzüm yaprağıyla sarma sarıyorlardı ne çok severdi üçüde koca tencere doldu.
Şebnem:Eeeeeee Vedata da götürürsün sarmadan ellerimle sardım dersin.
Leyla:Zıkkımın pekini yesin.
SEda:Sen bu çocuğa tutulmuşsun basbayağı numara yapma!
Leyla:Ne tutulucam ay mıyım ben tutulayım.
Seda:Yok kuzum sen güneşsin.
Devrim, her daim elinde kitap bulunan çocuk.Kürt olmayı seven,kürtlüğüyle övünen, alt kimlik üst kimlik tanımayan, ulan tek kimlik var be ,kürdüm işte Allahına kadar kürt beeeeee diyen,annesi kürt düşmanı olan bir kıza sevdalı Devrim,Yılmaz Erdoğandan şiir okumakta.
ÇÖL DAHA İYİ
Çöle kıyısı olan kentlerin
limanları sıkıcı olur
kuş uçar gemi geçmez,
kervan zaman içinde.
böyle kentlerde insan
fırtına gibi sever,
sevdiği için ağlamayı.
hangi türküde sevmekten bahsedilse
ben hicaz olurum
elimi ıslatır elinin teri
ziyan olurum
seni sevmekle ıslanır akşam sefalarım
hangi türküde sevmekten bahsedilse
bu çölde ben
’şair burada yaşadığı kenti çöle benzetiyor’da
bahsedilen şair olurum.
Devrim evde şuan ,babası annesi de evdeler.Babası içerden sesleniyor:
-Oğlum hele sazımı getiresen de anana bir türkü çalam.
-Buyur baba.
-Sağolasan oğlum.
’’Mevlam gül diyerek iki göz vermiş
Bilmem ağlasam mı ağlamasam mı
Dura dura bir sel oldum erenler
Bilmem çağlasam mı çağlamasam mı
Milletin sırtından doyan doyana
Bunu gören yürek nasıl dayana
Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana
Bilmem söylesem mi söylemesem mi
Mahzuni Şerif’im dindir acını
Bazen acılardan al ilacını
Pir Sultanlar gibi dar ağacını
Bilmem boylasam mı boylamasam mı’’
-Babam benim ne de güzel çaldın.
Devrim, babası ne vakit saz çalsa sonuna kadar dinler ilk şarkıyı şimdi de öyle oldu.
-Oğul bizim çalmamız nedir ki sözlerin eşi benzeri yok ,milletin sırtından doyan doyana diyor.
-Hadi bitane daha çal be baba.
-Çalayım be oğul,oğlum ister çalmam mı?
.........
YORUMLAR
Leyla:Güven öğretiliyor mu bize?’’Babana bile güvenmeyeceksin sözü’’ başka hangi dilde var?
Seda:Haklısın ama o öğretilmeyen şeyi kendimiz öğrenmek zorundayız unutma!
Vedat: Para her kapıyı açar mantığı sürüp gitmiyor mu?O açılan kapılar,nice alçağı soylu yapmıyor mu?
İşte bu sözler değil mi bizi bizlikten çıkartan ve hep kuşkuları, hep güvensizliği, hep hoşgörüsüzlüğü yüreğimize yükleyen.
Çünkü Ata sözlerimiz bile bize güven duygusunun kendi çabamız ile kazanılacağını anlayıyor galiba ne dersiniz?
Yine güzel ve yine düşündürücüydü sevgili Şükran hanım.
Sevgiler yüreğinize