- 1290 Okunma
- 12 Yorum
- 0 Beğeni
Anne Yüreği (12)
Fatma bacı;
“Ağa ağa, bana baksana sen, adam olacan bide. Burada, bu kadar karının arasında, kancık köpek gibi durup havlamak yakışımı sana. Var git yoluna da kimseye ilişme. Bir gün senin de dersini verirler. Ölümsüz mü sanisin kendini, bir sıkımlık canın kalmış, hala köpek gibi havlisin”
“Fatma bacı ileri gitme diyem sana. Kocanın başına ne gelece hiç belli olmaz”
“Hoş köpek. Ateş olsan cürmün kadar yer yakarsın. Benim kocama senin gücün yeter mi? Onlarca itinle gelsen bahçe kapımın yanına bile yaklaşamazsın. Söyle o itlerine uzak kalsınlar bizden. Yoksa ben yapacamı bilirim”
“Ne yapacamışın bakim. candarma benim emrimde. Ben ne dersem onu yapiler. Senin gibi bi kancığın lafına mi bakiler sanisin”
“Öyle mi. Hadi gel bakim. Senin dedini mi yapiler, benim dedimi mi. candarma, devletin candarması. Zorda kalan herkesi korur bizim askerimiz. Seni mi korur sanisin yalnız. Gel hadi, düş önüme, candarmaya gidecez”
Ağanın rengi ve bakışları değişmişti Fatma bacının sözlerini duyduğunda. Bu kadını ikna etmek imkânsızdı bilirdi ağa ama şimdi bir şeyler düşünüp, gitmemeliydi onunla jandarmaya.
“İşim var benim, şimdi gelemem. Ben kendim gidicem candarmaya”
“Olmaz, benimle gelecen. Orada hesaplaşacaz senle”
Fatma bacı ağanın atının dizginlerine yapışmış, atın hareket etmesine mani oluyordu.
“De get kadın. Çekil atın önünden. Şimdi tepelicem, ezilecen atın ayakları altında, sona ben suçlu çıkacam”
“Tepele, neden korkisin. Hani candarma senin dedini yapidi. candarmaya, o deli karı kendi atladı atin önüne dersin”
Ağa, atı sağa sola döndürmeye davam ediyor ama bir adım ileri gidemiyordu. Fatma bacı, dev gibi dikilmişti atın önüne ve tutmuştu bir defa atın dizginlerinden. Meltem öğretmen ve bütün kadınlar korku ile bakıyorlardı bu olup bitenlere ama tek kelime konuşmuyorlardı.
Pınarın başında olan olayı köyün çocuklarından biri görmüş, koşarak köy meydanına gelmiş bağırıyordu.
“Fatma Bacı ile ağa kavga edi. Yetişin”
Duyan pınarın başında alıyordu soluğu. Köyün delikanlılarından biri tarlada çalışan Osman’a haber vermek için koşmaya başlamış, bir yandan da,
“Osman abi, Osman abi, Fatma baci ile ağa kavga edi. Koş”
Diye bağırıyordu. Osman uzaklardan duymuştu bu sesi ve elinden kazmayı küreği atıp koşmaya başlamıştı.
Fatma bacı ile ağa kendini bildi bileli hep kavgalıydı. Fatma bacı köyün en güzel kızlarından birisiydi zamanında ( hala güzeldi ya). Annesi ve babası yoktu ve dayısı büyütmüştü Fatma bacıyı. Dayısının evinin yan tarafında da, Osman’ın babasının evi vardı. Fatma’nın dayısı ile Osman’ın babası çok samimiydiler. Köyde en ne iyi anlaşan iki dosttular. Kendi topraklarının tapusunu devletten almışlar, kendi topraklarının ağalığını yapıyorlardı. Köyün ağası bu iki samimi dostluğa ne yaptıysa gölge düşürememişti.
Fatma ile Osman daha çocukluklarında sevdalanmışlardı birbirlerine. Ağa bunu fark edince, ilk karısının üstüne kuma olarak Fatma’yı istemişti dayısından. Dayısı Fatma’nın Osman’a sevdalı olduğunu sezinliyordu. Bu da önemli değildi. Ağanın karısı vardı ve Fatma’yı ikinci karısı olarak ona veremezdi. Ağa, Fatma’yı istemeye geldiğinde, dayısı kapıdan kovmuş ve bir daha gelmemesi için uyarmıştı.
O günden sonra Fatma için köyde dolaşmak tam bir kâbus olmuştu. Yanında dayısı olmadan hiçbir yere çıkamıyordu. Osman, babası ile konuşup, Fatma’yı dayısından istetti. Dayısı olur dedi ve Osman ile Fatma nişanlandı. Ama ağa vazgeçmek nedir bilmiyordu. Adım adım Fatma’yı ve Osman’ı takibe başlamıştı. Osman babası ile tarlaya gitmiş ama akşam dönmemişti. Bütün köy halkı merak ediyordu Osman ile babasını. Ne kadar ararlarsa arasınlar bulamamışlardı. Fatma deli gibiydi. Onlara ağanın bir şey yaptığından emindi. Dayısı da emindi ama ispat edemiyorlardı.
Fatma, Osman’ı ve kayınpederini aramaktan vazgeçmedi. Jandarma da arıyordu. Ama yoklardı. Üç gün olmuştu ortadan kaybolalı. Üçüncü günün gecesi Fatma, karanlığı kendine siper yapıp ağanın evini gözetlemeye başladı. Gece yarısı ağanın evden birkaç kişi ile birlikte çıktıklarını gördü. Bir yere gidiyorlardı. Hemen onları takip etmeye başladı ve uzun bir süre at sürdükten sonra dağın içinde bir yere gelmişlerdi. Adamlar kenarda beklerken ağa kendisi mağaradan içeri girmişti. Fatma o zaman anlamıştı Osman ve babası oradaydı.
Hiç kimseye görünmeden doğru karakola sürdü atını.
“Komutanım, komutanım. Osman ile babasının yerini biliyom. Hemen benimle gelin, ne olur komutanım”
Diye bağırıyordu. Komutan, Fatma’yı tanıyordu. Onun ne kadar cesur ve korkusuz bir kız olduğunu bilirdi.
“Gel bakalım Fatma. Dinlen biraz. Sonra gideriz”
“Olmaz komutanım. Hemen gidelim. Oradan başka yere götürebilirler. Sonra bulamayız”
“Tamam. Haydi, askerler Fatma kızın peşine düşün bakalım”
Fatma önde, askerler arkada yürüdüler. Ve Fatma’nın gösterdiği yere geldiklerinde, gerçekten o mağaranın önünde birkaç kişinin olduğunu görmüşlerdi.
Hemen bir plan yapıp kıs kıvrak yakalandı adamlar ve mağaraya girdiklerinde Osman ile babasının elleri ayakları ve ağızları bağlı, bütün vücutları yara içinde oturuyorlardı. Osman ve babasını alıp hastaneye götürdüler. Yakalanan kişiler de karakola. Ama içlerinde ağa yoktu. Ve o kişiler ağayı olaya karıştırmadan bütün suçu kabul edip hapse girdiler. Osman ile babası tedavi edildikten sonra hastaneden çıkıp evlerine geldiler.
Komutan ağaya” ağa gözüm üstünde. Eğer bir vukuatını görürsem gözünün yaşına bakmam” demişti.
Devam Edecek
YORUMLAR
Her kişide Fatma bacı hassasiyetini görmek dileğiyle...
Belli ki bu üniversitede okumaya, bilmem kaç tane yabancı dil bilmeye bağlı değil. Tabiki bunlarda önemli ama en önemlisi 'banenecilikten' , ''Bana dokunmayan yılan bin yaşasın'' zihniyetinden arınmakla ilgili. Çevresinde olup bitenden kendini mesul hissedip duyarlı olmak en önemlisi.
Teşekkürler Türkan hanım.Bekliyoruz devamını sabırsızlıkla.
Saygılarımla.
Fatma bacı gerçekten güçlü bir kadınmış; hepimizin örnek alması gereken. Bugünkü hikayeden kendi çapımda çıkardığım ders; ne olursa olsun insan kendi ayakları üzerinde durabilmeli ve haklı olduğu yerde süregelen düzene de karşı koyabilmeli.
Umarım bizleri daha fazla heyecanlandırmadan yarında yayınlarsın öykünü, sabırsızlıkla bekleyeceğim.
Sevgilerimle...
Çok çok güzel, işte güçlü bir kadın ve Türk.
Her türlü haksızlığa dur demesini bilen bir kadın.
Örnek alınması gereken bir karakter.
Yalnız ağalar bitmiyor be Türkan kardeşim. Doğumuzda da batımızda da bu tür ağalar var.
Biz izin verdikçe de hep olacaklar. Hep beraber el ele
verelim ve şu kendini adam zanneden adamların
dersini verelim. Fatma bacı gibi... Zamanım olduğu
mütdetçe okuduğum yazarlardansın. Takipçinizim...
Kutluyorum... sevgilerimle...