- 720 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KALEMİN İNTİHARI
KALEMİN İNTİHARI
Dün gece yazmaya yine başlamayı düşünmüştüm, kalemim tembellikten eskimişti sanki.Gözüme o kadar uzak göründü ki her şey yakın olan şeylerden soğumaya başladım.Kalem de bir tereddüd vardı gözden kaçmayan.Huysuzlanıyordu,belli ki istemediği bir şey olacak ya da yolunda gitmeyen bir şeyler vardı.Elime alıp,uzun yolları katetmiş efendisini asla mağdur etmemiş uzun yeleli bir kır atı okşar gibi okşadım,sevdim onu.Bana yalan söyleyemezdi bende ona karşı yanlış bir hareket yapamazdım.Seslendim ona yüreğim yanarak: De bana’’ EY KALEM’’ derdin nedir,neden öyle evi yıkılmış bir kadın gibi durursun.Dedi artık benim ömrüm tükendi,artık ben yazamam kanımı damarlarımdan çekip lağımlara boşalttılar.Bütün hayallerimi kelepçeleyip,dönüşü olmayan sürgünlere saldılar.Başımı kaybettim,çocuklugumu elimden aldılar.Artık mürekkebim elif yazmıyor,yazamadığı için başlayamıyorum hiçbir söze.Sanki benliğimi benden çaldılar dedi. Gözleri öyle kanla doluydu ki Dicle’ye kavuşmak tek arzusu olan Fırat gibi çılgın bir nehri andırıyordu.Her an dizginlerini koparacak,şah damarları patlayacak önüne her kattığını yok sayacak bir nehir gibiydi.Mürekkebim donuyor artık dedi.Donuyor ,donuyor tüm kansızlıklara.Her zaman uysallığını göstermişti.Hiçbir zaman itaatsizlik etmemişti,bir emir subayı gibi denilen her şeyi yerine getirmeyi karakterinin en önemli özelliği olarak kabul ederdi.Ama bu sefer başkaydı.Kalem isyandaydı.Kalem firardaydı.Bilinir ki ilk harf Elif dir o olmadan besmele sese gelmez,o olmadan yüce kelam dile gelmez.Kalem mürekkebini akıtmaya başladı,masanın üzerindeki tertemiz bir sayfaya yani yüreğine.Tuhaftır ki mürekkebin rengi olağan renklerden farklıydı,kalemden akan mürekkeb değildi sanki.Sanki bir kan deryası boşalıyordu o bembeyaz yüreğe.Öfke akıyordu;bembeyaz yüreğe,odaya,masaya…sensiz olmaz diyordu nefesini verirken,kendini tüketirken feryadı tüm şehri sardı.Bu çığlığa yürek dayanmazdı.Şehrin tüm mürekkepleri akmaya başladı,etrafı mürekkepten bir sel almaya başladı.İnsanlarda bir tedirginlik,gözlerde bir korku,sanki kıyamet kopmuştu.Kalemden akan mürekkep insanların üzerine sıçramaya başlayınca.Ortalığı bir leş kokusu sarmaya başladı.Kalem yapacağını yapmıştı.İnsanların yüreğine ulaşmıştı.Koku bundandı şüphesiz.Yani yürekler kokuyordu öyle bir kokuydu ki akbabalar bile bu leşlerden tiksindiği için leşlerin üzerine gelmekten çekindiler.Koku öyle keskin ve berbattı ki şehrin etrafını alan gül bahçelerindeki tüm gülleri soldurmaya yetti.Yalnız filizlenmiş olanlara karışmadı,onlara göz kırparak oradan uzaklaştı.Onların suçu yoktu,onlar gelecekti.Geleceğin suçu olmazdı,koku bunun farkındaydı.Felaketi duyan belediye ekipleri hemen tüm doğal afet mücadele ekibini olay yerlerine gönderdi.Şehir ancak ertesi güne temizlenebildi.Yalnız göze çarpan bir şey vardı.Belki de bunca olayın tek suçlusu olacak bir şey,bir yazı kalmıştı geriye.Kalemin feryadı,intiharına sebep olan şey orada herkesin gözü önünde duruyordu.Solan güllerin arasında güneşe dönük filizlerin hemen ardında sebeb-i intiharı vardı. Sadece iki kelimeydi ve kalemin dünyası o kadardı:
ELİFİM NOKTALANDI…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.