- 840 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Dosta Yaşam Havasında Yeis Denizindeki Fırtınadan Kurtuluş Reçeteleri...
Bir pazar sabahının ardında gizlenmiş yeis denizlerinde,dalga dalga kıyısız koşuşturmalarını gördüm ruhunuzun...
Bir adam vardı,
Sokaklarda dolaşırken kendini dinlemeyi severdi...
Yol bu çıkmaza da çıkar hayata da,ve yolu hayatın parçalarından bir manzarayı göstermek için onu bir hastanenin bahçesine kadar götürmüştü...
Bir kadın emzirdiği bir bebeğin tasasını memelerinden süt olarak taşırmanın telaşını üzerinden atmaya çalışırken,ötede ki diğer bebeğin ağlayışlarına yetişme çabasından kendinden geçmiş gibiydi...
Adam olaya odaklanmak istedikçe,olaylarda koşarcasına birbiri ardınca yaşanıyor gibiydi.Kadın susturmaya çalıştığı bebeğin susmasının ardından yere serdiği bir battaniyenin üzerine kıvrılmaya çalışıyordu.
Adam olayı çözmeye çalışıyor kendi kafasında olayın arkasında ki manzarayı çiziyor çiziyor ama merakını gideremiyordu....
Dizleri üzerinde izlemeye devam ettiği manzarayı anlamak için ayağı kalktı,meraklı gözleri adımlarının eşliğinde her gecen saniye kadına biraz daha yaklaştırıyordu kendisini.Sonunda kadının yanında idi...
-iyi geceler demem gerekiyor sanırım fakat iyilik nedir temenni ile gelen bir şeymi bilemiyorum,umarım rahatsız etmemişimdir.
Kadın evinde olamayışının ve gece yarısı bir erkeğin kendisine sorduğu sorunun kafasında oluşturduğu anlamsız tablonun grisinden seslenir bir sesle;
-Ne istiyorsunuz... dedi.
-Bilmiyorum...
-Neden geldiniz o halde
-Beni buraya getiren sizin yaşam dışı bir alışılagelmişliğin berisinde bir halde olmanız sanırım...
-Neden?
-Nedeni şu bir kadın iki bebek ve bu yetmezmiş gibi gece...
Adam sözcüklerinden ürkeceğini sanarak kadının,yutkundu.
Kadın ise telaşından öte olayın aslını anlayıp adamı savmak için olaya kısaca değinme gereği hissetti.Adam giderse meraktan gelmişti,yok gitmez ise amacı kötüydü ki gece ilerleyen saatlere kalmadan kadın bu durumdan kurtulma gereği inancı ile anlattı...
-Eşim...Hastanede bizde ev kirasını veremedik bu nedenle buradayız
Kadın inceden bir ağlayışla ağlıyordu,yanlış anlaşılmamak için saklamaya çalıştığı göz yaşları az sonra sesindeki infialin açığa çıkışına kadar ancak sürdü...Hıçkırıklarını tutamayan kadın boğuk sesiyle...
-Kadın başıma iki çocukla ortada kaldım buna mı yansam yoksa erkeğimin günden güne erimesine mi şaşkınım
Erkek çok şey söylemesi gerektiğine inanarak dilini debelemeye çalıştı ama ııh olmadı.Buraya gelirken isyan ettiği hayatında bu resim kareleri yoktu,evi vardı işi vardı eşi vardı...Her ne kadar yaka silkelediği mutsuz olduğunu söylediği bir eş ise de yinede hastanede değildi
Adam uzaklara bakmaya başladı,sanki bir sürü olayı daha görür gibiydi.
Cebinden çıkardığı bir kaç kağıt parayı kadına uzatırken,sabredin sabredin Allah her şeyin sahibidir diye bildi.Arkasını dönerek hızla kendinden kaçar gibi kafasındaki manzaraları dağıtır çabası ile koşar adımlarla uzaklaştı.Geriye dönüp baktığında kadının elindeki parayı yüzüne sürerek çocuklarını öptüğünü sarıldığını gördü...
Az önce o kadar para cebimde idi ve beni bu kadar mutlu edemiyordu diye inledi...
Yakınımızda olup ta bizi mutlu edemeyen bu kağıt parçaları gibi acaba daha neler var ne dersiniz...
"Yarına umut pazarlayarak kendini aldatan bir yalancı olmak yerine...Kendinizin doğrularında saltanat süren fertler olmayı deneyelim.Gerçekler yalanlarımızdan acı olsa da bizimdir..."
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.