- 1428 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
GAZETECİ HALİSE TEKBAŞ'IN YORUMUYLA YOZGAT...
Efendim, Sizinle Yozgat İleri Gazetesi olarak bir ropörtaj yapmak istiyoruz.
Bize zaman ayıracagınız için şimdiden teşekkür ederiz.
...............................................................................
A.SARGIN: Öncelikle bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
1963 Adana doğumluyum.
1976 yılında Kamu Kuruluşunda 17 yıl bir fiil çalıştım. Bu arada okul ve iş arasında mekik dokuyordum. 1992 yılından işten ayrılarak Doruk Gazetsinde haber Müdürü ve Genel Yayın Yönetmenliği görevini üstlendim. Uzun yıllar Doruk Gazetesinde haber Müdürü ve Genel Yayın Yönetmenliği görevinde bulundum. Bir kaç yıl da imtiyaz sahipliği yaptım. 2000 yılında emekli oldum. 2007 yılında Doruk Gazetesinden ayrılarak “Evrim Gazetesi”ni kurdum ve yayım hayatı hala sürüyor. 15 Günlük edebiyat ağırlıklı...
Bir de aylık gazetem var. O’da engellilere yönelik. Gazetecilik hayatım o günden bu yana hala devam ediyor. Kısa kısa öykülerim ve gazetede ki köşelerimin çoğunluğu siyasetten uzak, aşk, sevgi, özlem, hasret edebi yanı fazladır yazılarımda. Şiirlerim yerel gazetelerde ve dergilerde çıktı. Bir çok denemelerim dergilerde yayımlandı. Edebiyatı seviyorum, damarlarımda hissediyorum... Bir çok dernek üyesiyim. Ankara Edebiyatçılar Derneği, Adıyamanlılar Derneği basın danışmanı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve Çukurova Edebiyatçılar Derneği Başkanlığını yürütüyorum. Türkiye’nin bir çok illerinde yapılan festival ve etkinlik şölenlerine katılıyorum ve bu katılımlardan dolayı çeşitli ödül ve belgelere layık görülüyorum. Adana: Altın Koza Basın Teşvik Ödülleri Yarışmasında köşe yazısından ödüllendirildim. İki kızım ve bir erkek olmak üzere üç çocuk annesiyim.
(Şunu da belirtmek istiyorum . Dünya tatlısı iki tane torunum var ikisi de kız. Biri 8 yaşına girdi diğeri ise 8 aylık. Çok güzel bir duyğu, hayatımın renkleri, onlarla neşeyi, mutluluğu buluyor vede yorğunluğumu da unutuyorum...)
""""-- Şiir ve edebiyat tutkunuz nasıl başladı?
İlk okul yıllarında defterime sürekli yazı yazardım, piyesi çok sevdiğim için yazmaya çalışırdım. Şiire gelince gazetelerde şiir köşelerini okurdum derken kendim de yazmaya başladım. Serbet şiir yazıyorum. Tenefüslerde arkadaşlarımı toplar şiir okurdum. O dönemde Atatürük ve annemle ilgili şiir yazmayı çok severdim ve sınıfta okurdum. İlkokul da çok çalışkan olduğum için öğretmenim beni sınıf başkanı yaptı ve “Yetim Malı” Kemalettin Tuğçu’nun kitabını imzalayarak hediye etti. İlk okuduğum kitap bu oldu. O yıllarda Ayşegül hikaye kitapları gözdeydi. Çocuk denecek yaşlardaydım defterime şiirler yazardım. Ahmet Bey hala cizgili renkli üç şiir defterim duruyor, baktıkça o yıllara gidiyorum. Edebiyata tutkum o yıllara dayanıyordur. Ama şunun altını da çizmekte yarar var sanırım. Babam çok kitap okurdu. Günlük gazete evimizden eksik olmazdı. Belki babamın kitap okumalarından da benim edebiyata tutkum başlamıştır. Amcam yıllarca Almanya da kaldı, yüzlerce şiiri kisa öyküleri var. Kız kardeşimin bir şiir kitabı ve iki tane de romanı bulunuyor. Ailemde de edebiyatla ilgilenen çok var. Edebiyata olan tutkum beni Çukurova Edebiyatçılar Derneği Başkanlığına kadar götürdü. Şuan dernekte bir çok etkinlikler düzenliyoruz. En son 2009 Orhan Kemal Öykü Ödülü yarışması düzenledik. Kendi işimden çok derneğe vakit ayırıyorum ve bundan da büyük keyif alıyorum. Yaz ayları hariç diğer aylarda hafta içi şiir akşamları yapıyoruz. Cezmi Ersöz’e bir şiirimi verdim okudu ve çok beğendi. Kitap merakımda var. Yüzlerce kütüphanemde şiir, öykü, roman ve ansiklopedi kitaplarım bulunuyor, fırsat buldukça da okumaya çalışıyorum. Gazete makalelerim kitaplaşıyor, “Bende ki Seni Yaşa” çok yakında çıkıyor.
"""-- Çalışmalarınız hakkında bize bilgi verir misiniz?Neler Yapıyorsunuz, beklentileriniz ve hedefleriniz nelerdir?
Evrim Gazetesi’ni yaşatmak ve kamuoyunu bilgilendirme konusunda hummalı bir şekilde çalışıyorum. Gazetemde en çok edebiyata yer veriyorum. Arkadaşlarımın yazı ve şiirlerine bolca yer verip onları mutlu etmek bana haz veriyor. Dönüp dolaşıp yine Çukurova Edebiyatçılar Derneği’ne geleceğim. 1998 yılında kurulan dernek adını duyuramamıştır. Belki de gazeteci olmamdan dolayı 2009 Orhan Kemal Öykü Ödülü Yarışmasına geniş yer vererek Türkiye’nin gündemine oturdu. Amacım edebiyata hizmet etmek, üretmek ve gelecek nesillere güzel ve kalıcı eserler bırakabilmek... Gazeteci meslektaşım DHA Ümit Kılıç, adını yaşatmak için, Ardahan’ın Çıldır ilçesinde kütüphane kuruyorum. O nedenle kitap kampanyası başlattım. Burdan da duyurmuş olayım. Şuana kadar 3 bini aşkın kitap toplaadım. Sizlerinde desteğini bekliyorum...
"""-- Sürmeli Festivaline katılmadan önce Yozgat’ı nasıl tanıyordunuz? Yozgat’ ı dışardan nasıl görüyorsunuz ? Yozgat ve Yozgatlı hakkındaki düşünüyorsunuz?
Yozğat’ı anlatmak çok zor. 2008 yılında Yozgat Şair ve Yazarlar Birliği Derneği Başkanı sayın Ahmet Sargın, beni davet etti. Yozgat’ı tanımıyordum, tanımak içinde internet üzerinde araştırma yaptım. Hele Çamlık alanı beni büyülemişti. Yozgat halkı inanılmaz sevecen ve misafirperver olarak gördüm. Hayranlığım daha çok arttı. Yozgat için yapılacak her türlü faaliyette yer alacağımı burda özellikle belirtmek istiyorum. Yozgat’a geçen yıl katıldım festivali köşemde ele almıştım. Noktasına vurgülüne dokunmadan aktarıyorum... Ahmet Bey, siz davet etmemiş olsaydınız bu güzel ve şirin ili tanıma fırsatını bulamayacaktım. Özellikle size burdan çok teşekkür ediyorum.
Gittim gezdim gördüm ve hayran kaldım...
Aylar öncesi Yozgat’a davet edilmiştim. Dikkatimi çeken tekşey özellikle gazetecilerin çoğunlukta olmasıydı. Yozgat Şair ve Yazarlar Birliği Derneği Başkanı Ahmet Sargın, hemen hemen her gelişmeyi bize mail le bildiriyordu.
Yozgat’ ı ilk kez görecektim. Yola koyulmadan önce Yozgat’tan akradaşım Yusuf Özcan “Halise hanım gelirken mutlaka hırka getirmeyi unutmayın” demişti. Bu ya yola koyulacağım gün aceleyle eve gelip yanımda götüreceklerimi valize koydum Hırkayı aklında tutan kim... Günler öncesi biletlerimizi alırken kaç gibi Yozgat’ta olacağımızı sordum. Akşam 9 gibi yola çıkarsanız, ertesi gün 7 civarında Yozgat’ta olursunuz dediler. biize uyar zdedim ve biletimizi almıştım. Arkadaşım şair Mansurla birlikte Yozgat yolcusuyduk. Akşam yola koyulduk, saatler geçti. Biz Yozğat’a gelmişiz ama hala oturuyoruz otobüs yetkilisi bize dönerek: “Yozgat’a geldik” demesin mi. Saate bakatım sabahın 4.28’i inanılır gibi değil. Oto garda indik, in cin yok bizden başka, derken havanın soğuğu dikkatimi çektim ve üşümeye başladım. Yanımda uzun kollu veya hırka gibi hiçbirşey getirmemiştim. Anlayacağınız sabahın6 sına kadar iliklerimize kadar donduk. Sonra Mansur Ahmet Sargın hocamı aradı ve 6.30 gibi gelip bizi aldı. Arabanın içine binince rahat bir nefes aldık. Soğuktan korunmuş olduk.
Daha sonra Ahmet Sargın hocam bize çamlık gezisi yaptırdı, mükemmel bir yerdi. Onun ardından sabah çorbası ikram etti. Yozgat yollarında geziinmeye başladık küçük ama şirin biryerdi. İki dağın ortasında etrafı çam ve meşe kaplanmıştı sanki. Yozgat’ın her tarafı insanı büyülüyordu adeta... Yaygın bitki örtüsü, göletler dikkatimi çekti. Daha sonra buluşma yerimiz olan İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüne gittik. Arkadaşlar yavaş yavaş gelmeye başlamıştı. İl Kültür ve Turizim Müdürü Fuat Dursun, bizleri makamında kabul ederek ikramda bulundu. Hoş sohbetten sonra aşağı kata indik ve gelen arkadaşlarla koyu bir muhabbete başladık.
Evet sevgili arkadaşlarım yukarıda da belirttiğim gibi ilk kez geldiğim bu şirin il’e hayran kalmamak mümkün değil. Bu yıl Yozgat’ta 9’uncusu düzenlenen Sürmeli Festivaline Türkiye’nin dört bir yanından gazeteci ve şair arkadaşlar katıldı. Bana göre bu etkinliğin en büyük yükünü Ahmet Sargın hocam omuzlamış. Belediye Başkanımız Sayın Yusuf Başer, “Festivaldeki amacımız, ilimizi dışarıya tanıtmak, ilin sosyal ve ekonomik olarak gelişimini artırmaktır.” diyerek sözlerini tamamlıyor. Yani her koldan Yozgat’ı Dünyaya tanıtmaktır amacları... Bunda da başarılı olurlar bu ekiple yola devam ederlerse. Çünkü yapılan bu festival bana göre katıldığım birçok festivallere göre daha koordineli olmuştur.
Yozgat Valisi Amir Çiçek, “Yozgat’ta var olan kültürel ve turistik değerlerimizi tanıtmak, ekonomik potansiyelimizi gözler önüne sermek amacıyla, Yozgat ve Yozgatlıya sembol olmuş türkülerinin adı olan Sürmeli ismi ile kültürden sanata, spordan bilime, müzik ve eğlenceye kadar pek çok etkinliğin yer aldığı Sürmeli Festivali’nin 9’uncusun düzenliyoruz” diyerek önemine dikkat çekiyor. Bu arada kalacağımız yere de yerleştiriliyoruz. 5 Yıldızlı otel gibi ordaki yetkililere de burdan teşekkür. ediyorum. İlk gün akşam teras katta şiir dinletisi ve çig köfteler, Yozgat ayaklarının altında ve de mehtap sanki gizlenmiş durumda. Mükemmel bir şiirli akşam yaşıyoruz...Doyamıyorum, özlemlerim çoğalıyor gün geçtikce dostlarıma.Yozgat’ın meşhur testi kebabını kırmamda ayrı bir güzellik. Şiirlere doyum olmuyor, şiir akışıyla bütünleşiyorum.
Aşık Dindari ve Şair Kasım Kazancıklıoğlu anısına düzenlenen Sorgun 2. Aşıklar Bayramı, aşık ve şairleri Sorgun’da bir araya getirdi. Sorgun Yazarlar Aşıklar Şairler Kültür ve Araştırma Derneği tarafından düzenlenen programa halk yoğun ilgi gösterdi.
Sorgun Belediyesi’nin katkılarıyla düzenlenen Aşıklar Bayramı’nda Aşık Dindari ve Kasım Kazancıklıoğlu Türkiye’de derece almış aşıkların ve şairlerin katıldığı bir programla anıldı. Burda da görünen o ki Dernek Başkanı Durali Doğan, bu ağır yükü omuzlamıştır, tıpkı Ahmet Sargın hocam gibi.... kendilerine bizlere göstermiş oldukları misafirperverlikten dolayı teşekkür ediyorum.
Ayrıyeten etkinlik boyunca bizi yalnız bırakmayan Kaymakamımız Ertuğrul Kılıç bey’e, Belediye Başkanımız sayın Ahmet Şimşek Bey’e, teşekkür ediyorum.
Yozgat’ta kaldığımız 3 gün boyunca bizlerle yakınen ilgilenen arkadaşlara sonsuz sevgiler. Bu yıl etkinlik bana göre çok iyiydi. Bazı eksikliklere rağmen ama öyle görünüyorki gelecek yıl daha güzel olacak gibi... Son gün tüm arkadaşlarla kahvaltımızı yaptık, ardından çamlık gezisi ve karpuz sefasının ardından, vedalaşarak Yozgat’tan ayrıldım... Sorgun İleri gazetesi’nde yazımı yayınlayan Çok değerli Ahmet Sargın hocama teşekkür ediyorum.
"""-- Yozgat’ın tanıtımı adına, Yozgat Şairler ve Yazarlar Birliğinin çalışmalarını nasıl buluyorsunuz?
Sayın Ahmet Bey, Türkiye’’nin en büyük illeri arasında olan İstanbul, İzmir, Ankara ve bursa, sizin yaptıklarınızı yapamazlar diye düşünüyorum. Çünkü Yozgat küçük ve nüfusu az olan illerimizden biridir. Çok kısa bir zaman dilimi içinde Yozgat’ta yapılan Sürmeli Festivaliyle Türkiye’ye adını duyurdunuz. Tabi ki bunda sizin çok emekleriniz var. Bunlar gözardı edilemez, baş mimarı Ahmet Sarğındır.
-- Çeşitli kültürel etkinliklere katılıyorsunuz, Şiir Şölenlerine katılıyorsunuz, Yozgat Sürmeli Şiir Şölenini değerlendirir misiniz? Sürmeli Festivalini nasıl buldunuz?
Tek kelimeyle harika diyorum.
Bu yıl da Sürmeli Festivaline katıldım ve geçen yıl ki gibi köşemde ele aldım. Bunda ki haz’ı başka yerde almadım. Çünkü bu şirin ilde her tarafı oksijen ve insanların sevecen yaklaşımları beni mutlu etti. Emeklerinize sağlık. Bir çok etkinliklere katılıyorum organizasyon eksiklikleri yaşanıyor. Ama burda bunu yaşamadım. Bu yılda kaleme aldığım Sürmeli Festivalini okuyucularla paylaşmak ayrıcalıktır
"""-- Sizce Yozgat ın tanıtımı nasıl yapılmalı? Dışardan Yozgat’ı yeterince tanıyor muydunuz? Çalışmalarımızın ilimizin tanıtımına katkısının olduğunu düşünüyor musunuz?
Yaptığınız Festivallerle büyük bir çıkış yaptınız... Yani Yozgat’ın kapısını açtınız. Tanıtım konusuna gelince, Çamlık, Kaplıcalar ve Yozgat’ın tarihiyle, kültürüyle, sanatıyla gelenek ve görenekleriyle tanıtımı yapılabilir. Kültüre ağırlık verilirse Türkiye değil bütün dünya tanır... Çok sosyal olmama rağmen Yozgat’ı tanımıyordum, sizin Davetinizle Yozgat’ı sanki yıllardır tanıyormuş gibi oldum. Çok güzel bir yer. Size de çok teşekkür ederim.
"""-- Kültürel çalışmalarınız nasıl gidiyor? Şiir edebiyat adına bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?
Çukurova Edebiyatçılar Derneği olarak şiir akşamları düzenliyoruz. Kültürel faaliyetler arasında kaybettiğimiz şair ve ozanlarımızı anıyoruz. Anılarım çok, yakın zamanda yaşadığım olayı sizinle paylaşmak istiyorum. Orhan Kemal Öykü Ödülü Yarışmasında, dereceye girenleri basın duyurusunu yaptım. İsmini vermek istemiyorum, çünkü şuan çok iyi iki arkadaşız. İllerden birinde dereceye giren öykücü beni aradı ‘Benim adım ve öykümün ismi neden geçmiyor, beni atlatıyor musunuz’ demesin. Bende duyuruyu yaptığımı ve isminin olduğunu söylememe rağmen ısrarla telefon edip duruyor. Törenin yapılacağı güne bir gün kala beni yine arayarak, “Halise Hanım Öykü ödülünü size versinler, kürsüye çıktığımda bakın sizinle ilgili neler anlatacağım” dedi. Psikolojim bozuldu bu durum karşısında. Zaman daraldı ve ertesi günün sabahı beni yine telefonla arayarak Adana’ya geldiğini ve nerede konaklayacağını söyledi. Daha sonra tören alanında selamlaştık, yüzüme bile bakmıyordu ben ise üzülmekten başka yapacak bir şeyimin olmadığını gördüm. Huzursuz ve tedirğindim. Akşam yemeğinde özellikle yanına oturdum, sürekli sohbet ettik ve şuan çok samimi iki dost olduk. Her görüşmemizde gülüm veya canımla başlar. Daha sonra yaşananlardan dolayı üzğün olduğunu söyledi.
"""-- Yozgat Kaplıcaları ilimizi dünyaya tanıtacak konumda , kaplıcalarımızı yeterince tanıyor musunuz? Sizce bu alanda Neler yapmalıyız?
Kaplıcalarınızı gördüm inanılmaz güzellikte bir yerdedir. Turizm Müdürlüğü bu konuya bir el atarsa, Türkiye genelinde tanıtımını yaparsa öyle sanıyorum ki Yozgat’a akın akın turistler gelecektir. Kaynakları iyi kullanmak gerekir. Bu yıl Yozgat’a ikinci gelişim ama bu Kaplıcaları ilk kez görüyorum. Kendi gazetemde de yer verdim. Afiş ve katologlarla çok iyi tanıtımı yapılabilir. Siz zaten üzerinize düşenden fazlasını yaptınız. Sizin sayenizde Yozgat’ı tanıdım ve çok değerli Valim, belediye başkanım, Kültür Müdürüm, Turizm Müdürü ismini sayamadığım bürokratları tanıma fırsatım da oldu. Sizde birlik gücü var. Yukarıda da belirttiğim gibi bunun mimarı ‘Ahmet Sargın’dır’
"""-- Yozgat Sürmeli Şiir Şölenini nasıl buldunuz? Genel bir değerlendirme yapar mısınız. Bundan sonraki yapılacak şiir şölenlerimize katılmayı düşünür müsünüz?
Yozgat Sürmeli Şiir Şölenini mükemmel buldum. Türkiye genelinde katılan şair ve yazarlarla da bir arada olmak ayrı bir mutluluktur. Bunu her fırsatta belirtmek istiyorum, Evet bu festival sizin gayretinizle eksiksiz olarak yapıldığını gördüm. İnanın sabırsızlıkla katılacağım günü beklediğimi de vurgulamak istiyorum. Her yıl davet ediliriem Sürmeli Festivaline katılmak benim için büyük bir onurdur. Bu yıl, her yıl ki gibi yine köşemde ela aldım. Yozgat’lılarla paylaşmaktan büyük keyif alırım.
10.Sürmeli Şiir Şöleni,
doyumsuzdu...
“Bozok yaylasından mübarek belde
Bellidir tarihte Yozgat’ın izi
Hiç soranı yok ki, nedir, ne halde
Onun için buruk özü Yozgat’ın.“
(Girişi Sami Sarıkaya’nın dörtlüğüyle başlamak ayrı bir keyif).
******
Yıllar ne çabuk geçiyordu. Dün gibiydi 9. Sürmeli Festivali Şiir Şölenine gitmiştim. (Yozgat’ın ünlü ‘Kebap Testi’sini kırmıştım.)
Ve bu yıl 10.Sürmeli Festivali Şiir Şölenine katılmak için Mehmet Demirel Babacanoğlu ve ben yine Yozgat’a varmak üzere yola çıkıyoruz. Güzel bir yolculuktan sonra o şirin memleket Yozgat’a sabahın 3.45’inde iniyoruz. Yozgat’tayım. Geçen yıl ki gibi bu kez pek üşümedim, üşümüyorum da... Yine aynı saat. Ne keyifliydi üşümemek. Bu kez tetbirliydim, hırkamı ve üstümü iyi giyinmiştim. Geçen yıla inat... Tabi bu kez acemi davranmadım. Yola çıkmadan önce
YOŞAYBİR Yozgat Şairler Yazarlar Birliği Başkanı Ahmet Sargın Hocamı aradım. “Otogar’da inince çıkışta sağda Öğretmen Evi, orda kalacaksınız” dedi. Öğretmen Evi’ndeyim ve arkadaşım Pakize ile aynı odayı paylaştım. Sabah uyandım, üstümü giyindim ve Pakize ile birlikite aşağı indik. Erkenden uyanan ve beraber yolculuk yaptığım Mehmet Demirel Babacanoğlu aşağıya inmiş Kosavalı Osman Baymak ile sohbet ederken buldum. Tanıştırayım dedim meğer yıllar öncesinden birbirini tanıyorlarmış. Dostlar arasında olmak ne keyifliydi ne güzeldi. Burcu burcu özlem kokuyordu. Biz kocaman yetişkin bir aileydik artık... Görülmeye değerdi özlemlerimiz, sarılmalarımız.
Diğer arkadaşları görmenin heyecanıyla hemen buluşma noktamıza yöneldik, özlüyorduk birbirimizibu nedenle bir an evvel kavuşmayı arzu ediyorduk.
Yozgat’ta hava çok güzeldi. Osman Baymak, Pakize Altan, M. Demirel Babacanoğlu, buluşma noktamız olan il Kültür Müdürlüğü binasına doğru sohbet ede ede geldik. Caddeler pek kalabalık olmasada bir hayli gelip gecenler vardı. Caddenin her iki tarafı esnaf dükkanlarıyla dolu sıcak bir anadolu kentinin izleri vardı. Etrafa bakınarak ağır ağır yürüyoruz. Yüreğim kıpır kıpırdı. Arkadaşlarla sarmaş dolaş sarıldık öpüştük. Birlikte kahvaltı masasına oturduk, büyük bir keyifle kahvaltımızı yaptık. Daha sonra Kültür ve Turizm Müdürlüğü Konferans Salonu’nda ki yerlerimizi aldık. Programa Yozgat Valisi Amir Çiçek ve eşi,
Belediye Başkanı Yusuf Başer ve eşi, Vali Yardımcısı Hüseyin Konak, İl Kültür ve Turizm Müdürü Bahri Akbulut, Şairler ve Yazarlar Birliği Derneği Başkanı Ahmet Sargın, daire müdürleri ve çok sayıda şair ve vatandaş katıldı.
Şiir şöleninin başlamasına dakikalar vardı salon dolmaya başlamıştı.. Yozgat Valisi Sayın Amir Çiçek ve diğer protokolün hazır olduğu salonda Saygı duruşu ve İstiklal Marşının hemen ardından plaket töreni yapıldı. Törende Yozgat Valisi Sayın Amir Çiçek tarafından Yazarlar Birliği Derneği Başkanı Ahmet Sargın, Salim Gülbahçe ve Osman Yüksel’e gerek sürmeli etkinliğindeki çalışmalarından ve gerekse Yozgatı il dışında başarılı bir şekilde temsil edip kültüre sağladıkları katkıdan hizmetten dolayı teşekkür plaketi verdi. Daha sonra sırasıyla şiirlerimizi okuduk. “Bir Yanım Sende” Şiirimi okurken çok heyecanlandım. Geçen yıl Yozgat için yazdığım “Gittim gezdim gördüm ve hayran kaldm” köşe yazımı sunumu yapan Serap Özaltun hocam tarafından okundu. Sahnede ki hakimiyeti görülmeye değerdi. Ahmet Sargın bey ve Salim Gülbahçe yorulmak nedir bilmiyorlardı. Gelen konuklarla tek tek ilgileniyor ve organizenin aksamaması içinde elinden geleni yapıyorlardı. Herşeyiyle mükemmeldi. Türkiye genelinden 60’ı aşkın katılan şairler şirini okuduktan sonra, Yozgat’ın yerel gazetesi olan İleri gazetesi’nin önünde toplandık. Gelenek haline gelen toplu fotoğraf çekildik. Bir bakıyorsun ellerinde fotoğraf makinası “Bununla da çek, bununla da çek” kareler gelişi güzel makinalara yansıyor. Yozgat’tayım ve geçen bir yılın analizini yaptım kafamda, fotoğraf çekilirken. Sıra müze’ye gelmişti, sohbet ederek müze’nin yolunu tuttuk. Geçen yıl da müzeye geldiğim için yabancısı değildim. İlk baktığım nokta geçen yıl kucak dolusu açan güllerin yeri oldu. Orda çok fotoğraf çekilmiştik. Bu kez de vardı ama o kadar değildi. Yine güllere sarılarak fotoğraf çektirdik. Evimize taşıyorduk orda bulunan herşeyi ama cansızlardı. Bu arada müzeye geldiğimizde hava bozuyor ve yağmur hafifce çiseliyordu. Bu arada Pakize Altan, Ayşe Paslanmaz ve Saadet Ün beraberce fotoğraf çekiliyoruz. Yağmur hala çiseliyordu. Yemek vakti yaklaşmıştı, arkadaşlarla beraber arabalara bindik. Şair arkadaşlarımla aynı masayı paylaşıyor hem yemek yiyor hem sohbet ediyorduk. Yemekten sonra çay içmek ayrı bir zevk.
Daha sonra kocaman bir akvaryum ve satranç olan salona geçtik. Gözlerime inanamadım çocuk boyunda satrançlar. Arkadaşlarım akvaryum ve satranç önünde fotoğraflar çekiliyorlar. Oda şark köşesi gibi, halı yastıklarla süslenmişti. Bayılırım böyle yerlere... Çaylarımızı yudumladıktan sonra bir güzel dinlendik. Şehir merkezinde bulunan tarihi Hayri İnal Konağına gitmek üzere dışarı çıktığımda, Yozgat’a karanlık çökmüş, her taraf ışıl ışıldı. Akşam yemeğinden sonra bizleri bekleyen otobüslerdeki yerlerimizi aldık samimi ve güler yüzlü dostların esprileri ve sohbetleri eşliğinde nihayet konağa ulaştık.. Müzik eğlence sesi dışarıda duyuluyordu. Yozgat türküleri ve iç anadolu motifleriyle süsülü nağmeler gönülleri hoş ediyor ve çok zamanda oyun havaları bizi kendine çekiyordu.Haliyle o kadar güzel dostların ve arkadaşların bir arada olduğu bir mekanda pür neşe herkes.Çok doğal olarak oyun havasının ritmine kapılanlar çoğalıyordu.İşte böyle bir atmosferin içinde Arkadaşlarımla beraber bir dakika bile yerimizde oturmadık dersek yeridir. Ayşe Paslanmaz figürleriyle sanat yapıyordu. Doyulmaz bir geceydi. Ben kah keman çalıyorum kah bağlama o da ayrı bir güzellikti. Sivaslı şair Sebiha Serin ise def çalıyordu. İl Dernekler Müdürü Hakkı Yurtlu da bizlere eşlik ediyordu. Harika bir geceydi ve rüyalar alemindeydik sanki. Şarkılar, türküler, oyunlar bitmek bilmiyordu. Geç saatlere kadar Hayri İnal konağında şenlik vardı. Ertesi gün yoğun bir gün olacağı için konaklayacağımız yere Sacide Yaylaz, Saadet Ün, Münevver Düver ve ben, aynı odayı paylaşıyoruz. Üstümü değiştirip derin bir uykuya dalıyorum. Sabahın ilk ışıklarıyla gözlerimi açıyorum. Geçen yıl Kent Parkta kahvaltımızı yapmıştık. Bu yıl da aynı mekanda kahvaltı yapmak üzere konakladığımız yerden ayrıldık ve Kent Park’a geldik. Şehre güzellik katan havasıyla ve görünümüyle iç açan bir mekanda olmanında tadına varmak istiyoruz doğrusu.Bir yandan kahvaltılarımızı yapıyor diğer bir yandan da Ahmet Sargın Hocam katılımcı şairlere katılım belgelerini sunuyordu. Kahvaltının bitiminden sonra Yozgat Belediyesinin tahsis ettiği otobüslerle ilkönce Türkiyenin ilk Milli parkı olan Yozgat Çamlık Milli Parkına gidildi. Ben, Ayşe Paslanmaz, Süleyman Karacabey, Duran Tamer’in arabasıyla çamlık gezisine katıldık. Arabadaki bozlak havaları ve müzik ritmi çok etkileyiciydi. Samimi bir otam ve güler yüzler vardı. Özel araç olması nedeniyle Çamlığa ilk olarak biz ulaştığımız için, şair arkadaşları beklerken, Ayşe birden çocuk salıncaklarına doğru yöneldi. Ben durur muyum, ayrı ayrı salıncaklara bindik, çocuklaştık. Şarkılar türküler söyleyerek salıncağın tadını çıkartmaya çalıştık. Yanımıza Sivaslı şair Sebiha Serin geldi, bir beni sallıyor bir de Ayşe’yi. O an görülmeye değerdi, anlaşılan çocukluğumuzu nasılda özlemişiz. İbrahim İmer’de bizi fotoğraflıyordu. Göl kenarına indiğimizde ortamın güzelliği celp ediyordu. Her halinden memnun olan arkadaşların neşesine diyecek yoktu. Arabadan inen müziğin ritmine kendisini bırakıyor ve kollar havada oyun oynamaya başlıyordu. Her gelen bu ortama tabi oluyor ve katılımcıların büyük bir kısmı bu anın tadını çıkarmaya çalışıyordu. Biraz dinlendikten sonra yeni bir maceraya doğru hareket etmeye başlamıştık bile.Sarıkaya ilçesinde bulunan tarihi Roma kaplıcalarına gitmek için tekrar arabalara bindik. Sarıkaya Kaplıcalarına gitmek için bu kez Ayşe Paslanmaz’ın arabasına bindik. Arabada üç kişiydik. Ben, Şair Süleyman Karacabey ve tabii Ayşe. Diğer arkadaşlar ise belediyenin tahsis ettiği araçlarla Sarıkaya Kaplıcalarına doğru yol aldı. Maceralı bir yolculuk başlamıştı. Üç kişilik sohbetler kahkahalarla yolun nasıl ilerlediğini farkedemiyorduk adeta. Yol boyunca esprilerle dolu saatler geçirdik ve unutamayacağımız anlar yaşadık. Yolun yarısında kısa süreliğine araba yolculuğumuza kısa sürelide olsa canım arkadaşım Saadet Ün’de dahil oldu. Saadet’in aniden arabaya alınması herkes şaşırmış olmakla birlikte aramızda geçen ancak burada bahsedemiyeceğim sohbet sanırım ömrüm boyunca unutamıyacağım güzel bir anı olarak kalacaktır. Konuya vakıf olan arkadaşlarımın bu yazıyı okuduklarında gülmekten kırılacaklarını biliyorum. (Yol güzergahında yaptığımız muziplikleri daha sonra kaleme alacağım).
Sarıkaya kaplıcalarına geldiğimizde ilçe Kaymakamı Sayın Yaşar Dönmez bey bizleri karşıladı, Kaplıca Restoranda öğle yemeğimizi yedik. Buz gibi karpuzları yerken aklıma geçen yıl çamlıkta yediğimiz karpuz geldi. İkinci gelişim olduğu için, hatırlattı bütün bunları. Daha sonra şiirler okuduk... Burda da keyifli saatler geçirdik. Pakize Altan, Balkan Aydınları ve Yazarları Birliği Başkanı Osman Baymak ve Canseli Donat Ankara’ya çıkmak üzere arkadaşlarla vedalaşıyoruz. Ayrılmak zor geliyor, dönüp dönüp tekrar birbirimize sarılıyoruz. Bu organizede emeği geçenlere sonsuz teşekkür ediyorum. Doyumsuz bir şiir şölenini gerçekleştirdikleri için.
Şiir şölenine katılan şairler:
Yavuz Kayacık -Giresun Alucra, Coşkun Gönüllü -Yozgat, Ahmet Şahinoğlu Ankara, İbrahim Sayar -Ankara, Şakir Susuz-Ankara, İbrahim İmer-Ankara, Ömer Tural-Kayseri, Sabiha Serin-Sivas, Saadet Ün-Şanlıurfa, Nesrin Akalmış-İzmir, Ali Dursun-Kocaeli, Süleyman Karacabey -Kayseri, Secaettin Öztürk-Ankara, Zübeyde Gökbulut-Kırşehir, Deniz Şimşek-Kayseri, Duran Tamer-Kayseri, Mustafa Ferit Yıldız-Kayseri, İsmail Adil Şahin-Kayseri, Sergül Vural-Kayseri, Pakize Altan-Ankara, Rıfat Çakır-Ankara, Münevver Düver-Adana, M.Demirel Babacanoğlu-Aadana, Halise Tekbaş-Adana, Osman Baymak-Kosova, Dursun Demiray-(Çekiçoğlu) Ankara, Meryem Özdemir-Mersin, Züleyha Özbay Bilgiç-Kütahya, Afet Kırat-Mersin, Cemile Düzgün-Ordu, Ayşe Paslanmaz-Nevşehir, İsa Kayacan-Ankara, Nihat Aymak-Tokat, Hilmi Can-Eskişehir, Sebahattin Akgül-Mersin, Ahmet Divriklioğlu-Tokat, Hasan Akar-Tokat, Ahmet Turan Erdoğan-Tokat, Mustafa Zorla-Trabzon, Salim Gülbahçe-Yozgat, Osman Yüksel-Yozgat, Kelami Akdemir-Yozgat, Serap Hoca-Ankara, Habib Dağ-İstanbul, Arzu Altınçiçek-İstanbul, Sedat Emer-İstanbul, İsmet Özkul-Muğla, Hasan Öztürk-Muğla, Osman Karaca-İzmir, Dilek Hokkaömeroğlu, Kadir Ören-Yozgat, Yusuf Koç-Yozgat, Yaşar Yiğitsoy-Yozgat, Ahmet Yetim-Yozgat, Erdoğan Bektaş -Yozgat, Nuh Şahin-Yozgat, Kemal Uyar-Yozgat, Yaşar Demir, Canseli Donat-Kosova, Mevlüt Vural, Uğur Gökbulut, Hikmet Özkul, Hasan Öztür, Saciye Yaylaz Aydın-Söke.
“Bu yıl soğuklar sıcak karşıladı beni. Geçen yıl ki üşümelerimi unutmamışlardı”.
"""-- Yozgat ve Yozgatlı hakkında neler düşünüyorsunuz? Düşüncelerinizi bizimle paylaşır mısınız?
Yozgat denince, üşüdüğüm an gelir aklıma. Yozgat gelecekte şairlerin buluşacağı bir adres olarak, festival kenti olduğunu düşünürüm. Yozgat kültürünü yaşatmaya çalışan, Ahmet Sargın’ı yürekten kutluyorum. Bu şirin ilimizi, sizinle tanıdım kültürünü, tarihini ve dost arkadaşları. Yozgat benim için apayrı bir yeri olan kent. İnsanlarının yaklaşımlarını unutamam, gözlerinde mutluluk, sevinç ve neşe vardı.
"""-- Bunların dışında söyleyeceğiniz bir şey var mı? Yozgatlılara ulaştırmamızı istediğiniz mesajınız?
Öncelikle tüm Yozgatlılara bize gösterdikleri misafirperverliklerinden dolayı teşekkür ediyorum. Yozgatlılar çok şanslı olmalılar ki, böylesine yüreği, gönlü güzel bir edebiyatseverleri var. Bunun adı da Ahmet Sargındır. Onunla tanıdık bu şirin ili, onunla tanıdık Çamlığı, onunla tanıdık, Kaplıcalarını kısacası Yozgat’ı Ahmet Sargın’la tanıdık.
"""-- Efendim, Ropörtaj için İleri Ailesi adına size teşekkür eder iyi çalışmalar dileriz.
Ne demek. Bana zaman ayırdığınız için size çok teşekkür ediyorum sevgili hocam... Sizi anlatmak, nehir gibi akıp giden denizlere sonsuzdur adınız. Ahmet Sargın bir ekoldur Yozgat için... İleri gazetesi ailesine çalışmalarından dolayı başarılar diliyorum. Çok teşekkür ediyorum...