- 1394 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
GARSON KIZ ( 3 )
Suat geldiğinde birbirimize sarıldıktan sonra birkaç kelam, hal hatır, özlem derken cafeye girdik. Gözlerim hep onu arıyordu bir an önce onu görmeyi arzuluyordum, çünkü onu öyle özlemiştim ki öylesine âşıktım ki tarifi imkânsızdı. Bazen de ne mecnun ne de kerem benim kadar sevmemiştir diye düşünüyordum. Gözlerim hala onu arıyordu, Suat’ın çay istediğini bile duymamıştım, dalmış gitmiştim. Aradan yarım saat geçmeden Aykut’ta gelmişti, sadece Behmen yoktu aramızda. Aykut benim geldiğimi söylemiş Behmen’e. Evi yakındı ve hemen gelir ümidi ile bekliyorduk Behmen’i. Suat ve Aykut’la bir iki laf ediyorduk ki baktım Behmen cafenin kapısından içeri girdi. Koşar adımlarla geldi yanımıza, bizim masamız belliydi her zaman klimanın altında ki masada otururduk. Behmen’le de hasret giderdikten sonra dayanamayıp artık Aykut’a sormaya karar verdim ve sordum:
__Aykut nerede bu kız, işten mi çıktı, neden yok? Aykut üzgün üzgün baktı yüzüme hiç bir şey söylemeden.
Meğerse kız nişanlıymış ve tatil dönüşü düğünü olacakmış. Arkadaşlarım da sadece benim tatilimin iyi geçmesi için hala orada çalıştığını söylemişler bana. Oysaki okul kapandıktan bir ay sonra kız oradan ayrılmış. Aykut benim ona karşı beslediğim hisleri söylediğinde Aykut’a anlatmış her şeyi. Aykut sırf benim canım sıkılmasın diye bana dememiş. Kız ben gelmeden işten ayrılmış düğün hazırlıklarına başlamış. Uzun bir sessizlikten sonra Suat hadi dışarı çıkalım her şeyi konuşuruz dedi ve olup biteni bu şekilde anlattı bana. Bu işin içinde bir iş olduğunu sadece işten ayrılmakla sınırlı kalmadığını anlamıştım ama sevdiğim kızın evlendiğini de tahmin etmemiştim. Sahile doğru yürümeye başladık, kendimizi kumların üstüne attık, saatlerce oturduk ama Aykut ayakta kalmıştı ve bir şeyler söyleyecekti. Halinden anlamıştım bunu ve konuşmaya başladı:
—Bak Enes bilirsin biz yıllardan beri dostuz acı tatlı anılarımız oldu, hiçbir zaman da biz birbirimizi kırmadık kırmayız da ve dostumuzun üzüntüsü bizim üzüntüsüdür acısı bizim acımızdır Biz birbirimizi böyle sevdik böyle dost olduk aşkın adını bile bilmeden dostluğu kurmuştuk. Biz çocukluk arkadaşıyız hatta kaç kez aynı yatakta yatmış insanlarız, şimdi sana söylemek istediğim bir şey var. Bak Enes sen cafedeki kıza âşıksın ve hala da seviyorsun bunu ben tahmin ediyorum ve görüyorum. Ama bu kız sana göre bir kız değil, sana layık değil anlayacağın.
Bu konuşmadan sonra kanım donmuştu şok olmuştum hemen ayağa fırlayıp Aykut sen ne diyorsun o benim sevdiğim ilk aşkım sen onun hakkında nasıl böyle konuşursun deyip bağırmaya başladım. Aykut, Enes istersen biraz sakinleş konuşmanın sonunu bekle dedi. Aslında bekleyecek tahammülüm kalmamıştı, benden bir şey saklanmıştı ve ben bunu bilmiyordum. Gerçekleri duymaktan korkuyordum belki de, ama kaçarı yoktu bu işin. Sustum ve Aykut’un sözlerini dinlemeye devam ettim.
DEVAM EDECEK
YORUMLAR
Bazı gerçekler vardır ki ne kadar doğru olduğunu bilsek de bir türlü kabullenmek istemeyiz sanırım bu da öyle gerçeklerden biriydi, ama şu varki doğru bir tanedir ne kadar da canımızı acıtsa göz ardı edemeyiz ve sonrasında daha da çok yanmamak adına biraz olsun kulak vermeliyiz anlatılanlara acı da olsa...
Bir şiirimde şöyle demiştim ben de;
Ne kadar gerçek varsa;
Söylemeliyiz bir birimize acımasız
Ne denli acı olursa olsun
Biber gibi zehirlercesine acı
Gözlerimiz acıdan yansın varsın
Söylemeliyiz bir birimize tüm duygusallığımızla
Ne anamız
Ne babamız
Ne de kardeşimiz
Öksüzmüşüz yetimmişiz gibi
Anlatmalıyız tüm gerçekleri acı da olsa
Harika bir anlatımdı dost kutluyorum, yüreğine ve kalemine gönül dolusu tşklerimle sevgiyle...
Hikayenin sonunu merak etmeye pek hacet yok temzi,saf ve iyi kalpli çocuk değmeyecek bir kıza aşık olmuştur işte.Aykut kızın tekin olmadığını anlatacak işte.Anlamadığım bu senaryo niye hep böyle olur neden temiz anadolu çocuğu hep değmeyecek kıza vurulur?