Kızsal muhabbetler(17)........
Seda Leylalara geldiğinde hala ağlamaktaydı ,bu hal üzre zili çaldı.
Leyla kapıda ,şaşkın, arkadaşının yaşlı gözlerine bakıyor.
-Noldu Seda?
-Sorma bişey hadi gel! Çıkıp ,yürüyelim biraz, nolur!
-Tamam ,dur, üzerime bişey alayım.
Seda ve Leyla yürüyorlar şuan ,yavaş ,sessiz ,sakin ruhlarına zıt yürüyolar .Leyla ,Seda anlatmaya başlamadan bişey sormamaya karar verdi.
-Evde ağrı kesici var mı çok başım ağrıyo dönünce içeyim.
-Yok canım ,dur, şu eczaneden alalım.
Seda kapıda bekledi. Leyla aldı geldi.Leyla sırf başka şeylerden konuşmak ,Sedanın zihnini dağıtmak için:
-Eczanenin üzerindeki işaret dikkatini çekti mi?Üzerine yılan sarılmış asa, biçok eczanede vardır.
-Yaaaaaa ne demek ki?
-Bu asa Asklepiosun asasıdır.Romalıların Aesculapius adını verdikleri Asklepios Antik çağın efsanevi Hekim Tanrısıdır.Babası Apollondur.
Leyla Sedanın az da olsa düşüncelerinden sıyrıldığını görünce mutlu oldu. Onu güldürmeyi deneyecek şimdi.
-Apollon dedik de aklıma geldi hani kargalar var ya, şu siyah, çirkin şeyler.
-Nolmuş onlara?
- Mitolojiye göre onlar Apollon yüzünden bu haldeler.
-Nasıl yani?
-Mitolojiye göre bu Apollon Koronis adlı bir kadını sever.Kadın onu aldatır.Bir karga gelir Apollona durumu anlatır.Apollon gökgürültüsünü andıran bir sesle karganın suratına gürleyince kuşun bembeyaz tüyleri korkudan kapkara kesilir.O günden bugüne kargalar, kapkara kuşlardır.
Seda hiç güleceği yokken gülüyor
Ahhhhhh Leyla ahhhhhh.Sen harika bir arkadaşsın.
Seda Leylayı öptü.Leyla:
Allahım şimdi beni öpen sevgilim olsaydı nolurdu
-Leylaaaaaaaa gıcık ya kızdırma beni! Zaten moralim bozuk.
Leyla Sedanın şimdi herşeyi anlatmaya hazır olduğunu hissetti, birazdan anlatacaktı.
Tüm bunlar olurken kilometrelerce uzakta bir genç, hani Şebnemin annesinin Devrim mi mevrim mi ne haltsa dediği çocuk, işten çıkmış avucunda bir kağıt okumakta:
BU SEVGİDİR
Onun güzelliğini herkes görüyorsa o bence az güzeldir.
Herkes biliyorsa o bence hiç güzel değildir.
Onun güzelliğini yalnız ben görüyorsam bu sevgidir.
Yalnız ben biliyorsam bu aşktır.
Hiç kimse görmüyorsa bu yalnızlıktır
(Özdemir Asaf)
Sevgilim bizim yaşadığımız hem sevgi hem aşk olsun.
Devrim defalarca okudu daha ayrılalı ne olmuştu ki ama şimdiden özlemişti.Her ayrılışlarında birbirlerinin avucuna bir sayfa sıkıştırırlardı içinde bir şiir yazan ,bu defa Özdemir Asaf çıktı sayfadan.
Devrim eve girdiğinde, yemek hazırdı, anne babası onu bekliyordu.Az sonra hep beraber sofraya oturdular.Her geçen gün zayıflayan oğluna annesi:
Oğlum aşk acısı mı çekiyon ne bu halin bir deri bir kemiğe dönüyorsun her geçen gün.
Babası:
-Aşk acısı mı başka şey mi çekiyo acaba?
Devrim babasının ne kast ettiğini anladı otuz bir çekmeyi kastediyordu.İçinden:
-Ah baba ne otuz biri ya şükür ona gerek yok ama sevgilin her buluşmada üçüncü diye tutturursa erirsin işte böyle.
Allahtan iç sesler dışardan duyulmuyordu.Hızlıca yemeğini yedi, sigarasını yaktı Şebnemle ilk beraber oldukları günü düşündü nasıl da kollarında titriyordu ve nasıl da kendini teslim etmişti.İçinden:
-Yeter be evlenmem lazım Şebnemle, anası bir razı olsa hoş benimki de kıyameti koparır ’Biz Alevi Kürdüyüz en azından Alevi olsun’ derdi ’Sünni gelin istemem ben’ diyecekti.
-Offffffffff offfffffff.
Sevgilisi Offfffffff çekerken Şebnem Kudüs hakkında bir yazı okumaktaydı.Bu ’Kudüs’ kelimesi nerden gelmeydi ne demekti?Öğrendi şu demekmiş:
Kudüs İbranice bir kelime anlamı’ Barış toprağı’ anlamına geliyor.Yazı Can Dündar’ın yazısıydı şöyle devam ediyordu:
İsrail devletinin varlığını tanımaya çalışan Ürdün kralı Abdullah,1951 yazında Mescid-i Aksa kapısında bir Filistinli tarafından kurşunlanmıştı,tıpkı Filistinlilerle el sıkıştı diye,1995te Tel Aviv de bir İsrailli tarafından kurşunlanan İzak Rabin gibi..........
Şebnem İzak Rabini kimin öldürdüğünü merak etti .Google açtı ,arama butonuna ’İzak Rabin’in ölümü ’yazdı çıkan sonuç:
Yigal Amir:
’Bu emri tanrıdan aldım, bir Arap teröristi vurmuş gibiyim.....
"Onu zeki bir insanın öldürmesini istiyordum, bir Arabın onu öldürmesinden korkuyordum. Tanrının bunu bizlerden birinin yaptığını görmesini istedim"
Şebnem:
-Gerizekalı yaradan ölüm emri verir mi?dedi kendi kendine.
Tam bu sırada telefonuna mesaj geldi:
’Benim karım ne yapıyor ki?’
Şebnemin tüm yüzü aydınlandı.Devrimim, bitanem ,seni çok sevmekten başka ne işim olur benim ........mesaja cevaben yazdığı bunlardı işte.
Kaktı, Devrimin ona verdiği sayfayı çıkardı çantasından ve okudu:
Sokağımsan
Ben anahtarı çevirdiğim zaman
Kapanan evin kapısı değil,
Senin kapın olsun açılan
(Cemal Süreya)
Sevgilim benim için ekmekten sudan bile elzemsin.
Şebnem Nazan Öncel koydu ’Omuzumda Ağla’
SEN KİMSEYE BENZEMEZSİN
KİMSE SEN OLAMAZ
BAŞKA BİRİNE SÖYLESEM BUNU ANLAMAZ
.....................