- 1121 Okunma
- 14 Yorum
- 0 Beğeni
KÜRT TARİHİNE DAİR (1)
Dünya coğrafyasında üzerinde kafa yorulan,spekülasyonlar yapılan ve sahiplenilen ve tarışma konusu yapılan bir kültür ve tarih hangisidir diye sorulacak olursa bunun cevbı kuşkusuz "kürtler ve kürt tarihi" olacaktır.
Bu soruna milliyetçi,ırkçı ve kasıtlı yaklaşımlarla birşeyler karalamak,yalan yalnış bilgi ve belgelerden hareketle hüküm sahibi olmak,insanları yönlendirmeye çalışmak tarihe,bilme ve insanlığa ihanettir.
Bilindiği üzere kürtler türkiye,iran,suriye,ırak ve rusya(ermenistan) coğrafyasına yayılmış ve bu geniş coğrafyada yaşayan bir halktır; bu ahval üzerine bilindiği gibi yaşadıkları ülke sınırları içerisinde dillerine,tarih ve kültürlerine karşı yapılan hertürlü baskı,asimilasyon ve yok sayma politikalarına karşı hala dillerini,kültürlerini ve tarihlerine bağlılıklarını yitirmemişlerdir.
Bir kısım milliyetçilerin Kürtleri bir türk boyu saymaları ,iranlıların fars ırkının bir kolu saymaları ve diğerlerininde benzer yaklaşımlarda bulunmalarının iki nedeni olabilir.
1.inkar ve red siyaseti ile bu kültürü ve halkı yok sayabileceklerine inanmış olma ihtimalleri 2.zengin bir tarih ve kültüre sahip bu halkın mirasına çökmek ve bu mirası kendi milliyetlerinin tarihlerine katma çabaları.
Bugün dünya coğrafyasında yaşayan ve 50 milyona yaklaşan nüfusu ile hangi kürde"sen türksün,arapsın veya farisisin derseniz" yüzünüze alaylıca gülümser.
Tarihte kürtlere dair eğer objektif ve ciddi bir araştırma yapılacak olursa kürtlerin şuana kadar bulunan ve bilinen en eski tarihi bulgulardan yola çıkacak olursak" m.ö 10 bin yıl önce iskandinavyadan büyük bir göç esnasında güneye doğru rusayanın güney eteklerine,bugünkü ermenistan ve ağrı (ararat) dağının civarına dağıldıkları kürti ve guti adı ile iki büyük kabileye ayrıldıkları ve bu kabilelerin zamanla hazar denizi kıyılarına ve ta hindistana kadar geniş bir coğrafyaa yayıldıklarını tarihi bulgular bize göstermektedir.
M.Ö.302 yılında rum imparatoru mithiradetes kürt hükümdarlığına karşı büyük bir savaş vermiş ve savaş kürt coğrafyasının talan ve işgali ile sonuçlanmıştır.
Kürt tarihine dair bilinen diğer bir bulgu ilse tarihte bilinen en eski kürt hükümdarın adı tosa veya diğer adı ile diyakos ’tur(m.ö 1808)
M.Ö 9.y.y’da Keykubat tüm kürtleri bir araya getirip Med imparatorluğu kurmuştur...örnekleri çoğaltmak mümkün ama şimdilik bunlar yeterli.
Son olarak...Kuşkusuz amatörce bir yaklaşımla çok yalnış yapılabilir,ama bilinen ve açık olan bilgi ve belgeler üzerinde de şüphe etmemek lazım.
YORUMLAR
sevgili gül şehri ..dostane yaklaşımın için teşekkürler...ne yazıkki "kürt ve kürtlere" dair birşeyler yazıldığında birtakım zavallılar kuyruklarına basılmış gibi bağırıyorlar...kimse burda bölücülük yapmıyor,insanların kültürlerini yazmaları,okumaları ve araştırmaları suç mu?
Bakın artık devlet dahi eski yasakları kaldırıyor bir bir,üniversitelerde kürt tarihi ve kültürü için kürsüler kuruluyor,kürtçe tv ve radyolar yayın yaapıyor,kürt müziği ayakta alkışlanıyor...yapmayın lütfen...sulh istemeyenler bize kızanlardır..
Anlayamadığım noktada burada ... Neden küfür.. Neden fikierler sadece fikir bazında tartışılmaz ve neden kavgalar yapılır...
Bizi birbirimize düşürmek isteyenler nasılda gülüyordur halimize... Başarılı oldukları için kadeh kaldırıyorlardır... Oysa daha düne kadar bizim düşmenımız onlardı... Bizi silahla yenemeyenler çeşitli oyunlarla birbirimize düşürüp parçalamak istiyor..
Bu gün gelinen nokta onların başardığının işareti.. Eğer bizler aklımızı kullanmak yerine, sonu olmayan çekişmelere devam erdersek ilerisi için ümit beslemek ve umuda yelken açmak abesle iştigal olur...
Üzerimizde oynana bu oyunları bozmak yine bizlere düşer...
Bizim bağlarımız bu kadar zayıf değil, olmamalıda...
Hiç bir zaman kısır çekişmelerden hoşlanmadım.. Fayda yerine zarar verdiğini biliyorum...
Ufkumuza bakalım... Neler var bizi bekleyen... Bu zaman kadar ne olmuş ne yaşanmış, bu duruma nasıl gelmiş Önemli... Fakat gelmişiz.. geçmişi irdelemek yerine birlikteliği savunmalı ve birlik olmalıyız...
Tabiki insanlar kültürlerini araştırabilir... Tabiiki bilmek isteyebilir.. Kaynaklar doğrumudur bilemem ama öyle inanmak isteyene ne diyebilirim ki?
İnsan istediğine inanabilir... yaşabilir kimse kimseyi zorlayamaz..
Tek şartla... Önceki yorumda dediğim gibi ayaırmak, bölmek için değil... tarihini öğrenmek için olursa..
Şunu söylemeliyim ki benim bilgilerim ya da yazdıklarımın bir kaynağı yok... Bilgimde yok..Bütün isteğim bir aile olabilmek.. Büyük yıkılmaz bir aile olarak kalabilmek.. sevgilerimle..
Gül Şehri tarafından 10/1/2009 11:22:28 AM zamanında düzenlenmiştir.
Sevgili gül şehri...kardeşlik,birlik ve beraberlik temenninize sonuna kadar katılıyorum,elbette şiddete,silaha ve öldürmeye dayalı sistem,hareket ve düşüncelere karşıyız,anarşi ve şiddeti benimsemek,tasvip etmek insani değil.
insanların kendi dillerini,kültürlerini tanımaları,araştırmaları çok doğal,buna tepki göstermek,karşı çıkmak,hakaret etmek şiddete ve anarşiye başvurmakla eşdeğer...bir fikri düşünceyi benimsemeyebilir,kabul etmeyebilirsiniz ama bunu küfür ve hakaretlerle karşı çıkmaya çalışmak onursuzca bir davarnış değil mi? esen kalın!
değerli erdim bey bu önemli çalışmalrınızdan dolayı sizi kutluyorum
saygılar sevgiler sunuyorum
kardeşlikten dem vuranlara da şunu söylemek istiyorum: kardeşlik öyle sahte evraklarla olmaz. özde olur. eşit paylaşımda olur. hakta, hukukta olur. bunun dışındaki kardeşlik şerefsizce bir kardeşliktir. bunu da hiç kimse kabul etmez.
ki ben şahsen geçmişi temiz olmayan biriyle kardeş olmak istemem
saygılar sevgiler selamlar
Bu tartışma ne işe yarıyor anlayamadım.. İnsanlar kendi etnik kimliğini seçme hakkına sahipler mi?
Siz arap demekle Arap olmazsınız... Türk demekle Türk olunmayacağı gibi... Fakat burada bir şey yanlış algılanıyor..
Türk kimliği ile ırkçılık yapıldığını söyleyenlere katılmıyorum.. Türklük başka bir boyut kazandı asırlar içinde... Osmanlı denilince Türkler hatırlanır.. Türkler denilince Osmanlı... Yabi, Bu bir üst kimlik oldu.. Bunun içinde her türlü etnik köken vardır..
Arabı, cerkezi,abazası, lazı, kürdü vs. vs.
Burası Türkiye cumhuriyetidir.. Bu ülkede yaşayan herkes ,Kökü ne olursa olsun Türk milletinin bireyidir...
Bu gün yaşannalara bakarak bunu değiştirmek yanlıştır... Pkk Terörü bunların dışındadır.. Onlar kendi savunduklarını söyledikleri insanlarıda katletmişlerdir.. Kadın çocuk ayırmadan..
Kürdüm diyebilir, cezkzim diyebilirsizniz.. Hangi etnik guruba dahilseniz oyum deme hakkı vardır... Fakat PKK yı savunursanız işte orada durmak gerekir... Düşünmek gerekir.. Pkk yı kimler ne amaçla kurdu, destekçisi kimlerdir.. Bunları bilmeyen varmı?
Ama kürtlüğün bir tarihçesi varmış...Olabilir... Her insanın bir babası olması gibi bir şeydir bu... Neden yok diyelim ki..
Milliyetçilikle ırkçılığı da karıştırmamak lazımdır..
Bizim savunduğuuz ançak milletimizin bütünlüğüdür.. Türk milleti denmesi sizi yanılmasın... Bu bir bütündür.. Ayrılamaz bir unsurdur.. Bir bayrak altında yaşayan herkes aynı haklara sahiptir... Bakmak lazım ayırım var mı? nerde?
Bana göre yok... Zira bu ülkeye Cumhur başkanı olmuş bir insan kürttü.. Bu gün başbakan laz... Yarın kim seçilirse o gelecektir.. Bu kavgalar neden...
Birlikten kuvvet doğar...Ayrılıkta hezimet vardır..
Kim ne isterse o olsun.. Yanlız Bu vatana ihanet etmek isteyenlerle birlikte hareket edecek olanlar vatan hainidir biline... Hiç bir mazeret bunun için geçerli olamaz...
Tarihten yansıyanlar doğrumudur tartşılabilir.. Ya da varsın doğru olsun ne çıkar.. Bunu ne amaçla yayınladığınız önemli... Biz varız ve ayrı bir ülke istiyoruz mu denmek isteniyor! Yoksa biz varız bu ülkenin içinde herkes kadar hakkımız var mı denmek isteniyor! Varız Bizi zorla başka bir kimliğe sokmayın mı denmek isteniyor?
Önemli olan nokta bu dur... Biz varız... Varsınız... iyikide varsınız... Biz çanakkalede her yerde bir bütündük ve hala öyleyiz...Ayırmak isteyenler hezimete uğrayacaktır... Selametle..
Gül Şehri tarafından 10/1/2009 9:54:11 AM zamanında düzenlenmiştir.
Son yirmi beş yıllık savaş sürecinde faili meçhule giden binlerce Kürt insanının, askeri cezaevlerinin işkence tezgahından geçen yüz binlerce insanın, yakılan ve yıkılan binlerce köy ve kasabanın ve büyük şehirlere göç ettirilen milyonlarca insanın tüm dünyanın gözü önünde yaşadığı zulümleri görmemezlikten gelemeyiz...
Mezopotamya topraklarında bin yıllardır yaşayan Kürt halkı, Ortadoğu'nun birçok ulusu ile iç içe yaşamış ve medeniyetin oluşumunda pek çok emeği geçmiş Kürtler yıllarca çeşitli baskılar maruz kalmışlardır...
Göz ile görülebilen bir Kürt halkı adeta yok edilmeye çalışılmış, Kürt diye bir halkın olmadığı, Kürtlerin dağlı Türkler olduğu yada Farsların bir kolu olduğu iddia edilmiştir.
Kürt adı sözlüklerden ve tüm kitaplardan çıkartılmaya çalışılmış, Kürtlerin kendi tarihi ile buluşması engellenmiş ve tüm tarihi eserler tahrif edilmiştir. Kürt dili yasaklanmaya çalışılmış ve Kürtçe diye bir dilin olmadığı iddia edilmiştir. Jenositler, sürgünler, katliamlar, bir halka yapılacak tüm zulümlere maruz kalmıştır Kürtler.
Tarihi, değerleri, kimliği unutturulmaya çalışılmış bu halk, bugün belirli noktalar da tanınmak mecburiyetinde kalsa da halen yeryüzünün en çok horlanmış, aldatılmış, sömürülmüş, ve yok edilmeye çalışılmış halkıdır.
Bu halkın ne yapıp ta bu zulümleri hak ettiğini ise söylemek mümkün değildir.
Kürtler ne yazık ki zulme maruz kalma da yeryüzü halkları içerisinde ilk sırada yer alsada, hiç yılmadan direnme ve maruz kaldığı zulümlere karşı sesini yükseltme de de ilk sıralarda yerlerini aldıklarını biliyoruz...
Kürt halkı çok kez kurşunlanmış, ama hiçbir kurşun bu halkın umudunu vurabilmeyi başaramamıştır.
Arzum ve hedefim iki kardeş kavmi ( Türk- Kürt ) ayrılık noktasına getiren zulmün ve adaletsizliğin ortadan kalkmasıdır... Bu ülkede yaşayan her kavmin bu ülkenin asli sahibi olduğunu unutmayalım...
Yüreğimizin yandığıyla kalıp, artık akan kanın dinmesini isteyen etnik kökeni Kürt bireylerden biri olarak diyorum ki, Filistin'deki kolu kırılan çocuğun kaderiyle, Hakkâri de kafası vahşice parçalanan çocuğun kaderi arasında hiçbir fark yoktur.
Kürt sorununa ulus devletin resmi ideolojisi çerçevesinde tek tipleştirici, bir perspektif ile çözüm aramaya çalışan Hükümet'in durumu, çözümsüzlükte ısrar etmek anlamına gelmekteydi. Kürt toplumunu diliyle, tarihiyle, siyasetiyle ancak resmi ideolojinin sınırlarına riayet etmeleri şartıyla kabul etmek bir lütuf, bir açılım veya kardeşlik ortamının tesisi için fedakârlık yapmak değildir.
Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır'a gelerek EVET KÜRT SORUNU VARDIR ve BU SORUN BENİM SORUNUMDUR dedikten sonra sonraki seçim çalışmalarında meydanlardaki kalabalığa bir yemin/ant olarak tekrarlatıp sadakat istediği "Tek Devlet, Tek Bayrak, Tek Vatan…" sloganları olsa olsa Türk ve Kürt kavmiyetçiliğini azdırmakta ve Kürt sorununu daha derin bir çözümsüzlüğe doğru sürüklemekteydi.
Şimdi soruyorum, ne oldu da Başbakan Erdoğan doksan derece u dönüşü yaparak Kürt açılımı altında Kürt sorununa çözüm getirmeye çalışıyor...
Hatırlatmadan geçemeyeğim...
İnsani çözüm militarist siyasetten ve Türk kimliği dışındaki diğer kimliklere düşmanlık etmeyi marifet sayan Devlet ve Hükümet politikalarından vazgeçmekle başlar...
Gene tekrarlıyorum, Şiddet ve çatışma ortamı sona erdirilerek, barış ortamı sağlanmaya çalışılmalıdır.
Saygılarımla...
İSOYTEKİN'e yazdıklarıma inanmayabilir,beğenmeyebilir ve hatta sert bir dille eleştirebilrisin,kimse kimse gibi düşünmek zorunda değil kuşkusuz;lakin üslu,tarz ve dil hakaret ve saygıszlık boyutuna ulaşırsa işin rengi değişir.
Küçük ve sığ insanlar hep kontrolsüz hareket eder,sağa sola saldırırlar,boş tenekenin çok ses çıkarttığınıda biliyorsunuz,yani çok bağırmak haklı olmak anlamında değildi...kardeşlik vurgusu yaparken,kardeşçe yaşamak isteyen bir halka karşı saygı sınırlarını zorladığının farkındamısın bilemiyorum...unutmaki saygı duyduğun kadar saygı görürsün.