- 1486 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
HİLMİ AMCA'NIN YAYLA EVİNE MİSAFİR OLDUK..
“Hilmi amca’nın yayla evine misafir olduk”
Gezimizin keyifli yanı, doğa, kırçiçekleri ve şırıl şırıl akan pınarlar
Günler öncesi arkadaşım Nural Aktaş, geziyle ilgili gelişmeleri anında bana bildiriyordu. İkna etmek için elinden gelen her şeyi yapıyordu. Bu ya, bende bazı işlerimi öteleyerek bu geziye katılma sözü veriyorum. Dayanamadım tüm ısrarlara... Buluşma noktamız Atatürk Parkı oluyordu. Evet saat 7.30’da buluşma noktamızda hazır olup yola çıkacaktık. Geç uyumama rağmen sabah saat altı gibi Nural’ın çağrısıyla uyandım. Hemen bilgisayar başında birkaç işimi bitirip, üstümü giyinip buluşma noktasına yöneldim. Telefonla Nural’ı aradım, evden yeni çıktığını söylüyordu. Nasıl oluyordu da bu saate kalmıştı. Ben tekrar evime döndüm.
Yola çıkmamız bile maceralı oldu... Nural’dan telefon beklemeye başladım, bu arada yine bilgisayar başındayım. Saatler ilerliyor, Haber yok. Merak ettim ve Nural’ı aradım, “Bacım yoldayız, Seyhan Oteli’nin civarındayız” demesin mi. Galiba beni unutmuşlar diye düşündüm. “Seni alacağız nerdesin” diye soruyor. Evde olduğumu belirtiyorum. Tekrar Atatürk caddesine dönüyorlar, ben de Yeni Kuyumcuların oraya yöneliyorum. Araba durmuş arkadaşlar beni bekliyorlardı.
Hilmi Amcayla burada tanıştım. O beni tanıyormuş; ama ben tanımıyordum. Hilmi amca “Sen gazetecisin değil mi” dedi. Evet dedim ve bende tanımış oldum Hilmi amcayı.
Mis gibi kokuyla karşılaştık yayla evinde. Kamelya’nın altında oturmak muhteşemdi, ayrıcalıktı. Arkadaşlarla çocukluğumuzu adeta yaşadık 1600 rakım yükseklikte. Her taraf kiraz ağaçları ve doğa kır çiçekleriyle bezenmişti, rengarenk. Bir taraf bahar, diğer bir taraf kıştı. Uzansak dokunacak kadar yakın olan dağların karlı eteklerine bahar gelmişti. Doyumsuz bir manzara. Kucaklıyorum, kır çiçeklerini, kiraz ağaçlarını, dağları; ve karı.
Maceralı geçen yolculuğumuza gelelim. Şarkılarla, türkülerle bezedik yolları. Susmak nedir bilmedik sen, Nural ve Seyit, doyamıyorduk şarkılara türkülere.
Hilmi amcanın yayla evine artık yaklaşıyoruz.
***
Kadirlinin sevilen simalarından Hilmi Köksal’ın kendi adını taşıyan yayla evinde dostlarına vereceği yemeğe kayıtsız kalmak mümkün değildi.
Adana ekonomisinde söz sahibi olup, eğitime katkıda bulunan MENEMENCİOĞLU İsmail Bey, Bahri CENNET, İbrahim ÇAKALLI, Yüksel SÖZÜDÜZ, Hasan YILMAZ ve Zeynel Abidin ÜÇGÜL ile birlikte, DOHAYKO kurucusu Güngör ÖRÜCÜ, Eski gazeteci ve uzun yıllardır, TEDAŞ’ta çalışan Seyit ÇALIŞKAN ve ASKİ Abone Şefi Selva ÖZTAŞ ile birlikte koşa koşa gittik. Hilmi Ağa’nın Büyükleğen Yaylası’ndaki evine.
Sabahın erken saatlerinde Atatürk Parkı’nda toplanıp "Bismillah" diyerek başladık eğlenceli yolculuğumuza.
İlk işimiz, Mehmetli Köyü’nün sıcakkanlı insanlarıyla kucaklaşmak oldu. Çiçekli Dere’de yufka açan kadınlarla derin bir sohbete dalarken, mis kokulu yufkalarının tadına doyamadık.
Nural AKTAŞ ve TEDAŞ’a transfer ettiğimiz Seyit ÇALIŞKAN ile birlikte günün sevilen şarkılarını seslendirirken, birlikte yolculuk yaptığımız yaşı kemale ermiş amcalarımızın bize tahammül etmeleri sevincimizi ikiye katladı.
Kadirli eteklerinde çektiğim birbirinden güzel fotoğraflar, bana bir sergi açtıracak güzellikte.
Günü geldikçe bu güzellikleri sizlerle de paylaşmak düşüncesindeyim.
Yaklaşık bir buçuk saat süren keskin virajlı yolculuk sonunda kavuştuk Köksal’ın geniş arazilere sahip olduğu Büyükleğen Köyü’ne.
Hilmi Ağa’nın çiftlik çalışanları bizi güler yüzle karşıladı. Zaman geçirilmeden kazanlar kuruldu. Biz, zincirini kırmış deliler gibi zıplayıp çiçek toplarken, nar gibi kızaran saç kavurmanın kokusu da yayılıyordu çevreye.
Bacağına siyah şalvarını çeken Hilmi Köksal, siyah beyaz filmlere konu olan babacan haliyle, sofranın hazır olduğunu müjdeliyordu.
Yayla havasına yenik düştüğümüzü itiraf ediyorum. Şehrin solumaya alıştığımız kirli havanın ardından, oksijenin çarpmasıyla ilk dakikalarda hayatımız ters döndü. Gözlerimiz bir ara kapanmaya başladı sanki, uyuklar olduk.
Köksal, sevenlerine sadece yemek ziyafetiyle yetinmeyip, beraberinde getirdiği helvayı da elleriyle ikram etti.
Akşam saatlerinde Adana’ya dönmek için hazırlığımızı yapıp, geldiğimiz gibi yine besmele çekerek düştük virajlı yollara.
Yine şarkılar ve türküler birbirini kovaladı. Araçtan inerken sarhoş edası vardı hepimizde. Yorucu ama neşeli geçen bir yolculuğun ardından dünya tatlısı Köksal Amca’mızla vedalaşıp evimizin yolunu tutarken, en kısa zamanda yeniden bir araya gelmek için söz verdik.
Teşekkürler Hilmi Köksal. Senin sayende gözümüz yeşile, kulaklarımız sohbete doydu. Kiraz zamanı buluşmak dileğiyle Hilmi amca...
HALİSE TEKBAŞ
GAZETECİ-YAZAR
YORUMLAR
Toros Gazetesi’nden Nural Aktaş ve TEDAŞ’a transfer ettiğimiz Seyit Çalışkan’la birlikte günün sevilen şarkılarını seslendirirken, birlikte yolculuk yaptığımız yaşı kemale ermiş amcalarımızın bize tahammül etmeleri sevincimizi ikiye katladı.
Kadirli eteklerinde çektiğim birbirinden güzel fotoğraflar, bana bir sergi açtıracak güzellikte.
Günü geldikçe bu güzellikleri sizlerle de paylaşmak düşüncesindeyim.
Yaklaşık birbuçuk saat süren keskin virajlı yolculuk sonunda kavuştuk Köksal’ın geniş arazilere sahip olduğu Büyükleğen Köyü’ne.
Hilmi Ağa’nın çiftlik çalışanları bizi güleryüzle karşıladı. Zaman geçirilmeden kazanlar kuruldu. Biz, zincirini kırmış deliler gibi zıplayıp çiçek toplarken, nar gibi kızaran sac kavurmanın kokusu da yayılıyordu çevreye.
Ayağına siyah şalvarını çeken Hilmi Köksal, siyah beyaz filmlere konu olan babacan haliyle, sofranın hazır olduğunu müjdeliyordu.
Yayla havasına yenik düştüğümüzü itiraf ediyorum.
Şehrin solumaya alıştığımız kirli havanın ardından, oksijenin çarpmasıyla ilk dakikalarda hayatımız ters döndü. Gözlerimiz birara kapanmaya başladı sanki, uyuklar olduk.
Köksal, sevenlerine sadece yemek ziyafetiyle yetinmeyip, beraberinde getirdiği helvayı da elleriyle ikram etti.
Akşam saatlerinde Adana’ya dönmek için hazırlığımızı yapıp, geldiğimiz gibi yine besmele çekerek düştük virajlı yollara.
Yine şarkılar ve türküler birbirini kovaladı.
Araçtan inerken sarhoş edası vardı hepimizde. Yorucu ama neşeli geçen bir yolculuğun ardından dünya tatlısı Köksal Amca’mızla vedalaşıp evimizin yolunu tutarken, en kısa zamanda yeniden biraraya gelmek için söz verdik.
Teşekkürler Hilmi Köksal.
Senin sayende gözümüz yeşile, kulaklarımız sohbete doydu.
Kiraz zamanı buluşmak dileğiyle Hilmi amca...
..............................................
edebiyat adına
hoş ve güzel bir paylaşımdı.
saygımla.