- 1413 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Geçmişe Saygı.
Geçmişte yazılmış eserler, toplumu ıslah ve terbiye sadedinde söylenmiş değerli sözler, zaman, mekan, muhatap ve söylenmesini gerekli kılan sebepler dikkate alınmadan insafsız ve saygısızca tenkit ve düşmanca red edilmemesinin gerektiğini anlatmaya çalışmış olduğum bir söyleşidir.
Evet Dostum.
M.Akif doğru demiş.
Sende doğru yazmışsın.
Maalesef kimin ne yazdığı belli olmayınca böyle garabetlerle her zaman karşılaşmak mümkün; amma her duyduğumuza inanmak zorunda olmadığımız gibi her okuduğumuzu olduğu gibi kabul etmek zorunda değiliz.
Yalnız Sevgili Kardeşime şunu söylemekte fayda görüyorum.
Bu gün söyleniş sebebini bilmediğimizden dolayı anlamakta zorlandığımız, günü itibarı ile çok yerinde ve doğru mana ve mesajlar içeren sözler günün imkanlarının kazandırmış olduğu mantıki değerlerine göre güncellenmezse,
Gülünç duruma düşmekten kurtulamaz.
Çünkü her asrın imkanlarının oluşturduğu bir mantıki değer ve bakış açısı var.
Her asrın, her yörenin ve her milletin kendine has değerleri olduğu gibi düşüncesine özellik kazandıran özel sebepleri materyalleri vardır.
Aynı şartlar yaşamadıktan sonra, aynı duygular his edilmedikten sonra aynı şeyleri konuşmak veya düşünmek mümkün değildir.
Şunu da takdir edersiniz ki beyin bir atölyeye, bir mutfak veya bir fabrikaya benzer.
Gelen hammaddeye ve içinde bulunan ustanın mahareti ve teknik araç ve gerecin sağladığı imkana göre imalat yapılır.
Yüzlerce yıl öncesine ait sözleri rehabilite veya güncelleme yapmadan mevcut mantık ile değerlendirmek hiç bir zaman doğru bir sonuca götürme şansına sahip değildir.
Geçmişi beğenmemek yanlış veya hatalı kabul edip, sebep ve sonuçlarını dikkate almadan mahkum etmek, doğru bir davranış biçimi olmamakla beraber, geleceğe ait çok şeyleri kaybetmeye sebeptir.
Beğensekte, beğenmesekte bugün dünün devamından başka bir şey değildir. Dünü yok saymak değil dünden devraldıklarımızı yarının anlayışına azami istifade edilebilir şekilde sunabilmenin yollarını aramalı ve onun endişesini yaşamalıyız.
Dün bize günün şart ve imkanları ile geliştirerek yarına intikal ettirmemiz adına emanet edilmiş İnsanlık aleminin en önemli bir emanetidir.
Onu şahsi, hissi, şartlı bilgilerimizle sınırlamadan,
Düşünce ve anlayışımıza uymadığından dolayı düşmanca davranışlardan korumak zorundayız.
Kendimizi her şeyi anlayacak her problemi çözecek bir dahi zan etme yanılgısından uzak, her bilgiyi de kendi ilgi ve bilgi alanımızın dar sınırları ile mahkum etmemeliyiz.
Bunları o sözleri savunmak için değil bir bakış açısı kazandırmak için yazdım.
Sevgilerimle.
.
YORUMLAR
"..Şunu da takdir edersiniz ki beyin bir atölyeye, bir mutfak veya bir fabrikaya benzer.
Gelen hammaddeye ve içinde bulunan ustanın mahareti ve teknik araç ve gerecin sağladığı imkana göre imalat yapılır.
Yüzlerce yıl öncesine ait sözleri rehabilite veya güncelleme yapmadan mevcut mantık ile değerlendirmek hiç bir zaman doğru bir sonuca götürme şansına sahip değildir.
Geçmişi beğenmemek yanlış veya hatalı kabul edip, sebep ve sonuçlarını dikkate almadan mahkum etmek, doğru bir davranış biçimi olmamakla beraber, geleceğe ait çok şeyleri kaybetmeye sebeptir.
Beğensekte, beğenmesekte bugün dünün devamından başka bir şey değildir. Dünü yok saymak değil dünden devraldıklarımızı yarının anlayışına azami istifade edilebilir şekilde sunabilmenin yollarını aramalı ve onun endişesini yaşamalıyız.
Dün bize günün şart ve imkanları ile geliştirerek yarına intikal ettirmemiz adına emanet edilmiş İnsanlık aleminin en önemli bir emanetidir..."
***
Değerli Necdet Bey,
Özgün mesaj metninizi iki kez okudum. Öz ve net bir anlatımla dokumuşsunuz her satırınızı.
Özellikle de insan beyninin nasıl bir bilgi deposu oluşunu kavramamız gerektiğini, İNSANA SAYGIYI, BİLGİNİN değişip, gelişebileceğini, DÜNLERİN önemini belirtmeniz yazınızda İNSANİ bir saygıya davet vardı.
Beğeniyle okudum.
Bir hikaye okumuştum ve insan gözlerinin nasıl bakıp, nasıl görebildiğine dair önemli mesaj veriyordu.
Hikayenin sonundan alıntı yapacağım, yorumumu uzatmadan...
"...İki adam parmakların arkasındaydı. Biri yerdeki çamuru gördü, diğeri gökteki yıldızları..."
İşte görmek ve bakmanın iki farklı anlatımına çok küçük bir örnekti.
Saygı duyarsak birbirimize, incitmeden, kırmadan, anlayış içinde birlikte bir yaşam paylaşılabilir.
Sevgi çok öznel bir duygudur. Ama SAYGI şart.
Düne karşı saygı...
İnsana karşı saygı...
Dünyaya karşı saygı...
Evrene karşı saygı...
Yaradılana karşı YARATANDAN dolayı SAYGI şart...
Paylaşımınızın çok daha fazla açılımları olacağına inanıyorum.
Yüreğinize sağlık, kaleminiz daim olsun...
Sevgi ve ışıkla...