BEN SUSTUM, GÖKYÜZÜ HAYKIRDI SENİ
Ben sustum, bugün gökyüzü haykırdı seni. Duymadığın sesim, şimşek şimşek yankılandı gökyüzünde. Işıklar düştü senin kadar uzaklara.
Cıvıl cıvıl bir bahardı geçen gözlerimden. Kışa en tezat zamanda; Antalya’da ve yazın ortasında... Penceremden süzülen damlalara şaşmamak lazım. Bulutlar taşıyamadı özlemimi. Aylar sonra ilk defa ben sustum, gökyüzü ağladı yerime. Bugün seni özledim diye, bir şehir talan oldu. Bugün sokaklara hüzünler yağdı. Koca bir şehir hüzünle yıkandı.
Seni sordum yağmurlara. Tam ortasına bağdaş kurup dinledim damlalardan seni. Yağmur kulağıma sensizliği fısıldadı bugün. Her damlası içime aktı, içime dolan kan nehirleri gibi...
Ben her nefesimde özlemimi yayarken ömrüme, sen her nefesinde geçmişinde biraz daha mahvettin beni. Kabul etmedin ama bu aşkın katili sendin.
Bu gece gökyüzü sabaha kadar ağladı. Rüzgarın oynattığı her yaprak yara açtı yüreğime. Bu gece yüreğime dokunduğun tüm mekanlardan silindi izlerimiz. Birlikte yürüdüğümüz sokaklar ıslandı. Gökyüzünden kayıp giden yıldızlar bizdik bu gece. Ritmi gittikçe artan melankolide, yağmurun son damlalarından bir mezar kazdım sevdama. O artık çürümeye mahkum bir ceset. Aşkımla yalnızlığım da ölü artık. Çünkü sevdiğim, bu defa gökkuşağı doğmadı bu yağmura. Yarın günün ilk ışıklarında ellerinde benimkinden başka bir kokuyla uyanacaksın. Her sevdalı yürek gibi benimki de dayanmadı bu acıya...