- 646 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Öze Dönüş
Yaşadıklarını hak etmediğini düşünüyor yüreğini kaplamış öfke bedeninde dolaşan kan ile birlikte bendenin en ücra köşesindeki hücrelere kadar yayılıyordu sanki. Öfkesi tüm benliğini kapladıkça adımları hızlanıyor etrafındaki hiç bir şeyi ve hiç kimseyi umursamadan yürüyordu. Beyninde binlerce ses yankılanıyordu, bu sesleri susturamadıkça öfkesi katlanıyordu.
Yüzüne doğru esen biraz şiddetli ılık bir rüzgarla irkildi. Rüzgarın etkisiyle gözlerini kapatmıştı adımları yavaşlamıştı. Durdu ve gözlerini hiç açmadan rüzgarın bedenindeki dansını, saçlarının içindeki gizemli hareketlerini hissetti. Sanki kulağına ahenkli huzur veren bir melodi fısıldıyordu. Son baharın içinde hüzün barındıran huzurlu kokusunu kendisine teslim olmuş ahenkle savrulan kurumuş yaprakların arasında dolaştırıyordu. Yüreğindeki öfkenin hücrelerinden yavaş yavaş çekilip rüzgara karıştığını hissetti. Gözlerini açtı dağılan bulutlardan yüzünü gösteren güneşe baktı iliklerine kadar hissediyordu sararmış yaprakların arasından sızan güneş ışınlarını. Yaşlı çınara dayandı gözlerini kapattı sanki yaşlı çınar onu tüm şefkati ve bilge bir edasıyla kucaklıyordu.
Hiçbir anı bu kadar derinden yaşamamıştı. Tüm duyularıyla aynı anda algılıyordu evreni ; görüyor duyuyor dokunuyor kokluyor hissediyordu. Herşey farklı ama ahenkli bir bütündü. Dünyanın hareketini bile hissediyordu sanki. Tüm evren bir bütün olmuştu kendisi de bu bütünün bir parçaydı… Ağaç olmuştu, çiçek olmuştu, rüzgar olmuştu, dünya olmuştu…
Biraz önce tüm hücrelerinde hissettiği öfkenin yerini tarifi imkansız bir huzur almıştı. Nasıl bu kadar kör, sağır, dokunmadan hissetmeden yaşamamıştı ki bu zamana kadar hiç bu bütünlüğü yaşayamamıştı. Sadece görmüştü ama duymamıştı dokunmuştu ama hissetmemişti. Hiçbir zaman tüm duyuları ile algılamamıştı… Benliğini körelten sağırlaştıran hissizleştiren şeylerden sıyrılamamıştı… Hiç özünü hissedememişti…
Ne çok şey kaybetmişti şuana dek. Düşündü; her anı tüm benliğin ile hissederek yaşamalı. Evrensel sevgiyi bir ağaçta, medil satan bir çocuğun hüzünlü gözlerinde, yaşlı bir teyzenin yılların izlerini taşıyan yüzünde görerek, rüzgarın, dalgaların, kuşların sesinde duyarak, yağmur damlalarının yüzüne dokunuşunu, bir baharın kokusunu hissederek…
YORUMLAR
……………ADİLOŞ BEBENİN MENDİLİ…………..
……………Adiloş bebe mendilini,
……………Alican böbreğini satıyor.
……………Ezo gelin tenini,
……………Çakır efe eroini satıyor.
……………Fatma ana kızını,
……………Ahmet amca şerefini satıyor.
……………Ne oldu bize can ,ne oldu böyle ?
…………………….. Şirin kız "yatağıma gel " diyor.
……………………..Haşin çocuk "öpücem dedim trip yapma"
……………………..Afroditimiz "neremi,neremi" derken,
……………………..Starımız "sana vermessem kime vericem"
……………………..Ne oldu bize can ,ne oldu böyle ?
………………………………..Türban masumiyetin simgesi oldu.
………………………………..Beyaz bile siyasete soyundu.
………………………………..Düzenbazlar alkışlandı "büyüksün" diye,
………………………………..Hortumun adı " siyaset " oldu.
………………………………..Aklananlar kutsandı törenler ile.
………………………………..Ne oldu bize can,ne oldu böyle ?
………………………………………………..Arınabilir miyiz dersin ?
………………………………………………..Bir güzel temizlensek ,
………………………………………………..Adiloş bebenin mendilleriyle..!
-------------------- Hatice Türkol / İst.
Öze dönüş......
çok güzel bir iç ses....güzel bir irdeleyiş....
Kağıda güzel yansımış.bu naçizane karalamamla bende bir katkıda bulunmak istedim.
Sevgilerle.