- 861 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Ağlayan Gözler ve Biz
.
Ağlayanlardan değil de, keşke sizlere hep gülenlerden bahsedebilseydim, ama nafile. Öyle bir hale gelmişiz ki, yaşanan olaylar karşısında bırakın gülmeyi, ağlayacak halimiz dahi kalmamış. Evet biz ağlamayalım da kimler ağlasın, “parya” konumuna düşen hâlimize...
.
Bakınız:
.
Makam ağlıyor; ehil olmayanların eline düştüm diye...
.
İlim ve âlim ağlıyor; câhiller adıma ne cinâyetler işliyor diye...
.
Mukaddes emânetler ağlıyor; Kur’an sesine hasret bırakıldım diye...
.
Mescit-i Aksa ve Ayasofya ağlıyor; bizi sizlere emânet etmediler mi, emânetinizi niçin koru muyorsunuz diye? ...
.
Örtüsüne el uzattırmayan ninem ağlıyor; torunlarım gün geçtikçe soyunuyor diye...
.
Nâmus ağlıyor; nâmussuzluk cihanı sardı diye...
.
Bayrak ağlıyor; bu ufuklar bana dar geliyor diye...
.
Bağrında şehitlerin yattığı toprak ağlıyor; beni hangi sarhoşlar çiğniyor diye...
.
Yıldırım Beyazıt ağlıyor; bu ne hareketsizlik, bu ne nemelazımcılık diye...
.
Kış günü Müslümanlar abdest alırken üşümesinler diye camii musluklarından sıcak su akıtan II. Murat ağlıyor; ne bu dine saygısızlık, ne bu inançsızlık diye...
.
Gemilerini karada yüzdüren, İstanbul’u fethettiği halde hocasının huzurunda hürmet ve muhabbetle eğilen, Fatih Sultan Mehmet ağlıyor; bu ne saygısızlık, bu ne edepsizlik diye...
.
Siftahını yaptığı için, müşterisini komşusuna gönderen esnaf ağlıyor; bu ne ihtiras, bu ne açgözlülük diye...
.
Dünyayı iki hükümdara az, bir hükümdara çok gören Yavuz Sultan Selim ağlıyor; kutu kadar bir ülkeye yetmiş milyon insan nasıl da sığar diye...
.
Avrupa krallarına “kulum”, “kölem” diye hitâbeden, Fransa’da ki dansı bir mektupla yasaklayan; Kanuni Sultan Süleyman ağlıyor; torunlarım kimlere kul-köle oldu diye... (Dünün Françesko’su, bugün “Ermeni Soykıyım Tasarısını” resmileştirerek bizleri kınamaktadır.)
.
Lisan ağlıyor; uydurukçuların eline düştüm diye...
.
Sırf türban taktıkları için okuma hakları ellerinden alınan türbanlı kızlar ağlıyor; acaba bu ülke, Sütçü İmamların, Nene Hatunların, Kara Fatmaların kurtardığı ülke değil mi diye? ...
.
Dindarlar ağlıyor; kendi ülkemde azınlıklara tanınan haklar kadar olsun, bir hak tanınmayacak mı diye? ...
.
Ehl-i namus insanlar ağlıyor; bunca “çete”, “mafya”, “hortumcu”, ’ pipetçi’... nereden çıktı diye...
.
Sermaye ağlıyor; beni renklere böldüler diye...
.
Analar ağlıyor; evlatlarımız teröre kurban gidiyor diye...
.
Adâlet ağlıyor; beni siyasallaştırdılar diye...
.
Demokrasi ağlıyor; demokrat geçinenlerin ellerinde oyuncak oldum diye...
.
Lâiklik ağlıyor; ben tarafsızım, yeter artık istismarcılardan, ateistlerden çektiğim diye! ...
.
Gerçek kahramanlar ağlıyor; sahte kahramanlar türedi diye...
.
Mâzi ağlıyor; âtimden emin değilim diye...
.
Top yekûn millet ağlıyor; üzerinde yaşadığım güzel ülkem, her gün daha da kötüye gidiyor diye...
.
Ağlıyor... Ağlıyor... Ağlıyor...
.
Masumâne akan bu gözyaşları inşallah bir gün sel olup, o zâlimleri kendi girdabında boğacaktır.
.
Kan ve gözyaşının akmadığı (akıtılmadığı) güzel günlerde buluşmak ümidiyle...
.
Hanifi KARA