- 682 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AHISKA'DA GİNE BİR GÜN / ARDAHAN ÖYKÜLERİ 52 (kitap 51)
Ahıska Müzesinde: Ebru resmin ve kompozisyonun tamamı: Bir sanatın ilginç hikayesini gözlere sunuyordu.
Rabat’ta ki, " Gocor’un " başında duran müzeye çıkışım; benim tırmanır gibi çıkmamla nihayetlenmişti. Gürcüstan’ın diğer köşelerinden gelmiş öğrenci otobüsleri park etmişler... müzenin önü sahanlıkta; çocukların zümzümesi; eski eserler, rehberler, seyirciler dinleyiveriyordular.
Paydos etmiş okulun cıvıltısı şimdi burdaydı. Kulaklarımız bayram etsinmiş. Sabahtan beri sükunluk hayatiyet vermiyordu. Bunaltı bir anda sarabiliyor: İnsan daralıyordu. Pis’den pis; nergis’den nergis çıkarmış.
Dağılmış okulun civiltisi, müzeyi sevince garketmişti. Gürcüstan’da gezi-inceleme anlayışı bir öğrenme tekniğiymiş. Aktif halde yaz-kış demez uygularmışlar. Öğrenciler bu yüzden soracağınız ülkesel tüm sorulara cevap verebiliyorlarmış.
Ebru resim, ışıklar altında görücüye çıkmış genç kız gibiydi. Resim pek neşeli; gün de gül açmışcasınaydı! Bizim Ardahan’da Memet Işıklı’nın evinin kavağında ki gül tomarlarını hissettiriyordu!
Ebru resmi; rehber hanımefendi; Maya Hanım anlatmıştı:
-Ebru resmi on sekizinci yüzyılda bir Iraklı Ressam yapmış. Gürcüstan’ın güzel kızı Gürcüstani güzelmiş...
Velhasılı kelam ressam yüreksizmiş. Sevememiş, uğruna aşkının uğrun uğrun uğruyamamış. Giderken yahut kaçarken Gürcüstan’dan; güzel kızın aşkınnan sizin orada Sazara’nın altında rastlaşmışlar, kız:
-Böyle mi olur? Sevmek... demiş.
Ressam mahcup ve bitik halde:
-Bu ebru’yu alır mısın? Göğe bakın! Gökten yere bakın! Ayrılık mayrılık yoktur resimde, vuslatın gizini çözdüm.
Sen ve ben...
Savuşmuşlar, fırkatin geçip gitmişler. Biri Sazara’dan Gölebert’in o yanine... Biri Nunus’un bu terefinden Ulu Kaf Dağlarına...
Ressam’ın gizine nihai itibariyle vasfeylemiştik ki:
"Ressam haklı."
Ebru’da ki eğrelti ot tavırlı şekiller, gökten bakıldığında satellit- haritasında gözüken ne varsa aynı. Göğe bakıştıklarında beraber. Yere baktıklarında bir. Ayrılmamışlar demek ki.
Ebru resimler "minyatür resimdir." Perspektif bunlar da: Yerden göğe; oradan da yere bakıştır. Uzaklaştıkça kapsayarak ve tamamını görür. Ha uzaktan, ha uzaydan bütünde buluşunca bir olmak ve var olmak ne ki? Ölümsüz aşklarını sevenler bu şekil de yaşamışlar!....
Aklımız, fikrimiz ebru- resme bu kadar yetti, dedi ve bahsi usul-ü dairesince kapadı!....
Çocuklar kaçışıyorlar... Müze çocukları çok sevdi. Bu besbelli. Kapı-baca’nın gözü parlıyordu. Çocuk: Güzelleşmiş bir rüya değil midir ki? Kapı da sever onları, baca da, rehber de büyüklerde!
Ebru resmin önüne bir daha geçtim, baktım.
Perspektif yerden düzlem boyu geri plana hareket ederek gittikce "Batı" resminin perspektifini görürüz. Ebru da ise yerden göğe doğru yine devinim esasıyla devam edilmeğe de "Doğu" perspektifi deriz. İkisi birbirini tamamlayan değil bilhassa devamıdır. Yeryüzündekine Batı’nın ki deriz. Gökyüzündekine Doğu’nun ki deriz.
İkisinde bakış önden arkaya hareket ederek gider. Bu tamam. Fark ise: Biri yerden; öbürü ise gökten bakmaktır.
Gökten bakmak: Yeri bir top gibi tastamam ve yekpare bir arada avuçlamak gibi...
Rehber Hanımefendi sustu. Gezi parayla mukabil olmasına rağmen Ardahanlı ve Resim Öğretmeni olmam nedeniyle para almadılar. İncelik karşısında müteşekkir kaldığımı söyledim. Ayrıldım.
Müzeden aşağı...
Hayat sevmekle mükellefiyetimiz!
Yazarak,
Yazmayarak,
Gocor’un başından yılankavi yoldan iniyorum.
Düşünüyorum; sonra hayalimde" Alta Gracia" şarkısını Oskar Harris’den dinlemeye çalışıyorum!
y.yılmaz
09/09/2009
gebze
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.