- 4471 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İÇİMİZDEKİ HUZUR ANAHTARININ YERİNİ BİLİYORMUYUZ?
Kemik tutmuş acı anılardan kurtulup dağlara yürümeli. Papatyalardan taç yapmalı, adresine sık uğramayan kuşlardan özgürlük çalmalı. Zamanın yıpratıcı etkisinden daha hızlı koşmalı umuda düşlerimiz. Sesi ta uzaklardan duyulmalı kahkahalarımızın. Bir kere silkinip kalkmayı öğrenirsek miskinliklerin içinden bir daha asla dönmeyiz mutsuz halimize.
Acı; ruhumuza hükmetmeden biz hükmetmeliyiz acıya. Tutup saçlarının katran karasından savurmalıyız umutlarımızın çok uzağına. Kangren gibidir; zayıf yanlarımızın bedeni ve yüreği hapis alışı. Nefsimizin tam merkezine kurmuşlar sanki tahtımızı. Zamanında görmeliyiz nefis denilen şeytanın gerçek yüzünü. Kaçmalıyız odalar dolusu menfeat mücevherlerinden. Takılmalıyız peşine huzurun; zayıf bile olsa bileği kavramalıyız sıkıca, kuşku ve endişe yerini dostun sıcaklığıyla doldurduğu ruh dinginliğine bırakmalı.
Zor günlerimizdeki iç sancılarına karşın aklımızda, güzel hislere dair bir şeyler biriktirmeliyiz. Zemherisi yaladıkça yüreğimizi korkuların, sevgi bir şal gibi baştan aşağıya ısıtmalı bizi.
Büyüdükçe; sermayesinden yeriz masum sevgilerin. Kurnazlık eğitiminin kıskacından geçer, sinsilik rüzgarında gizli zaferlerimizi serinletiriz. Oysa çocuk masumiyetidir asıl bizi sevgiye bağlayan. Yitirmemeliyiz o çocuk tutunuşlarımızı. O özgürlüğe sevdalı yaman taraflarımızı.
Biz istedikçe mutluluğu; yanıbaşımızda olur kolaylıklar. Ama biz istedikçe! Hayata açılan duygularımızın tılsımlı anahtarı sadece kendi içimizde. O anahtarı en emin ele teslim etmeliyiz!!! Etmeliyizki ihtiyacımız olduğunda hemen bulabilelim. O emin el içimizdeki masum çocuğun elidir.
ALEV YAVUZ
05/09/2009