- 965 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
NİÇİN ŞAM?
NİÇİN ŞAM?
Haziran ayının son haftasında bir grup ile birlikte Suriye’ye (Şam, Halep, Hama, Humus) bir gezi planladık. Pasaport işlemlerini yaparken Suriye’ye gideceğimi duyan bazı arkadaşlar “Herkes Paris, Londra, Las Vegas vs. giderken sen niçin Suriye’ye gidiyorsun?” diye takıldılar.
Peki niçin Şam, Hama, Humus, Halep?
Şam, tarih boyu medeniyetlere ev sahipliği yapmış, cihanın büyük imparatorluklarının kalesi olmuştur. Her şeyden önemlisi peygamberlerin, sahabelerin, alimlerin uğrak yeri kudsi bir mekan.
Hz. Adem’in oğlu Habil’in mezarının olduğu rivayet edilen Kasiyun Dağı, Hz İsa’nın konuştuğu dil olan Aramice’yi yaşatan köy, İlk Türk Hava Şehitleri Mezarlığı, Şam’ın sembolü haline gelen Emeviye Camii, Bilal-i Habeşi, Halid bin Velid, Hz.Yahya (a.s), Hz.Hüseyin, Cafer bin Ebu Talib, Esma binti Umeys, Dihyetil Kelbi, Adiyy ibni Hatem, Muhyiddin-i Arabi, Mevlana Halid-i Bağdadi,Selahaddin Eyyubi, Sultan Vahdettin Han gibi mübarek insanların kabirlerinin bulunduğu yerdir Şam.
Şam-ı Şerif, İbn-i Asakir’in hakkında 80 ciltlik Tarih-i Dimaşk’ı yazdığı mübarek bir belde. Şam’ın asıl adı “Dimaks” ipek böceği cinsinden bir böcek anlamına geliyor. Arap lisanında bu isim “Dimeşk ” diye telaffuz edilmiş. Şam, Miladi 640 yılında , Hz.Ömer’in hilafeti devrinde Ebu Ubeyde bin Cerrah komutasında , Hz. Halid bin Velid’in de içinde bulunduğu muhteşem bir ordu ile fetholunmuştur.
Nafi, Abdullah bin Ömer’den naklediyor; Allah Rasulü şöyle buyurdu; “Allah’ım Şam’a bereket ver! Allah’ım Şam’a bereket ver! Üçüncü defa da aynı sözü söyleyince orada bulunanlardan biri “Irak’ımıza yok mu Ya Rasulallah” dedi. Allah Rasulü ise şöyle buyurdu;”Orada sarsıntı ve fitne vardır. Şeytanın boynuzuda orada çıkacaktır.” ”
Zeyd bin Sabit rivayet ediyor; “Rasulullah birgün oturduğu yerde “Şam’a ne mutlu” buyurdu. Ben de “Bu mutluluk neden Ya Rasulullah?” deyince Allah Rasulü; “Rahman’ın melekleri,onun üzerine kanatlarını geriyorlar ” buyurdu.”
Ve daha nice muteber alimlerin naklettiği rivayetlerden dolayıdır ki Şam gezisini tercih ettik.
Uçak ile önce Gaziantep’e gittik ve daha sonra Kilis Öncüpınar sınır kapısından Suriye topraklarına girdik.
Tatil günlerinin Cuma ve Cumartesi günleri olduğunu ve para birimlerinin Suriye Lirası olduğunu öğrendik önce. Alışverişler Dolar, Euro ve YTL ile yapılabiliyor. Tabi ki en iyiisi alışverişi Suriye Lirası ile yapmak. Başlıca alışveriş yerleri; 1. Abdulhamid ’in yaptırdığı Hamidiye Çarşısı (İstanbul’daki Kapalı Çarşı’yı andırıyor.), Elektronik cihazların satıldığı Suk el Bahsa çarşısı, bayan kıyafetlerinin satıldığı çarşı Suk el Hamra, erkek kıyafetlerinin satıldığı Suk el Şa-alaa, tatlıların satıldığı çarşı Suk el Bizuriye. Alışverişlerde mutlaka pazarlık yapılmalı.
Konaklama ve otel mekanları Türkiye standartlarının altında olduğu gözleniyor. Aynı anda ikibin kişiye hizmet veren restoranlar mevcut. Bunların sayısının Şam’da 200’ün üstünde olduğu söyleniyor. Restoranlarda kebap, salata ve meze çeşitleri oldukça zengin. Ulaşım oldukça hesaplı ve konforlu. Ticari bir taksiyle Şam’ı bir uçtan bir uca 5-6 YTL ’ye dolaşabiliyorsunuz.
Hazrec kabilesinden,asıl adı Uveymir b.Melik olan Ebu Derda’nın kabri de Şam surları içersinde küçük bir mescidte bulunmaktadır. Cafer-iTayyar’ın hanımı Esma Binti Umeys validemizin kabri Ehli Beyt kabristanındadır.Bedir Savaşı’ndan sonra İslam ile müşerref olan Dıhyetül Kelbi lakabı ile tanınan Dıhye b.Halife’nin kabri de Meze kabristanındadır. Muhyiddin-i Arabi hazretlerinin kabri ’Cübbe Mahallesi, Şeyh Muhyiddin Camii’dedir. Mevlana Halid-i Bağdadi’nin kabri Kasiyun Dağı eteklerindeki kabristandadır.Selahaddn-i Eyyubi’nin türbesi Şam Emeviye Camiinin avlusunun dışın da kalan bahçede, ilk Türk Hava Şehidleri ile birlikte bulunmaktadır. Sultan Vahdettin Han’ın kabri Süleymaniye Camisi’ nin bahçesinde bulunmaktadır.
Bu ziyaret yerlerinden başka Emeviyye(Umeyye)Camisi,Seyyide Zeynep Camisi,Süleymaniye Camisi ve Medresesi,Şam Tren İstasyonu,Kasiyun Dağı, II.Abdülhamide bir şükran ifadesi olarak yaptırılmış olan Yıldız Sarayı Maketi.Şam’da bir gece konakladıktan sonra Humus’ahareket ettik.Humus’ta Halid bin Velid Camii’nde Halid bin Velid Türbesi ve oğlu Abdurrahman’ın kabri bulunmaktadır.
Daha sonra Hama’ya geçtik.Burada ise Yunus Emre’nin ’niçin inilersin dertli dolap’dediği meşhur Roma dönemine ait Nevair Hama olarak bilinen Su Değirmenleri Asi Nehri’nin sularıyla dönmekte ve inleme sesleriyle şehirde garip bir hava estirmektedirler.Daha sonra Maarratun Numan kasabasındaki Ömer bin Abdülaziz’in kabirlerini ziyaret ettik.
Hama’dan sonra Halep’e geçtik.Hz.Zekeriyya’nın kabri Halep’teşehrin en eski ve en ünlü camisi olan Umayyad Camisi olarak bilinen Zekeriyya Camisi’ndedir.Bu caminin en ilginç özelliği;avlusunda gün boyu Kur’an okuyan onlarca kör hafızların bulunmasıdır.
Sonuçta;bu yerleri dolaşırken,alış-veriş için çarşı-pazar gezerken gözlemlerim şunlar olmuştur;otel ve restaurantlar da önceki dönemlerin etkisi olduğunu sandığım müşterilere karşı soğuk bir ilgi,aksine camilere gittiğimiz de Türk olduğumuzu anladıktan sonra sıcak bir ilgi ile karşılaştığımızı,’Türki,Türki,İstanbul,İstanbul’ diyerek boynumuza sarılmak istemeleri ve hediyeleşmek istedikleri,....Öte yandan gezi amaçlı herhangi bir ülkeye gitmeye karar verildiğinde o ülkenin;kültürü,konaklama ve barınma imkanları,yemekleri,..v.s. hakkında ön bilgi edinilmesi gerektiğini,o ülkenin dilini çarşı-pazar dolaşırken derdini anlatacak kadar da olsa mutlaka öğrenilmesi gerektiğini anladım.Boşuna dememişler ’Bir dil bir insan,iki dil iki insan ’diye........
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.