- 830 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BÜYÜK BİR DEĞİŞİMİN EŞİĞİNDEYİZ
Büyük bir değişimin eşiğindeyiz ! Maddi bir varlık olarak evren, bilinmezlikler ve sırlar hazinesidir .Bilgi bu alan üzerinden kendisini geliştirir ve bu alan sonsuzdur . İnsan , bilinmezlikleri bilgiye dönüştüren muazzam bir varlıktır. Maddi evrenin sıradan organik bir nesnesi iken insan, ürettiği emek sonucu düşünen bir özne olarak kendi tarihinde nitel bir sıçrama yaptı. İnsan bu faaliyetiyle birlikte bilgisinide arşivledi. Bu sıçrama insanlık tarihinde büyük bir devrimdir.
İnsanlığın var olma stratejisindeki büyük sır, kendisine yabancılaşan insanın özne olma karakterindedir. Düşünen bir varlık olarak insan, önce kendisini ve yaşadığı doğayı tanımaya çalıştı, bu faaliyetiyle birlikte çeşitli toplumsal sıçramalarla bilgisini derinleştirerek kendisini ve doğayı değiştirme mücadelesine girişti. Bu değişim süreç içnde insanı, kendisine ve ürettiğine yabancılaştırarak nesneleştirdi ve kapitalist toplumla birlikte bir nevi kendisini inkar etti. Bu inkar ve kendine yabancılaşma insanlık tarihinin bu sürecinde zirvedir. Büyük değişim bu kendine yabancılaşma ve inkarın içindedir.
İnsanlık, bugün kollektif toplumsal biçimler şeklinde yaşamı, küresel kapitalist sistemin önüne koymuştur.Küreselleşmenin dayattığı geleceğin belirsizliği veya bilinebilirliği karşısında, insanlığın dünyada ki yeri ve rolü ne olacaktır sorusu bugün hala zihinleri derinden meşgul etmeye devam etmektedir. -Önceden tasarlanmış toplumsal formasyonlar ötesinde toplumsal biçimler-. Dağılıp çözülen salt kapitalist sistem değil, insanlık ve insan toplumları da en küçük dokularına kadar parçalanıyor ve her birleşme birden çok parçalanmalarla sonuçlanıyor. Kendine yabancılaşma, parçalanma, bölünerek çoğalma...
Tüm geçmiş toplumların bütün çelişkileri, aile olarak tanımladığımız bu ilk fenomenin içindedir. Bölünme ve hareketin anasıdır bu ilk fenomen. İki birleşip bir olmaz, bir somut koşullar altında ikiye bölünür.Bu bir matematik bilimidir. O nedenle bir çoktur ve evrenseldir. Her gelişme ve büyüme kendi içnde bir bölünme ve dağılma eğilimi taşır. İleri olan geriyle çatışır,geri ilerinin anasıdır, bilinçtir, enerjidir, zıtların birliği ve mücadelesidir... Toplumsal değişimlerde son diye bir şey yoktur, sonlu olan sonsuzdur.Toplumlar ortaya çıkar, gelişir ve yerini başka toplumsal biçimlere bırakırlar , bu diyalektik hep böyle işlemeye devam eder. Bilinen veye tasarlanmış formlar dışıda toplumsal biçimler... Bu değişimin temelinde insan vardır , bu gün insanlık; sistemi, yani yaşamakta olduğu süreci değiştirmek istiyor ve bu değişim kaçınılmaz olarak devrimci yöntemlerle olacaktır.
İnsan, beyni ve eliyle bilinç ve madde üretir, kültür üretir. Biliç; kültür, madde diyalektik ilişkinin ürünü ve sonucudur, bu fizyolojik, ekonomik ve toplumsal süreçler şeklinde devam eder ve burda devamlılık sonsuzdur .Bundan hareketle, insanın doğayla ve yine insanın kendisiyle olan çelişkisi de sonsuzdur sonucuna varabiliriz. Bu çelişki ve çatışmanın, yeniden ve yeniden yaratmanın belirli kerteriz noktaları vardır, nitel patlamalar...Büyük değişimin eşiğine gelen insan bunu yapmak üzeredir, ve bu süreç çok uzun sürmeyecektir, çünkü bu bilinç insanda vardır.
İnsan; yaşama mücadelesinin, doğayı ve kendisini kontrol etme uğraşının bir sonucu olarak düşünce üretimi ortaya çıkmıştır. İnsan, salt bilinç, düşünce üreten değil, düşünce ve yaşamın kendisi arasındaki çelişkisini de sürekli aşmaya çalışmıştır ve bu bilimsel bir yöntemdir. Zamanlaşamayan bir toplumsal formasyon bilimsel değildir, geridir ve sonuçları yıkıcıdır. Yaratıcı ve yeni olan üretken toplumsal kollektif yaşam, bütünü içine alan bir dünya toplumudur ve bilimseldir. Eski tasarımlar ve toplumsal biçimler, biz fark etmesek de durmaksızın değişiyor ve yerini yeni olana bırakıyor. Nicel olarak bu her dakika her saniye yaşanıyor ve bu insanlık için muazzam bir gelişme.Özellikle günümüzde toplumsal denetim,yaratıcılık, gelişme ve büyümeye dayanan bir küresel bilinç hızla gelişmektedir. Durağanlık ve çürüme kapitalist sistemin kendi hastalığıdır.
Toplumsal bilinç formunu belirleyen, her toplumun kendi ekonomik süreçleridir. İnsan , doğayı ve toplumu, mücadelesinin aktif düşünsel ve pratik etkinliğiyle kavrama ve değiştirme becerisine ilişkin düşüncelerden oluşan sistemler geliştirir. Bu potansiyel ve bilinç buğünün insanında vardır.İnsanlık büyük bir değişimin eşiğindedir.
Erdoğan Ateşin
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.