- 860 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
BİR ANNENİN GÖZYAŞLARI
Gözyaşı, insanların duygularının dışarıya yansımasıdır. Bu gözyaşları bazen sevinçle, bazen de üzüntüyle gözlerimizden, hiçbir yardıma ihtiyaç duymadan doğaçlama süzülüverirler.
O damlalar, o an içinde bulunduğumuz ruh halini anlatırlar. Üzüntümüz, bizi içinden çıkılmaz bir girdabın içine sokar ve kurtulmak istedikçe içine çeker. Aslında, onlar içinde bulunduğumuz, üzüntüye yol açan sıkıntılara, haykıran tiz feryatlardır.
Çok sevindiğimiz anlarda da akar hemen gözlerimizden o damlalar. Saflığın, en duru halidir onlar. Çocuğu evlenen annenin gözlerinden akan gözyaşı, onun mutluluğuna ortak olmasının ifadesidir.
Maalesef, çoğu anne ve baba çok istemesine rağmen o sevinç gözyaşlarını dökme fırsatı bulamıyor. Yeni seyrettiğim bir haber beni çok etkiledi. Haberde,”ALTIN VURUŞ” ile kızını kaybeden bir anne ve babanın feryatları vardı. Kızlarını, o alışkanlıktan kurtarabilmek için çok çaba gösterdiklerini ifade ediyordu. Alışkanlığından kurtulabilmek için tedavi gördüğünü fakat tekrar başladığını ağlayarak anlatıyordu. Dayanamadığım şeylerden biri, annelerin gözyaşlarıdır. Onunla, aynı anda, aynı hisleri yaşadığımı söyleyebilirim. Onun yaşadıklarını yaşamam mümkün değil. Allah, kimseye o acıları göstermesin zaten.
Hepimiz anneyiz veya baba. Değil isek de hala, teyze, amca, dayıyız. Bu sıfatların önemi yok aslında. Bütün sevginizi verdiğiniz ve onun iyiliği, sağlığı için gecenizi, gündüzünüze kattığınız, o çok değerli varlığın, bir gün uyuşturucu yüzünden elinizden uçup gitmesi. Tabutun arkasından gözyaşı dökmeniz. Çok acı ve dayanılmaz bir şey olsa gerek.
Onları, gözümüzden kıskanırken, dışarıda gezen ve fırsat kollayan, uyuşturucu taciri insanların,(insan olamazlar da başka kelime kullanamıyorum) yemi olmasına engel olamamak….
Gençleri veya yetişkinleri, uyuşturucuya iten sebepler nelerdir. Öncelikle, o nedenlerin çözüme kavuşturulması gerekiyor. Acaba, dostluğun, sevginin, arkadaşlığın, maneviyatın eksildiği, hatta ortadan kalkmak üzere olduğu yaşam şekli etkili olabilir mi ?
Çocukluğumu gözümün önüne getiriyorum. Benim çocukluğum, hayatımın en mutlu olduğum dönemine rastlar. Tertemiz bir hava, pırıl pırıl insanlar. İçleri insan sevgisi ile dolu. Yardımlaşma, en üst düzeyde. Hastalık, ölüm, düğün ve başka özel anlarda, insanlar hep birlikte. Dayanışma içinde. En ağır şakalar bile insanların gülümsemesine yol açardı.
Ne değişti acaba? O günden bugüne. O günlerde çocuktum. Çocuk gözüyle baktım yaşantıma. Şimdi yetişkinim ve en önemlisi bir anneyim. Kızım için her an, her saniye, her salise endişe duyarım. Her an dua ederim onun için.
Uyuşturucu yüzünden ölen gençlerin anneleri de anne. Bir sürü genç öldü bu yüzden. Hala da ölüme hazırlanan, uyuşturucu batağının içine girmiş ve kurtulmak istedikçe daha da saplanan gençler var bizim bilmediğimiz yerlerde.
Kimileri, parçalanmış ailelerin sorunlu çocukları. Kimileri, ailesini yanında ama sevgiyi tadamamış çocuklar. Kimileri ise sırf bu hayatı anlamsız bulduğu ve kendini tatmin etmek için atılmış bu maceraya. Hayatın, değerini bilmeyen mutsuz insanlar. Bir arayış içindeler. Mutluluğu farklı yönlerde arama telaşı. Yaşadıkları dünyanın geleceği için endişeleri bile yok. Günlük yaşantının devamına bakıyor o gözler sadece.
Mutlu hissetmek, olmaya çalışmak bu kadar mı zor? Sevmek, sevilmek çok mu zor? İnsanlara, anlayışlı davranmak çok mu zor?
Aslında çok kolay. Yüzümüzdeki bir gülümseme kadar kolay. Hayata, olaylara bakış açımız değiştiriyor. Çocuklarımızı sevmek, sevmenin yanında anlayabilmek. Yeri geldiğinde de güzellikle onları ikna edebilmek. Güvenlerini sağlamak. Bütün bunlar bir araya geldiğinde, sağlıklı bir toplum olacağımıza inanıyorum. Bu soruna bir çözüm bulunmalı. Haykırıyorum. Sesimin duyulmasını istiyorum. Satıcılara, en ağır cezanın verilmesini istiyorum. Bu şekilde ölüme sebep olmak ile bir insanı alnının ortasından vurma ile ne farkı var acaba ? İkisi de cinayet….Duyun sesimi….
Yazıma, Yunus Emre’ nin bir sözü ile son vermek istiyorum.
“ Yaratılanı severim. Yaratandan ötürü” Diyor. Bu söz çok şey anlatıyor oysa.
Sevgilerimle dostlar. Toprakta gezinen karıncayı bile çok seviyorum.
Nermin Kaçar Bolu
YORUMLAR
Çok güzel ve çok önemli bir konuya değinmişsiniz.Evet hepimiz evlat sahibiyiz ve onların tırnağı incindiğinde canımızdan can gider.Çağın vebası gibi bir sürü genci yakan bu illet çok korkunç bir alışkanlık.Dileğimiz önce anne babaların ardında devletimizin bu konuda daha hassas olmalarını dilemek.Sevgilerimle.
gençleri hedef alıyorlar. Mutsuz, ai,levi sorunları olan, sevgisiz ortamda büyüyen, özellikle maddi durumu iyi olan,bu gençlerimizi de bataklığa sürükleyenler yine kendi arkadaş ortamları..ayrıca; fakir bir ailenin çocuğu da kullanabiliyor. nasıl mı? satıcılar kendilerine aracı olarak durumu iyi olmayan fakir gençleri de hedef seçiyor.önce dost olarak yaklaşıyorlar. sonra da ilk işe çıkartmaya ellerine de biraz para vererek.bir süre sonra; bu illete onları da alıştırarak yanlarından bıktıklarında gitmemesine engel oluyorlar. o genç ne yapacak uyuşturucu bulmalı. bunun içinde satış yapmalı. gençlerin ortamlarına giriyor. zaten; durumu iyi olan gençlerle bir süre sonra iyi birer alışveriş ortamı oluşturuyor. sonrası; birçok ailenin baş belası, gençleri hayattan soğutan daha çok karamsarlığa iten sonucu da ölüm olan bir bataklık..birçok gencimiz bu illete para yetiştiremediği için kendini satıyor. özellikle; lise çağındaki gençlerimize dikkat etmemiz gerekiyor..üzücü durumlar yaşmamak için..
ayrıca; dün bende izledim haberlerde bu olayı. ailede de suç var. Bulunduğu çevreyi değiştirebilirdi. Kızını arkadaş ortamından uzaklaştırabilirdi. Aile birkez hastahaneye yatırmıştı. İsteseydi çok şeyi başarabilirdi. Bence yeterince önemsemediler. Nasıl olsa kurtuldu gözü ile baktılar. Bu bir ilaçla geçecek hastalık değil ki..Nezle değil ki..Psikoloik durumlar.. Aile sevgisini,ilgisini göstermeli..
sonradan ağlamak kimi geri getirebilir ki...
uzun uzun yazdım artık bir noktada keseyim diyorum:)
yazınız doğru ve üzücü bir yazıydı..
saygılarımla..
Çok güzel bir konuya değinmişsiniz, çok teşekkür ederim. Bir genç olarak şunu diyebilirim en büyük ekskliğimiz sevgi dolu bir ortam. Ben seksen doğumluyum benim çocukluğumda bakkal vardı bakkalla yaşanılan güzel diyologlar ve samimiyet vardı. Hiçbir arkadaşımızda internet yoktu ve her sene sınava girmek zorunda değildik ve hayattı sokakta birşeyler paylaşarak geçirirdik ve benim ailem tüm arkadaşlarımı tanırdı ve bende onların ailelerini yani güzel bir mahalle ortamının temelini çocuklar atardı. Ve gelecek en büyük kaygımız artık bir gelecek kurmak çok zor kaç tane üniersite mezunu arkadaşım işsiz şu anda bende dahil. Bence gençiliğe ilk şeyi verirsek onların yanlış yollara sapmalarını engelleriz bir sevgi diğeri ise gelecek. Yeniden teşekkürler bu duygu dolu yazı için.
Ben gözyaşını anıyalı çok az oldu.Ağlardim fakat hep içime akardım.Başım çatlayacak gibi olurdu ama,ağlayamazdım.Sizin kadar bu anlamda yetkin değilim.Konu önemli ve kesintisiz sürmesi gereken bir mücadele..Evde başlayıp,sokakta bitmeyecek bir mücadele...Yürekten kutladım.Selam,saygı...