Adamı Adama Yolladılar
Köyümüz çok geniş bir ova üzerine kurulmuştur. İçinden geçen bir dere buraya ayrı bir güzellik katar. Evlerin hepsi toprak ve tek katlıdır. Her evin kendine ait bir meyve bahçesi ve hayvanlarını koyabileceği bir ağılı vardır. Köyün içine girdiğinizde tezek kokusunu hemen hisseder-
siniz.
Uzun bir yolculuktan sonra şehrin gürültüsünden uzaklaşıp köyde olmak, köyün kendine has kokusunu hissetmek bana çok huzur veriyor. Ne zaman eve gelsem kimseyi evde bulamam. Herkes tarlada işinin başın- da akşama kadar çalışıp durur. Köylü olmasa “şehir insanını kim doyu -rur acaba” diye düşünürüm hep. Biz şehirliler hep onların ürettiklerini tüketiriz. Karnımızı onların sayesinde doyurduğumuzun kaçımız farkındayızdır ki. Oysaki onlar emeklerinin karşılığını bile alamazlar. Bazı insanlar köylüyü küçümser ve adam yerine bile koymaz. Dedemin anlattığı bir anıyı yıllar geçse de hiç unutmam.
Uzun yıllar önceydi.Daha ilkokula gidiyordum Dedem bana :
“Bak evladım sen sen ol okumamış cahilleri küçümseme. Kim olursa olsun insana değer ver.” dedi ve başından geçen bir olayı anlattı .
Dedem :
”Bir gün köyümüzün ağasının oğlu evlenecekti. O zamanlar davetiye yerine düğüne davet edilen kişilere hediye gönderilirdi, Öyle özenerek hazırlanırdı ki hediyeler. Düğün hazırlıkları bitmiş davet hazırlıkları başlamıştı..Düğünler bir hafta sürerdi. Komşu köyler de davet edilir, hatırlı kişilere büyük hediyeler giderdi. Bir hafta boyunca koçlar kesilir, kazanlar kurulur, yemekler pişer, düğün evine gelenler yemek yerdi. Herkes bir işin ucundan tutar işler birlikte yapılırdı. O zaman bana da hediye dağıtma işi verilmişti. ”
Yaşadığı olayı anlatan dedemin gözleri dalmıştı. Sanki o anı yaşar gibiydi. Ben ise merakla dedemi dinliyordum. Dedem:
“Yavrum ağa beni yanına çağırdı .
“ Bu hediyeyi al komutana götür, düğünümüze davet et,” dedi.
"Doğrusu çok hoşuma gitmişti komutana gitmek, kapısını çalmak, hediyesini vermek…"
Anlatırken o anı yaşıtordu sanki dedem.
"Sabahleyin hava serin olur diye erkenden düştüm yola.Elimde koca bir bohça ile dağı bayırı aşıp komutanın evine vardım.. . Sabahın saat kaçı bilmiyorum ama gün doğalı çok olmuştu."diyen dedem heyecanla anlatmaya devam etti.
" Kapıyı birkaç kez vurdum, içerden “geliyorum” diye bir ses duydum . Beklemeye başladım ve kapı açıldı. Kapıyı komutan açtı beni görünce bağırarak sert bir sesle:
“Ne var, ne oldu?” dedi.
“ Efendim ağamızın düğünü var. Bu hediyeyi gönderdi. sizi düğüne bekliyor” deyip bohçayı verdim.
Gözü sinirden hiçbir şeyi görmeyen komutan:
” Hiç mi adam bulamadılar da seni bana gönderdiler. Beni bu saatte rahatsız ediyorsun.” dedi.
Doğrusu çok şaşırmıştım. Ben de:
“Efendim adamı adama yolladılar, beni de sana yolladılar.” deyip hediyesini uzattım.
Komutan sus pus olmuştu. Ne cevap vereceğini bilemedi. Bense çoktan köyümün yolunu tutmuştum bile."
Dedem adam gibi adamdı. Herkes tarafından sevilen sayılan dedemi rahmetle ve sevgiyle anıyorum.