- 514 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
EN BÜYÜK AÇILIM GÖNÜLLERİ KAZANMAK
Her kafadan bir ses çıkıyor.
İktidar kanadı gördüğü tepki üzerine "Kürt Açılımı" sözünü geri aldı, "Demokrasi Açılımı" kavramında karar kıldı. Ama kasdettiği açılımın içeriği de değişti mi, bilemiyoruz. Çünkü açıkladığı somut hiçbir şey yok. Muhalefet derseniz, en yüksek perdeden, sokaktaki vatandaşın bile ağzına alamayacağı tabirlerle açılımı yerden yere vuruyor. Bir ağız dalaşı ki sormayın gitsin.
Bu arada ne iktidarın, ne muhalefetin, bu PKK belasının nasıl çıktığını ve hangi ortamlarda nasıl geliştiğini ortaya koyup, o ortamı ve şartları düzeltelim diye kafa yorduğu yok. Üstelik bunun için açılıp saçılmaya da gerek yok.
Bir anımı anlatacağım ve yorum da yapmayacağım. Herkes ne anlarsa anlasın. Ama yeminle söylüyorum hiç ilave yapmadan, belki unuttuğum kısımlar olursa onları zikredemeden anımı yaşadığım gibi anlatacağım.
1978-79 yıllarıdır. PKK ve Apo lafları daha tam duyulmamıştır. Doğuda bazı çeteler dağa çıkmış, cinayet işlemektedir, adam soymakta ve tedhiş eylemleri yapmaktadırlar. Doğu halkı da olup bitenlere hayretle bakmakta, terörü tasvip etmediğini her halinden belli etmektedirler. Sıkıyönetim ilan edilmiş, buralarda yaşam zorlaşmaya başlamıştır.
Yedek subay olarak doğuda bir il merkezinde askerlik yapmaktayım. Levazım asteğmenim. Mesleğim maliyecilik. Tugayın satın alma işlerini yürütmekteyim. Komutanım yüzbaşı, satınalma komisyonu başkanıdır ama, işleri ben yürütmekteyim. Yüzbaşım emekli olmuştur, şu anda bile ahbaplığımız devam etmekte, zaman zaman görüşmekteyiz. Kış yaklaştığından Tugay ihtiyacı için odun tedarik edilecektir. Odun ise kürt vatandaşlarımızın oturduğu bir köyden temin edilmek durumundadır. Orada orman idaresinin odun deposu vardır. Bana bir jip tahsis edildi ve o köye gönderileceğim bildirildi. Önce Tugay komutanı beni çağırdı, görevimi söyledi ve başladı tenbihata:
-Asteğmen! Şu anda Kürt köyüne gidiyorsun. Sakın silahsız gitme. Silahını dolu bulundur. Yanına iki tane asker veriyorum, onların da uyanık bulunmasını sağla. Sakın, sivillerle görüşme. Sakın ikram kabul etme. Seni aldatma ve pusuya düşürme tehlikesine karşı uyanık ol. İşini yap, oyalanma ve hemen geri dön!
Sonra Kurmay Başkanı da çağırdı, benzer tenbihatlarda bulundu.
Daha önce hiç doğuda bulunmamış bir kişi olarak aldı beni bir korku. Jiple ve yardımcı erlerle o köye vardık. Elim hep tabancamın kabzasında. Şimdi biri çıkacak diye ödüm kopuyor. Köyün kenarında odun deposunda işimi bitirdim. Biraz ilerimde köyün camisinde köylüler öğle namazını kılıp çıktılar, cami çıkışında oturup sohbete başladılar. Ben de geri dönmeden önce şu camide namazımı kılayım dedim. Abdest aldım ve köylülerin arasından korka, korka camiye girdim, namazımı kıldım, gene süratle jipin yanına döneceğim. Ancak dışarı çıkınca bütün köylüler etrafımı çevirdiler.
-Kumandanım, Allah razı olsun. İlk defa camiye namaz kılmaya giren bir kumandan gördük.
-Kumandanım hoş geldin!
-Kumandanım karnın açtır, gel sana bir tavuk keselim, ya da yumurta pişirelim.
-Kumandanım, sizden önce de bu camiye kumandanlar geldiler ama, arama yapacağız diye çamurlu potinlerle içeri girdiler.
-Kumandanım, senden öncekiler bizi hep düşmanmışız gibi gördüler, konuşmadılar, aramıza girmediler.
-Kumandanım yemek yemeden seni bırakmayız!
Selamlarını ve iltifatlarını geri çeviremezdim. 15-20 dakika hasbihal ettim. ikramlarını ise zar zor geri çevirerek karargaha döndüm.
Sonraki günlerde, gerek şehirde, gerek köylerde işlerim oldu. Ama hiç bir zorluk görmediğim gibi, hep beni bağırlarına bastılar. Cuma veya vakit namazı, nerede olursa olsun onlarla beraber kıldım. Hatta namaz saatine rastladığımda resmi elbise ile onlara imamlık da yapıyordum.
Bir yıldan fazla halkla iç içe oldum. Kesinlikle yalan söylemiyorum, teskere alıp o şehirden ayrılırken, köylerden ve şehirden hatırı sayılır bir gurup halk beni yolcu etmeğe gelmişti. Ağlaşarak vedalaştım. Bu gün bile hala oradan yazıştığım ahbaplarım vardır.
Sahi bu hatıramı neden anlattım?
O insanları PKK teröristinin kucağına nasıl itmiş isek, çözüm de bu yanlışın düzeltilmesindedir.
Başlığı tekrarlayarak yazımı noktalayayım:
EN BÜYÜK AÇILIM GÖNÜLLERİ KAZANMAKTIR...
www.ekremsama.com
YORUMLAR
Gülabinin güzel bir türküsü vardır.Benimde şiiirim.
Alimin elinde çifte ilahsın
Zalimin elinde korkunç silahsın
Niye benim hallerimi yazmasın
Kalem seni parça parça kırarım....diye,işte o minval üzere,ehli olmayan insanların eline yetkiyi verince bu acı dramlara imza attık ne yazıkki.
Dost sözleriyin hepsinin altına imzamı koyarım.Teşekkür ederim.