KAYMAKAMA DİLEKÇE
[ kal
İlkokulu yeni bitirmiştim . Orta okula kaydımı yaptırmak için annemle evimize en yakın okula gittik , kayıt bölümündeki görevliye gerekli evrakları verdik. Görevli kontenjanlarının dolduğunu ve şehrin öbür ucunda bulunan (evimize çok uzak olan)diğer okula gitmemizi söyledi. İlçemizde iki tane orta okul vardı. Annem “orası bize çok uzak kızım nasıl gidecek.” dedi ama derdini anlatamadı.
O zamanlar çocuklar okula yürüyerek giderdi. Bu günkü gibi servise binme lüksleri yoktu. Henüz belediye otobüsleri de yaygınlaşmamıştı. Yağmur, çamur, soğuk, sıcak demeden günde iki saat yürümek bir çocuk için zor olsa gerek. Ama yapacak bir şey yoktu, kaydımı yaptıramadan eve dönmek zorunda kalmıştık. Yüzüm asılmış, canım sıkılmıştı.
Bahçe kapısından içeriye girdiğimizde dedem her zamanki gibi çiçeklerle uğraşıyordu. Bu nedenle ona çiçekçi dede derdik.
Dedem : “Ne o suratından düşen bin parça kim üzdü benim torunumu? “ diyerek bana bir çiçek uzattı. O güzelim çiçekler moralimi düzeltmeye yetmemişti. Annem olanları anlattı.”Güzel kızımı bu okula almadılar diğerine de yazdırırsak çok uzak gidip gelemez en iyisi bu sene evde otursun, gitmesin.” dedi .. O an ağlamaklı bir suratla dedeme bakıyordum ki yüzüme gülümseyerek baktı:“ Biz bu mahallede oturuyoruz almak zorundalar .Çabuk temiz bir kağıt alalım da kaymakama dilekçe yazalım.” dedi. Dedem okuma yazma bilmezdi ki. Bu işi kim yapacak diye düşünürken , ilkokulu bitirdin bir dilekçe yazabilirsin artık , sen bizden daha bilgilisin diyen dedem kağıt , kalemi elime tutuşturdu bile.
İş başa düşmüştü, bu işi becermeliydim.Aldım kalemi elime o söyledi ben yazdım. Doğrusu çok da düzgün bir dilekçe olmamıştı. Bir ilkokul öğrencisi ne kadar yazabilirse ancak o kadar olabilmişti. Dedem beni bisikletinin arkasına bindirdi elimde dilekçe kaymakamın yolunu tuttuk.
Kaymakamlık binasına vardığımızda çok heyecanlıydım.İçeriya girince merakla etrafımı süzmeye başladım. Kaymakamı çok merak ediyordum.
Kaymakam beyle görüşmek o kadar da kolay olmadı Sekreter “dilekçenizi bırakıp gidebilirsiniz” diyordu. Ama dedem ısrarla bekleyeceğini ve görüşmeden gitmeyeceğini anlatmaya çabalıyordu. Sekreterin bizi kaymakamla görüştürmeye hiç niyeti yoktu. Hava çok sıcak bütün odaların kapısı açıktı.
Dedemin ısrarla görüşmek istediğini duyan kaymakam odasının kapısına geldi bize şöyle bir baktı. Samimi ve neşeli bir ifadeyle bizi içeriye buyur etti, oturmamız için yer gösterdi. Biz de oturduk. Bir bana bir dedeme bakan kaymakam :“ Derdiniz nedir? “diye sordu .Dedem dilekçeyi ona uzatırken şakaklarından terler sızıyordu. Dilekçeyi okuyunca yüzünde tatlı bir tebbesüm beliren kaymakam “ Keşke herkes sizin gibi kızını okutmak için çabalasa .Bu ülkenin sizin gibi insanlara ihtiyacı var diyerek dedeme saygı ile baktı dilekçenin üzerine bir not yazıp “Bunu okula verin kaydınızı yaparlar.” dedi. Bizi kapıya kadar uğurlayan kaymakama “Allah senden razı olsun” diyen dedemle birlikte oradan ayrıldık.
Okula giderken dedem bana “Bu yazıyı bir okusunlar bak nasıl kaydını yapacaklar.”dedi.
Dedemle okul müdürünün odasına çıktık, dilekçeyi verdik. Müdür bey dilekçeyi okuynnca bize önce şöyle bir baktı . Sonra buyurun oturun diye yer gösterdi. Hemen hizmetliye “bize iki çay getir kızımız da gazoz “dedi. Tavrı değişen okul müdürü kaydımı yapmış ve bizimle çok ilgilenmişti.
Okuldan çıkıp eve giderken ben çok mutluydum . Dedem bu işi başarmanın huzuruyla “ Bir şeyi çok istedin mi , pes etmeyeceksin. Çok kararlı ve sabırlı olacaksın. Bak işte oldu.”dedi.
İşte bugün bir meslek sahibi isem bu ülkeye hizmet veriyorsam dedemin sayesindedir. Kızlar okumalı, kızlar cahil kalmamalı, eli ekmek tutmalı, erkeğine el açmamalı derdi . İnsan hakkını aramayı bilmeli, her şeye susarak boyun eğmemeli diyen dedemi rahmetle ve sevgiyle anıyorum.
in ]