Hz. Ali (r.a.) Böyle Seslendi
Hz. Ali r.a. bir gün ayağa kalkarak halka şöyle seslendi:
Mahlukatı yaratan, gecenin karanlığından sabahı çıkaran, ölüleri dirilten, kabirlerdekileri kaldıran Allah’a hamdolsun. Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Hz. Muhammed’in O’nun kulu ve rasulü olduğuna şahitlik ederim.
Size Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Kulu Allah Tealâ’nın rızasına götüren amellerin en üstünü –sırasıyla– iman, Allah yolunda cihad, fıtrî olan ihlâs, dinin ta kendisi olan namaz, Allah’ın farzlarından olan zekât, azabına karşı koruyucu bir kalkan olan Ramazan orucu, fakirliği yok eden ve günahları silen hac, malın çoğalmasına, ecelin ertelenmesine ve aile arasında sevgi bağlarının kuvvetlenmesine sebep olan sıla-i rahim, günahları bağışlatan, Rabb’in gazabını söndüren gizli sadaka, ölümün kötüsünü uzaklaştırıp dehşet sahalarında yıkılıp kalmaktan koruyan ma’ruf şeyleri yapmaktır.
Allah’ın zikrine koşun. Çünkü sözlerin en güzeli zikirdir. Müttaki kullara vaat edileni isteyin. Zira Allah Tealâ’nın söz verişi, vaatlerin en doğrusudur. Peygamberinizin yolunu izleyin. Çünkü yolların en üstünü O’nun yoludur. O’nun sünnetlerine sarılın. Zira sünnetlerin en değerlisi O’nun sünnetleridir. Allah’ın Kitabı’nı öğrenin. Çünkü sözlerin en üstünü odur. Dini iyice kavramaya çalışın. Çünkü din gönüllerin baharıdır. Dinin aydınlığıyla şifa bulun. Zira o, sinelerde saklı hastalıklara bir şifadır.
Kur’an’ı güzel okuyun. Zira ifadelerin en güzeli odur. Size karşı Kur’an okunduğunda susup dinleyin ki merhamet olunasınız. Kur’an ilminden bir şey öğrendiğinizde, onunla amel edin ki doğru yola iletilesiniz. İlmiyle amel etmeyen alim, cehaleti yüzünden haktan sapan cahil gibidir. İkisi de sapmış ve helâk olmuştur. Fakat ben, cehaleti içinde bocalayan şu cahile göre, ilminden soyulmuş şu alime karşı (mahkeme-i kübrada) ileri sürülecek delilin daha güçlü olacağını ve böyle kimselerin pişmanlığının daha sürekli olacağı görüşündeyim.
Vehme kapılmayın, şüpheye düşersiniz. Şüpheye düşmeyin, küfre girersiniz. Nefsleriniz için kolaylık (dinin emirlerini yerine getirmede tolerans) göstermeyin, gaflete düşersiniz. Hak’tan gafil olmayın, zarar edersiniz.
İyi dinleyin! Güven duymanız ihtiyatın bir neticesidir. Aldanmamanız da güvendendir. Kendine karşı en yararlı olanınız, Rabbine en fazla itaat göstereninizdir. Kendini en çok aldatanınız da Rabbine karşı en fazla isyankârlık edeninizdir. Allah’a itaat eden emniyette olur ve müjdelenir. Allah’a isyan eden ise korkar ve pişmanlık duyar.
Allah’tan yakîn isteyin. Sıhhat ve afiyet içindeyken onu elde etmeye çalışın. Kalplerde olanların en hayırlısı yakîndir. Azimete uygun olanlar en üstün işlerdir. Sonradan uydurulan işler (bid’atlar) ise en şerli işlerdir. Din adına sonradan uydurulan her iş bid’attır ve onu uyduran da bid’atçıdır. Kim bid’at uydurursa zarar eder. Bir bid’at uyduran hiç kimse yoktur ki, o bid’atıyla bir sünneti terk etmiş olmasın. Gerçek aldanış, bir kimsenin dininde aldanmasıdır. Aldanan kendisini zarara sokmuştur.
Riya, Allah Tealâ’ya bir çeşit şirk koşmaktır. İhlâs ise amelin kabulüne delil ve imanın icabıdır. Oyun ve eğlence meclislerine devam etmek, Kur’an’ı unutturur. Oralara şeytan gelir ve oralar insanı her türlü taşkınlığa sevk eder. Kadınlarla çok oturup kalkmak kalpleri saptırır. Gözler kadınlarla oturup kalkılan meclislere kayar. Buralar şeytanın tuzaklarıdır.
Allah’a verdiğiniz sözde durun. Zira Allah sadıklarla beraberdir. Yalandan da uzak durun. Zira yalanla iman bir arada bulunmaz.
Dikkat edin! Doğruluk kurtuluş ve şeref vesilesidir. Yalan ise alçaklık ve felakete götürür.
Dikkat edin! Hakkı söyleyin ki, onunla tanınasınız. Hak neyi gerektiriyorsa onu yapın ki, ehl-i haktan olasınız. Size güvenip bir şey emanet edenin güvenini boşa çıkarmayın. Sizinle irtibatlarını kesen yakınlarınıza sıla-i rahim yapın. Sizi mahrum edenlere siz fazl-u kerem ile muamele edin.
Söz verdiğiniz zaman sözünüzde durun. Hükmettiğiniz zaman adaletle hükmedin. Soy-sopla övünmeyin. Birbirinize lakap takmayın. Birbirinizle alay etmeyin. Birbirinize buğz etmeyin. Zayıfa, mazluma, borçluya, Allah yolunda cihad edene, yolda kalmışa, dilenciye, köleye yardımcı olun. Dullara, yetimlere acıyın.
Aranızda selamı yayın. Size selam verene misliyle veya daha güzeliyle karşılık verin. “Birr ve takva üzere yardımlaşın; günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın. Allah’tan ittika edin. Zira Allah’ın azabı çetindir.” (Maide, 2)
Misafire ikram edin. Komşuya iyi davranın. Hastaları ziyaret edin. Cenazeleri teşyi edin. Ey Allah’ın kulları, kardeşler olun! Dünya yüz çevirdi. Veda etmek üzere. Ahiretin ise gölgesi düştü; karşıdan göründü. Bugün hazırlanma günüdür; yarın müsabaka var. Kazanan cennete, kaybeden cehenneme girecek!
İyi dinleyin! Sizler şimdi, arkasında sizi hemen isteyen ecelin bulunduğu arzu ve istekler alemindesiniz. Bu hazırlık dünyasında eceli gelmeden Allah rızası için samimiyetle amel eden, işini en güzel şekilde yapmış, arzusuna kavuşmuş olur. Amellerinde kusur eden ise zarar etmiş ve emeline ulaşamamış olur. Üstelik de arzusu kendisine zarar verir.
Gerek sıkıntılı, gerekse huzurlu zamanlarınızda salih amel işleyin. Eğer bir saadete nail olursanız şükredin. Bununla birlikte korku ve endişeyi de bırakmayın. Eğer başınıza bir sıkıntı gelirse Allah’ı zikredin ve umudu elden bırakmayın. Zira Allah, müslümanların akıbetlerinin iyi olacağını, şükredenlere ise nimetlerini artıracağını bildirmiştir.
Ben, cennet gibi, isteyenleri uyuyan bir yer görmedim. Cehennem gibi de, girmek istemeyenlerin gaflet içinde bulunduğu bir yer görmedim. Yine ben, gizli olan her şeyin açığa çıktığı, büyük günahların toplandığı bir gün için kazanılandan daha kârlı bir kazanç görmedim. Hakkın fayda vermediği kimseler, bâtılın zararını görürler. Hidayetin istikamete sevk etmediği kimseyi de dalâlet kendisine çeker. Yakînin fayda vermediği kimseyi şüphe zarara uğratır. Elindekinden faydalanmasını bilmeyene, elinde olmayan hiçbir fayda sağlayamaz.
Size bu dünyadan göçeceğinize dair emir verilmiş, azığınızın ne olduğu da gösterilmiştir.
İyi dinleyin! Sizin için en fazla korktuğum iki şey var: Uzun emel sahibi olmanız ve nefslerinizin hevasına uymanız. Zira uzun emel ahireti unutturur; nefsin hevasına uymak ise hakikatten uzaklaştırır.
Dünya sırtını dönmüş gidiyor. Ahiret de karşıdan geliyor. Her ikisinin de evlatları (bağlıları, isteklileri) vardır. Siz, gücünüz yettiğince ahiret evlatlarından olmaya bakın. Sakın dünya evlatlarından olmayın.
Bugün amel günüdür, hesap yoktur. Yarın ise hesap vardır, amel yoktur.
Kaynak: İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, 7/319-320. /Semerkand