- 621 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
AÇILIM MI, BÖLÜŞÜM MÜ???
Pek çok yazılı-görsel basının her gün gündemini işgal eden konuların başında hep sözüm ona;”Kürt Açılımı” var.
Güneydoğu meselesinde gündemi işgal eden akil adamlar(!) yine aynı şekilde İç işleri bakanımızın gündemini de meşgul ediyorlar. Çünkü ülkemizde ilim-irfan sahibi başka kimse yok(!) Ülkemizin en akıllısı ve ilim sahibi adamları aynı adamlar(!) Fikirleri de bulunmaz “Hint kumaşı(!)”
Olay o hale geldi ki, her önüne gelen, sorun hakkında fikir yürütüyor, çözüm dayatıyor. Ülkenin Cumhurbaşkanı;” Sorunun çözümünün en uygun zamanı.”dediği halde ve sorunun bu kadar çok ayağa düşmesine sebep olmasına rağmen, o bile sorunu kendi kendimize çözmemiz gerektiğinden bahsediyor.
Kimi siyasiler(ABD Elçisi), PKK’nın muhatap alınamayacağından, çözümün siyasal olduğundan ve bu nedenle muhatap olarak DTP’nin alınması gerektiğinden bahsediyor. Kimi Özerklikten, kimi siyasal gevşeklikten, kimide daha farklı çözümlerden dem vuruyor.
Öncelikle hükümetin çok uzun bir zamandır yaşadığımız terör sorununu “etnik” bir sorun gibi görmesi ülkemizin bütünlüğü için en büyük tehdit ve tehlike olduğu halde bu anlayışla hangi siyasal veya ekonomik çözümlerden bahsedeceksiniz.
Daha dün AB, Kürt azınlığın haklarından bahsettiğinde tepki veren yöneticiler, bu gün Sözüm ona “Kürt Sorununun” çözümünden bahsediyorlar. Hâlbuki dün karşı çıktığımız dayatmaya bu gün teslim olmuş görünüyoruz. Yani bir milletten birçok millet çıkarmanın ilk ayağı, Güneydoğudaki kardeşlerimizi ayrı bir millet olarak kabul etmeye başladık. Sonrasında ise diğer kabul edeceğimiz milletlerin hakları gelecek. Yani! Türkiye’nin bir mozaik olduğunu ve farklı milletlerden meydana geldiğini kabul edeceğiz!
Bilenlerin hatırındadır; Lord Gurzon namlı İngiliz,”Bu gün burada kabul etmediğiniz isteklerimizi cebime konuyorum. Yarın ülkenizin imarı gerektiğinde hepsini teker teker cebimizden çıkarıp size kabul ettireceğiz.” diyor. Dün Lozan’da bizden istenilenleri ve daha fazlasını bu gün AB ve ABD tek tek bize kabul ettiriyor ve dayatıyor. Bizde Başvekillerimizden birisinin dediği gibi alıştıra alıştıra kabul etmekle meşgulüz. Bir gün bakacağız-Allah korusun-elimizde ne devlet ne de millet kalmış!
Rus işgal politikalarında;”Süngüyü batır gidiyorsa devam et, gitmiyorsa çıkar başka bir yerden batır.”esastır. Bize uygulanan politika ise aynen bu. Bir süre önce itiraz ettiğimiz bir talep bir süre sonra makul geliyor ve kabul ediyoruz. Çünkü Devletin politikaları gündelik sorunlara göre şekilleniyor.
Birilerinin, birilerinin kulaklarına fısıldamasıyla bir kısım sorunlar gündeme geliyor ve gündem oluşturuluyor. Ne yazık kendi gündemimizi hala bizler oluşturamıyoruz. Ülkenin de siyasetinde gündemini acıdır ki, kaynağını bilemediğimiz veya resmen ifade edemediğimiz güçler oluşturuyor. Günlerce aynı gündemle yatıp kalkıyoruz.
En radikalinden, en liberaline kadar bir süre sonra bize sunular gündemi konuşmaya başlıyor ve o gündemle yatıp onunla kalkıyoruz. Ülkenin gerçek gündemleri, milli politikalar sonraya erteleniyor veya unutuluyor.
Aynen; Güneydoğu ile ilgili sorun da çok taze bir sorunmuş gibi ve çözümü de hemen oluverecekmiş gibi gündeme getirildi ve haftalardır konuşuyoruz, hava öyle bulandı ki kim ne yapıyor, ne düşünüyor belli değil. Konuya milli çizgilerle yaklaşanlara bir şey sorulmuyor. Yalnız olay bir kısım akil(!) adamlarla tartışılıyor, konuşuluyor. Başka kimlerin(!?) konuşulanlardan haberi var, millet bilmiyor.
Güneydoğudaki sorun, yani terör sorunumuz; Bölgenin konumu itibarıyla, beynelmilel güçler tarafından asırlardır ayakta tutulmaya çalışılır ve daima kaşınır. Devletimiz de gerekli tedbirleri alır ve bölgesel barışı temin eder. Bunun içinde Ortak paydaları kullanır, hukukun içinde kalarak sorumlular varsa cezalandırır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti; bin yıllık deneyimi olan, bölgeyi iyi tanıyan ve bütün kavimleri bir ortak paydada birleştirmesini bilen tecrübeli devlettir. Acı olan ise bu kadar deneyimli bir devletin başında bulunan bu gün bilgisiz ve başına buyruk yöneticiler sayesinde Osmanlının parçalanmasından sonra nerede ise ikinci bir parçalanmayı yaşamak için gün sayıyoruz.
Ülkeyi idare edenler, birilerini memnun etmek için, ülkede ayrışmanın temellerini atıyorlar fakat belki de farkında değiller.
“Yanlıştan dönmek fazilettir.” Umarız ki sözlerimiz ilgililere ulaşır ve yanlıştan dönerler. Yoksa hem millete hem devlete ve hem de bütün mazlum milletlere yazık etmiş olurlar. Bu vebalin altından da kalkamazlar. Bizden söylemesi…
Mustafa Göktekin
YORUMLAR
Gerçekten Osmanlı Devletinde" azınlıkların hakkı" diye bir sorunu kabul edip bir takım tedbirleri Avrupalı dostlarımızın telkinleriyle icraata koyduk,Balkanları kaybettik.Şimdi de" etnik sorun" diye bir sorunu kabul edip ABD li dostumuzun telkinleriyle bir takım tedbirler almya çalışıyoruz, şimdi kaybedecek neresi kaldı Allah aşkına?... Kaleminize sağlık,Efendim.
YETTİ ARTIK BU AÇILIM....İNANIN YETTİ YANİ....NE AÇILIMI BUNU ANLAMIŞ DEĞİLİM....MÜSLÜMAN BİR TÜRK EVLADI OLARAK TÜRKLÜĞÜM İLE GURUR DUYUYORUM...HZ.PEYGAMBERİMİZİN HADİSİ ŞERİFİNE NAİL OLAN BİR PADİŞAHIN OSMANLININ TORUNU OLMAKTAN GURUR DUYUYORUM....İSLAMA HİZMET ETMİŞ VE ETMEYE DEVAM EDEN, BAYRAKTARI OLAN TÜRK MİLLETİNİN BİR EVLADI OLARAK TÜRKLÜĞÜMDEN GURUR DUYUYORUM....TÜRKİYEDE KÜRT SORUNU MU VAR...ŞAHSEN YOK ESASEN...