KATIR HAYRİ
Ailesi ile birlikte İngiltere şehirlerinden birisi olan Bristol’e taşınan küçük Joanne’nin hayatı, babasının Bristol halkı tarafından Türk Mahallesi olarak anılan bölgeden kiraladığı evle, kendisinin daha sonra “Başıma gelen en güzel şeydi” diyeceği bir şekilde değişmişti.
Joanne, bu şehre taşındıklarında 3. sınıfa devam ediyordu. Ve Joanne’nin babası Mr. Payne kızının okuldan geri kalmaması için evlerine yerleşme işi biter bitmez, onun için bir okul aramaya başladı.
Aslında mahallelerinde bir okul vardı ama Mr. Payne genelde öğrencilerini Türk ve Hintli çocukların oluşturduğu bu okula kızını yollamak istemiyordu. Zaten maddi durumu biraz iyi olsa Türk Mahallesi olarak anılan yerden ev de kiralamazdı ama şartlar onu buna zorlamıştı.
Ve aynı şartlar, ara dönem olması sebebiyle, küçük kızı, mahallelerindeki hariç hiç bir okulun kabul etmemesi ile bu defa Mr. Payne’i istemesede Joanne’i bu okula göndermek zorunda bırakıyordu.
Joanne hemen okula başladı. Aslında o babasının tersine okulunu çok seviyordu. Sınıfındaki öğrencilerin yarısından fazlası Türk’tü. Sıcakkanlı bir kızdı Joanne. Daha sonraları bu özelliğini büyükannesi Kathleen’den aldığını sık sık ifade edecekti.
Arkadaş canlısıydı. Bu yüzden sınıfındaki öğrencilerle hemen kaynaştı ve arkadaş oldu. Ama onun hayatını asıl değiştiren olay ise sınıfındaki öğrencilerden Kıbrıslı bir Türk ailenin oğlu Hayri ile tanışması olmuştu. Hayri duygusal ve içine kapanık bir çocuktu ve soyadı yüzünden sınıfın alay konusuydu.
Hayri’nin soyadı “Katır”dı. Genelde sınıftaki Türk öğrenciler “Katır Hayri” aşağı “Katır Hayri” yukarı, sürekli onunla dalga geçiyorlardı. Ve bir süre sonra onlara sınıftaki az sayıdaki İngiliz öğrenci de katılmıştı. Ama onlar Hayri ismini zor telaffuz ettikleri için Hayri’ye “Harry” diyorlardı. Ve onunla “Harry Mule” yani “Harry Katır” diyerek dalga geçiyorlardı.
Sınıfta belki de onunla uğraşmayan ve ona acıdığı için onunla arkadaşlık kurmaya çalışan tek öğrenci Joanne olmuştu. Sınıfındaki öğrencilerin tüm alaylarına kulaklarını tıkamıştı Hayri. O içine kapanmış, kendi hayal dünyasında yaşıyordu ve aslında orada dış dünyadakinden çok daha mutluydu.
Bu yüzden ilk başta Joanne’nin kendisi ile arkadaşlık kurma çabalarını yadırgadı. Karşı koymaya çalıştı. Belkide dünyasında başka kimseye yer olmadığını düşünerek Joanne’nin dostluk girişimlerine kayıtsız kaldı. Ama dediğim gibi Joanne sıcakkanlı bir kızdı. Ve onun hakkında söylemeyi unuttuğum bir şey ise bir o kadar inatçı oluşu.
Joanne ne yaptı etti, altından girdi üstünden çıktı ve bir şekilde Hayri’nin dostluğunu kazanmasını bildi. Artık okulda birlikte vakit geçiriyorlardı. Joanne sınıfta Hayri’nin avukatı kesilmişti. Hayri ile dalga geçmek isteyenlerle neredeyse kavga edecekti. Sınıftakilerde akıllı ve inatçı bu kızla dalaşmayı pek göze alamadıklarından artık Hayri ile eskisi kadar uğraşmıyorlardı.
Hayri tüm iç dünyasını Joanne’e açmıştı. Onun uzattığı dostluk eline o da bu şekilde cevap veriyordu. Zaten başka arkadaşı da yoktu. Hayri, Joanne’e uydurduğu küçük hikâyeleri anlatıyor ve Joanne’de onu dinledikçe aslında Hayri’nin ne kadar dolu ve hayal gücü zengin bir çocuk olduğunu keşfediyordu. Ve Hayri’nin genelde büyücüler, cadılar ve doğaüstü güçler ile ilgili uydurduğu hikâyeleri seviyordu.
6. Sınıfa geldiklerinde Hayri artık Joanne’e uydurduğu o hikâyeleri kısa kısa yazmaya başlamıştı. Yazdıklarını hemen okusun diye arkadaşına veriyordu ve hatta bazı hafta sonları yazdıklarını ona vermek için pazartesiyi bekleyemiyor ve Joanne’lere gidiyordu hikâyelerini ona okutmak için.
8. sınıf bittiğinde, aslında hikâyemizde bir anlamda bitiyor. Joanne ve ailesi Chepstow’a taşınmışlardı. Ve tabiki ayrılık en çok Hayri için zor olmuştu. Kendi dünyasına ve yalnızlığına zorunlu olarak geri dönmüştü Hayri.
Joanne ile bir kaç ay mektuplaştılar ama daha sonra Hayri’nin ailesi de Kıbrıs’a geri döndü ve bir daha Joanne ile hiç görüşmediler. Ve görüşemedikleri için de Joanne’nin, 10. sınıfta intihar eden Hayri’nin ölümünden hiç haberi olmadı.
Daha sonra Joanne, Exeter Üniversitesine gitti ve burayı bitirdikten sonra 1 yıl da Fransa da Fransızca ve Klasik Edebiyat okudu. Daha sonra Londra’ya yerleşti kitap yazmaya başladı. İlk eseri ise “Harry Potter” oldu. Joanne Kathleen Rowling’in ilk eseri olan bu seri tüm dünyada 300 milyonun üzerinde kopya satarak onu dolar milyarderi ve İngiltere’nin en zengin kadını yaptı. Ve J.K.Rowling yani Joanne Kathlen Rowling okul arkadaşı “Harry Mule”‘u yani Hayri Katır’ı ve onun hikâyelerini hiç unutmadı.
Not: “Bu hikâyede anlatılan olayın kurgusu ve Hayri Katır isimli şahıs tamamen hayal ürünüdür. Kimsenin emeğini karalama düşüncesi olmadan sadece hayal gücü çalıştırılmıştır”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.