- 369 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
ÖLÜMÜNE AŞK-25
Babasının omzunda, çocukluğundan bu yana ilk defa yaslanarak ağlamıştı. Babasına yakın olmak ister fakat onun sert tavırlarından yaklaşamazdı. Bir zırh giymişti sanki çevresindekilere. Özellikle de çocuklarına ve karısına karşı. Çocukluğunda ona karşı daha farklı olduğu aklına geldi birden bire. Onu kucağına alır ve büyük bir insan varmış gibi konuşurdu. Onunla oyunlar oynar ve her istediğini yapmaya çalışırdı. Babasının onu sevdiğini bilir fakat o daha da üzerine titremesini isterdi. Şimdi ise hayatının en önemli kararı için onun ağzından çıkacak kelimeleri bekliyordu. Gözlerinin içine adeta kurbanlıkmış gibi yalvaran bakışlar ile bakıyor ve kararını etkilemeye çalışıyordu.
Ökkeş Bey ise son zamanlardaki tavırları nedeniyle otoritesinin yerle bir olduğunu düşünmeye başlamıştı. Bunun en büyük nedeni de yaşının ilerlemesi ile yüreğinin yumuşamaya başlamasıydı. Son zamanlardaki sıkıntıları da etkili olmuştu. Köyündeki insanların onu dışlama girişimleri ve evinin taşlanması sonucu, ailesine olan düşkünlüğünü artırmış ve daha ılımlı tavırlar sergilemesine yol açmıştı. Kızının şu an için evlenmesi düşündüğü en son şeydi aslında. Başlık parası yüzünden, kızının önünde beş tane ağabeyi vardı ve onların yuva kurmalarını bile sağlayamamıştı. Onlara her baktığında, yaşıtları evlendiği halde onlar evlenememişti. Gözlemlerine göre hepsinin de sevdiği vardı. Onlara her baktığında,yetersiz bir baba gibi görüyor ve daha çok üzülüyordu. Nüfus planlaması olduğu halde o karısına bu konuda söz hakkı bile vermemişti. Her seferinde “ Allah’ ın işine karışma. Rızkını verir yüce Rabbim. “ Diyerek susturmuştu. Şimdi hak veriyordu Kezban’ a. Çocuklukları öyle böyle geçmişti. Büyüdükçe sorunları artmış ve şimdi de daha farklı sorunlarla karşı karşıya kalmıştı.
Kenara köşeye çocuklarının geleceği için koyduğu birikimleri ise ancak bir tanesinin evlenmesine yetecek kadardı. Canla başla ailecek çalışıyor fakat hayat pahalılığı yüzünden eski günlerini arar hale gelmişti. Hasat mevsiminin sonunda rahatlayacağını ümit ediyor fakat yine hayal kırıklığı ile karşılaşıyordu. Bu her bahar ve hasat sonu aynı şekilde sonuçlanıyordu. Tüm bu olumsuzluklar ise onu daha da çıkmaza sürüklüyordu. Şimdi ise kardeşinin baskıları ile karşı karşıya kalmıştı. Bir tarafta kardeşi, diğer tarafta kızının mutsuz olması. Kardeşinin istediği gibi davransa kızının mutsuzluğuna sebep olacaktı. Kızının isteğini kabul etse bu kez de onlarla karşı karşıya gelecek ve aile içinde huzursuzluğa sebep olacaktı. Çıkmazların içinde kalmıştı.Otoritesinin de zedelenme ihtimali vardı bu durumda da.
Gülistan’ ın kollarını yavaşça gevşetti kendi bedeninden. Sonra kalktı yavaşça ve pencerenin önüne geldi ve bir müddet anlamsızca sokağı seyretti. Sonra geriye dönerek, katı tavrını takındı ve ,
“Kızım! Daha kararımı vermedim. Sadece bana amcan, seni istemeye geleceklerini söyledi. Ben de itiraz etmedim. Gelecekler ama vereceğimi söylemedim. Neden istemiyorsun. Günün birinde evleneceksin nasıl olsa. “
“Baba! Evleneceğim tabii ki.! Ömür boyu bekâr kalacak halim yok. Ama amcamın oğlu ile evlenmek istemiyorum. Ben onu ağabeyim gibi gördüm. İsyanım bu yüzden zaten. Hem sen de biliyorsun. Akraba evliliğinin sakıncalı olduğunu. Akraba evliliklerinde sakat çocuklar dünyaya geliyor. Hem ikimizin arasında bir sorun olursa sizi de çok etkiler. Lütfen Baba, kararınızı verirken bunları da düşünün. “
Dedikten sonra arkasına bakmadan odadan çıktı. Ökkeş Bey, kızının arkasından öylece bir müddet baktı kaldı. Kızı mantıklı şeyler söylemişti. Kafası karmakarışık olmuş ve karar veremeyecek hale gelmişti. O sırada kapıdan içeriye Kezban Hanım girdi. Düşünceli ve üzüntülü bir hali vardı. Bir an kocasının gözlerinin içine baktı. Sanki yalvarır gibi bakıyordu. Hiç konuşmadan odadan çıktı ve gitti.
Ökkeş Bey , karısının arkasından karısının yanına mutfağa girdi. Hummalı bir çalışma içindeki Keban Hanım ise hem akşam ki konuklarına ikram için çörek yapıyor, bir taraftan mırıltılı bir şekilde isyanını dışına atmaya çalışıyordu.
Yemek hazırlanmış ve her zamanki gibi sofraya oturmuştu aile fertleri. Diğer akşamlardan farkı ise sofrada sessizliğin hakimiyetiydi. Yemeğin ardından acele ile sofra toplandı ve misafirlerin gelmesi için beklenmeye başladılar. Kapının tıklatılmasıyla bu sessiz ortam bozulmuştu. Gülistan’ ın yüzü birden bire değişti ve odasına gitti.
Kapıda kardeşi ve ailesini karşıladı Ökkeş Bey. İçeri girildikten sonra, kısa bir sohbetin ardından, ziyaret sebebine geldi mevzu.
“Ağam! Sebebi ziyaretimize gelince. Allahın Emri, Peygamberin kavliyle kızın Gülistan’ ı oğlum İbrahim’ e istiyorum. “
Ökkeş Bey, biraz düşündükten sonra ,
“Gardaşım, bugün bana bu dediğin konu için geleceğinizi söylediğinde herhangi bir şey söylemedim. Ama eve gelince çok düşündüm. Akraba evliliği her yönden sakıncalı sonuçlar doğuruyor. Belki ben böyle konuşunca bana kızacak ve kırılacaksın. Ama ben her şeyi göze alıyorum. Kızımı vermeyeceğim.Evlenmesini istemiyorum daha. “
Bu sözleri duyunca kardeşi Baran çok bozuldu. Yüzü birden asıldı.
“ Ağam! Sana karşı bir kusur mu işledim. Bugün çok daha farklıydın. Şimdi ise daha farklı davranıyorsun. Ne değişti. Anlayamıyorum seni doğrusu. Sana çok kırıldım. “
Diyerek, hep beraber kalkarak evi terk ettiler. Arkalarından öylece baktı kaldı Ökkeş Bey. İkilem arasında kalmış ve en sonunda tercihini kızından yana kullanmıştı. Kardeşi ile bu mesele yüzünden yıllarca sürecek bir kırgınlık yaşayacaktı.
Odasında endişeli bir şekilde idam fermanını bekleyen mahkumlar gibi bekliyordu Gülistan.Kapının açılmasıyla kapıdan tarafa baktığında Annesini gördü. Annesinin yüzüne bir gülümseme yayılmıştı sanki.
“ Buyur Ana”
“Kızım! Sen bugün babana ne dedin.? Seni vermedi İbrahim’ e. Amcanlar kızarak çıkıp gittiler. “
Gülistan bu güzel haberi duyunca, sevinçten göklere uçtu. Hemen Anasına sarılarak , yanaklarını öpmeye başladı. Keban Hanım ne olduğunu anlamaya çalışıyor, bir taraftan da kızından kurtulmaya çalışıyordu. Gülistan ise eski neşesine kavuşmanın keyfini çıkarır gibiydi.
DEVAM EDECEK !
YORUMLAR
galiba o kız sensin gülüstan yani
ölümüne AŞK evet aşk zaten ölümüne olmamlı
Yavaş yavaş törenin beli kırılıyor.Ökkeş'in bu kalıplaşmış zihniyete ,kızı Gülistan'ın yüreğinin sesini dinleyerek karşı koyması doğrusu harikaydı...
Karanlık güçler ve kalıplaşmış duvarları yıkmak için dört koldan ilerleme oluyor.Gülistan'ın isyanı ve babası tarafından onay alması,Hamzanının itirafçı olup adalete teslim olması,Ahmet astsubay'ın ağalığa direnmesi...Dördüncü olarak yöre halkının da bu gelişmelere kayıtsız kalmayarak desdeklemiş olmasıyla kare tamamlanmış olacak bana göre...
Artık romanın her tarafında gezinmeye başladım...
Kutlarım kardeşim benim...Harikasın...
Yarn gelse de "devamı gelecek" i okusam.Bana da yazık ya...
selamlar...