- 654 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AY IŞIĞINDA FUTBOL MATİNESİ
AY IŞIĞINDA FUTBOL MATİNESİ
Tuna nehri’nin bir yaramaz çocuk misali omzunu silkerek akmayışının ve etrafını yıkmayışının nedenini; şanı büyük Osman Paşa’nın “Plevne’den çıkmam” demesinden kaynaklandığını zannederdik hep bugüne kadar. Oysa başka bir nedeni varmış. Buda ile Peşte’nin arasından sızarak Fenerbahçe’mize bu iki kenti tek vücut olarak gösterme derdindeymiş meğer Tuna nehri. Bunun içinde Fenerbahçe’mizin kentin takımı Honved’e iade-i ziyareti gerekiyormuş.
Eskiden komşuya gidilmeye karar verildiğinde, evin küçüğü olarak kim varsa, o kurban seçilir ve onunla haber gönderilerek; “Müsaitseniz bizimkiler akşama size gelecekler” dedirtilirmiş. Honved’e; “Müsaitseniz Perşembe akşamı 5-1’in rövanşında takımımız size gelecek.” denilmemesinde Macaristan’ın komşumuz olmamasının payı büyük sanırım.
Rövanş karşılaşmasını bir tek seyircinin bile tribünden izleyemeyişinin nedeni, Honved’e çat-kapı gidişimiz değil elbet. Macaristan’ın bu orta direk takımının aşıkları yaramazlık yapmışlar geçen yıl ki Avrupa kupası maçlarının sonuncusunda. “Gelecek yıl ilk Avrupa maçınızı seyircisiz oynayacaksınız” demiş Amca kılıklı Uefa kulağını çekerek Honved’in. Stadın ıssız ada görüntüsü bu yüzden anlayacağınız. Sezen Aksu “Masum değiliz hiç birimiz” şarkısını Honved seyircisi için yazmış sanki.
“Bu maç biran önce bitse de Denizliye gitsek. Malum, iki gün sürecek bir maç yapacağız Denizlispor ile” havası var takımımızda. Dos Santos’un 9’uncu dakikada alelacele attığı golde bu yüzden zaten. Çekirgenin kaç kere sıçrayabildiğini merak eden Bilica’nın kızarmasından dolayı bir kişi eksildiğimizi fırsat bilerek gol provası yapan Honved’e gol nasıl atılır öğretmek gerek. Bunun için gönüllü aramaya ne lüzum var? Elini açan Ali Bilgin hazır kıta nasılsa.
Nihayet bu sevimsiz maç bitiyor ve turu geçiyoruz. “Avrupa düşler sahnesindeki yeni Mazlum’unuz FC Sion. 20 ve 27 Ağustos’ta doyasıya tokatlayabilirsiniz” diyor maçın ertesinde çekilen kura. Bu bilgiyi de verdikten sonra geçelim çok acayip hareketlerin yaşandığı Denizli’ye.
Kırık dökük bir Denizlispor maçıyla aramızdan ayrılan Daum, o gece; “Gidişim suskun olmuştu ama dönüşüm muhteşem olacak” demiş midir acaba ne dersiniz sevgili okur? Gerçektende dönüşü yine bir Denizli akşamına denk geldi Daum’un. 1183 gün önce sahaya atılan konfeti ve yabancı maddelerle takımımızı uğurlayanlar, bu sefer 100 TL’lik fahiş fiyattaki pişkin biletlerle, “Daum wilkommen in der 2006 hölle” yani “2006 cehennemine hoş geldin Daum” pankartıyla ve çiçeklerle karşıladılar.
Geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını yitiren Espanyol takımının 26 yaşındaki kaptanı Jarque anısına, sezonun bu ilk maçına siyah bant takarak çıktı takımımız. Aynı zamanda Güiza’nın eski takım arkadaşıydı Jarque. Güiza bu maçta atacağı gol ya da gollerini ona adayacaktı.
2006’nın karanlık 14 Mayıs’ından medet umanlar, daha 53’üncü saniyede öksürüklere boğuldular. Güiza’nın bu sefer germediği ok hepsinin genzine kaçmıştı. Bu gol gerek Fenerbahçe’mizin, gerekse ligimizin ‘en erken golü’ olarak kayıtlara geçerek Jarque’ye adanmış oldu böylelikle. Golden sonra bir yarış başladı takımımızda sanki, ‘en net golü kim kaçıracak?’ yarışı. Doğrusunu isterseniz bu hususta kimse Dos Santos’un eline su dökemedi. 61 metre top sürüp, kaleciyle karşı karşıya kalarak gol kaçırmak ona has bir meziyet olsa gerek.
Dakikalar 59’u gösterdiğinde şehir elektriğinin firar edeceği tuttu ve Denizli Atatürk Stadıyla birlikte tüm şehir ay ışığına gebe kaldı. Ayın denize yansımasına ‘yakamoz’ denir, kabul. Peki ya çime yansımasına ne denir acaba? Eğer bileniniz varsa [email protected] adresime bu cilveli sorumun cevabını yazmanızı rica ederim sevgili okur.
Elektrik kesintisinin sebep olduğu 42 dakikalık duraklama ve gollerimizden ilkinin maçın henüz başında, ikincisinin ise bitime 3 dakika kala gelmesinden dolayı 21.45’te başlayan maçın perdesinin kapanışı gece yarısını bulduğu için “İki günlük maç” esprisini de beraberinde getirdi. “İlk golden sonra köşe başındaki sinemaya gidip, bir film izlesek, ikinci gole garanti yetişiriz. Biz gelene kadar sakın gol atma Güiza” pazarlığı bile yaşanmıştır beklide, ne dersiniz?
Süresi bakımından Guinness’e “En uzun oynanan futbol müsabakası” olarak geçmesi gereken bu maç öncesinde ’Stadyum’ gazetesinin “Lambaya püf de.” şeklinde manşet atması cuk oturmuş, orası malum. Cuk oturan başka bir şey ise; takımımızın, eskimeyen yeni hocası ve yeni vizyonuyla yepyeni sezona ‘LİDER’ başlaması olmuştur şüphesiz ki.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.