- 474 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SIRADA , KEFEN PARALARI !
’ Hükûmet , işsizlik fonunda biriken paraları, borç olarak alıp, asfalt ve alt yapı inşasında kullanacak. Faizsiz borç olarak alınacak paranın, ne zaman iade edileceği de belli değil..’
Basından..
Onsekizine yeni basmış ortanca oğlum iş aramaya koyulmuştu. Ticaret Meslek Lisesi mezunu olduğundan, yapması gereken, bir muhasebe işi aramaktı. Cep
telefonu ve hattı satan bir şirkette muhasebeci olarak işe başladı. Çok kısa zamanda bambaşka bir havalara girdi. Aynı ilçede olan iş yerinden eve tuvalete, altında taksi ile gelmeye başladı. Benim hiç de hoşuma gitmiyordu bu durum. Bir gün patronunu eve, bizimle tanıştırmaya getirdi. Karadeniz’li bir müteahhitti adam. Cep telefonu işini, ek olarak yapıyordu. Asıl işi, belediyelerden asfalt ve alt yapı ihaleleri alıp, onları yapmaktı. Adamı gözüm tutmamıştı. Hareketlerini, konuşmalarını beğenmemiş, olumsuz not vermiştim. Dürüst bir görüntüsü yoktu. Genelde yalan konuştuğu belli oluyordu. Oğluma, bu adamın yanından ayrılmasını söylediğimde tepki ile karşılaştım. ’ İstikbalime engel olmayın. O bana bir yıl içinde müteahhit karnesi çıkaracak. Ben de belediyelerden ihaleler
alacağım. Göreceksiniz, onun sayesinde , özel üniversitelerde okuyacağım ’, diyordu. Ne kadar uğraşsam da boşuna. Çocuk o müteahhidin adeta esiri olmuş, bizi de karşısına almıştı.
Çok kısa süre sonra, cep telefonu işini bırakmıştı bile müteahhit. Oğlum da asfalt ve alt yapı çalışmaları ile ilgilenmeye başladı. İşe başlayalı daha bir kaç ay olmadan, adına belediyeden ihale alındığını söyledi. Şaşırdık kaldık biz. Bu çocuk daha on sekiz yaşındaydı ve müteahhitliğin m’sinden haberi yoktu. Bu yaşta, böyle biri belediyeden nasıl ihale alır ? Çocuk havalarda , uçuyor.
Efendim ; fazla uzatıp da sizi sıkmayayım. Demek istediğim şudur ki ; ülkemizde, özellikle devlet ihalelerinde çok büyük yolsuzluklar, düzensizlikler oluyor. Rüşvet, komisyon, fesat,korumacılık, kollamacılık ve vurgunu paylaşım ,ihalelerin temelini oluşturuyor. Sonunda da asfaltlar ikide bir çöküyor. Alt yapı zaten malumunuz. Deprem ve diğer doğal afetlerde, ilk önce devlet yapıları zarar görüyor. Rüşvetle, komisyonla yapılan işin, denetimi ne kadar ciddi olur ?
Özellikle, her seçim öncesi, hummalı asfalt ve alt yapı çalışmaları görürüz. Vatandaşa gelince, olmadığı söylenen paralar, açlık sınırının altındaki asgarî ücretten alınan vergiler, seçim önceleri, bu yollarla, sokaklara saçılır. Yandaş müteahhitler ve onlara ihalenin verilmesine ön ayak- aracı olan kişiler zengin edilir. Böylece hem vatandaşın seçim öncesi gözleri boyanır, hem de o kişilerin seçimlerde parti adına çalışmasına ortam hazırlanır. Seçimden sonra da devletin kasaları bomboş kalır. Belediyelerin de tonlarca borcu, yeni başkanlara devredilmiş olur. Sonra da gelsin zamlar, vatandaşın sırtına !
Bu ülkede, konut edindirme fonunun, zorunlu tasarruf fonunun vb. fonların nice paraları talan edilmiş, sonunda, karşılığında, leblebi - çekirdek parası olarak geri ödenmiştir. Yine aynı şey yapılmak istenmektedir ve yapılacaktır da. Çünkü seçimler çok uzak değil. Sokaklara ne kadar para saçılırsa, vatandaşın gözü o kadar boyanacak, yandaş müteahhitler de zengin edilerek, partiye destek olmaları sağlanacaktır.
Aslında, işsizlik fonunun parası, işsizler için kullanılmalıdır. Ama burası Türkiye işte.. Peki, ne yapılabilir ? Sevgili dostlar , aslında ne yapılabileceğinin alâsını onlar çok iyi bilirler. Ama işlerine gelmez. Ben yine de basit bir şeyler söyleyeyim :
_ İşsizlik maaşları artırılabilir.
_ İşçi çıkarmak zorunda olan şirketlere destek olunur.
_ İstihdam karşılığında, vergi ve sigorta primi indirimi yapılır.
_İlle de bütçeye aktarılacaksa , karşılığında, asgarî ücret vergi dışı bırakılabilir..
_ KDV indirimi yapılıp, karşılığı bu paradan ödenir.
_ Mutlaka, bütçeye aktarılması gerekiyorsa - ki olağanüstü bütçe açığı bunu zorunlu hale getirmişe benziyor - o zaman hazine ihalelerinde borçlanıldığı şekilde, süresi ve faizi belli olarak aktarılmalı.
Fakat, dedik ya ; burası Türkiye ! Halkımızın kuzudan zaten farkı yok. İsyan etsek bile, ya jop,dipçik, ya da biber gazı ile anında susturuluyoruz. Biraz daha baskın çıksak, karşılığında askerî darbelere maruz kalıyoruz..
Sanırım sıra çok yakında kefen paralarına da gelecek. ’ Kefen parası ’ deyip geçmeyin. Bu milletin böyle bir alışkanlığı var. Özellikle yaşlı hanımlarımızın, en yoksulu bile, belli bir yaştan sonra, mutlaka, kefen parası olarak, bir miktar parayı biriktirp, bir yerlerde saklar. Bir sürü ’ Deli Dumrul vergisi’ ’ni çok rahat toplayan bu devlet, aklına geldiğinde, bu kefen paralarına da çok rahat el koyabilir. Hem de faizsiz ve süresiz.
İşte o yüzden ben, kefen parası falan biriktirmiyorum..Kefenimi de belediye alsın, anasını satayım ! Hiç değilse, öldükten sonra ben de ganimetleneyim şu belediyenin parasından !
Fikret TEZAL
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.