- 413 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
ÖLÜMÜNE AŞK-22
İfade alımı işi bittikten sonra Ahmet Astsubay, karakol komutanının odasına girdi. Komutanın,
“ Buyurun oturun Ahmet Astsubayım ! “
Demesinden sonra Ahmet Astsubay merakla komutanın gözlerine baktı. Olağan dışı bir durum sezinliyordu hislerinin etkisiyle. Komutanının konuşmaya başlamasını bekledi belli bir süre. En sonunda,
“ Ahmet Astsubayım. Epeydir sizinle beraber huzur içinde çalışıyoruz. Sizin çalışmalarınızdan çok memnunum. Halk ile diyaloglarınız çok güzel. Onlarla iyi ilişkiler içerisindesiniz. Bu da beni daha çok memnun ediyor. Bizim onlarla olan iyi ilişkilerimiz her zaman olumlu olmalıdır. Bu sayede de çoğu meseleyi halledebiliriz. Fakat bu durum bazı çevrelerin işine gelmeyebiliyor. Bir şey sormak istiyorum size. Bugün bana bir telefon geldi. Aslında bunu size söylememem gerekiyor. Fakat sizi çok iyi tanıdığım için söylemekte bir sakınca görmedim. Bakanlıktan yetkili bir zat aradı beni. Sizinle ilgili rahatsızlık duyan insanların varlığından bahsetti. Ben tabii ki haklı olarak sizi savunmaya çalıştım elimden geldiğince. Ama, o kadar keskin konuştu ki. Ben sadece durumu araştıracağımı söyledim. Sizin bana söylemek istediğiniz bir şey var mı ? “
Ahmet Astsubay anlamıştı durumu. Ağanın işi olmalı diye düşündü hemen. Böyle bir karşı atağı bekliyordu. Düğündeki kasıtlı olarak yaptığı harekete çok bozulduğunu anlamıştı. Arkasından da halkın içindeki kavgalar ise tuzu biberi olmuştu. Yanına gitmiş ve oturmuş olsaydı da kendi düşüncelerini öldürmüş olacaktı. O zaman da Ağa kasım kasım kasılacak ve herkesin gözünde değeri artacak, Ahmet Astsubayı kendi safında bir insan olarak lanse edecekti.
Meslek hayatında kimseye özel muamele göstermemişti.O yüzden de prensiplerinden dönmemeliydi. Şimdi ise ne kadar isabetli kararlar aldığını daha iyi anlamıştı. Menfaat dünyasıydı. Hayvanların dünyasında yaşananlar insanlar içinde de yaşanıyordu. Büyük , küçüğü her zaman yutmaya, yok etmeye çalışıyordu. Doğanın kanunları işliyordu her yerde.
“Komutanım! Bilginizin olduğu, Salim Ağanın oğlunun düğününden sonra başladı bu sıkıntılar. Çocuğun ölümünden sonra araştırma için köye gittim. Her sorduğum kişi bana bilgi vermekten kaçındı. Onca insan içinden bir kişi dahi çıkmadı görgü tanığı olarak. Halk sindirilmiş ve korkutulmuş. Onlar da haklı. Cesaretli bir kişi çıksa, hemen cezalandırılacak veya dışlanacak. Bunu bildikleri içinde susmak daha kolay geliyor insanlara. Sadece bir kişi imalı sözlerle ipucu verdi bana. Ama onu da dışlayarak sindirdi Salim Ağa. Her şey ortaya çıktı zaten. Siz çağırmasaydınız, ben gelecektim zaten rapor vermeye. Çocuğu öldüren kişi geldi teslim oldu. Az önce onun ifadesini aldım. Salim Ağanın adamı kendisi. Başka itirafları da var. Ağa ile çok önemli bilgiler verdi. Üstelik elinde yazılı ve kanıtlayıcı belgeleri de var. Ben teslim aldım.Salim Ağa, eroin ticaretinin halkası konumunda imiş. Bağlantıları sağlıyormuş. Çoğu işinde de itirafçı da görev almış. Ağa ile arası açılmadan önce çok yakınlarmış. Fakat, o ölüm olayından sonra aklı başına gelmiş.Sanırım vicdanının olduğunu hatırladı. İzniniz olur ise arama emri çıkaralım ve baskınımızı yapalım. Anlattığı şeyler yüzünden, çok şaşırmasam da ağzım açık kaldı doğrusu. Yalnız, itirafçı indiriminden faydalanmak istiyor. Size gelen telefon da bu mesele ile ilgili olduğunu düşünüyorum. Bu işin üzerine çok gittiğim için böyle bir yansımayla karşılaşacağım aklıma gelmişti efendim. Fakat ben görevimi yapmaya çalıştım. Komutanım! Tüm bunların dışında benim Ağa ile kişisel bir sorunum olamaz. Ben adil bir şekilde görevimi yürüttüm bugüne kadar. Bundan sonra da aynı şekilde devam edecek. Siz ne gerekiyor ise yapın efendim. Benim kendimle ilgili bir endişem yok. Olamaz da zaten. Bu vatan benim vatanım. En ücra köşesi bile olsa, hizmet etmek için elimden ne geliyorsa yaparım. Yalnız efendim! Gitmeden önce itirafçının verdiği bilgileri değerlendirmek istiyorum. Prosedüre göre ne gerekiyor ise hepsini yerine getirmek istiyorum. “
Karakol Komutanı, Ahmet Astsubayı dinledikten sonra yüzündeki gerginlik bir anda yerini rahatlamaya bıraktı. Ahmet Astsubaya gülümseyerek baktı. Sonra,
“Zaten inanmamıştım Ahmet Astsubayım. Dedim ya ! Sizi çok iyi tanıdım. İşinizi düzgün yapmaya çalışıyorsunuz. İş dışındaki ilişkilerimi asla işime yansıtmam. Sizi seviyor olsam da işinizde ihmalinizi görmem halinde bile kesinlikle etkilemez bu durumu. Siz görevinizi yapmaya devam edin. Gerekli izinleri alalım ve suçluları adalete teslim edelim. Gereken ne ise yapın. Size güveniyorum. “
Ahmet Astsubay, konuşmanın ardından selam vererek odadan ayrıldı. İfadesini aldığı Hamza’ nın bulunduğu odaya ilerledi. Odaya girdiğinde, sandalyede düşünceli ve beklemekten sıkılmış bir halde buldu onu.
Gülistan, düğündeki o halaydan sonra kendini karamsarlıktan arınmış hissetmeye başlamıştı. Halil ile yan yana ve el ele halay çekmek onu mutlu etmişti. Elinin sıcaklığı ve ona yakın olmasını unutamamıştı o günden bu ana kadar.” Halil ile bir geleceğim olabilecek mi ? “ Diye düşünüyordu ara sıra. Doğru düzgün bir araya gelememiş, sohbet etme imkânı bile bulamamışlardı henüz. Onlar sadece kaçamak bakışlar ile gözleri ile konuşmuşlardı. O da ne kadar olabildi ise. Korkudan ve heyecandan bakamamıştı sevdalısının gözlerine. O da istemez miydi.? Sevdalısının ellerinden sıkıca tutup yürümeyi. Gözlerinin içine doyasıya bakmayı. Ona ait anılarını dinlemeyi. Yerine göre kahkahalar atmayı, yerine göre hüzünlenmeyi. Onun gözlerinin içinde, dünyanın en güzel köşelerinde gezmeyi. Adeta sarhoş olmayı sevgi denizinde. Ama hiç birini yapamıyor ve kaderine isyan ediyordu bu zamanlarda. Halbuki her yerde aynı mı yaşanıyordu. Yaşıtları olan gençler, evlenecekleri kişileri kendileri seçiyor ve iyice tanıma fırsatı buluyorlardı. Şartları eşit değildi kendisiyle. Okumayı ve meslek sahibi olmayı çok istemişti, ama okuyamamıştı.
Kendini bir an için farklı bir konumda hayal etti. Beyaz önlüğünün içinde sağlık ocağının kapısından bakarken buldu. Sonra, uzaktan Halil’ i gördü. Elinde, bir buket çiçek ile yaklaştığını hayal etti. Bu hayali Annesinin içeriden ona seslenmesiyle son buldu ve gerçeklerle yüzleşti. Gerçek bu idi işte.
“Efendim Ana ! “
Diyerek içeriye gitti. İçeriye girdiğinde Annesinin telaş içinde bir hazırlık yaptığını fark etti. Yüzünde şaşkın ve endişe ifadesi yerleşmişti. Hiç beklemediği bir haber almış gibi bir hali vardı. Kızına emirler yağdırıyor ve o telaşe içinde ne yapacağını bilmez tavırlar sergiliyor gibiydi.
“Ana! Ne bu halin Allah aşkına. Ne bu telaşın. Söyler misin ? “
“Akşam seni istemeye geleceklermiş. Hiç hazırlığımız yok. Haydi ! Yardım et de yetiştirelim şu işleri. Bakma öyle. Tut bir işin ucundan. “
“Kim gelecek Ana. Ne için geliyorlar. ? “
Kezban, bir an düşündü ve
“Amca’ nın oğlu İbrahim’ e seni istemeye geleceklermiş.”
“Ne! Ne diyorsun Ana. Olur mu? öyle şey. Onu ben hep ağabey gibi gördüm. Nasıl böyle bir şey olabilir. Aynı kanı taşıyoruz. Onunla evlenmemi nasıl beklersiniz Ana. Ölmeyi tercih ederim. Ağabeyim bildiğim biriyle aynı yatağa girmektense. Ana kıymayın bana. Anam! Ne olur yapmayın.”
“Kızım! Benim elimden ne gelir. Baban beni konuşturmadı bile. Olmaz bey dedim. Yapma dedim. Dinlemedi bile. Kadının adı yok kuzum. Haydi! Yardım et bana da şu işleri bitirelim. Allah ne yazdı ise o olur. O ölüm laflarını da bir daha duymayayım senden. “
“Anam! Siz böyle bir düşünce ile zaten öldürüyorsunuz. Ben ha yaşamışım, ha ölmüşüm ne fark eder ki. Ben evlenmeyeceğim Ana. Çok istiyorsa Babam evlensin İbrahim Ağabeyimle. “
Dedikten sonra ağlayarak odasına gitti. Kapıyı kilitledi ve yatağına yüzükoyun yatarak hıçkırıklar ile ağlamaya başladı. Evet ! Hayaldi hepsi. Halil ile bir araya gelmeleri imkânsızdı. Bir rüya görmüş ve sabah olunca o rüya sona ermişti. Annesi kapıya gelmiş ve kızına yalvarırcasına dil döküyor fakat Gülistan hiç birini duymuyordu. Sadece ölmek istiyordu. Ama inançları ona engel oluyordu.
DEVAM EDECEK !
Nermin KAÇAR
YORUMLAR
Bu bölümde Gülistan çıkmaza girdi.Bakalım Halil'in aşkı ne olacak...Gülistanın kendi dünyasıyla içsel konuşması,yazıya farklı bir anlam kazandırmış...İşler bir taraftan yoluna giriyorken diğer taraftan da sarpa sarıyor...
Heyacandan heyecana sürüklenmekteyim...Yazık ya şu canıma(yarın gelse de devamı nasıl olacak diye okusam)
saygılar efendim..kutlarım.