- 579 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GÜNEŞİ GÖRDÜM
GÜNEŞİ GÖRDÜM
67 rakamının yeri bir başkadır Zonguldak’ta ikamet eden arabalar için. Plakalarında halay başı yapmışlardır 67’yi. Mesela ’67 FB 1907’ şeklinde bir plaka mevcut mudur, mevcutsa hangi şanslı kula nasip olmuştur hiç bilmem. Bildiğim tek şey; 67’nin sadece Zonguldak bıyıklı plakaların yanı sıra, yüreğimde büyütüp besleyip, asla terk eylemeyeceğim sarı-laci sevgiliye duyduğum hasretimin gün be gün tarafımca tutulan muhasebesidir.
Nihayet geçtiğimiz Perşembe akşamı mabedimizdeki Honved maçıyla bu 67 günü bir daha açmamacasına mühürlemiş oldum sarı-laci sevdiceğimle buluşarak. Gözlerim önce mabet çevresine sonra da tribünlere takıldı. Tanrım oda ne? 2 sezon evvel Türkuaz güller, geçen yıl neon papatyalar açan tribünler, bu mevsim antrasit lalelere bürünmüş, ne güzel. Ayrı kaldığımız 62’nci günün akşamında oynanan Boluspor maçına yetişemediğim için 5-1’lik skoru yüreğime kopyalayıp yapıştırma hevesindeki sarı-laci sevgili beni tüm sevecenliğiyle bağrına bastıktan sonra hazırlıklara başlıyor efil efil esen Saracoğlu çimlerinde.
Bu maçın skor avantajı hariç bir de moral getirisi var şüphesiz. Akülü beşik kertmemden 90 dakikalığına geçici olarak boşanma talebinde bulunup, engelli tribünü parmaklıklarına tutunarak tüm maçı ayakta seyretmenin dayanılmaz keyfine varıyorum. Akülü beşik kertmem bu durumdan hiç de rahatsız görünmüyor açıkçası. “90 dakikanın sonunda yine kucağıma düşeceksin. Tilkinin döneceği yer kürkçü dükkânı nasılsa” tarzı gülücük atıyor arkamdan. Aman sevgili okur, satırların kulağı vardır. Duymasın akülü beşik kertmem ayakta maç seyretmekten zevk aldığımı ve bundan sonra mabedimizdeki tüm maçları ayakta seyredeceğimi. Maazallah bir duyarsa, şarjsız bırakıverir beni mabet yollarında. Hazır sizden akülü beşik kertmeme ispiyonlanmayacağımın sözünü almışken, süper kupa maçıyla şerbetini vermek istiyorum bu baharatlı yazımın.
Bu yıl 4 yaşına bastı TFF Süper Kupası. Bilindiği gibi daha yaşına girmeden, nedenini anlayamadığımız bir şekilde doğduğu topraklardan kopartılıp, gurbete, “Acı vatan” diye tabir ettiğimiz Almanya’ya göç etmeye zorlandığı yetmezmiş gibi takımlarımızı da peşinden sürüklerdi her yıl. Rahmetli Muhlis Akarsu’nun başına geldiği gibi, Süper Kupa’nın da gurbet elde bir hal mi geldi başına ki, bu yıl Anavatan’a kesin dönüş yaptı? bilinmez ama 4’üncü yaşına kendi yurdunda girmeye karar verdi TFF Süper Kupası. Oysa ne acıdır ki Gurbet el yerine, doğduğu topraklarda, yani Sivas’ta bir hal gelmişti rahmetli Muhlis Akarsu’nun başına. “Ne alaka şimdi yazıyla bu konunun” dediğinizi duyar gibiyim. Yeri gelmişken ince mesajlar verip, yitirdiklerimizi saygıyla anmak, biz satır sahiplerinin kalem borcu olsun sevgili okur.
Bu kısa ama öz vefa satırlarıma göstereceğinizi umduğum anlayış ve hoş görüşünüzden ötürü teşekkürü bir borç bilerek tekrar asıl konumuza, TFF Süper Kupa’mızın 4’üncü yaş günü kutlamasına kırayım yazımın dümenini. Rakip, geçen yılın çifte kupalısı Beşiktaş. Yer, belalımız olan İstanbul Atatürk Olimpiyat Stadı. Renksiz ezeli rakibimizle 324’üncü randevumuz. Amacımız; kötü biten sezonun ardından, yeni, hayırlı başlangıçlar yaparak kupayı müzemize getirmek ve rakibin çift kupa fiyakasını bozmak. Fakat tutuk başlıyoruz maça. Daha 3’üncü dakikada Sivas asıllı sambacımız Bilica’nın Yusuf’u ceza sahamıza girerken düşürmesi yüreklerimizi getiriyor ağzımıza. Hakem Yunus Yıldırım’ın “Devam” hareketiyle rahat bir nefes alıyoruz. Karşılıklı yaşanan atakların ardından golsüz bitiyor devre.
İkinci yarıya biraz daha inanarak ve istekli başlıyor takımımız. Dakikalar 75’i çağırdığında maç boyu Fink’in markajında kalan Alex frikik kullanıyor. Kaleye giden meşin yuvarlağa Sivok müdahale ediyor bir voleybolcu aksanıyla. Karar tartışmasız penaltı tabiî ki. Kaptan Alex’in kramponundan feyiz alan meşin yuvarlak kaleci Rüştü ile ayrı ayrı köşelere giderek skorboarda 1-0’lık üstünlüğümüzü yansıtıyor.
Bu dakikadan itibaren dizlerinin bağı çözülüyor sanki Beşiktaş’ın. Daha çok biz görünüyoruz rakip yarı alanında. Nitekim bu ofansif futbolumuz olgun meyvesini veriyor oyunun son bölümünde. Okçunun sağdan gerdiği oka yine kaptan uçarak vuruyor kafayı ve skoru 2-0 yaparak TFF Süper Kupası’nın 4’üncü yaş pastasını birlikte kesmemizi sağlıyor. Böylece yeni sezonun galasını, yurda kesin dönüş yapan gurbetçi kupa olan TFF Süper Kupası’nı sahiplenerek yapmış oluyoruz.
Geçen yıl hep kara bulutlar vardı Kadıköy’ümün semalarında. Arada bir güneş kendini gösterse de, bilirdik ki yalancı bahardan ibaretti o cilveleşmelerimiz güneşle. Gerek, hazırlık kampımızda oynadığımız maçlar, gerek Boluspor ve Honved karşılaşmalarında sergilediğimiz doyurucu futbolumuz, gerekse, Beşiktaş ile oynanan TFF Süper Kupa finali ‘Değişim’in yalnızca Kafka’nın ünlü romanının adı olmadığını göstermekte. Sizi bilmem ama takımımın bu değişimiyle ben GÜNEŞİ GÖRDÜM…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.