- 1012 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Küçük kızın hikayesi...( 2 )
Küçücük bir kızdı o, yaşamın ağırlığını yüreğinde taşıyan, her acıyla baş etmeye çalışan, insanları insan diye seven bir küçük kızdı o. İnsanların her seferinde yesede çalımlarını, genede seviyordu onları. Çünki sevginin yüceliğine inanıyordu. Sevgiyle büyüyen yüreklerin dünyayı değiştirebileceğini düşünüyordu. Ama öğrendi ki; sadece kendisinin sevmesi yetmiyormuş. Tek taraflı hiç bir şey anlam ifade etmiyormuş.
Artık demir almak günü gelmişse zamandan, “Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan” diyordu dinlediği şarkıda. Ne kadar da güzel dile getirilmişti, mechule giden bir yolculuğa çıkmıştı taaki öyle bir yerde demir attığında öğrenmişti insanların tek taraflı sevgilerinin işe yaramıyacağını. Yüreğinin büyüklüğü küçük bir kız olmasına artık yetmiyordu.
Büyümesi gerekiyordu artık. O kadar acıdan o kadar darbeden sonra artık büyümesi gerekliydi. Büyümeye başladıkça etrafında gördükleri bir kez daha yakar olmuştu yüreğini. Çünki kötülükler, çirkinlikler, kalleşlikler ve değer bilmezliklerle karşılaşıyordu sevgi dolu yüreği ile.
Büyüsemiydi yoksa hala zamanı varken küçük kız olarak kalsamıydı. Aslında büyümeye çalıştı gördükleri onu her gün her dakika eziyordu. Hayatını artık çekilmez kılıyordu gördükleri. Yüreğinin derinliklerinde bağırmaya başlıyordu küçük kızın sesi. “ Yeterrrrr…. Bırakın beni, sevdiklerimle kalayım, kötülükleriniz, kalleşlikleriniz değer bilmezlikleriniz sizin olsun” diye…
Ama artık kendi bile zor duyuyordu küçük kızın sesini. Çünki insanların yaptıkları ile büyüyordu. Büyüyor ve büyüdükçe lanetler yağdırıyordu… Bu muydu büyümek. Bu muydu verdiği değerlerin karşılıklarını almak. Bu muydu sevmek. Hiçbir şey bilmek, görmek istemiyordu.
Gördükçe küçülüyor ama küçüldükçe insanların yüzlerini daha iyi görüyordu. Kapkara yüzlerle etrafa gülücükler saçan insanların yüreklerindeki kini, kötülüğü görüyordu. Ve biliyordu ki artık kimseye güvenemiyecekti. Güvensizliğinin asıl nedeni aldığı darbelerin benzerleri hala alıyor olmasıydı. Ve artık biliyordu, insanlara değer vermemesi gerektiğini ama beceremiyordu bunu. Hamuru yoğrulurken, değer vermesini, iyiliği, güzelliği ve insanlıkla birlikte yoğrulmuştu. İlk önce seveceksin denilmişti, seversen eğer sevilmeyi hak edersin demişti annesi ona hayatta kendi başına attığı ilk adımlarda.
Sevmişti ama sevilmemişti. Kalleşce oyunlar oynanmış yıkılmıştı yüreği. Yaralanmıştı ve kırılmıştı.
Sen büyüme küçük kız. Hep küçük kal. Ve sevmekten asla vazgeçme… Elbet bir gün gelir karşılığını alırsın sevginin.
Yarali Yürek - İzmir
11.07.2009 – 13:43