- 811 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Hasret - Kelimelerim Şairin Kalbine Zarar
Hasret...
Vurdum bu gece, çatına inmiş kuşlar üşüdü. Yüreğim sarsıntılı bir aşkın ilk girizgâhında. Sitem, bin yüklü kervan iner suyuma. Göç ey! karanlık içime vaveyla düşürmüş tomurcuklar bir bahar depreminde taksimlerini söyletiyor. Hani çocuklar apansız oyun zamanlarında düşürdükleri misketleriyle kaldırır ya gözlerini uçurtmalara… işte bir feryadın ilk senaryosudur bu. Ölümler inerken şehre, çocuklar vuruşmalarda kalpten bir söz düşürür şairin kalbine.
Hasret...
Vecibeli bir yol söyle bana. Kelimelerim şairin kalbine zarar. Vermesin seni güneş, ben seni güneşten çalan bir bakışım. Rüzgârlarda kokunu içime çeken bir deli, kalbine değen çarpıntı ve siyahın gazelinde sönmez bir şafak. Kesilirken ellerim sayfa aralarında bana mürekkep kondur, yüreğim islenmiş bir duvarın en bedbaht hali. Göster yüzünü aydınlansın bahar. Bahar insin kuşatılmış kervanlarımın üzerine.
Hasret...
Bu bir hasret ifadesidir. Yani mecnun güzellemelerinde elimin ‘’elim’’ kelimelerde dolanıp içimi döküp sayfaya kurmaca yalanlardan sıyrılıp sana en gerçek halimle, en sade tarafımla uyanışımdır. Sen de ki bana nerden başladı bu türkü, ben sana hicaz olup çekeyim çöllerin sahralarını. Sen de ki hasret bir aşkçıl mevsimin girizgâhıdır ben sana tarihimi dereyim. Anlatayım bin mevsimli kırağının içerime düşürdüğü zemheriyi.
Hasret...
Bir hasret pullu sayfa dökülür önüme. Sana adarım tüm cümlelerin sevincini. İçerime düşen cemrelere inat yeniden bahar, yeniden tomurcuk yeniden kan gülleri adadığım bu gecede ilan ediyorum şahsımdaki karanlıkların aydınlanan taraflarını. Şimdi seç ve ispat et kalbime değen bakışın hangi düşten uyanmak olduğunu. Ben sana akan çağlayanım. İçin doludizgin akarken sana, sana mevsimlerin derinliğinden derdiğim serinliğimle ateş topluyorum aşkıma. Artın diye.
Hasret...
Aşktır bu. Tüm cümleleri yerinden eden ve kalbimi bir sağanakta boydan boya ‘’sana’’ boyayan adımlarda yolu kesip sana çeviren bir ifadedir bu. Hangi tarafını döküp ortaya bir ‘’sen’’ çıkartmalıyım şimdi. Bilemedim. Bilmiyorum. Bilirsem şayet o zaman hasretin alevi yakıp tüm benliğimi sana benzeyen bir hal olmuşumdur.
Hasret...
Yeniden sen. Yani ezberimi bozan duruşunda beklettiğim onca zamanların sana gelişimdeki tasvir. Aç kapılarını geldiğim gün senin baharını ilan ettiğim gündür. Aç kapını sana geldiğim gün tüm zamanların en bitimsiz kıyamında bir duanın kabulüdür. Aç kapını, bu geliş mecnunun leylasına geldiği haldir.
Hasret...
Yeniden, bitimsizce atıldım uykusuzluğuma. Artık zamanın değerini ‘’sen mihengine’’ vurup değerlendiriyorum. Sensiz bir an en atılası kötülüğümdür. Damarlarımda şahlanan haline selam ver. Sahiplen. Açılan en güzel yaranın hatrına biraz bakış fırlat ırağımdan. Sana geldim. Senin…senin olmaya geldim…
Abdulsamet KILINÇ