- 422 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ERMENİ MEZALİMİ-11
KAYNAKTAN DERYAYA
ERMENİ MEZALİMİ-11
DELİ AHMET-8
ÖLÜRSEM ŞEHİDİM KALIRSAM GAZİYİM
Ermeniler işi iyice azıtmışlar; kendiliğinde oluşsan "Genel seferberlik." Nedeni ile eli silah (Kürek, kazma, pala, kama, sopa) tutan herkes askerlik şubesine akın edince; askere gidecek olanların yollarına tuzaklar kuruluyor, ermeni çeteleri askere gidenleri öldürmeye başlamışlardı.
Bunlara karşı tedbirler ancak ve ancak "Türk çeteleri." İle alınacaktı. Bunun başka türlü önüne geçmek mümkün değildi.
Şehit Kolağası Fuat Bey’den sonra Kolağası olan, Ahmet Efendi, bütün çete reislerinin toplanması talimatı verdi.
Çete reisleri ile Ahmet Efendi Konağı’nda toplantı yapılacaktı. Çete reisleri toplantıya birer manga müfreze ile katılacaklardı. Çete reisleri tedbirlerini alıp; Ahmet Efendi Konağı’na geldiler.
Çete resilerinin sözcülüğünü; Çanakkale’den dönen Tevfik Çavuş yapacaktı.
Toplantı gündüz saatlerinde başladı.
Arapgir’in ileri gelenleri tedbir aldılar. Çarşı altında Berenge Mahallesine giriş sokağı’nın iki ev ilerisinde bulunan konağa gelindi.
Toplantı için Ahmet Efendi’nin gelişi esnasında; Deli’nin çetesinden bir manga karşılama yapacaktı. Ahmet Efendi; bunu haber alınca "Sakın karşılama yapmayın, şimdi tören sırası değil, millet kan ağlıyor, sukunet içinde toplantımızı yapıp hızla gözrev yerlerimize döneceğiz." Emrini yolladı.
Aşağı Pağnikli Deli Ahmet, Çitli Ömer Ağa, Tepteli Bekir Hoca, Yukarı Pağnikli Ali Ağa, Kolağası Fuat Bey’in ablası Gül Hanım Ağa, Eskişehir Mahallesi’nden; Cevdet Efe Dayı (Şehit Babası), Sergeli Musta Fendi (Mustafa Efendi), Cüücügenli Yahya, Ocaklı Şaki Ağa birlikte avluda toplandılar.
Ahmet Efendi gelir gelmez toplantıda alınacak tedbirleri sıralamaya başladı.
"Arkadaşlar Musfata Kemal Sivas’ta; Kâzim Karabekir; MUstafa Kemal’e bağlılık yemini etti. Bizler askerlerimizi mutlaka cephelere yollayacağız. Bunun için her türlü tedbir alınacaktır. Kısasa kısas gerekiyor ise; bunu yapmaktan kaçınmayız, şunun asla unutmayınız ki; TÜRKÜN TÜRKTEN BAŞKA DOSTU YOKTUR. Unutmayacağız bir husus da; SU UYUR DÜŞMAN UYUMAZ. Ne denli ciddi bir görevinizn olduğunu asla unutmayınız. Bir askerimizin kaybı bize pahalıya mal olur. Tedbirsiz yola çıkılmayacak, kayıp vermeden sonuca ulaşmak için tedbrilerinizin bilincinde olunuz. Şu ana kadar münferit olaylar dahil kayıp sayımız yetmişi geçkiştir. Şehitlerimizin en başında da Kolağası Fuat vardır. Dünümüzü unutmaz isek bu savaştan kesinlikle zaferle çıkarız bundan hepiniz emin olun. Sizlere güveniyorum. Her çetede en fazla 20 kişi olacak. Bu çetelerde şehit olana "Şehitlik payesi." Devlet tarafından verilmeyecek. Bu çetelerde gazi olur iseniz "Gazilik beratınız." Olmayacak. Burada bir mükafat söz konusu değildir. Bu fedakârlığı milletimiz adına yapmakla mükellefsiniz. Ermenilerin içinde insaf sahibi olan insanlarda var. Hainler ise; kendilerine vaad edilenlere kanarak düşmanla işbirliği yapmaktalar. Fransızlar Antep’de durduruldular. Yunan hızla iç kesimlere doğru ilerliyor. KUVAYI MİLLİYE CEMİYETLERİ ihanet çeteleri ile de mücadele etmekteler. İçerden düşmanla işbirliği yapan hainler var. İhaneti durdurmanın tek yolu zafer elde etmektir. Bunun için de her insanımızın bizim safımızda olması şarttır. İhanete geçit vermeyeceğinizden eminim.Yolunuz ufkunuz açık olsun. Bir ekliyeceği olan yok ise; toplantı tamamlanmıştır."
Hep bir ağızdan;
BİZE GÜVENİN KUMANDANIMIZ İHANET DURACAK ZAFER TÜRKÜN OLACAKTIR."
Diye cevap verdiler.
Her çete reisi orada mangalarından beş kişiyi askere yazdırdı.
Toplu olarak Şark cephesine hemen oradan yola çıktılar.
Yemek bile yenmeden ayrıldılar. Gül Hanım Ağa Ahmet Efendilerde iki gün daha kaldı. Hainelrin listesini alarak köye döndü. Kimin ne olduğu artık deşifre olmuş, kartların hepsi açıktı.
Ermenilerin içinde insanlık bilenlerden olanların en başında da Cemil adını alan tüccar gelmekteydi. Türklere çok büyük yardımları olmuştu. Gül Hanım, Cemil’in dükkanına giderek Kolağası Fuat Bey’i kimlerin şehit ettiğini öğrendi. Gün gibi aşikâr olan bir gerçek vardı ki; Fuat Bey ihanet eden Ermenilerce katledilmişti.
Meydan Köprüsü, Mavilik Deresi, Parmakkaya mevkiileri tehlikeli yerlerdi. Bu yerlerde tedbir her zaman iki katına çıkarılacaktı. Bu bölgelerin birine Deli, birine Ömer Ağa diğerine ise Sergei Mustafa bakacaktı. En tehlikeli yer ise; Sergelinin baktığı Meydan Köprüsü mevkisiydi.
Karşıa geçiş yeri bir tek burasıydı. Su çok azgın aktığından köprü haricinde başka yerden suyun karşı tarafına geçmek imkânsızdı.
Sergeli asma köprü yaparak bu tehlikeyi hafifletmiştir.
AKIN BAŞLAMIŞ, BÖLÜK BÖLÜK ARAPGİR KÖYLÜSÜ ŞEHİRLİSİ ASKERE YAZILIYOR AYNI GÜN BİRLİĞİNE KATILMAK ÜZERE DE YOLA ÇIKIYORDU.
Evinde ziynet eşyası bulunanlar kolluğa geliyor, ziynetini bağışlıyordu. Bunlar paraya çevriliyor, erzak alınıyor, alınan erzaklar eşit şekilde insanlara askere dağıtılıyordu.
Bu çalışmaların hepsinin kayıtları titzlikle tutuluyor, her bağış kayıt altına alınıyordu.
Saban okununda kama yapanlar, pala yapanlar bunların kaydını yaptırıp askere bu yapmış olduğu kamalar ile gitmekteydiler.
Bu bir varoluş, yokoluş mücadelesiydi. Kazamnak mecburiyeti vardı.
Onun için varı, yoğu neyi mevcut ise; ortaya koyan Türk insanı VAR OLACAĞIM, YOK OLMAK BENİM KELAMİMDA OLMAYAN SÖZ diyerek ZAFERE inandı.
Askere gidenler; şubeinin önünden yolcu edilirken;
ÖLÜRSEM ŞEHİDİM, KALIRSAM GAZİYİM, ESARET ALTINDA YAŞAMAMTANSA KABRE GİRMEK GÜL BAHÇESİNDE GİRMEKLE AYNDIR. Diye yemin ediyordu.
..
DEVAM EDECEK...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.