70 li YILLAR (ek yapılmış)
70 li yıllar günümüzle karşılaştırıldığında - ne yazık ki- daha güzel yıllardı.
Halbuki çağımız ve ülkemiz öylesine yaşanılır olmalıydı ki, 70 li yıllara güzel demek şöyle dursun adını bile anmamalıydık. O yılları sadece bizim gibi nostalji sevenlere bırakmalıydık.
Ama öyle mi oldu ? Günümüz gençlerinden bir kısmı da –benimle birlikte- o yıllara özlem duyuyorsa , nereden nereye geldiğimizi daha iyi anlayabiliriz.
Böyle mi olmalıydı.?
Aslında 70 li yıllar sıkıntılı yıllardı.. 60 lı yıllar kadar olmasa da yokluklu yıllardı...
Ve en önemlisi SANCILI yıllardı...
Bu sancıyı bilhassa gençlik çekiyordu.Özlemi duyulan mutlu, gelişmiş, “Büyük Türkiye’nin “ doğum sancılarıydı bunlar... İdealist gençlik böyle düşünüyor, bu düşünceyle sancıya, acılara katlanıyordu.
Ağır bedeller ödeniyordu;
Baharında ölenler oldu.
Kapitalist uşağı, faşist köp.k! suçlamasıyla öldürülmüştü ama cebinden 25 kuruş çıkmıştı.Hiç te zengin komprador çocuğu değildi.
Bir başka zamanda, başka bir yerde komünist suçlamasıyla vurulan genç ise bir önceki faşistle(!) aynı sokaklarda büyüyen komşu gariban ailenin çocuğuydu. İki evlat acısı aynı sokağın, iki yoksul ailesinin yüreğini yakıyordu.
70 li yıllar sancılı yıllardı... İdealizmle ihanetin, vatanseverlikle provokasyonun, birbirine karıştığı yıllardı. Silah tüccarlarının, içki, sigara kaçakçılarının kaostan nemalandığı yıllardı. İki kutuplu dünyada,Emperyalizmin farklı ideolojilerle uygulanmasıydı. Halklara özgürlük diyen komünist Rusya, Kızıl Çin kendi işgal altında tutup, sömürdüğü Türk halklarından bahsetmiyordu. Komünizmi canavar olarak gösteren ABD, kurtarıcılığa soyunarak sömürüsüne güzel bir kılıf bulmuştu. Türkiye bu güçlerin çarpıştığı arenaydı. Masum Türk gençleri de Arenanın Gladytatörleri olarak seçilmişti.
Bu sancılara rağmen doğacak güzel günlerin umuduyla katlanıldı sıkıntılara.
Kimi prangalar eskitti, kimi acıları bal eyledi. Kimi yirmili yaşlarda okulun penceresinden atıldı, kimi bir gece ıssız, sokakta kurşunlandı,
kimi de yağlı urganda sallandı.
Hep gelecek güzel günlere harç diye bakıldı ölümlere..........
......
Bugün..Geldiğimiz noktaya bakıyorum. Çok yazık olmuş çekilen SANCI ya demekten kendimi alamıyorum.
Doğum sancısı, Büyük Türkiye “ yi değil ama PREMATÜRE BİR DOĞUMu gerçekleştirmiş...
…
Peki ama Nerede yanlış yaptık?..
Bir cevap bulabilsem, Ah bir cevap,.
Burnumun direği sızlıyor..
70 li yıllar,
Bizim ilk gençlik yıllarımızdı. Bir yanda romantik, naif gönüller şarkılarla sızlar, ve hemen yanıbaşındaki (solcusuyla sağcısıyla) ülkeyi kurtarma için yola çıkmış cesur yürekler vatan aşkıyla çarpardı.
( Ülke insanını kapitalizmin ve emperyalizmin pençesinden kurtarmak isteyen cesur ve fedakar solcularla, onların arasına sızıp, ülkeyi bölmek isteyen PKK nın hain prototiplerini ayırıyorum)
………………………………………..
70 li yıllarda biz gençler arasında zenginlerin pek değeri yoktu. Zenginlerden pek hoşlanmazdık. Sanki pek “İYİ ZENGİN “ de yoktu. Hepsi toplumun kanını emen sülüklerdi.
Emek, bilgi ve idealizm- genelde- gençliğin önem verdiği değerlerdi. Duygusallık ön plandaydı. Aylarca bakıştığımız kıza arkadaşlık teklif etmeye çekinirdik..Şiirler yazar, şarkılar dinler, 125 kuruşluk şarap şişesini bir ağacın altında içer, hüzünlere dalardık. Şimdi öyle mi ya..Duygusallık mumla aranır olmuş..Teklif kızlardan geliyor,hatta teklif etmeye bile gerek duymuyor, hemen arkadaş oluyorlar .Hele arabası varsa……………….
70 li yıllar farklı yıllardı.
Şimdi sahip olduğumuz imkan ve şartların belki onda birine bile sahip değildik ama şimdikinden daha mutlu daha sevgi doluyduk..
Devlet kademelerinde yolsuzluk yapan, rüşvet yiyen, toplumda ayıplanır, hoş karşılanmazdı. Zenginlik ayıp değildi ama zenginliğin önünde insani değerler; şeref, kültür, sevgi gibi mevhumlar vardı.
Anket ve hatıra defterleri tutardık. Mesela kız arkadaşlarımız, bu defterlere seçecekleri erkekte aradıkları özelliklerin başına, dürüst, karakterli gibi değerleri yazarlardı. Şimdi herhalde genç kızlarımızın erkekte ilk aradıkları özellik, yüksek gelirli bir iş, veya zenginlik oluyor.
….
70 li yıllar aşkın gözlerde olgunlaştığı yüceldiği yıllardı. Sevginin bakışmalarla anlatıldığı yıllardı. Yeşilçam filmlerinin tavan yaptığı yıllardı.
Ayhan ışık Türkan şoray,Sadri Alışık, Hale Soygazi, Mine Mutlu, Engin Çağlar Hulusi Kentmen Adile Naşit ve ismini anamadığım niceleri...
Yaz akşamları açık hava sinemalarına giderdik. Sevgiliyle kaçamak bakıştığımız açık hava sinemaları..On dakika aralar olurdu. Çekirdek,mısır alınır , gazoz içilir, Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur, Neşe Karaböcek, ve diğerleri dinlenirdi.
Okuyan bir gençlik vardı. Ankara’da Gazi’yi yatılı okuyordum. Haftalık harçlığım 5 liraydı.
2 lirasına kullanılmış kitap alırdım. 125 kuruşu hafta sonu sinema paramdı. Artanıda bir haftalık harçlık. Belediye otobüsü öğrenciye 25 kuruştu. Simitte 25 kuruş..
Çoğu zaman otobüsle gideceğim yere yürür otobüs parasına simit alırdım.
Giyimde marka yoktu. Veya bizim için önemi yoktu. Dış görünümden çok kafanın içi önemli gibiydi. Çok kitap okuyan daha makbul bir gençti. Dar gömlek, Dar ve ispanyol paça pantolon, Uzun saçlar ve uzun favoriler...Fakirliğimizden utanmadığımız hatta gurur duyduğumuz yıllardı. Emek önemliydi. Alınteri kutsaldı.
Zengin çocuğu olmak gençlik arsında pek makbul değildi . Veya bize öyle gelirdi. Zengin çocukları,toplumu sömüren, ülkenin kaymağını yiyen, arabalarla keyf süren, sorumsuz, değersiz, bir asalaklar grubuydu..
Biz idealistik. .Duygusaldık..Çoğumuzun anne- babasının sosyal güvencesi yoktu.Onların tek umutları okuyup adam olacak ve onlara bakacak biz çocuklarıydık.
Okuduk.Bir yerlere geldik veya gelemedik.Ama kendimizi kurtardık.Anne babamıza,hatta kardeşlerimize baktık veya katkıda bulunduk.
Sonra çocuklarımız oldu. Bizler anne baba olduk.Çocuklarımız büyüdü.20-30 yaşlarına geldi. Şimdi hala onlarla uğraşıyoruz. Okutuyoruz. İş bulamamışlarsa onlara bakıyoruz. Evleniyorlar. Yetmiyorsa onlara yardım edebilmek için didiniyoruz. Hayret ki biz çocuklarımızın yaşında iken anne babamıza yardım edebilmek için uğraş veriyorduk.
İşte bizim neslimiz;
70 li yılların gençliği.. 70 li yılların değerleriyle kişilik oluşturmuş onurlu, çilekeş, fedakar bir kuşak...
Bu kuşak farklı bir kuşak... Hem çocuklarının hem de anne ve babanın sorumluluğunu taşıyan bir kuşak... Yani başka bir ifadeyle , iki kuşak arasına sıkışmış TOST KUŞAĞI.............
YORUMLAR
Yüreğinize sağlık,aynen dediğiniz gibi,okuyan düşünen bir geçlik vardı,ama maalesef sağcısıda solcusuda ortak değerlerde birleşip birlik olmayı düşünemedi,kan ve gözyaşını srçti,kim kazandı hiç biri kim kaybetti ülkemiz,o enerji birlik içerisinde ülkemizin kalkınması milli ve manevi değerlerimizin korunup devam etmesi için kullanılsaydı şu andaki huzursuzluk ve ahlaki çöküntü asla olmazdı,kutluyorum güzel yazınızı...Ben mi O yıllarda boş geçen dersler nedeni ile doğru dürüst eğitim göremediğimden boş derslerde sosyalizm propagandası yapıldığı için Üniversiteyi kazanamadım,özlemimi 18 yıl sonra ancak gerçekleştirebildim...selamlar..