TEMCİT PİLÂVI GİBİ
Dostlarım!
‘Okumak, yazmak, paylaşmak kutsaldır!’ anlayışıyla ve karınca kararınca şiir de yazarız, yazı da.
Bir husus var ki sürekli aynı konuyu/konuları malzeme yapmamız zaman ve enerji yitimine yol açtığı gibi yürekleri de daraltmaktadır.
Örnek olarak ‘aşk’ geliverdi aklıma.
Âşık olursun, sana da âşık olurlar. Aşkla yatar, aşkla kalkarsın hatta düşlerini bile hep aşk doldurur. Âdeta karın doyururcasına kendini aşkla özdeşlersin. Onunla hoplar, zıplar, onunla koşar, coşarsın hatta keyifle saçını başını bile yolarsın!
Bazen özlem duyarsın. Arada bir kin, nefret kusarsın. Kaçırdığına, ulaşamadığına ve/veya yitirdiğine hayıflanır, yanar, yas tutarsın.
Tema olarak işlenebilecek onlarca, yüzlerce konu varken, ne hikmetse, aşka odaklanırsın. Sürekli ondan medet umarsın. Aşktan başka hiçbir şeyi göremez, duyamaz, algılayamaz olursun.
Fuzûlî’nin Leyla ve Mecnûn eserinde yer aldığı üzere Mecnûn’un Kâbe’de ettiği duada dile getirdiği
Yâ Rab bela-yı aşk ile kıl âşîna beni
Bir dem bela-yı aşktan kılma cüdâ beni
(âşîna: içli dışlı, cüdâ kılmak: ayırmak)
dercesine âdeta Fuzûlî edasıyla konuya kendini öyle bir kaptırmış gidersin ki ortalık toz duman!
Arada dağlara çıkarsın, bazen çöllerde kum fırtınasına yakalanırsın. İki yakan bir türlü bir araya gelmez! Sanki birilerinin ahı, bedduası sende tutmuş gibi hep aşkla efkârlanırsın. Bazen gülüverirsin hâl-i pür-melaline!
Bir iki satır da olsa bir şeyler çiziktirip ‘şiir’ veya ‘yazı’ diye sitelere eklersin.
Aynı konunun/konuların temcit pilâvı gibi ısıtılıp ısıtılıp önümüze sürülmesi seni hiç mi sıkmaz, bıktırmaz, yıldırmaz? Yüreğin hiç mi daralmaz? Hayret, hem de ne hayret!
Aşk birikimin, kültürün hatta deneyimin çok engin, zengin, aşırı olabilir. Hâl böyle ise de bu duygu ve düşüncelerle hindi gibi kabarmanı, kifaflanmanı, havalara girmeni açıklayabilmen öyle kolay olmasa gerek!
Zamanı değiştiremeyiz ancak bireysel, sosyal, kültürel, toplumsal, güncel konuların tamamına kıran girmedi ya! Kendini ve bendini aşmaya çalış, sitedaşlarına danış, fikir alış verişi yap. Korkma, kimse böyle bir yaklaşımı başına kalkmaz.
Şiirinle, yazınla beyinleri ışıt, yürekleri ısıt. Bu amaçla kaleme sarılman beklenir. Yok, salt ‘Dostlar alış verişte görsün!’ anlayışıyla ‘Ben de varım!’ diyorsan, buna da saygı duyulur ister istemez.
‘Hep aynı konuyla aklı karışmış, aklını bozmuş, aşka mı âşık yoksa?’ deyip seninle kafa bulmaya kalkmasınlar sonra! Benden uyarması!
Kardeşim!
Bal yiyen baldan usanır, derler. Bu nasıl balmış ki, ya da sen kendini aşka ne denli ve nasıl kaptırmışsın ki sadece gözünü değil, sanki yüreğini, dimağını, özünü, ruhunu aşk bürümüş!
Göz değmesin aşkına,
Sakın dönme şaşkına;
Su katarlar aşına,
Hayır gele başına!
(Doğaçlamamdır.)
Hoş ve esen kalınız.
YORUMLAR
Dünyamızın ve doğamızın vazgeçilmez unsurudur aşk.Aşk olmadan hiçbir şeyi düşünemiyorum.Bırakalım kalemler yazsın.İçindeki aşkı anlatsın.Aşka bir sınırlama koyabilir miyiz?İçimizdeki aşkı öldürebiir miyiz?İnsan aşkı,Allah aşkı,doğa aşkı,vatan aşkı...O zaman ne için yazacağız...Selamlar ve saygılar...