- 450 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
O Nesilden Bu Nesile
O Nesilden Bu Nesile !
Çorum ‘ dan Ordu ‘ ya dönüyoruz..Samsun , Terme , Çarşamba girişlerini trafik lambalarının civarında simitçiler tutmuş..Yavaşlayan arabalara koşuyorlar..Yol almak maksadı ile yol üstü tesislerinde duraklamadığımız için açlığımızı simitle geçiştirmek istiyoruz..Sahil boyunca simitler çeşit çeşit..Samsun simidi,Çarşamba simidi,Ordu simidi,Giresun simidi..
Simitçi çocuğun hemen solumuzda uzun çubuklara taktığı simitlere sulanıyoruz ve frene basıyoruz..Fakat gayet biçimsiz bir yerde olduğumuz için biraz simitçiden uzağa düşerek duruyoruz..Park ettiğimiz yerde de camekanlı el arabasında simit satıyor bir başka simitçi..Bir an aklımdan kapalı tezgahtan alsak daha sağlıklı olacak diye geçiyor..Arkamızda kalan simitçi çocuğun uzağımızda olduğunu sanarak ..O sırada eşim aynadan görüyor ,simitçinin bize doğru koştuğunu..Bekliyoruz , el arabası ile simit satan orta yaşlı satıcının yanında .. Nefes nefese yanımıza gelen simitçi çocuğun simitleri için , camekanlı el arabalı simit satıcısının söylediği sözleri duymazdan gelerek simitlerimizi alıyoruz.. Yola devam ederken bir simitçinin diğer simitçiyi nasıl saf dışı bırakmaya kalktığını konuşuyoruz içimiz acıyarak aramızda ..Ekmek parası aslanın midesinde bile değilken artık , verilen ekmek kavgası ile bu kadar burun buruna geldiğimiz bu çarpıcı sahneden uzaklaşırken orta yaşlı simitcinin sözleri zihnimizde kalıyor ..” O ‘ nun simitleri tozludur “..
Bir küçük esnaf diğer küçük esnafın ekmeğine cüretkar ve umutsuz bir biçimde mani oluyordu kısacası..Evet simitler açıkta olduğu için ve yoldan geçen trafiğin kaldırdığı tozlar da simitleri göremediğimiz biçimde sarmıştır sarmasına ama şu vicdan da en çok böyle zamanlarda saçmalıyor işte..Sağlığın mı önemli yoksa şu ekmek parası peşinde sıcaklarda tozun toprağın içinde bir kaç simit satarak eve ekmek parası götürme gayretinde olan gencin gayretleri mi.. Soru-cevap-yorum-icraat halleri ..Süre ise saliselerle sınırlı ..Hatta alayım da yemem filan diye de kendimizi kandıra kandıra alıyoruz vicdan bastırdıkça..Tabii susamlı susamlı çıtır bir simide de tozuna toprağına hiç aldırmadan yumuluyoruz az önce yıkattığımız arabada susamlarını döke saça o ayrı mesele..Kapalı camlı el arabası ile satış yapan simitçinin simidinin daha az tozlu olması ise meseleyi çok da etkilemiyor..
Bir zamanlar Fatih Sultan Mehmet ‘ in tebdili kıyafetle halkın arasında dolaşarak alışveriş yaptığı günlere gitmenin belki de tam zamanı..”O nesilden bu nesile” dedirten bir durum olup olmadığı konusundaki yorumu ise size bırakıyorum..Hani bir esnaftan alışveriş yapıyor birkaç kilo ve alışverişe devam etmeye kalkınca aynı esnaf “komşum henüz siftah yapmadı ,ondan alın” diyerek komşu esnafa yönlendiriyor ya karşısındakinin padişah olduğunu hiç bilmeden ..
Bakkallar ve marketler arasında da buna benzer bir ayağına basma , kapma , yarışma , haksız rekabet gayretini seziyorsunuzdur siz de..Tabii artık konuya bir açıdan bakmak yetmiyor .. Marketlere peşin paraları akıtırken hala daha bakkalların veresiye defterlerinin sıkıntılı hali karşılıklı dengelerin ne kadar bozulduğunu gösteriyor..Bakkal ve manavlarımızdan alışveriş yapalım muhakkak ve sıklıkla ama , lütfen “peşin” olsun ki şu her gün her sokak başına açılan marketlerle arayı kapatabilsinler ..Dengeler artık tahteravallinin devrilmek üzere olduğunu işaret etse bile mahallemizden alış veriş yapmaya biraz öncelik verelim..
Yan yana duran iki bakkal ya da iki manavı tebdili kıyafetle ziyaret edecek yöneticilerimiz olmadığına göre şu dengelere biraz biz müdahale edelim ..Olur a müşteri satıcıyı , satıcı da komşu satıcıyı kollayarak şirazeyi yerine getirmişiz bir de bakmışsınız ki ..
(Belediyelerin şehirlere giriş noktalarındaki bu çetrefilli manzaraya sihirli bir kaç dokunuşla ne zaman müdahale ederek yöresel simit tanıtım ve satış olayına öncelikle sağlıklı , sonra da daha güvenli bir şekil vereceğini de merak ediyor insan doğrusu..)
A.Öztürk
20 Temmuz 2009