***KADIN YAHUT ADAM,İNSANLIKTIR ASLOLAN***
Her birimiz, adam gibi adama rastlayamamaktan müştekiyiz de, hiç soruyor muyuz kendimize;
“Diyelim ki ömrünün bir yerinde rastladın bu adam gibi adama, peki sen kadın gibi kadın mısın”?diye
Adam gibi adam da muhtemelen, kadın gibi kadın bulamamaktan muzdariptir doğal olarak. O zaman öncelikle, çuvaldızı başkalarına batırmadan evvel iğneyi kendimize batırmayı öğrenmemiz gerekiyor.
Tekmil-i kelam, sıradan adam istemiyorsan, sıradan kadın olmayacaksın vesselam.
Yani
Saçın ister uzun olsun, isterse kısa, sen hem akıllı olacak hemde aklını doğru kullanmayı bileceksin.
Bir elinde cımbız, bir elinde ayna, ortalıkta arz-ı endam edip, sonra da “ben neden kaale alınmıyorum”diye dır dır etmeyeceksin. Kaşına, gözüne de bakacaksın elbette, ama bileceksin ki, fiziksel güzelliğinle gözüne hitabedersin ancak fakat ruhunla gönlüne, zekânla ise belki de en önemli yerine, yani beynine.
Örneğin:
“Bu akşam birlikte sinemaya gidelim mi hayatım”?teklifine “gidelim hayatım”cevabını verdikten 15 dakika sonra hazırlanıp dışarıya çıkan adamı, kapının önünde ağaç edip, kök saldırmayacaksın. Bu kadın birlikte sinemaya mı gitmek istiyor? Yoksa dışarıda kendini birilerine göstermek mi? Çelişkilerine düşürüp, açık havada boğmayacaksın adamı.
Yahut Ayşe’nin mobilyaları, Fatma’nın takıları, Emine’nin ayakkabıları değil, Teresa’nın hayata bakışı, Cibran’ın Derinliği, Gandi’nin duruş ve direnişi olacak ilgi alanın..
Başkalarıyla değil, başarılarınla yarışacaksın.
Bi kere, adam evin kedisi gibi girip çıkmayacak kapıdan. Olağanüstü bir durum söz konusu değilse, (hastalık, yorgunluk vs) sabah oldumu kalkacaksın arkadaş.
Bir bardak ılık sütle dahi olsa kahvaltı ve sevgi dolu bir gülümsemeyle uğurlayacak, akşam döndüğün de ise yüzünde tatlı bir tebessümle mümkün mertebe sen açacaksın kapıyı. Akşama kadar kendini kurup, beş karış suratla karşılamayacaksın. Adam evde ki huzur ve sükûnetin hâkimiyetinden öylesine emin olacak ki, akşamı iple çekecek.
Bir sorun olduğunda, çirkeflikle değil zekânla çözmeye gayret edeceksin. Beynini türlü entrikalara değil, mantıklı alternatiflere yoracaksın. Her halükarda seviyeni koruyacak, tartışmanın bile kendi içinde bir zarafeti ve kalitesi olduğunun şuurunda olacaksın. Tıpkı şairin dediği gibi “mutlu iken herkes iyi olur. Adam kavgada belli olur” unutmayacaksın.
Kanaatkâr olmayı bileceksin. Markete girdiğinde, ileriki aylar için kıtlık alarmı verilmiş, mağazaya girdiğinde son indirimmiş gibi saldırıp, adamı alışverişe çıkmaya tövbe ettirmeyeceksin.
Ölçülü olacak, saygı ile samimiyet arasında duran ince çizgiyi korumayı daima bileceksin. İstediğini söyleyenin istemediğini işiteceği gerçeğini göz ardı etmeyeceksin. Duracağın ve durduracağın sınırı iyi belirleyeceksin.
Örneğin; Olmadık biyerde kahkahanla çınlatmayacaksın ortalığı. Kaşınla, gözünle, kılık kıyafetinle değil, edebin ve terbiyenle göz dolduracaksın. Ağır olacak, ağırlığını korumayı bileceksin. Fakat öyle zamanda, öyle mekânda, öyle şirin çocuklaşacaksın ki, adamın nutku tutulacak, şımarıklığın şıklığından.
Kıskançlığın bile şık olacak örneğin. Boğmadan kıskanacaksın. Ne kendi ömrünü yiyeceksin, ne karşındakinin. Akşam, sabah “nerdeydin? Kiminleydin?” sorularıyla yalama yaptırmayacaksın ilişkiyi. Gerektiğinde, öyle soracaksın ki, kabir sualini aratmayacak, feleğini şaşırtacak, ecel terleri döktüreceksin.
Amma ve lakin konuşmayı bildiğin kadar, susmayı da bileceksin. Sen susacaksın ama dağdan, taşdan yankılanacak suskunluğunun sesi. Ki lanet edecek konuştuğun zamanların kadrini bilmediği için kendine.
Bedenine değil, her daim beynine ve yüreğine güveneceksin. Anlık keyiflerde değil, birlikte saatlerce konuşup, gülebilmektedir marifet ve gerçek saadet. Kendini allayıp, pullayıp biblo gibi sunarken adamın önüne, gönlü geçtiğinde, fırlatıp atılacağının hesabını iyi yapacaksın. Cevahir olacaksın, bozdurup harcanılmayacak. Baktın illa ki harcamaya niyetli, inceldiği yerden koparacaksın. Bakmayacaksın gözünün yaşına.
Feministlik ayaklarına gülüp geçeceksin mesela. İlahi nizamı halkeden kudretin, doğurganlığı kadına, bilek gücünü adama birbirlerine üstünlük taslasınlar diye hibe etmediğinin şuuruyla hareket edeceksin. Erkeği üstün görmek, ona duyduğun sevgi nispetindedir. Yüceltmekten gocunmayacak aksine tatlı bir gurur duyacaksın. Doğal olacaksın. Ne bedenini, nede karakterini kamufle etme yanlışına düşmeyeceksin.
Çok sevecek fakat sahiplenmeyeceksin. Üzerine titreyecek ama renk vermeyeceksin. Öyle ki, dünyanın en yakışıklı adamı elpençe dursa karşında, umurunda dahi olmayacak.
Fakaat, verdiğin değeri hiçe sayıyor ve illa ki yanlışta ısrar ediyorsa, gözünü bile kırpmayacaksın ipini çekerken.
Dünyanın kendi ekseninde döndüğünü sanırken, aslında kaç bucak olduğunu anlamaya çalışırken bulacak kendisini.
Bu topraklarda, kadın olarak doğmuşsan, hayata 1-o yenik başlamışsın demektir.
Ya kalan ömrünü bu açığı kapatmaya harcayacaksın yahut terk edeceksin kaleyi, çekilen her şut, gol olarak yazılacak skor hanene.
Eğer ikinci şıkkı tercih etmişsen, devasa sürüye dâhil olduğundan emin olarak, gönül rahatlığıyla devam edebilirsin golleri yemeye.
Ne de olsa sürüden ayrılanı kurt kapar, Maazallah..
Sen 0-hayat bilmem kaç… Yaşar gidersin kuzu kuzu…
Ancak birinci şıkkı tercih eden azınlıktansan, vay’dır haline…
Değil kaleyi terk etmek, penaltıları dahi kaçırma lüksün yoktur çünkü.
Hayat doksan dakika, gerekirse tek başına…
Ama illa ki vakar ve onurla yaşamak yakışır insan olana
ARAZ
YORUMLAR
Güzelce yazılmış tebrikler. Bence anlatılan adam değil herif burda.. Herif argo değil. Herif adamdan sonra gelir edebiyatta. Zordur ya adam olmak hele adam gibi adam olabilmek işte " herif" olmak daha zordur. Ve kadın gibi kadın derken sıradan olmamak fikri fena. Kolay mı sıradan olmak, basit olmak en zorudur hayatta. bir ot gibi olabilmek. Kolay mı hocam basıp çiğneyecekler. Rüzgar çamur hep eğilip ama kırılmamak. Bi çözebilsek basit olamanın sade olmanın ve sıradan olmanın erdemini o zaman prenses olacak kadınlar..
Canım arkadaşım her zamanki gibi güçlü kaleminden
mükemmel üstü bir eser daha okudum.
Evet biz kadınlar o kadar masum değiliz.Kabul etmek lazım.
Kaldıki hiçbir şey tek taraflı değildir.
İyide-kötü de çift yanlıdır.
Bu anlamda okurunu ışıtan değerli eserini candan kutlar
başarılarının bir ömür daim olmasını dilerim.
Kalbi sevgi ve hürmetlerimle.