- 702 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DELİ AHMET - 7
KAYNAKTAN DERYAYA
LEBİDERYA
ERMENİ MEZALİMİ- 10
DELİ AHMET -7
SAMSUNDAN DOĞAN GÜNEŞ BİR DAHA BATMAYACAKTIR
Köylüler akın akın; Arapgir’e akmaya başlamışlardır. Tehlikeli olan yerlerde; hiç bir şey ihmal edilmeyerek, bunun için en küçük ayrıntı hesaplanarak, nöbetler başlar. Her nöbet yerine yakın ekipler hep hazır bekletir. Gece nöbetleri üç saat, gündüz iki saat olmaktadır. Hava şartları da dikkate alınıp saatler ayarlanmıştır.
Gül Hanım Ağa’nın ünlü Uzun Evi’nde toplantı yapılır. Bu toplantıya Konakçıgillerden; Ahmet Efendi başkanlık eder.
Toplantıya;
Pağniği Kundi’den (Düzce Köyü) Deli Ahmet, Sergeli Mustafa Emmi, Eskişehir Mahallesi’nden Cevat Dayı, Cücügenli Veysel Dayı, Aşutkalı Hamdi Usta, Pağniği Evranbeyi’nden’den (Bugünkü Budak Köyü) Deli Sıtkı, Zorhaplı Deli Kadir, Çobanlı’dan Ali, Köy Şıhlar’dan Ateş Ali, Cömertli’den Naim, Ayağının biri olmayan Cesur Yusuf, Çitli Ömer Ağa, Tepteli (Bugünkü Koru Köyü) Bekir Ağa katılırlar.
Bekir Ağa daha bıyıkları terlememiş olan talebelerini etrafına alıp gelmiştir. Talebeler dışarda beklerler.
Deli Ahmet Koşik Mehmet’i düğerlide bırakıp gelmiştir. Hey şeye rağmen Deli köyü çok iyi bildiğinden dolayı köy girişlerine 500 adım mesafelerle üç ayrı yerde nöbetçi bekletmektedir.
Ermeniceyi de, Türkçeyi de, işaretleri de her iki taraf bilmektedir. Bu gece köy etrafında ne olursa olsun kuş uçmayacaktır.
Toplantı devam ederken; köyün hanımları Gül hanım Ağa’nın evinin alt katında toplanmışlar. Kimisi ekmek pişiriyor. kimisi hayvanların suyunu yemini hazırlıyor, kimisi de misafirlere yemek hazırlamaktadırlar.
Gül Hanım; birden içeri girer; hanımların hepsine "Ardımdan gelin, kimse ses çıkarmasın; tedbir diye siz şu mahzene geçin diyerek Uzun oda altındaki ahır içinden, mereğe (Hayvan yemlerinin muhafaza edilip saklandığı yer) geçer. Merekten bir merdivenle aşağıya inip dut ağaçlarının olduğu bahçeye çıkarlar.
Siz burada bekleyin, benden haber almadan sakın ki bir taneniz bir yere gitmeyin." Diye tenbih eder.
Geri dönen Gül Hanım evine aynı yerden geçmez. Başka dehliz vardır. Orayı geçerken; koşuşturmalar sezer. Deli Ahmet’in sesini duymaktadır. Söyledikleri tam anlaşılmamaktadır. Ama bir şeyler aksi gitmektedir. vakit gece yarıyı geçmiş, bir dirhem yemek yememiş olan misafirler ve müfzere ekibi ile çete mensupları; diken sütündedir. Gül Hanım direk odaya çıkar. Oda boşalmıştır. Ahmet Efendi; Veysel Dayı, Hamdi Usta odadalar.
Gül Hanımı gören Ahmet Efendi... "Gül Kız yemeklerimiz nerde kaldı. " Diyerek espri yapar. Gül hanım Ağa, Ahmet Efendinin çok yakınıdır. Ahmet Efendi’de; Kolağası Fuat Bey (Gül Hanım Ağa’nın kardeşi) Şehit olunca, Kolağası olmuştur.
-"Neler oluyor kumandan şimdi esprinin sırası mı? diye gürler Gül hanım...
-"Telaş etme Gül Kız; nöbetçilere saldırı olmuş kaybımız yok. Sen neredeydin Gül? Seni arattık, kimseyi bulamadık."
-"Kumandan, ahıra atlara bakmaya girdim, benim al at; şaha kalmıştı, bir şeyler sezmiş olmalı diye düşündüm. Kadınları tedbir için başka yere naklettim."...
-"Gül sen eli öpülecek bir hanımsın."
-"Zafer gelmeden el öpmekte ne imiş."
.......
Gül Hanım geri dönüp kadınları getirir.
Yemekler hazırlanır. Yemekten sonra, hep birlikte namaza kalkarlar. Namazı Bekir Ağa kıldırır.
....
Ahmet Efendi Gül Hanım’ı da toplantının ikinci bölümüne dahil eder.
Kararı açıklıyorum.. Diye konuşmaya başlar...
-Eli silah tutabilecek olanların yaşına bakılmaksızın askere sevkini yapacaksınız. Listeleri sen tutacaksın Gül Kız,
-Her çeteden askere gönderilecek olanların belirlenmesini de Hamdi Usta ile Deli Ahmet birlikte yapacaklar. Ahmet seni de askere yollacağız...
.....
Burada sesszilik olur. Ahmet çok şeydir köy için. Güvenlik demek Ahmet demektir.
....
Fakat emri veren de Kolağasıdır.
...
Ahmet Efendi konuşmaya devam eder...
-Mustafa Kemal ve arkadaşları silah olmasa bile zafer emri verdiler. Başka çaremiz yoktur. Antep, Maraş, Urfa, Adana ayaktadır...
Adana biraz geç kalmış ama Antep bu ayaklanmanın başlatıldığı yerdir.
Anteple birlikte güney ayağa kalkmıştır. Güneyde kaybımız oldukça fazla ama düşman adım atamıyor. Olduğu yere kilitlendiler. Şehit Kamil ile Şehit Şahin bey Antep’te şahlanışın güneşi oldular.
Aynı şevki, azmi bizde cephede göstermeye mecburuz.
Sabah olmakta; ben bir daha ne zaman gelebilirim bilinmez. Buralar sizlere emanet. Ahmet sen bütün birliklerini bir araya al bu emri onlara da oku, yerine birini bul sonra da Gül Kız’a adını yazdır. sevkiyat grup grup olacak. Tek başına kimse yola çıkmayacak.
Arapgir, Divriği, Ağın, Eğin Şark Cephesine, Malatya Güney bölgesine, Sivas Garp Cephesine; bunlar emirdir. Emre uymak zorundayız.
Herkes ne yapacağını anladı mı?
-ANLAŞILDI KUMANDANIM...
--YOLUNUZ AÇIK OLSUN...
--ŞİMDİ DOĞACAK GÜNEŞ BİR DAHA BATMASIN...
... Ahmet Efendi günün ilk ışığı ile Arapgir’e doğru yola çıkar. Deli; Ahmet Efendi’yi bir tuzak kurulmasın diye uzağından takibe alır. Karataş Mevkiinde birinci tuzağı farkeder. Ahmet Efendi’yi farklı yöne yönlendirir. İkinci Tuzak Berenge Deresi mevkiinde kurulmuştur. Berenge Deresindeki tuzağı kuranlara Deli baskın yapar. Baskın yapanların silahlarına el koyar. Onları silahsız olarak salar.
Ahmet Efendi Arağgir çarşı altındaki evinin önünden geçerken evine uğramaz doğruca kolluğa gider.
Deli’de ardından kolluğa girer.
Deli’ye; Ahmet Efendi -
-"Deli sen buraya gereksin, ben senin konunu kumanlarıma anlatcam, sen benden emir alana kadar Gül Kız’a adını yazdırma."..
-"Kumandanım ben onun için gelmedim. Bugünler ateşten gömlek gibi, evinizi tedbir olsun diye Gül Ağa hanımın evine nakledelim."
-"Tamam evi biliyrosun, sen al götür."
-"Hayır kumandanım, şimdi değil, ben şimdi en seri şekilde düğerliye geçecem. Siz evinizi kontrol altında tutunuz. en kısa zamanda geri döner evinizi naklederim."
-"Yolun açık olsun deli."
-"Sağolun kumandanım..."
...
Deli Arapgir’den hızla ayrılır.
Düğerliye geldiğinde vakit öğlene yaklaşmaktadır. Hemen birliğini toparlar. Asker olacakların adlarını listeler. Onlarla yola çıkar, Arapgir’e gelir.
Arapgir’e geldiğinde yatsıya yaklaşan zamana rağmen hiç oturmaz ve Ahmet Efendinin avlusuna izin isteyip girer.
-"Kumandanım, ben geldim, destur varsa evinizi nakletmeye geldim..."
AHMET EFENDİ AYAĞA KALKAR...
DELİNİN BOYNUNA SARILIR...
VE,
SİZ OLDUĞUNUZ SÜRECE, BU MİLLET BOYUN EĞMEYECEK... DİYEREK DUYGULANIR...
... DELİ HEMEN GERİ YOLA ÇIKAR... TEKKE TARAFINDAN YALNIZ DUT MEVKKİİNE YÖNELİP MAMU DAĞININ ŞEPİK TARAFINA BAKAN KISMINDAN KIZILPINAR MEVKİİNE GELİR... KIZIL PINAR’DAN PANCIKPARAYA ORADAN DA KÖYE ULAŞIR....
KÖYE GELDİĞİNDE VAKİT GECE YARSINI GEÇMİŞTİR...
Gül Hanım Ağa’nın erkek evledı yoktur...
O gece nöbetçi’de küçük kızı Hatçe’dir. "Mümkün değil bu deli kız varken eve yaklaşmak." diye düşünür.
"Ne işaret bilir, ne de aldığı emirden cayar. İşaret de etsek faydasız. En iyisi sürünerek eve yaklaşmak." diye düşünürken... Gül Hanım Ağa’nın kendi evlerinden çıktığını farkeder.
Gül hanım Ağam, diye sessizce seslenir.
-"Deli sen misin...Ahmet’in çocuklarını mı getirdin. Hatçe Kız’ın haberi var. Götür teslim et, hele benim işim var." deyince
DELİ İYİCE ŞAŞIRIR. İÇİNDEN DE "BEN KENDİMİ BİR ŞEY BİLİYOR SANIYORUM, GÜL AĞAM, HATÇE KIZ KADAR OLMAK İÇİN DAHA ÇOK ÇALIŞMAK GEREK." DİYE DÜŞÜNÜR.
AHMET EFENDİNİN HANIMINI ÇOCUKLARINI HATÇE KIZA TESLİM EDEN DELİ... YANINDAKİLERİNİN DE HAZIR ASKER OLDUĞUNU ONUN İÇİN GELDİKLERİNİ SÖYLER...
HATÇE KIZ... "O İŞE BEN KARIŞMAM DELİ. ONU HANIM AĞAYA DİYECEKSİN..."
DELİ BU CEVAP KARŞISINDA DONUP KALIR.
HANIM AĞANIN KIZI BİLE HANIM AĞA DİYOR.... VE KENDİNE GEREK OLMAYAN HİÇ BİR ŞEYLE İLGİLENMİYOR... BU NE BÜYÜK BİR BİLGİ...
ÇARESİZ BEKLER...
HATÇE KIZ.. MİSAFİRLERİ ALIR... ABLASINA TESLİM EDER. NÖBET YERİNE GEÇER...
BİRAZDAN GÜL HANIM... KANGAL KÖPEĞİ İLE EVE GELİR...
-DELİ SEN DAHA BURDA MISIN?
-EVET AĞAM
-NEDEN GİTMEDİN.
-ASKERLERİ TESLİM EDECEKTİM AĞAM..
-TAMAM DUR HELE DEFTERİ ALAYIM GELEYİM
HANIM AĞA DEFTERİNİ ALIP GELİR.. LİSTESİNİ YAPAR VE ASKER OLACAKLARA... "HADİ ŞİMDİ İSTER EVİNİZE... İSTER GELİN ALT KATTA MÜFZERE ODASINA... İSTER BİRLİĞE ÇIKMAK İÇİN ARAAPGİR’E KOLLUĞA GİDİN... HANGİSİNİ SEÇİYORSUNUZ?"
DELİ ARAY GİRER...
-AĞAM İZİN VARSA MÜFREZE ODASINDA KALSINLAR, AMA HATÇE KIZ NÖBETTE BUNLARDAN DA İKİ NÖBETÇİ BULUNSUN MU?
-DELİ SEN KENDİ İŞİNE BAK...
-TAMAM AĞAM BAĞIŞLAYIN...
-ASKERLER NE DİYORSUNUZ?
-KALALIM DİNLENELİM İZNİNİZ OLURSA DA YARIN SABAH KOLLUĞA GEÇELİM.
-TAMAM... HATÇE KIZ.. ASKERLERİ AL MÜFREZE ODASINA GEÇİN... YEMEKLERİNİ HEMEN HAZIRLAYIN... SONRA İSTİRAHAT ETSİNLER...
-TAMAM GÜL AĞAM... HATÇE KIZ TALİMATI ALMIŞ, DELİ AHMET İŞARETİ ALMIŞ, ASKERLER İZNİ ALMIŞLARDI.
HER KES İŞİNE BAKTIĞINA GÖRE.. DELİYE YOL GÖRÜNDÜ..
DELİ
-HANIM AĞAM İZNİNİZ VARSA YOLA ÇIKIYORUM, ANAMA YARIN SELAM EDİN, DAĞLARI BEKLİYECEĞİZ, BU DAĞLAR BİZİM DAĞLARIMIZ... ELLERİNİZDEN ÖPERİM...
-YOLUN AÇIK DELİ GÜLE GÜLE..
Deli yola çıktığında; gece şafağa selam duruyordu.
Deli çok dikkatle yola giden biriydi. Hatta bi keresinde ayı rastlamış, nasıl ettiğini kendisi bile bilmiyor ama ayıyı boğmuş.
Delinin ardından ayıboğan derlermiş.
Deli sabah ezanına düğerlidedir.
Koşik ile iki üç dakika ayak üstü konuşur.
Sonra hırkasını yere atar uzanır. Uyandığında vakit akşama gelmek üzeredir.
Akşama bayrak aramaya çıkar. "Bu kutlu şahlanışı dünya alem bilmeli." diye düşündüğü bellidir.
Her taraftan bayraklar toplarlar gece boyunca... Düğerliye, Çatalkaya’ya. Kılıçparaya, Pancıkpara’ya, Sınırpara’ya, Mamudağına, Göldağına, İki pağnige, Tepte düzüne, Cücügene, Çit Çayına, Ocak köprüsüne, Mavilik deresine, Meydan Köprüsüne,Tekek düzüne, Suluca’ya, Çobanlı’ya, Çarşı başına, Camilerin minarelerine; bayrak asarlar sabaha karşı...
Sabah işe gitmek için evden çıkan Ahmet Efendi bayrakları görünce;
BU BİZİM BAYRAĞIMIZ OLAN DELİ’NİN İŞİ... DİYE MIRILDANIR...
YANINDAKİ ASKERLERE DÖNER VE "EVLATLARIM SİZLER VAR İKEN BU VATANA NAMAHREM UZANAMAZ..."
ASKERLER...
"SİZİN GİBİ KUMANDANLAR VARKEN TÜRK ÖMRÜNE GÜN BİÇEN BİÇTİĞİ GÜN GELMEDEN KENDİLERİ ECEL DEFTERİNDEKİ LİSTEYE GİRER...."
DİYE CEVAP VERİRLER...
AHMET EFENDİ BİRLİĞE GELİNCE
BİR YAZI YAZAR KOLLUK KAPSININ ÜSTÜNE ASAR..
O YAZIDA ŞUNLAR YAZMAKTADIR...
"SAMSUN’DAN DOĞAN GÜNEŞ BİR DAHA BATMAYACAKTIR."
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.