- 519 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
KARŞI DEVRİMCİLER GEMİ AZIYA ALDILAR
KARŞI DEVRİMCİLER
“GEMİ AZIYA ALDILAR”
Dr. Sadık ÖZEN
“Gemi azıya almak” halk dilimizde kullanılan bir deyimdir. Çok sık kullanılmadığı için bununla ilgili kısa bir açıklamada bulunmanın yararlı olacağını sanıyorum. Bu deyimle anlatılmak istenen, “Her şeyi göze aldılar”, Atağa kalktılar” , “İyice azıttılar”, ya da “Pervasızlaştılar” gibi olumsuz çağrışımlardır.
Evet, benim de anlatmak istediğim aynen budur. Karşı Devrimciler’ in; gerçekten gemi azıya aldıkları gözleniyor. Çünkü, iyice pervasızlaştılar. Sorumluluk duygularını tamamen yitirdiler. Ayrılıkçı fikirler üretmek, ikilik yaratmak, ülkeyi kamplara ayırmak ve bölmek için bütün çabalarını gösteriyorlar.
Ülkemizde huzursuzluk arttıkça ve gerilim çoğaldıkça bayram ediyorlar. Ortalığı daha çok karıştırmak, havayı bulandırmak, insanları kışkırtmak, birbirine düşürmek, istenmeyen olaylar yaratmaya çalışıyorlar. Çünkü bunların tek amaçları bölmek, parçalara ayırmak ve Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkabilmek.
Kimi yazar, kimisi aydın geçinen bu insanların sayısı iki elin parmağını geçmez. Topu topu hepsi bir avuç dolusu. Ama, koskoca ülkenin havasını bozmaya yetiyorlar. Temeli, fitne ve fesatlığa dayalı etkin yöntemleri var. Allah korusun, her türlü kötülük beklenir bunlardan. Sureti haktan görünür, sırasında yalan söyler, sırasında yağ çeker, alttan girer, üstten çıkar, insanları ikna etmesini bilirler.
Bunlar kimlere hizmet ediyorlar ? Bunların ipi kimlerin elindedir ? Bunlar kimin taşeronlarıdır ? Bunları kim besliyor, maaşlarını kimler ödüyor, bu kadar cesareti kimden veya kimlerden alıyorlar ? Bütün bunları bilmek ve öğrenmek zorundayız.
Bu zavallılara, iktidar partisi dahil yurt içinden destek verenler olacağına ihtimal vermiyorum. Bunlar yurt dışından, emperyalist güçlerce yönetiliyor olmalılar. Zira vatanını seven hiçbir Türk vatandaşı veya kurumu bunların tarafında olamaz.
Gözleri dönmüş bu kişiler; ne anayasamızdan, ne yasalarımızdan ve ne de ülkemizi yöneten kurumlardan çekinmiyor, korkmuyorlar. Ağızlarına geleni konuşuyor, televizyon ekranlarında ve gazete köşelerinde ağızlarından salyalar saçarak ahkam kesiyorlar. Sanki ülkeyi bunlar yönetiyor. Hukukçu, idareci, bilim adamı, siyasetçi ve daha akla gelmeyen her şey bunlar. Bilmedikleri ve karışmadıkları hiçbir konu yok. Sanki hepsi birer peygamber.
Yargıyı eleştiriyor; mahkemelerden işlerine gelmeyen bir karar çıktığında yaygara koparıyor, hızlı verilmiş bir karar için söylemediklerini bırakmıyorlar. İktidarın yanında gibi görünerek, yarattıkları olumsuzluklarda faturanın iktidar partisine kesilmesine neden oluyorlar.
Aslında, bir avuç cuntacı bunlar. Amaçları darbe yapmak. Bunu sağlamak için sürekli askerleri, muhalefeti, yargı mensuplarını, üniversiteleri, öğrencileri kışkırtıyor, var güçleriyle etnik köken ve inanç ayrımcılığını körüklüyorlar. Askerlere darbe yaptıramayacaklarını anladıklarında darbeyi kendileri yapacaklar. Şimdi alt yapı çalışmalarını sürdürmekteler.
Son gelişmelerle, askerlerin darbe yapmaya niyetli olmadıkları anlaşılmıştır. Karşı Devrimciler, eğer askerlere bunu yaptırmayı başarabilselerdi işleri kolaylaşacaktı. Çok şükür istedikleri olmadı. Bu yüzden daha çok hırçınlaşıyor ve etkinliklerini daha da artırmaya çalışıyorlar. Sıra kendilerine gelinceye kadar tahriklerine devam edeceklerdir.
Sivil-asker, iktidar-muhalefet, yargı mensupları, yöneticiler, üniversiteler, anayasal kurumlar ve tüm halkımız bu gerçekleri görmeli ve bunlara karşı birleşmelidir. Bunların demokrasi adına oynadıkları çirkin oyuna son verilmelidir. Bu adamlar susturulmalıdır artık. Güç kaynakları kurutulmalıdır. Bu konuda Sayın Başbakan’a büyük görev düşüyor. En azından bu kişilerle aynı paralelde olmadığını açıklamalıdır Sayın Başbakan. Bu çevrelerden gelen tahriklere kulaklarını tıkamalı ve soğukkanlı olmaya çalışmalıdır. Çünkü bu günlerde ülkemizin buna çok ihtiyacı var.
Demokrasi kavramını yanlış anlamaktan kendimizi kurtarmalıyız. Demokrasi insanlara sonsuz haklar tanımaz ve sorumsuzca hareket etmelerine de izin vermez.
Demokrasilerde, bireylerin ve kuruluşların aşamayacakları bir sınır mutlaka vardır. Bu meyanda, mutlaka, sınır tanımazlara uygulanacak bir müeyyide de olmalı demokrasi kavramının içinde.
Eğer sorunlara çözüm bulunmak isteniyorsa; ilk yapılacak şey, sözü edilen zevatın kontrol altına alınmasıdır. Herhalde yasalarımızda, ulusumuzun huzurunu bozanlara karşı uygulanacak birtakım hükümler vardır. İlgililerce, daha fazla vakit geçirmeden yasal prosedür uygulanmalıdır. Aksi halde daha çoook gerilir bu toplum ve başına istenmedik belalar gelir. .
02. 09. 2009
www.fikirplatformu.net
YORUMLAR
Sonuna kadar haklısınız.Demokrasi denilen şey bu sözünü ettiklerinize zehirdir.Çünkü o zaman sahiplerinin onlara verdikleri karıştırıcılık görevini yerine getiremezler.Burjuvatik de olsa demokrasi bu gibi hinliklere pirim vermez çünkü. Etkili yarlere çöreklenmişlerdir ve ne yazık ki bizim gibi yarı demokratik ülkelerde bu durumlarını çok iyi kullnırlar..Çünkü okumayan, araştırmayan,sorgulamayan bir toplumuz.Bunlar susturulmalı mıdır? Evet susturulmalıdırlar.Demokrasilerde bile toplumun aleyhine olabilecek şeyler ortadan kaldırılmalıdır."Onlar da düşüncelerini ifade etmeli" demek Hitler faşizminine hoşgörüyle yaklaşan Alman sosyaldemokratlarının edilgenliğinin dünyayı nereye götürdüğü açıktır.Herkes Hitler'i suçlar ama kimse bu edilgenliğin de en az Hitler faşizmi kadar suçlu olduğunu söylemez.Mücadele etmektense oturup seyretmek... Kutluyorum yazınızı ve sizi. Her daim güncelliğini koruyan bir sorunu gündeme taşıdığınız için.Selamlarımla.
Üstadım,
Yazınızdan bir çok konuda aynı fikirleri paylaştığımız anlaşılıyor. Ülkemizin ve milletimizin bekaası konusunda sizin gibi düşünmekteyim. Ama, demokrasilerde devrim ancak yine demokrasinin kedisidir. Karşı devrimci anlayışı, sizin gibi düşünmeyenleri bir şekilde susturmak,sindirmek demokratik bir yaklaşım değildir. Demokratik bir düzen içinde tartışmlara saygı göstermezsek, tahammül edemezsek despotik yönetimlerin başımıza gelmesine sebebiyet vermiş oluruz. Şiddet içermediği sürece herkesin düşüncelerini ifade etmesine fırsat vermeli, karşı düşünceyle demokratik mücadelemizi yapmalıyız.
Susturmak, sindirmek despotik yönetimlerin baş vurdukları yöntemdir. Bu konuda sizinle aynı fikirde değilim.
Saygılar sunarım.