MAĞARA VE MEDENİYET
Ne zamanki milat öncesinden bahsetmek istesek o dönem insanları için mağara insanları deriz. Çünkü onların bizler gibi ev sahibi olduklarını, araç ve gereçler kullandıklarını kabul etmek istemeyiz. Bu kendimizi büyük görmek istediğimizden mi yoksa onları küçümsemeye çalıştığımızdan mı bilinmez.
Oysa mağaralar insanların hayatında pek önem taşımasa da insanlık tarihi açısından ayrı bir yerleri vardır. Mağara, sadece atalarımızın –inanmak istediğimiz- yaşadığı yerler olmakla kalmaz ya da duvarlarına şekiller çizerek bizlere miras bırakmakla kalmaz aynı zamanda medeniyetlerin ışık noktası olmuştur.
Nasıl ışık noktası olmuştur?
Işık, nasıl ki dünyayı aydınlatmanın ve yaşamın en önemli parçasıysa dinde aynı ışık gibidir. İnançsın bir toplum ayakta duramaz. Şu ya da bu şekilde bir şeylere inanmak zorundadır insan.
Mağara deyince hemen benim aklıma iki örnek geliyor.
Biri; Ashab-ı Keyf diğeri Hz. Muhammet’in Ebu Bekir’le saklandığı mağara. Hatta Peygamberimize gelen ilk Vahyin Hıra Dağındaki bir mağara gelmesi.
Ashab-ı Keyf yani Yedi Uyurlarda içinde yaşadıkları toplumun inancına ters düşerek saklanırlar mağaraya. Onlar için mağara en güvenli yerdir. Dönemin hükümdarından kaçmak ve inançlarını korumanın en sağlam kalesidir.
Peygamber efendimizde yine aynı şekilde kendisine baskı yapan ya da baskı yapmaya çalışan insanlar, onların daha ileri gitmesini önlemek için sığınır mağaraya. Ama ondan önce sığındığı mağara ise ona ışık olmak ve bütün ümmeti aydınlatmak içindir.
Mağara bu örneklerden sonra aslında medeniyetsizliğin ya da geri kalmışlığın değil aslında topluma ters düşmenin simgesidir. Topluma ters düşerken de aslında topluma hakikati göstermesinin püf noktasıdır.
Mağara iç kısmı bakımından karanlık görünse de ağzı; ışığın doğdu ya da ışığın içeri girdiği noktadır.
Mağara; bir yanıyla karanlığın( haksızlığın) göstergesi diğer yanıyla ise doğrunun çıkış noktasıdır.
Platon bile görüşünü açıklamak ve insanların kendini anlamadığını göstermek istercesine görüşünü bir mağara örneğiyle açıklar. Hz. Eyüp kurtalan vücudundan dolayı bir mağara saklanır. Yusuf’un atıldığı zindan bile bir noktada mağaradır. Karanlığa inat aydınlığın fışkırmasıdır.
Örnekleri çoğaltmak mümkün.
Kısacası; mağara geri kalmışlığın değil aslında toplum için toplumu aydınlatmanın çıkış noktasıdır.
Milat öncesi insanlardan bahsederken mağara insanı demek ne kadar doğru? Hadi biraz düşünelim.
YORUMLAR
anlaşılan mağara adamlarının küçümsendiği fikri hakikaten size dokunmuş oysa mağara adamlarını küçümseyenle ben daha karşılaşmadım. apaçık mağarada yaşadıkları için bu ad verilmiş bunda da bir sakınca görmedim bu gün bile mağaralarda yaşayan insanlar var. mağarayı bugüne kadar geri kalmışlığın simgesi olarak kimse değerlendirmemiştir ve kimsenin bu fikir aklına bile gelmemiştir. o yüzden bu makaleyi çok gereksiz bir çıkış olarak gördüm
evet mağaranın tasavvufta dahi yeri vardır ve aydınlığa kavuşmanın ilk mekanı olarak görülür tıpkı ilk insanın ilk mekanı oluşu gibi bazı mağaralar korunaklı bir barınak bazıları ise muhteşem bir gizem
maske.74 tarafından 7/24/2013 7:34:32 PM zamanında düzenlenmiştir.
Bugün kü insanlık geçmişteki kurulmuş medeniyetlerin daha seviyesine çıkabilmiş bir medeniyet kurmadı daha.
Rasulallah dönemi Medine medeniyeti hariç.
Geçmişte şahane medeniyetler kurulmuş tarihte ve bugünke ahmakla geçmişi MAĞARA DEVRİ diyerek akılları sıra kendilerini matah bişi zannediyor ama yanlış yapıyorlar
Medeniyeti yeryüzünde en güzel kurup yaşayan hayvanlar balarısı ve karıncalardır.Bugünkü insanlık onların medeeniyetinin daha benzerini kuramadı
Ashab-ı Kehf çok büyük sırlar ihtiva eden suredir ve o kişiler çok sırdır.
Yeryüzünde onları çok az kişi tanır.
Güzel yazıydı kutlarım