- 2147 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
İBADET BAHÇESİNİN GÜLÜ NAMAZ..
Ey nefis!
Bil ki, dünkü gün senin elinden çıktı; yarın ise, senin elinde senet yok ki, ona mâliksin. Öyle ise, hakiki ömrünü bulunduğun gün bil. Lâakal, günün bir saatini ihtiyat akçesi gibi, hakiki istikbâl için teşkil olunan bir sandukça-i uhreviye olan bir mescide veya bir seccâdeye at.
Hem bil ki, her yeni gün, sana, hem herkese bir yeni âlemin kapısıdır. Eğer namaz kılmazsan, senin o günkü âlemin zulümâtlı ve perişan bir halde gider.(Risale-i nur.. Sözler..)
İslamın birinci şartı,birinci temeli olan namaz dinin direği ve temelidir.
Her gün beş vakit namaz kılan bir müslüman, Allaha olan İman ve inançlarını günde beş kere daha tekrarlayarak o derece sağlamlaştırmış olur.
İman ve inancı kuvvet bulan,içindeki her türlü dünya işlerini ve gailesini bir taraf bırakarak günde beş kere Allah evinde kendisini Allaha bağlayan Müslümanın Allah sevgisi ve korkusu kalbine siner,ahlak ve seciyesi de o nisbette sağlamlaşır.
Akıl ve balığ olan bir Müslümana günde beş vakit namaz kılmak farzdır. Ayrıca cuma,bayram,cenaze,vitir,tavaf,nezir,adak namzlariyle birde beş vakit namazlardan herhangi biri vaktinde kılınmadığı taktirde,borcunun ödenmesi için kılınan kaza namazlardan, herhangi biri vaktinde kılınmadığı ve borcunun ödenmesi için kılınan kaza namazları vardır..
Hz.Peygamber (sav) "Namaz dinin direğidir "diye buyurmuşlardır.
İman ağacının en olgun meyvesi ve ulu Allah"ın mü"min kullarının önüne kurduğu zengin bir ziyafet sofrasıdır.
Namaz,hele mü"min cemaatle birlikte camide kılındığı takdirde,Allah"ın öz evine misafir olmak fırsatını veren bir ibadettir.
Kıyam,kıraat,rüku,secde,tesbih,hamd ve selam gibi her biri başlı başına üstün birer ibadet olan seçkin kullukların tümünü içine alan bir ilahi şenlik bahçesidir.
Namaz,Hz.Adem"den,son Peygamber ve en sevgili Allah kulu olan Hz.Muhammed"e (sav) kadar bütün Peygamberlere ve onların vasıtası ile dünyanın ilk gününden kıyamete kadar var olagelmiş ve var olagidecek bütün insanlara bildirilmiş bir Allah emridir.
Namz,bütün acı ve kötülükleriyle dünyayı arkada bırakarak esirgeyici Allah"ın huzuruna sığınmak teşebbüsüdür.
Mü"min kulun evi önünde akan öyle çoşkun sulu bir nehirdirki mü"min,günde beş vakit içine girerek bu nehrin temiz sularında yıkanır,arınır,günahların kir ve paslarından sıyrılarak anasından doğduğu günün katıksız saflığına döner.
Namaz,secdede kulu toprakla aynı hizya getiren,rukü"da Allh"ın huzurunda boyun eğdiren,kıyamda başı dimdik olarak ayağı üzerinde doğrultan ve böylece insan oğluna hem alçak gönüllüğü (tevazu),hem hürmeti ve hemde yerine göre mertlik ve boyun eğmemeyi öğreten unutulmaz bir ahlak dersidir.
Namaz,Kur"an-ı Kerim diliyle kulun Allah"ına seslenişi ve Allh"ın hoşnutluk,rahmet,nimet göndererek kula cevap vermesidir.
Şanı yüce Rahmet Peygamberimizin Allah"a ve lekesiz kurtuluşa götürdüğü geniş bir aydınlık yoludur.
Namaz,kulun kendini Allah"a verişi,O"nun ortaksız ululuğuna gönül rızasıyla teslim oluşudur.
Dünyalık bütün arzuların aldatıcı kapılarının yüzüne kilitlendiğini görerek,ümitsizliğe düşen,dayanılmaz sıkıntıların ağında kıvranan ve gönül huzuru elden gidenlerin yüzüne açılan bir ümit,ferahlık,rahatlık kapısıdır.
Namaz,Allah"ın dergahında her türlü fani kederin silindiğini yüreklere fısıldayan bir ilahi sesleniş anıdır..
Amel defterlerinin en uzun sevap satırları ve amel terazisinin iyilik kefesine oturacak en ağır mükafat kaynağıdır.
Can tükenip kara topraklara karışılınca,mezar karanlığı içinde sahibine ışık saçan,en sadık arkadaşı olacaktır.
Namaz,kıldan ince ve kılıçtan keskin Sırat Köprüsü boyunca,mü"mini elden bırakmayan can yoldaşıdır.
Ölüm Meleği Azrail (as) son emirle birlikte kapıya dayanıp,mü"minin canını alacağı sırada,kula ölüm acısını duyurmayan bir ilahi iksir,bıçak sızısını duyurmayan bir ilaçtır..
Namaz,dirilip mezarı başına dikilen mü"minin,Allah"ın önünde hesap vermek üzere mahşer toplantısına giden yolun kılavuzudur.
Kıyamet günü,insan başlarına değecekmiş gibi yere yaklaşacak olan güneş gözünün, başlara ateş yağdırarak vücutlara seller gibi terler akıtacak olan bir günün kaynar sıcağında ve Allah"ın Arş gölgesinden başka tek bir gölgenin bile bulunmadığı bir sırada mü"mini Arş"ın serin gölgesine aldıracak bir araçtır.
Namaz,kilitli cennet kapılarının anahtarı ve tükenmez Cennet nimetlerine karşılık,kulun Allah"ına sunduğu bir şükran bedelidir..
Namazın hikmetlerini saymakla tüketmek mümkün olmadığı gibi,Namaz kılmamanın bahanelerinide kabul etmek mümkün değildir asla.
Yine Risale-i nurda hz.üstad Namaz bahsini şöyle ifade etmekte..
Bir zaman, bir büyük hâkim, iki hizmetkârını, herbirisine yirmi dört altın verip, iki ay uzaklıkta, has ve güzel bir çiftliğine ikâmet etmek için gönderiyor. Ve onlara emreder ki:
"Şu para ile yol ve bilet masrafı yapınız. Hem oradaki meskeninize lâzım bâzı şeyleri mübâyaa ediniz. Bir günlük mesafede bir istasyon vardır; hem araba, hem gemi, hem şimendifer, hem tayyâre bulunur. Sermâyeye göre binilir."
İki hizmetkâr ders aldıktan sonra giderler. Birisi bahtiyar idi ki, istasyona kadar bir parça para masraf eder. Fakat, o masraf içinde, efendisinin hoşuna gidecek öyle güzel bir ticaret elde eder ki, sermâyesi birden bine çıkar. Öteki hizmetkâr bedbaht, serseri olduğundan, istasyona kadar yirmi üç altınını sarf eder. Kumara mumara verip zâyi eder. Birtek altını kalır. Arkadaşı ona der:
"Yahu, şu liranı bir bilete ver. Tâ, bu uzun yolda yayan ve aç kalmayasın. Hem bizim efendimiz kerîmdir; belki merhamet eder, ettiğin kusuru affeder. Seni de tayyâreye bindirirler. Bir günde mahall-i ikâmetimize gideriz. Yoksa, iki aylık bir çölde aç, yayan, yalnız gitmeye mecbur olursun."
Acaba, şu adam inad edip, o tek lirasını bir defîne anahtarı hükmünde olan bir bilete vermeyip, muvakkat bir lezzet için sefâhete sarf etse; gayet akılsız, zararlı, bedbaht olduğunu en akılsız adam dahi anlamaz mı?
İşte ey namazsız adam! Ve ey namazdan hoşlanmayan nefsim!
O hâkim ise; Rabbimiz, Hâlıkımızdır.
O iki hizmetkâr yolcu ise; biri mütedeyyin, namazını şevk ile kılar; diğeri gâfil, namazsız insanlardır.
O yirmi dört altın ise, yirmi dört saat her gündeki ömürdür.
O has çiftlik ise, Cennettir.
O istasyon ise, kabirdir.
O seyahat ise; kabre, haşre, ebede gidecek beşer yolculuğudur. Amele göre, takvâ kuvvetine göre o uzun yolu mütefâvit derecede kat’ ederler. Bir kısım ehl-i takvâ, berk gibi, bin senelik yolu bir günde keser. Bir kısmı da, hayal gibi, elli bin senelik bir mesafeyi bir günde kat’ eder. Kur’ân-ı Azîmüşşan şu hakikate iki âyetiyle işaret eder.
O bilet ise namazdır. Birtek saat, beş vakit namaza abdestle kâfi gelir. Acaba, yirmi üç saatini şu kısacık hayat-ı dünyeviyeye sarf eden ve o uzun hayat-ı ebediyeye birtek saatini sarf etmeyen ne kadar zarar eder, ne kadar nefsine zulmeder, ne kadar hilâf-ı akıl hareket eder! Zîrâ, bin adamın iştirak ettiği bir piyango kumarına yarı malını vermek, akıl kabul ederse -halbuki, kazanç ihtimâli binde birdir- sonra yirmi dörtten bir malını yüzde doksan dokuz ihtimâl ile kazancı musaddak bir hazîne-i ebediyeye vermemek, ne kadar hilâf-ı akıl ve hikmet hareket ettiğini, ne kadar akıldan uzak düştüğünü kendini âkıl zanneden adam anlamaz mı?
Halbuki, namazda ruhun ve kalbin ve aklın büyük bir rahatı vardır. Hem, cisme de o kadar ağır bir iş değildir. Hem, namaz kılanın diğer mübah dünyevî amelleri, güzel bir niyet ile ibâdet hükmünü alır. Bu sûrette bütün sermâye-i ömrünü âhirete mal edebilir. Fânî ömrünü bir cihette ibkâ eder.
İbadet bahçemizin gülü olan namaz"la secdede dirilmek duasıyla..
Mehtap.S.Hümeyragül DALLI
YORUMLAR
iyi ki varsınız
ve
iyi ki bu yazıları yazıyorsunuz
her ne kadar biliyor olsak da
hatırlatmak lazım .