- 1099 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Gaipten Haberler – 2 / Bizi Birleştiren Bir Düş Var
“Yüzümün sevdalı yarısı,
Ayrılığa düşürüp dudaklarını, suskunluğa bürünme…
Bak bizi birleştiren bir düş var.
Yokluğunu dayama şakaklarıma…
Boğulurum gözlerinin durgunluğunda.“
Suskunum uzaklara… Sen gözlerinin durgunluğunda boğulduğum bir deniz, bense sana mahkûm bir yelkensiz, siyahlar içinde alnı ak bir kadındım. Hani yelkenim olsa senden geçeceğim ya… Sorma işte… Özümden, sözümden hangi rüzgâr geçirebilir ki beni, senden... Karanlığımı sürdükçe gözlerime, hiçbir güneş aydınlatmıyordu günümü. Dalgaların usul usul sokuldukça toprağıma taşıma, dudaklarına geç kalmış bir şiir oluyordum.
Uzak uzak soruyordun: “Kumsalı sever misin…”
Gözlerine bakıp içimi çekiyor “Sevilmez mi…” diyordum.
Öyle yakın bir düş ve öyle gerçek uzaklıktın ki aslında…
Seni düşündükçe yalnızlığıma düşüyordum…
İşte sırf bu yüzden üşüyordum…
İtiraf etmek gerekirse bu güne kadar üşüdükçe kendime sarıldım aşktan ziyade. Sahil boyu yürürdüm ay ışığını saçlarıma taktığımda. Dudaklarımda eski şarkılar ıslanırdı, ayakuçlarımda senli düşler… Tıpkı anlattığın sevdalı masallardaki gibi, tatlı muhabbetlerle sabahlayan çocukluğumu hatırlardım. Beni yaman eden bir sevdaydın sen aslında. Sen geldiğinden beri kalmadı aklı başında hallerim, gaipten gelen haberlere kulak vermekteyim.
İkimiz bir boyda olmasak da ikimizde delikanlıydık şarkılarca. Ah yar, ne yapsam aklımdan çıkaramazdım seni. Herkes önüne bakar ya hani yolda, ben sana dikerdim gözlerimi ve bu yüzden düşerdim yokluğunun uçurumlarına. Kimsesiz fırtınaların koynu olsa da adresin, ölüme meydan okur, seni severdim. Her öğünde sana acıkır, her yudumda sana susar, her mehtapta seni seyreder, seni yoklar, seni tadardım yokluğuna inat, yudum yudum. Gözlerimi her kapatışımda, gördüğüm rüyaları sana yorardım. İşim gücüm seninleydi benim. Herkes bir şeylerin peşindeydi bu hayatta, ben senin peşine düşerdim umutsuzluğun koynunda. Akan suyu yakalamak ister gibi, avucuma almak istedikçe yitirirdim seni. Olsun…
Kimi işine giderdi sabah olduğunda, kimi düşüne, kimi doğuya, kimi batıya, ben hep sana gitmek isterdim. Özledikçe, her şarkıda seni dinlerdim ben. Dudakların hüzzam olur… Ellerin Eylül… Bakışların güz… Sen söyledikçe ben erirdim. Her şarkıda senin yüreğindi bana seslenen, ya da ben öyle olsun isterdim. Bu benzerliğe takılır senli düşlere açardım gözlerimi. Çok çığ düştü yüreğimin aşk yanına, inadına ölmedim sevgili. Ö-le-me-dim…
Özlemin dokundukça dudaklarıma, nefesinle yaşadım ben.
Gözlerimi kapatıp okudukça seni, her düş birleştirdi bizi
Bakışların yüreğimi tutuşturalı beri üşüyor ellerim.
Bir yakamoz gibi sana ışıldıyorum ve bil ki…
Bil ki bu kumsalı seviyorum… Tıpkı seni sevdiğim gibi…
Ayşegül TEZCAN
YORUMLAR
Sen gözlerinin durgunluğunda boğulduğum bir deniz, bense sana mahkûm bir yelkensiz, siyahlar içinde alnı ak bir kadındım. Hani yelkenim olsa senden geçeceğim ya… Sorma işte… Özümden, sözümden hangi rüzgâr geçirebilir ki beni, senden... Karanlığımı sürdükçe gözlerime, hiçbir güneş aydınlatmıyordu günümü. Dalgaların usul usul sokuldukça toprağıma taşıma, dudaklarına geç kalmış bir şiir oluyordum.
Uzak uzak soruyordun: “Kumsalı sever misin…”
Gözlerine bakıp içimi çekiyor “Sevilmez mi…” diyordum.
Öyle yakın bir düş ve öyle gerçek uzaklıktın ki aslında…
Seni düşündükçe yalnızlığıma düşüyordum…
İşte sırf bu yüzden üşüyordum…
..................
Nedeni kendi darlığında saklı olan içlenmelerin ve sebebi kendi dağında gizlenen düş kristallerinin şavkı düşünce denizlere yaman akar su, özlemin terini sulayarak geçer enginleri. Sırları çok sevmişlikte kalan ve asıl sızıları kendi ruhunu paralayan masallar yazarız inatla biz, her dizesi yaşamak olan, her satırı umut kokan ve her derinliğinde bir ömür yatan aşka yetmez bir gün nefesimiz...
O kadar derin ki. Bir gizemin derinliğinden yüze çıkmak gibiydi.
Yürekten kutladım. Yine dolu dolu bir anlatıydı...