- 1889 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
DİN NEDİR...?
Yüce İslam mütefekkirleri (düşünürleri) din hakkında daima birbirini tamamlayan bir çok tarifler ortaya atmışlardır. Burada aşağı yukarı bütün tarifleri içine alabilecek bir tarif sunmaya çalışacağız..
"Din,akıl sahibi insanları,kendi arzu ve iradeleriyle bizzat hayrolan şeylere götüren,Peygamberin tebliğine dayanan,kemal gayesine ermek için en doğru ve nurlu yolu gösteren İlahi bir kanundur..
Bu tariften açıkca anlaşıldığı gibi ,dinin kurucusu ve koruyucusu,her şeyin yaratıcısı olan yüce Allah tır.
İnsanlar şöyle dursun,Peygamberler bile din kuramazlar.
Din,insanoğluna nereden geldiğini nereye gideceğini,niçin geldiğini,hulasa kendi mahiyetini başlangıç ve sonunu,yaratılışındaki gayeyi,Ulu Allah"a karşı yapmakla mükellef olduğu vazifelerini,insanlar arası hak ve vazifelerini,iyiyi kötüyü,fazilet ve rezileti,kendi hür ve muhtar iradesine dayanarak yaptığı işlerin doğuracağı iyi veya kötü sonucu,yani sevap ve azabı tayin ve tesbit eder..
Böylece din insana,hidayet ve saadetin nurlu ve ışıklı yollarını gösterir..Hemen belirtelim ki ,cehaleti,delaleti,zulmeti,meskeneti ve zilleti kökünden söküp atan bu aydınlık ilahi kanuna (dine) gerçekten uyanlar,dünyada selamete,ahirette saadete mutlaka kavuşacaklardır..
Hak dinin bir terbiye kanunu olduğunu belirtmiştik..
Bu itibarla Hak dinin hedef ve gayesi,insan oğlunu önce dünyada sonrada ahirette selamet ve saadete ulaştırmaktır..
Din bizzat hayrolan işlere sevk eder ve bizzat hayrolan işler sonsuz saadet demektir.. Bu saadet de hem dünya ve hemde ahiret saadetini içine alır.. Dinin hedef olarak aldığı saadet yalnız dünya veya yalnız ahirete ait değildir,bu saadet mutlaktır..
Burdan anlaşılıyorki Allah"ın koymuş olduğu din insanoğlunu dünyada da ahirette de huzur ve mutluluğa kavuşturucu temel pirensibe dayanmaktadır..
Bu yüzden tüm ilahi kitapalr ademoğlunun huzur ve mutluluğu için indirilmiştir..
Hak din,
hayat ve hayatı bizlere bahşeden yüce Allah hakkında en doğru bilgiyi veren ve insanları yavaş yavaş dünyamızın nefsani ve hayvani aşağılık alemlerinden alarak insanlığın kutsal seviyesinie yükselten en doğru ve en temiz yoldur..
Ve ölçülemeyecek kadar kıymetli bir değer taşır..
Ve esasta dindar olmak,kamçılayıcı,şehvet duygularından,aldatıcı hayvani yaşantıdan uzak kalarak aydınlığa götürücü Hak dinin dosdoğru ve tertemiz yolunda koşar adımlarla ilerlemek demektir..
Bu gerçek ilahi yaşayışı tüm benliğinde duymak demektir.. İnsanoğlu Allah"a karşı olan kopmaz bağlılığını ve sonsuz sevgisini ne kadar çok sağlamlaştırırsa onun cüzi iradesi (küçük irade) İlahi irade ile o nispette birleşir ve yükselir..
işte gerçek dinin vazifesi,insanı bu yüksek dereceye eriştirmektir..
İnsanın Allah ile münasebetinin yükseklik ve temliği onun insanlarla olan münasebetlerinin yükseklik ve temliği ile doğru orantılıdır..
Bir insan Allah"ı ne kadar sever ve sayrsa,insanlarıda o derece sever ve sayar. Burda hemen belirtelimki dinin insanları bu yüksek gayeye sevk edişi,yukarıda da belirtmeğe çalıştığımız gibi cebri değil,tamamen insanın hür ve muhtar iradesine bağlı bir durumdur.. Ve aklın bulunmasıda şarttır..
Özetlemiş olursak.
Gerçek saadete kavuşmak için insanın bu gerçek aydınlık yolu kendi isteği ile tutması ve bu yolda sapmadan devamlı yürümesi gerekmektedir.. Bu demektirki ,dinin saadete yöneltmesi şüphesiz ki onu yaşamamızla mümkün olacaktır..
Ve bu saadetten de herkes ancak kabiliyeti kadarlık çalışmaları ile hakettiği nasibini alacaktır..
Not..Temliğ anlamı..(Mülk olarak verme..Bir hakkın diğer kimseye geçirilmesi.)
Mehtap.S. Hümeyragül DALLI
YORUMLAR
Din insanlara ALLAH tarafından peygamberleri vasıtasıyla bildirdiği ilahi kanunlardır kısaca,hak dinler,batıl dinler diye devam eder hak dinler kaynağını ALLAH'tan alan dinlerdir batıl dinler insanların uydurdukları dinlerdir.dinin tanımını biraz daha açacak olursak din bir yaşama sistemidir;yani insanın bütün hayatını ve bütün bir zamanını kapsar yani din demek sadece bazı belirli emir ve yasakları yapmak değildir.aksine bütün yaşantını bütün ilişkilerini düzenler insanların.Cenabı ALLAH bu konuya son noktayı koyup en son din olarak islamiyeti göndermiştir ve kıyamete kadar geçerli olan din işte budur!..İslamın kelime manasına baktığımızda teslim olmak,barış,esenlik gibi manalara geldiğini görüyoruz ve bu dini kabul edenlerede müslüman diyoruz müslüman demek yani ALLAH'a teslim olan demek oluyor Allah'ın emir ve yasaklarını yapan vs.peki imana nasıl giriliyor yani bir insan ne yapınca gerçekte imanla müşererref oluyor yoksa hemen dille kelime-i şahadet yada kelime-i tevhidi söylemek yeterli oluyormu acaba? bundan önce bu kelimelerin kavramlarını anlamlarını insanın çok iyi bilmesi gerekiyor yani bir insan LAİLAHE diyince neyi reddetmesi gerektiğini çok iyi bilmesi gerekiyor aksi takdirde bir papağandan farkı olmuyor papağanada bu kelimeyi öğretsen sürekli diliyle söyleyip durur yani dille söylemek yeterlimi iman etmek için!!!..??? hayır kesinlikle dille söylemek yeterli değil eğer dille söylemek yeterli olsaydı peygamber efendimizin zamanındaki bütün müşrikler bu kelimeyi dilleriyle söyleyip bizim anladığız gibi anlayıp hemen müslümanda olurlardı peki o halde problem neydi? dikkat! edilecek olursa o zamankilere müşrik deniliyor yani ortak koşan demek zaten onlar ALLAH'ıda inkar etmiyor bunu ayeti kerime tasdik ediyor "Eğer onlara yeri göğü yaratan kim diye sorsan onlar muhakkak ALLAH derler ama onlar yinede iman etmezler"demiyormu kur'anı kerim demekki bir sorun var! uzun lafın kısası sorun şu onlar ALLAH'ı değil ALLAH'ın kanunlarını dinini şeriatini kabul etmiyorlar haşa yani diyorlar burada ALLAH'ın kanunları değil bizim kanunlarımız geçer diyorlar yani kelime-i tevhidin manasını çok iyi biliyorlar onu hayatlarında uygulayınca kendi tağuti sistemlerinin hükmünün kalmayacağını çok iyi biliyorlar tarih boyu zaten hep böyle olmamışmı? kısacası her müslümanın bu kelimenin manasını çok iyi bilip ve hayatında yaşaması gerekiyor tağutlara değil yalnız ALLAH' yönelmesi gerekiyor yoksa farkında olmadan bazı şeyleri kalbinde putlaştırıp bazı şeyleride kendine ilah ediniyor ama çoğu bunun farkında değil malesef; işte bu kelime o kadar geniş bir mana içeriyorki öyle bir kaç satırla açıklaması çok zor yani insan önce kalbindeki putları bütün sahte ilahları bütün tağutları LAİLAHE ile yıkması gerekki sonra İLLALLAH sarayına giresin.aksi taktirde baştada söylediğim gibi bir papağandan farkı kalmıyor kalbinde onlarca binlerce pup bulundurup farkında olmadan onlara tapıyor Her müslüman bu kelimeyi çok iyi anlayıp o manayla hayatını yaşamalı aksi taktirde işler çok vahim çünkü rabbim şirk koşanları asla af etmeyeceğini değişik sürelerdeki ayetlerle bizlere bildiriyor,Rabbim bizleri bir an önce gafletten uyandırıp hakikatlere ulaştırsın AMİN. en içten sevgi ve selamlarımla. Mehmet yılmaz İNANOĞLU
uzak ufuklar tarafından 7/4/2009 5:07:35 PM zamanında düzenlenmiştir.
----Bir insan Allah"ı ne kadar sever ve sayrsa,insanlarıda o derece sever ve sayar.-----
Yazınızın tamamından faydalanmakla birlikte, alıntı yaptığım cümlenin dini tarif ettiğini düşünüyorum. Dini okumak yetmiyor, uygulamak gerek. Uygulamakta sevgi ile oluyor...Yazan elleriniz dert görmesin...O nun için çarpan kalbiniz yorulmasın......
Din, hayat dediğimiz sistemin adıdır en kısa tarifi ile.
Allah ın yarattığı ve içinde sonsuz sayıda evrenlerin sığdığı ve hayat dediğimiz sistem.
Dini kuallara da değişmez evrensel kurallar demek yanlış olmaz bence.
Tabiki İnsan ve Kuran da birbirinin ikizi durumundaki evrensel bilgi demekte yanlış olmaz
Kuran da kendini görmeyene kör diyorlar onuda naçizhana belirteyim.
Güzel yazıydı kutlarım