- 416 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SARACOĞLU’NDAN ABDİ İPEKÇİ’YE TARAFTAR MANZARALARI
SARACOĞLU’NDAN ABDİ İPEKÇİ’YE TARAFTAR MANZARALARI
Üzerine tatil rehaveti çöken yaz güneşinin, tüm sıcak kanlılığıyla emir eri rüzgârı ile birlikte başını döndürdüğü şu Haziran günlerinde yoğun bir transfer trafiği yaşamaktayız. Kulüpler bütçelerinin yettiğince, kadrolarında görmek istedikleri oyuncuları renklerine bağlamak için birbirleriyle kıyasıya yarışmaktalar.
Takımımız renksiz ezeli rakibi Beşiktaş ile girdiği ‘Mehmet Topuz’u kim alacak’ yarışından galip ayrılarak taraftara açık, görkemli ve bir o kadar da zorunlu bir törenle renklerine kattı geçtiğimiz Pazartesi. Zorunlu diyorum, çünkü Beşiktaş’ta oynamak istediğini defalarca deklare eden Mehmet Topuz’un Kadıköy’e ayak basması mümkün olamazdı eğer halka açık olan ima töreni olmasaydı. Bir gece yarısı operasyonu ile tüm Türkiye’ye transferin nasıl yapılması gerektiğini öğreten büyük Başkanımız Sayın Aziz Yıldırım’ın dâhiyane fikridir imza töreninin halka arz etmesi.
Hatırlanacağı gibi, taraftarın huzurunda düzenlenen bu açık hava imza töreninin ilki Roberto Carlos için düzenlenmişti. Roberto’nun böyle bir imza törenine tabii tutulması tabi ki büyüklüğünden kaynaklanmaktaydı. Oysa Mehmet Topuz’un imzası, yukarıda belirttiğim nedenlerden dolayı stat çimlerinde atılmıştır. Dolayısıyla Mehmet Topuz kendini Roberto ile aynı kefeye koymamalıdır. Aslında bir bakıma bu imza töreninin bizlere açık oluşu çok iyi oldu. En büyük getirisi ise, Mehmet Topuz’a ne kadar büyük yürekli taraftarlar olduğumuzu göstermemiz için mabedimizdeki ilk maçımızı beklememize gerek olmadığımızı göstermesidir.
Satırlarımdan da anlaşıldığı gibi Mehmet Topuz transferini içine sindiremeyenlerdenim. Ve bu hoşnutsuzluğum Mehmet Topuz’un yalnızca; “Ben Beşiktaş’a söz verdim, orada oynamak istiyorum” söyleminden kaynaklanmıyor. Mehmet’in saha içindeki hareketleri bana çok itici gelmekte. 11 Kasım 2007 tarihinde, Kayseri Atatürk Stadı’nda oynadığımız ve 2-1 yitirdiğimiz maçta, Edu’yu elle oynadığı gerekçesiyle hakeme şikayet ederek haksız yere oyundan attırmıştı Mehmet Topuz. Bu hareketiyle kendi ipini çekmiş, devre arası bize transferini gerçekleştirecek olan kontratını yırttırmıştı büyük Başkanımıza. Ben de o maç sonrası “Hakem İsterse” başlıklı bir yazı kaleme almıştım ve kutsal çubuklumuzu yalnızca spor ahlakı olan futbolcuların giyebileceğini belirterek, dönemin Mehmet Topuz transferini taraftar olarak istemediğimizi ima etmiştim.
Buna rağmen Mehmet Topuz bugün tapulu futbolcumuz olarak kadromuzda. Büyük Başkanımız böyle uygun görmüş, bize de bu transfere saygı duyarak, Mehmet’i bağrımıza basıp, sahiplenmek düşer, tıpkı Pazartesi sabahı halka açık imza töreninde Fenerıum alt tribününü dolduran 3000 renktaşımız gibi. Hepsini yürekten alkışlıyor ve teşekkür ediyorum. Mehmet Topuz’a Fenerbahçeliliğin eğitimini vermelerinin yanı sıra, tüm futbol kamuoyuna bir kez daha taraftarlık resitali vermiş oldular.
Taraftar resitali verenlerin kaçta kaçı dün Abdi İpekçi’deydi acaba, çok merak ediyorum. Play-Off final serisi müsabakalarında ilk iki maçı kazanarak 2-0 öne geçmişken, kimi maçı hakem hatalarından, kimi maçı ise oyuncularımızın yeterince istememelerinden dolayı arka arkaya yitirmemiz sonucunda 4-2 geriye düşerek şampiyonluğu Efes’e kaptırdık maalesef. Gönül isterdi ki, kaybederek ikinciliği elde eden takımını bağrına basıp, kazananı alkışlayarak salonu terk eden bir taraftar profili çizilsin. Kaybeden takımın taraftarının zaten kupa törenini izleme zorunluluğu yok. Fakat maalesef rakip oyuncu ve idarecilerine darp uygulayan bir Fenerbahçe seyircisi vardı tribünde. Rakip oyuncu tahrik etmiş, kim tahrik ederse etsin arkadaş. Sen büyük Fenerbahçe taraftarıysan galeyana gelmeyeceksin. Takımının renklerine kara leke düşürmeye hakkın yok senin. Galibiyetleri alkışladığın gibi, yenilgileri de olgunlukla karşılamasını bileceksin.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.